Danıştay Kararı 7. Daire 1994/669 E. 1996/1278 K. 01.04.1996 T.

7. Daire         1994/669 E.  ,  1996/1278 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1994/669
Karar No: 1996/1278

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar:1- Battalgazi Vergi Dairesi Müdürlüğü
2- … Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : 1987 yılına ilişkin defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca 1987 yılı Aralık dönemi için yükümlü şirket adına salınan kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisini; yükümlü şirketin, hiçbir ticari ilişkisi olmadığı halde aynı ortakların sahip olduğu …Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine, biri önceki yıllardan (1986 yılından devir) 305.636.044.- lira, diğeri de 25.6.1987 tarihinde 164.500.000.- lira olmak üzere toplam 470.136.044.- lirayı borç verdiği ve bu borç para karşılığında defter kayıtlarına göre herhangi bir gelir elde etmediğinin anlaşıldığı, öte yandan saptanan matrahın şirketin defter ve belgelerinin dışında bir incelemeyi gerektirmemesi ve büyük bir kısmının da sermaye artırımı suretiyle elde edilen paranın sermaye artışını karşılayan şirkete borç verilmesinden kaynaklanmış olması karşısında, yükümlü şirkete vergi kaçırma kastı izafe edilemeyeceği sonucuna varıldığı gerekçesiyle vergi aslını aynen onamak, kaçakçılık cezasını kusura çevirmek suretiyle tadilen tasdik eden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; vergi dairesince, vergi zıyaına sebebiyet veren yükümlü şirket adına kaçakçılık cezası kesilmesinde isabetsizlik olmadığı; yükümlü şirketçe ise, olayda örtülü kazancın söz konusu olmadığı, …Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine verilen borç para karşılığında faiz alınmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yükümlü şirketçe savunma verilmemiştir. Vergi dairesince ise istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi: Yükümlü şirket, 1985, 1986 ve 1987 yıllarında faaliyetinin olmaması nedeniyle aynı holding (… Holding) içindeki diğer bir şirkete (…Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine) borç para vermiş olduğundan, ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğunun kabulü mümkün değildir.
Kaldı ki; bu borç para karşılığında yükümlü şirketçe faiz alındığı yönünde herhangi bir tespit de bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, vergi dairesi temyiz isteminin reddi yükümlü şirket temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi :Uyuşmazlık konusu olayda; davacı şirketin 1987 takvim yılında aynı ortakların sahibi olduğu … Anonim Şirketine borç para verdiği halde, beyan etmediğinden bahisle resen takdir yoluyla salınan kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisini; vergi aslını tasdik etmek, kaçakçılık cezasını kusur cezasına çevirmek suretiyle tadilen onayan vergi mahkemesi kararının temyizen bozulması taraflarca istenilmektedir.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun banka ve sigorta muameleleri vergisi ile ilgili bölümünün 28.maddesinin ikinci fıkrasında; bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun, nakden veya hesaben aldıkları paraların banka muameleleri vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra, üçüncü fıkrasında; 2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanlarla, ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanlar bu kanunun uygulanmasında banker sayılırlar, denilmiştir.
Görüldüğü gibi, bir kişinin ikrazatçılık faaliyetinden dolayı teklif altına alınabilmesi için ikrazatçılığı itiyat haline getirdiğinin tevsik ve tespiti gerekir.
Olayda, davacı şirketin asıl faaliyeti petrol ürünleri ticareti olup, aynı ortaklardan müteşekkil olan diğer bir şirkete verdiği borç paranın ticari ilişki nedeniyle verildiği açıktır.
Kaldı ki, davacı şirketin faaliyet konusunu ikrazatçılık alanına yönelttiği konusunda bir tespit de bulunmamaktadır.
Bu durumda, olayda, 6802 sayılı Yasanın 28.maddesi kapsamında bir faaliyet olmadığı anlaşıldığından, bu sebeple yapılan cezalı tarhiyatı tadilen onayan mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, vergi dairesi temyiz isteminin reddi, yükümlü temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, 1987 yılına ilişkin defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca 1987 yılı Aralık dönemi için yükümlü şirket adına kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisi salınmasından doğmuştur.
Vergi dairesi temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
Yükümlü şirketin temyiz istemine gelince;
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28. maddesinin üçüncü fıkrasında; 2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların bu kanunun uygulanmasında banker sayılacakları hükme bağlanmıştır. Sözü edilen ikinci fıkrada 2447 sayılı Kanunun 6. maddesi ile yapılan değişiklikle, bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla, kendi lehlerine, her ne nam ile olursa olsun, nakden veya hesaben aldıkları paraların (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım-satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların, topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabi olduğu belirtilmiştir.
Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, bankerlerin ikrazatçılık faaliyetlerinden elde ettikleri faiz gelirleri yanında, değişik ikinci fıkrada belirtilen banka muameleleri dolayısıyla aldıkları paralar da banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına alınmış bulunmaktadır.
Günün ekonomik şartları göz önünde tutulduğunda, aralarında yakın akrabalık veya iş münasebeti bulunmayan kimseler arasında karşılıksız borç para alınıp verilemeyeceği ve bir takvim yılında bir kaç kişiye veya bir kişiye birden çok yıllarda borç para verilmesinin ikrazatçılık sayılacağı ve elde edilen faizin banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulması gerekeceği hususu Dairemizin süregelen içtihatlarındandır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 sayılı Kanunla değişik 3/B maddesinde “vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadeleri ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasında mevcut ve tarhiyatın dayanağı olan inceleme raporu ve eklerinin incelemesinden, …Holding’e dahil olan yükümlü şirketçe, yine aynı holdinge dahil …Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine 1985, 1986 ve 1987 yıllarında toplam 470.136.044.- lira borç para verildiği ve 1987 yılı sonu itibarıyla söz konusu alacağın tahsil edilmediği, ticari kredilere uygulanan faiz oranının 1987 yılından itibaren % 85 olması nedeniyle, yükümlü şirketçe verilen borç para karşılığında alınması icap eden 329.093.970.- lira faiz tutarı üzerinden, 1987 yılı Aralık dönemi için kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisi salınması gerektiğinin belirtilmesi üzerine yükümlü şirket adına dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır.
1985 yılında kurulan yükümlü şirketin, ticari faaliyette bulunmaması nedeniyle aralarında herhangi bir ticari ilişki olmasa dahi …Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine birden çok kez borç para vermesi, ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğunu göstermez. Zira, gerek yükümlü şirket, gerek … Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi, aynı holdinge (…Holding) dahil şirketlerdir.
Kaldı ki, yükümlü şirketin …Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine verdiği borç para karşılığında faiz aldığı yönünde herhangi bir tespit de bulunmamaktadır.
Bu itibarla, mahkemece, yazılı gerekçe ile hüküm tesisinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, vergi dairesi temyiz isteminin reddine, yükümlü şirket temyiz isteminin ise kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 1.4.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.