Danıştay Kararı 7. Daire 1995/5221 E. 1997/2285 K. 03.06.1997 T.

7. Daire         1995/5221 E.  ,  1997/2285 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/5221
Karar No: 1997/2285

Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
Karşı Taraf : Tasfiye halinde … Otomobil Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Erenköy Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 24.5.1990 gün ve 24100 sayılı gümrük giriş beyannamesi kapsamında ithal olunan otomobillerin beyan edilen kıymetlerinde düşüklük görülmesi üzerine, idarece saptanan fiyat esas alınarak yapılan ek tahakkuku; 3787 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsilatının Hızlandırılması ve Matrah Artırımı Hakkında Kanunun 19’uncu maddesinin 1/a bendinde, “1615 sayılı Gümrük Kanununun 3’üncü maddesi uyarınca bu kanununun yürürlük tarihine kadar vergi ödeme mükellefiyeti başlamış bulunan eşyaya ilişkin gümrük vergilerinden, bu kanunun yürürlük tarihinden önce muaccel hale geldiği halde tamamen veya kısmen ödenmemiş olanların aslının tamamının ve bu asla bağlı olarak aynı kanunun 146’ncı ve 149’uncu maddeleri uyarınca kesilmiş ve muaccel hale gelmiş para cezası ve gecikme zammının %30’unun, bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren 2 ay içinde ödenmiş olması kaydıyla %70’inin tahsilinden vazgeçilir.” hükmünün yer aldığı, olayda, 24.5.1990 gün ve 24100 sayılı gümrük giriş beyannamesi kapsamında ithal olunan eşya nedeniyle, daha önce, 15.5.1992 gün ve 60.74.25249 sayılı tahakkuk belgesi ile 2.452.000.- lira gümrük vergi ve resimleri tahakkuku yapıldığı, bu tutarın, 26.5.1992 gün ve … sayılı gümrük vezne alındısı ile Erenköy Gümrük Saymanlık Müdürlüğüne, bu vergi ve resimlere bağlı olup Gümrük Kanununun 146’ncı maddesi gereğince tahakkuk ettirilen cezanın %30’unun da aynı günlü … sayılı gümrük vezne alındısı ile davalı idareye ödendiği anlaşılmakla, 3787 sayılı Kanunla öngörülen ödemeleri yasal süresi içinde yapan davacı adına, aynı beyanname kapsamı eşya nedeniyle yeniden ek tahakkuk yapılmasında yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle kaldıran … Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:…sayılı kararının; emsal eşya kıymeti esas alınarak yapılan ek tahakkukun yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Uyuşmazlık, davacı şirket tarafından ithal edilen otomobil nedeniyle yapılan ek tahakkukun 3787 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsilatının Hızlandırılması ve Matrah Artırımı Hakkında Kanun hükümlerinden yararlanılarak ödenmesinden sonra, ikinci bir kıymet araştırması sonucu daha yüksek bir kıymet tespiti üzerine yeniden gümrük vergi ve resimleri tahakkukundan kaynaklanmıştır.
Mahkemece, ilk kıymet araştırması üzerine yapılan ek tahakkukun 3787 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanılarak ödenmesi nedeniyle, aynı ithalattan dolayı yeniden ek tahakkuk yapılamayacağı gerekçesiyle ek tahakkukun terkinine karar verilmiştir.
3787 sayılı Kanunun genel gerekçesi ile, gümrük vergisi ve cezalarına ilişkin 19. madde gerekçesinde, kanunun amacının, çeşitli nedenlerle idare ile mükellefler arasında doğan ihtilafların sona erdirilmesi suretiyle idare ve yargıda bulunan dosya birikiminin azaltılması, geciken amme alacağı tahsilatının hızlandırılması, mükellefler açısından borçların, idare açısından da amme alacağının tasfiyesi olduğu belirtilmiştir.
Yine aynı kanunun 7. maddesinde gelir ve kurumlar vergisine, 8. maddesinde de katma değer vergisine yönelik olarak, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, vermiş oldukları yıllık beyannamelerinde vergiye esas alınan matrahlarını, maddede belirtilen yıllarda ve oranlarda artırmaları şartıyla, bu yıllara ilişkin vergi incelemesi ve başkaca bir tarhiyat yapılamayacağı şekilde, düzenlenmeye yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, 3787 sayılı Kanun, 7. ve 8. maddeleri hariç olmak üzere, yürürlük tarihine kadar tahakkuk etmiş olup, çeşitli aşamalarda (tebliğ, itiraz, yargı vs.) bulunan amme alacağının tasfiyesini öngörmektedir. Söz konusu amme alacağının doğmasına neden olan olaylarla ilgisi bulunmamaktadır. Diğer bir deyimle, vergiyi doğuran olayın bir daha vergilendirilmesini önlemek gibi bir amaç taşımamaktadır.
Bu itibarla, olayda olduğu gibi, aynı ithalat nedeniyle, ikinci kez yapılan kıymet araştırması üzerine, birinci kıymet araştırması sonucu bulunan tutardan daha yüksek bir fiyatın tespiti halinde, ikinci bir ek tahakkuk yapılmasına engel bir düzenleme anılan kanunda bulunmadığından, mahkemece, işin esası hakkında yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar tesisi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile, işin esası hakkında bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, davacı şirket tarafından ithal olunan otomobilin beyan edilen kıymetinde düşüklük bulunması üzerine, idarece yapılan kıymet araştırması sonucu tespit edilen kıymet farkı esas alınarak ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimlerinin, mükellefçe, 3787 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsilatının Hızlandırılması ve Matrah Artırımı Hakkında Kanun hükümlerinden yararlanılarak ödenmesinden sonra, aynı ithalat nedeniyle ikinci kez yapılan kıymet araştırması sonucunda, ilk fiyat araştırmasında tespit edilen fiyattan daha yüksek bir kıymetin saptanması halinde yeniden ek tahakkuk yapılıp yapılamayacağına ilişkindir.
3773 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsilatının Hızlandırılması ve Matrah Artırımı Hakkında Kanunun, 20.2.1992 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek, yayımlanması için Cumhurbaşkanlığına gönderildiği, Cumhurbaşkanlığınca da, söz konusu kanunun, Anayasanın 89’uncu maddesi gereğince, bir defa daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine iade edildiği, söz konusu kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisince, değiştirilmeksizin 21.3.1992 tarihinde kabul edilerek, 3787 numarası verilmek suretiyle, 3.4.1992 gün ve 21191 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı yapılan incelemeler sonucunda anlaşılmıştır.
3773 sayılı Kanun Tasarısının genel gerekçesinde, “Hazırlanan bu Kanun Tasarısı ile;
Vergi dairelerinde birikmiş takipli dosyalarla yargı safhasındaki ihtilaflı dosya sayılarının azaltılması, mükelleflerce ödenememiş vergi borçlarının tamamı ile, ceza, zam ve faizlerinin bir kısmının ödenmesi suretiyle borçlarının tasfiyesinin sağlanması,
Vergi, resim ve harçların sürelerinde ödenmemesi nedeniyle uygulanan gecikme zammı ve faizlerinin; her yıl başı itibarıyla doğmalarına neden olan alacak aslı addolunarak bunlara da gecikme zammı uygulanması işleminin yeni bir müessese olması, mükelleflerimizce henüz tam olarak intibak edilememesi sebepleriyle bu kanun kapsamına giren gecikme zammı ve gecikme faizlerinin, anılan asla dönüşme hükümleri dikkate alınmadan hesaplanması,
Çeşitli kamu gelirleri tahsilatının hızlandırılmasının sağlanması, tahsili sürüncemede kalan ve ihtilaflı halde bulunan alacakların hazineye bir an önce intikalinin sağlanması,
Kanunun bir bütünlük içinde ele alınmasını sağlamak üzere inceleme ve takdir safhasında dosyası bulunan mükelleflerin de madde hükmünden faydalanmalarına imkan sağlanması,
Ödenecek miktarların taksitler halinde olması ve taksit aralarında geniş süre bırakılarak ödemelerde kolaylık getirilmesi, amaçlanmaktadır.
Diğer taraftan, yıllık beyanname ile beyan edilen kazançlarını tam ve doğru beyan edememiş bulunan mükelleflere, beyan dışı kalmış kazançlarını, herhangi bir ceza uygulamasına maruz kalmaksızın beyan etme ve matrah
artırımında bulunma imkanı sağlanmıştır. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine sağlanan bu imkan, yapılan bir düzenleme sonunda katma değer vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisinden müstesna kurum kazançları nedeniyle verilen muhtasar beyannamelerle beyan olunan matrahların vergilerini de kapsamaktadır.” denilmek suretiyle, kanunun amacı ve kapsamı açıklanmıştır.
Yine, aynı kanun tasarısında 18., kanunda ise 19. madde olarak yer alan gümrük vergi ve cezalarına ilişkin maddenin gerekçesinde de, ithalatta alınan gümrük vergi ve resimlerinin tahakkuk ve tahsili sırasında, gümrük idaresi ile mükellefler arasında ihtilafların doğduğu; bu nedenle, amme alacağının büyük boyutlara ulaştığı; bu maddede yer alan düzenleme ile, söz konusu ihtilaflar nedeniyle geciken amme alacağı tahsilatının hızlandırılması ve mevcut ihtilafların sayısının azaltılmasının amaçlandığı belirtilmiştir.
3787 sayılı Kanunun “Gümrük Vergi ve Cezaları” başlıklı 19. Maddesinde de, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 3. maddesi uyarınca, bu kanunun yürürlük tarihine kadar vergi ödeme mükellefiyeti başlamış bulunan eşyaya ilişkin olup muaccel hale gelen, tebliğ edilen, itiraz veya dava aşamasında bulunan vergi, para cezası ve gecikme zamlarının kanun hükümlerinden yararlanılarak ödenmesine ilişkin esaslara yer verilmiştir.
Anılan kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasında ise, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, vermiş oldukları yıllık beyanmamelerinde vergiye esas alınan matrahlarını, aşağıda yazılı yıllara ilişkin asgari nispetlerden az olmamak üzere, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 Nisan 1992 tarihine kadar artırdıkları takdirde; artırımda bulundukları yıllar için mükelleflerin kendileri hakkında yıllık gelir ve kurumlar vergisi incelemesi ile bu yıllara ilişkin olarak daha sonra başkaca bir tarhiyat yapılmayacağı belirtilmiş, 8. maddesinde de, katma değer vergisine yönelik olarak, 7. maddeye paralel hükümlere yer verilmiştir.
3787 sayılı Kanunun genel gerekçesi ile gümrük vergi ve cezalarına ilişkin 19’uncu maddesinin gerekçesinin birlikte değerlendirilmesinden, kanunun amacının, kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar vergi ödeme mükellefiyeti başlamış bulunan eşyaya ilişkin olup, kanunun yürürlük tarihinden önce muaccel hale geldiği halde tamamen veya kısmen ödenmemiş olan, tebliğ, idari itiraz veya dava aşamasında bulunan vergilerin tamamı ile, ceza, gecikme zammı gibi vergiye bağlı veya 1615 sayılı Gümrük Kanun hükümlerinin ihlalinden doğan müstakil para cezalarının bir kısmının ödenmesi, kalan kısmının takip ve tahsilinden vazgeçilmesi suretiyle, idarede veya yargıda bulunan dosyaların azaltılması, borçların tasfiyesi, amme alacağının sürüncemede kalmasının önlenmesi ve kamu gelirlerinin artırılmasına yönelik olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Dolayısıyla, söz konusu yasal düzenleme, 7. ve 8. maddeleri hariç olmak üzere, halen tahakkuk etmiş olup, çeşitli safhalarda bulunan amme alacağının (yükümlüler açısında da borçların) tasfiyesini öngörmekte, vergiyi doğuran olay veya işlemlerin bir daha vergilendirilmesinin önlenmesine ilişkin bir hüküm içermemektedir.
Matrah artırımı ile matrah artırımında bulunulan yıllara ilişkin vergi incelemesi ve başkaca bir tarhiyat yapılamayacağına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı 7. ve 8. maddeler ise, doğrudan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine yönelik olup, kanunun gümrük vergi ve cezalarına ilişkin 19. maddesinde, 7. ve 8 maddelerde yer alan düzenlemelere paralel bir hüküm yer almamıştır.
Bu nedenle, herhangi bir ithalata ilişkin olarak yapılan ek tahakkukun 3787 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanılarak ödenmesi halinde, aynı ithalattan dolayı yeniden kıymet araştırmasına gidilmesinde ve bu suretle tespit edilen kıymet farkı esas alınarak ek tahakkuk yapılmasında kanuna aykırılık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, uyuşmazlığın esası hakkında gerekli inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, ek tahakkukun yazılı gerekçe ile terkininde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 3.6.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.