Danıştay Kararı 7. Daire 1995/2548 E. 1996/768 K. 05.03.1996 T.

7. Daire         1995/2548 E.  ,  1996/768 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/2548
Karar No: 1996/768

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
İstemin Özeti : İpsala Gümrük Müdürlüğünde tescilli 21.5.1992 gün ve … sayılı ATA karnesi ile yurda geçici olarak girişi yapılan yarış otomobilinin süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle hesaplanan gümrük vergi ve resimleri ile para cezası nedeniyle yükümlü adına düzenlenen haciz varakasının gümrük vergi ve resimlerine ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davayı; yükümlü tarafından, böyle bir borcun bulunmadığı, haciz varakası muhteviyatı gümrük vergi ve resimleri tahakkukuna 13.8.1992 gününde PTT vasıtasıyla itiraz edildiği halde idarece herhangi bir cevap verilmediği, vergi borcunun kesinleşmediği ileri sürülmekte ise de; dava dosyasının incelenmesinden, gümrük vergi ve resimlerinin ödenmesi gerektiğini bildiren yazının 31.7.1992 tarihinde “…Mahallesi …Sokak …Apartmanı No:…, …/…” adresine tebliği üzerine yükümlü tarafından taahhütlü olarak postaya verilen 12.8.1992 günlü dilekçeyle itirazda bulunulduğu, ancak itiraz dilekçesinin 17.8.1992 günü gümrük müdürlüğü kayıtlarına girmesi nedeniyle gümrük müdürlüğünce, süresinden sonra yapıldığından bahisle itirazın yerinde görülmediği ve buna ilişkin yazının, dava konusu gümrük vergi ve resimlerinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emriyle birlikte 14.9.1994 günü aynı adreste tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 81. maddesinde, dilekçenin itiraz merciine verilmesinden söz edilmeyip, sadece itirazın gümrük müdürlüğüne yapılacağının belirtilmesiyle yetinildiği, öte yandan, kanunun 78 ve devamı maddelerinde, itiraz dilekçesinin itiraz merci kayıtlarına geçtiği tarihte yapılmış sayılacağı yolunda bir hükme de yer verilmediği, bu düzenleme karşısında, yükümlü tarafından itirazın, itiraz dilekçesinin iadeli taahhütlü olarak postaya verildiği 12.8.1992 tarihi itibarıyla yapıldığının, dolayısıyla itirazın süresinde olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle, gümrük müdürlüğünün itirazın süresinde görülmediğine ilişkin işleminde kanuna uyarlık bulunmamakla birlikte, bu karara karşı Gümrük Kanununun 84. maddesi uyarınca başmüdürlük nezdinde itirazda bulunulması gerektiği halde buna uyulmadığının görüldüğü, öte yandan yükümlüce; itirazının süresinde olmadığına ilişkin kararla, ödeme emrinin kendisine tebliğ edilmediği, davalı idarece ise; tebligatların yükümlünün 23.6.1992 gün ve 6283 sayılı süre uzatma istemine ilişkin dilekçesinde bildirdiği “… Mahallesi … Sokak …Apartmanı No:……/…” adresine yapıldığı ileri sürüldüğünden, yükümlü adına verilen 23.6.1992 gün ve 6283 sayılı süre uzatma istemine ilişkin dilekçedeki ve itirazının süresinde olduğu iddiasıyla ceza kararının kaldırılması istemini içeren 18.7.1992 gün ve 9275 sayılı dilekçedeki imzaların, yükümlüye ait olup olmadığının tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu … Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü ekspertiz raporunda, bu iki dilekçedeki imzaların yükümlüye ait olmadığının belirtildiği, bu durumda, itirazın süreden reddine ilişkin kararın ve ödeme emrinin tebliğ edildiği adresi bildiren 23.6.1992 günlü dilekçe yükümlü tarafından verilmemiş ise de; gümrük vergi ve resimlerine ilişkin tahakkuk aynı adreste 13.7.1992 tarihinde yükümlüye tebliğ edildiğinden ve bu tarihten 14.9.1992 tarihine kadar yükümlüce başka bir adres de bildirilmemesi nedeniyle ödeme emrinin ve itirazın süresinde olmadığına ilişkin kararın yine aynı adrese tebliğinde isabetsizlik olmadığı, bu itibarla, 6183 sayılı Kanunun 55., 58., 62. ve 64. Maddeleri hükümleri uyarınca ödeme emrinin tebliği üzerine dava açmayan yükümlü adına ödeme emrinin konusu olan ve kesinleşen amme alacağının tahsili için yapılan haciz işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden …Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; uyuşmazlık konusu otomobil kanuni süresi içerisinde yurt dışı edildiğinden gümrük vergi ve resimleri istenilmesinin yerinde olmadığı, itirazın süresinde görülmediğine ilişkin işlem ile ödeme emri kendilerine tebliğ edilmediğinden haciz varakasının usulüne uygun düzenlendiğinden söz edilemeyeceği ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi :Uyuşmazlık, İpsala Gümrük Müdürlüğünde tescilli 21.5.1992 gün ve … sayılı ATA karnesi ile yurda geçici olarak girişi yapılan yarış otomobilinin süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle hesaplanan gümrük vergi ve resimleri nedeniyle yükümlü adına haciz varakası düzenlenmesinden doğmuştur.
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ekspertiz raporunda, 17.8.1992 günü kayıtlara geçen itiraz dilekçesinin yükümlüye ait olduğu, yükümlü adına verilmekle birlikte diğer dilekçelerdeki imzaların yükümlüye ait olmadığı belirtilmiştir.
Bu durumda, otomobilin yurtta kalış süresinin uzatılması istemini içeren dilekçede gösterilen adrese ödeme emri tebliğinin usulüne uygun yapıldığından söz etmek mümkün değildir. Zira; söz konusu dilekçe yükümlü adına verilmekle birlikte dilekçedeki imza yükümlüye ait olmadığından, bizzat kendisine yapılmadığı sürece bu dilekçede gösterilen adrese yapılan tebligattan yükümlü sorumlu tutulamaz. Yükümlünün, daha önce aynı adrese tebliğ edilen gümrük vergi ve resimleri ile para cezasının ödenmesine ilişkin yazıdan haberdar olması da, bizzat yükümlüye tebliğ edilmeyen ödeme emrinden yükümlünün haberdar olduğunu, dolayısıyla, tebligatın usulüne uygun yapıldığını göstermez.
Bu itibarla, sözü geçen ödeme emri muhteviyatı gümrük vergi ve resimleri için usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmeksizin haciz varakası düzenlenmesinde isabet bulunmadığından, haciz varakasının dava konusu edilen gümrük vergi ve resimlerine ilişkin kısmının iptali gerekirken, bu istemle açılan davanın reddinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Davacının İzmir pist yarışlarında kullanılmak üzere 21.5.1992 tarihli ATA karnesi ile 1615 sayılı Gümrük Kanununun 119 uncu maddesi 2 nci fıkrasına istinaden geçici kabul yolu ile getirdiği 1992 model … marka yarış otomobilinin 31.5.1992 tarihinde yapılan İzmir pist yarışlarından sonra bir ay içinde yurt dışına çıkarılmaması sebebiyle tarh ve tahakkuk ettirilen 375.250.000.- lira gümrük vergi ve resimleri için tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrine rağmen tahsil edilememesi sebebiyle İpsala Gümrük Müdürlüğünce davacı adına tanzim ve tebliğ edilen haciz varakasının 375.250.000.- liralık gümrük vergi ve resimlerine ilişkin kısmı aleyhine açılan dava üzerine; dava konusu gümrük vergi ve resimleri tarh ve tahakkuk ettiği halde ödenmediğinden ödeme emri tanzim ve tebliğ edildiği, ancak ödeme emrine rağmen ödenmeyen ve kesinleşen bu kamu alacağı için haciz yoluna gidilerek haciz varakası tanzim edilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davayı reddeden …Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması talep edilmektedir.
Mahkeme ara kararı ile getirtilen işlem dosyasının incelenmesinden, davacının İzmir pist yarışlarında kullanılmak üzere 21.5.1992 tarihli ATA karnesi ile 1615 sayılı Gümrük Kanununun 119 uncu maddesi 2 nci fıkrasına istinaden geçici kabul yolu ile getirdiği 1992 model … marka yarış otomobilini 31.5.1992 tarihinde yapılan İzmir pist yarışlarından sonra 1 aylık süre içinde yurt dışına çıkarmadığından 375.250.000.- lira gümrük vergi ve resimleri tarh edilerek, mükellefe 31.7.1992 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tebligata karşı davacı mükellefin PTT vasıtasıyla taahhütlü olarak 12.8.1992 tarihinde itiraz ettiği ve gümrük idaresi kayıtlarına 17.8.1992 tarihinde geçen itirazın 1615 sayılı Gümrük Kanununun 158 inci maddesinde belirtilen 15 günlük sürenin geçtiğinden bahisle reddedildiği ve bu borca ilişkin ödeme emrinin 14.9.1992 tarihinde aynı adreste davacıya tebliğ edildiği ve bu ödeme emrine rağmen ödenmeyen kamu alacağı için haciz işlemlerine girişilerek 17.12.1993 tarihinde haciz varakasının tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 119 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında; 6 ay içinde tekrar çıkarılmak üzere sergi,panayır ve pazarlar,koşu ve müsabakalar, konferanslar ve törenler için getirtilen eşya ile tiyatro ve sirk heyetlerinin getirdikleri sahne ve temsil eşyası takımları ve hayvanların gümrük vergi ve resimlerinin teminata bağlanmak şartı ile yurda geçici kabul yolu ile ithalinin mümkün olduğu hükme bağlanmıştır.
14.9.1972 tarih ve 1619 sayılı Kanunla kabul edilen Eşyaların Geçici Kabulü İçin ATA Karneleri Hakkındaki Brüksel Gümrük Sözleşmelerinden Sergi ve Fuarlar Sözleşmesinin 4 üncü maddesi 1 inci fıkrası da aynen “Geçici olarak kabul edilmiş eşyalar,ithal tarihinden başlamak üzere 6 ay içinde tekrar ihraç edilmek mecburiyetindedirler. Mamafih eşyaların geçici ithal edildiği memleket gümrük makamları durumu gerektiği şekilde incelemek, özellikle olayın mahiyetini ve süresini gözönünde bulundurmak şartıyla eşyaların daha kısa bir zamanda tekrar ihraç edilmesini isteyebilirler. Fakat bu halde bile ihraç süresi olayın bitiminden sonra en az bir aydır.” hükmünü amir bulunmaktadır.
Bu durumda, gerek 1615 sayılı Gümrük Kanununun 119 uncu maddesi 2 nci fıkrası hükmüne göre gerekse 1619 sayılı Kanunla katıldığımız Brüksel Anlaşmalarına göre geçici ithal süresi 6 aydır.Ancak olayın özelliğine göre gümrük makamları geçici kabul yolu ile getirtilen eşyaların 1 aydan daha az olmamak şartı ile daha kısa sürede yurt dışı edilmesini istiyebilirler.
Nitekim, dava konusu olayda, davacı geçici kabul yolu ile getirdiği otomobili 24.6.1992 tarihine kadar yurt dışına çıkaracağını taahhüt etmiş ancak 31.5.1992 tarihinde katıldığı İzmir pist yarışlarından sonra 1 aylık süre geçtikten çok sonra 16.8.1992 tarihinde yurt dışına çıkartmıştır. Bu durumda, yurt dışına çıkarılması ithal sırasında verilen taahhütnameye göre 2 aya yakın bir gecikme olan otomobile, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 149 uncu maddesi gereğince para cezası uygulanması yerindedir. Ancak 2 ay gecikme ile de olsa tekrar yurt dışına çıkartılan bu eşya için gümrük vergi, resim ve harçları tarh ve tahsil edilmesi mümkün değildir. Zira; böyle bir uygulama yurt dışına çıkarılan yani mevcut olmayan bir eşya için gümrük vergi ve resimleri tarh ve tahsil edilmesi “kanunsuz vergi ve resim olmaz” ana ilkesinin ihlali olur.
Açıklanan nedenlerle, davacıya tebliğ edilen haciz varakasının gümrük vergi, resim ve harçlarına ilişkin 375.250.000.- liralık kısmına ilişkin davayı reddeden …Vergi Mahkemesi kararı, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 119 uncu maddesi 2 nci fıkrası amir hükmü ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55 inci maddesi 1 inci paragrafı ve 58 inci maddesi 1 inci paragrafı ve 64 üncü maddesi amir hükmüne aykırı bulunduğundan bozulması gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma için belirlenen günde yükümlü vekili Av. …ile idareyi temsilen hukuk müşaviri … …’ın geldiği görülerek Danıştay Savcısının katılmasıyla duruşma yapıldı. Taraflara usulüne göre söz verilip dinlenildikten, savcının düşüncesi alındıktan sonra, Tetkik Hakimi …’un açıklamaları dinlenilerek işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, İpsala Gümrük Müdürlüğünde tescilli 21.5.1992 gün ve … sayılı ATA karnesi ile yurda geçici olarak girişi yapılan yarış otomobilinin süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle hesaplanan gümrük vergi ve resimleri nedeniyle yükümlü adına haciz varakası düzenlenmesinden doğmuştur.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde ise; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait vergi davalarına bakan vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği belirtilmiş, 62. Ve devamı maddelerinde de, hacizle ilgili sair hususlar yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden, İpsala Gümrük Müdürlüğünde tescilli 21.5.1992 gün ve … sayılı ATA karnesi ile yurda geçici olarak girişi yapılan yarış otomobili nedeniyle yükümlü adına verilen 23.6.1992 günlü dilekçe ile otomobilin yurtta kalış süresinin uzatılmasının istenildiği ve adresin “… Mahallesi … Sokak … Apartmanı No:… …/…” olarak gösterildiği, bu istemin gümrük müdürlüğünce reddine ilişkin kararın gösterilen adrese tebliğ edildiği, daha sonra gümrük müdürlüğünce uyuşmazlık konusu otomobilin süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle hesaplanan gümrük vergi ve resimleri ile para cezasının ödenmesi yolundaki yazının da 31.7.1992 tarihinde anılan adrese tebliğ edildiği, bunun üzerine yükümlü tarafından gümrük müdürlüğü kayıtlarına 17.8.1992 günü geçen dilekçe ile itiraz edildiği, ancak gümrük müdürlüğünce itiraz süresinde görülmeyerek buna ilişkin yazı ile dava konusu gümrük vergi ve resimleri ile para cezasını içeren ödeme emrinin yukarıda belirtilen adrese 14.9.1992 tarihinde tebliğ edildiği, yükümlü adına verilen ve ceza kararının kaldırılması istenilen 18.9.1992 günlü dilekçede adresin “… Mahallesi … Sokak No:…… /…” olarak gösterildiği, bilahare düzenlenen ve gümrük vergi ve resimleri ile para cezasını içeren dava konusu haciz varakasının 17.12.1993 tarihinde yükümlüye tebliğ edildiği, haciz varakasının gümrük vergi ve resimlerine ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan işbu davada, yükümlünün 17.8.1992 günü gümrük müdürlüğü kayıtlarına geçen itiraz dilekçesi haricinde gümrüğe başka herhangi bir dilekçe vermediğini ileri sürmesi üzerine mahkemece Emniyet Genel Müdürlüğü … Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen ekspertiz raporunda, 17.8.1992 günü kayıtlara geçen itiraz dilekçesinin yükümlüye ait olduğu, yükümlü adına verilmekle birlikte diğer dilekçelerdeki imzaların yükümlüye ait olmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, otomobilin yurtta kalış süresinin uzatılması istemini içeren 23.6.1992 günlü dilekçede yer alan “… Mahallesi …Sokak … Apartmanı No:… …/…” adresine yapılan tebligatların,bu dilekçedeki imzanın yükümlüye ait olmadığı saptandığına göre, bizzat yükümlüye yapılmadığı sürece usule uygun olduğundan söz etmek mümkün değildir. Her ne kadar, gümrük vergi ve resimleri ile para cezasının ödenmesine ilişkin yazının anılan adrese tebliği üzerine yükümlü bu tebligattan haberdar olmuş ve itirazda bulunmuş ise de; bu husus, haciz varakası muhteviyatı gümrük vergi ve resimleri ile para cezasını içeren ödeme emrinin aynı adreste katibe tebliğinin usulüne uygun olduğunu ve yükümlünün bu tebligattan da haberdar olduğunu kabul için yeterli sayılamaz.
Bu itibarla, usülüne uygun tebliğ edilmiş ödeme emri bulunmadan haciz varakası düzenlenemeyeceğinden, haciz varakasının gümrük vergi ve resimlerine ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davanın, mahkemece yazılı gerekçe ile reddinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı uyarınca mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … lira avukatlık ücretinin idareden alınarak yükümlü vekiline verilmesine, 5.3.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.