Danıştay Kararı 7. Daire 1995/7153 E. 1997/1188 K. 19.03.1997 T.

7. Daire         1995/7153 E.  ,  1997/1188 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/7153
Karar No: 1997/1188

Temyiz İsteminde Bulunan : … Turizm Ticaret İnşaat ve Sanayi A.Ş.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğü
İstemin Özeti : Atatürk Havalimanı Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 26.7.1994 tarih ve … sayılı beyanname muhteviyatı eşyalara ilişkin olarak sehven fazladan gösterilen navlun ücretine isabet eden vergi ve resimlere yönelik itirazın cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedildiği ileri sürülerek, bu kısma isabet eden tahakkukun kaldırılması istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46. maddesinin 1. fıkrasından bahisle, kıymet farkından dolayı yapılan ek tahakkuka vaki itiraza altmış günlük süre içinde bir cevap verilmediğinden bahisle açılan davanın reddine dair … … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının tebliği üzerine Danıştay Başkanlığı nezdinde temyiz yoluna gidilmesi gerekirken, mahkemelerinde dava açılmasında isabet bulunmadığı gerekçesiyle reddeden …. Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:… sayılı kararının; ikinci davanın ilk davanın temyizi olmayıp, süresinde esas yönünden açılan yeni bir dava olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Gümrük mevzuatımızda itiraz yolları, itirazın şekil ve şartları özel olarak düzenlendiğinden, 2577 sayılı Kanunun 10 ve 11. maddelerinin itiraz prosedürünün işleyişinde uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Yani, Gümrük Kanununda öngörülen süreler içerisinde, idarece, vaki itirazların karara bağlanmamış olması, itirazların zımnen reddedildiğini göstermez. Olayda, navlun ücretinin faturasında gösterilene nazaran sehven daha fazla beyan edildiğinden bahisle süresi içinde yapılan itirazın henüz idarece karara bağlanmadığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır. Bu aşamada, ortada henüz idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem bulunmadığı cihetle, 1615 sayılı Kanunda idareye tanınan üç aylık süre içerisinde cevap verilmemesinin, itirazın zımnen reddedildiğini gösterdiği iddiasıyla açılan davayı, yazılı gerekçe ile reddeden mahkeme kararının sonucu itibarıyla onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu olayda kıymet farkından dolayı yapılan ek tahakkuka, davacının 27.7.1994 tarihinde gümrük müdürlüğü nezdinde itiraz ettiği, cevap verilmemesi üzerine açılan davanın …. Vergi Mahkemesinin …tarih ve K:…sayılı kararı ile idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine, bu kerre 13.12.1994 tarihinde açılan davanın …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve K:… sayılı kararı ile reddedildiği ve bu kararın temyizen bozulmasının talep edildiği anlaşılmış bulunmaktadır.
2577 sayılı Yasanın 46.maddesinin birinci fıkrası karşısında, …. Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve K:… sayılı kararın Danıştay’da temyiz mevzu yapılması gerekirdi. Bu sebeple bu karar temyiz mevzu yapılmayarak kesinleştikten sonra, ikinci kez dava açılması üzerine verilen kararın davacıya temyiz hakkını vermeyeceği tabiidir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Olayda, yükümlü şirketçe 26.7.1994 tarih ve … sayılı beyanname muhteviyatı eşyalara ilişkin navlun ücretinin sehven faturasında gösterilenden daha fazla beyan edildiği ileri sürülerek bu kısma isabet eden gümrük vergi ve resimlerine itiraz edildiği, itiraza, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10 uncu maddesinde öngörülen altmış günlük sürede cevap verilmediğinden bahisle açılan ilk davanın, …. Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararıyla, dava açma tarihi itibarıyla 1615 sayılı Gümrük Kanununda gümrük müdürlükleri ile gümrükler başmüdürlüklerine, itirazların incelenip karara bağlanması hususunda tanınan üç aylık sürenin henüz dolmadığı, bir başka deyişle, ortada süresinden önce açılmış bir dava bulunduğu gerekçesiyle reddedildiği, söz konusu kararın tebliği üzerine yükümlü şirketçe temyiz yoluna gidilmeyerek, kararın tebliğ tarihinde, kararda bahsedilen sürelerin dolduğu iddiasıyla yeniden açılan davanın da, mahkemece, …. Vergi Mahkemesi kararına karşı temyiz yoluna gidilmesi icap ettiği gerekçesiyle reddedildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ilk davanın süresinden önce açıldığı gerekçesiyle reddi üzerine açılan ikinci dava, …. Vergi Mahkemesi kararında belirtilen üç aylık süre dolduğu halde, idarece hala cevap verilmemesinin, itirazın zımnen reddedildiğini gösterdiği iddiasıyla açılan “yeni bir dava” olup, dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar irdelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece, yazılı gerekçe ile hüküm tesisinde bu yönden isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, yine dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden, yükümlü şirketçe 26.7.1994 tarih ve … sayılı beyanname muhteviyatı eşyalara isabet eden gümrük vergi ve resimleri ödendikten sonra 27.7.1994 tarihinde beyannamenin “itirazım vardır ” şerhiyle imzalanıp, aynı gün, beyannamede sehven fazladan gösterildiği ileri sürülen navlun ücretine isabet eden gümrük vergi ve resimlerine yönelik itiraz dilekçesinin giriş gümrük müdürlüğüne verildiği anlaşılmakla, olayda, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 78 ve devamı maddelerinde düzenlenen “itiraz” prosedürünün işletildiği sonucuna varılmaktadır.
1615 sayılı Kanunun 78 inci maddesinin birinci fıkrasında, mükelleflerin gümrük vergisi tahakkuklarına karşı bu maddede yazılı sebeplerle itiraz edebilecekleri hükme bağlanmış, 79 uncu maddesinde ise, tahakkuku yapan memurların, yaptıkları tahakkukları mükellefe veya temsilcisine veya gümrük komisyoncusuna bildirerek, beyanname vesair tahakkuk kağıtları üzerinde imza alacağı, bu suretle tahakkuka bilgi edinmekten, beyanname ve tahakkuk kağıdını imzalamaktan çekinenlere yazılı tebligat yapılacağı, itirazın, ancak bu fıkrada yazılı imza veya yazılı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yapılabileceği belirtilmiş, 80 inci maddesinde de itiraz mercileri sayıldıktan sonra, “İtirazın incelenmesi” başlıklı 81 inci maddesinde, itirazların bir dilekçe ile tahakkuku yapan idare kanalı ile bağlı bulunduğu gümrük müdürlüğüne yapılacağı ve müdürlükçe bir ay içinde incelenerek karara bağlanacağı, müdürlükçe itiraz yerinde görülmezse mütalaası ile birlikte belge ve numunelerin, beyan olunan normal fiyat ile vergi miktarı Bakanlıkça tespit edilecek değere kadar olan anlaşmazlıklar için, bağlı bulundukları gümrükler başmüdürlüklerine,bu miktardan fazla olan kıymet ve vergiler için de Gümrükler Genel Müdürlüğüne gönderileceği, bu itirazların başmüdürlüklerce iki ay, genel müdürlükçe üç ay içinde incelenip bir karara bağlanacağı, başmüdürlüklerce veya Genel Müdürlükçe itiraz yerinde görülürse tahakkukun buna göre yapılmasının gümrüğe tebliğ olunacağı, ayrı bir uygulama kararına varılmış ise, bu kararın da ilgili gümrük vasıtasıyla itiraz sahibine tebliğ edileceği hüküm altına alınmıştır.
Görüldüğü üzere, mükelleflerce yasal süresi içinde yapılan itirazlar hakkında idarece bir işlem tesis edilmesi kanunun amir hükmüdür. Bir başka deyişle, idare, itiraz üzerine bir işlem tesis etmek, tesis ettiği işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu hale gelebilmesi için de bunları ilgisine tebliğ etmek zorundadır. Aksi halde, yani işlem tesis etmedikçe, idarenin yükümlüler aleyhine takip ve tahsile kalkışması mümkün değildir. Bu ilkenin doğal bir sonucu da, 1615 sayılı Kanunda idareye tanınan süreler geçse dahi, vaki itirazlar karara bağlanıp tebliğ edilmedikçe ilgililer tarafından itirazın cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedildiğinden bahisle yargı yoluna başvurulamayacağıdır. Zira, gümrük mevzuatımızda idari başvuru yolları, itirazın şekil ve şartları özel olarak düzenlenmiş olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10 ve 11 inci madde hükümlerinin itiraz prosedürünün işleyişinde uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yükümlü şiketçe süresinde yapılan itiraz hakkında idarece henüz herhangi bir işlem tesis edilmediği dosya içeriğinden anlaşılmakla, bu aşamada idari davaya konu olabilecek menfi bir işlemin varlığından söz edilemeyeceği cihetle, davanın reddi yolundaki mahkeme kararı, sonucu itibarıyla yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının onanmasına, … lira maktu ilam harcının yükümlü şirketten alınmasına, 19.3.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.