7. Daire 1994/4599 E. , 1996/2577 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1994/4599
Karar No: 1996/2577
Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
Karşı Taraf : … A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 29.11.1990 gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi ile geçici ithali yapılan eşyanın yurtta kalma süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle, söz konusu eşyalara isabet eden gümrük vergi ve resimlerinin istenilmesine ilişkin işlemi; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 3. maddesinin 3 fıkrasında, şarta bağlı teminatlı veya teminatsız yurda muaf olarak sokulan eşyaya ait vergi ödeme mükellefiyetinin başlangıcının, muaflık beyannamesinin tescili ve beyanname yok ise sair geçiş belgeleri üzerinde gümrükçe yapılan en son giriş vizesi tarihi olduğunun belirtildiği, aynı kanunun 119. maddesinin 4/b bendinde de, “Ticari olan veya olmayan eşya naklinde kullanılmak üzere dolu veya boş olarak gelen lifler, tüpler, masura, bobin vesair zarflar, makaralar ile askılar (bunların yurt içinde kalabilecekleri süre Bakanlıkça tespit olunur)” hükmünün yer aldığı, davacının, ithale konu eşyaların yurtta kalma sürelerinin 1 yıl olduğu yolundaki iddiasına karşın davalı idarece savunma yapılmadığı, dosyada mevcut belgelerden, eşyanın 29.11.1990 tarihinde tescil edilen beyanname ile ithal olunduğunun, fiili ithalinin ise 29.1.1991 tarihinde gerçekleştiğinin ve yurtta kalma süresinin 1 yıl olduğunun anlaşıldığı, Gümrük Kanununun 1. maddesinin 5/a bendine göre, fiili ithal tabirinin, vergilerin ödendiği veya cari hesabının mahsubunun yapıldığı veya teminata bağlandığı veya erteleme işleminin gümrüğünce tekemmül ettirildiği veya muaflık hükümlerinin uygulandığı tarihi ifade ettiği, buna göre, 29.1.1991 tarihinde fiili ithali yapılan boş tüplerin mahrecine iade süresinin 29.1.1992 tarihinde sona erdiği, olayda ise, boş tüplerin iadesinin mükellefçe 15.1.1992 tarihinde talep edildiği, 17.1.1992 tarihinde de, …Konteyner Ambarına teslim olunduğu iddiasına karşın savunma yapılmamak suretiyle aksi idarece kanıtlanamadığından, iade işleminin kanuni süresi dolmadan yapıldığının kabulü gerekeceği, bu nedenle, eşyaya isabet eden gümrük vergi ve resimlerinin istenilmesinde kanuna uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının; kanuni yurtta kalma süresi içinde yurt dışı edilmeyen eşyalara isabet eden gümrük vergi ve resimlerinin mükelleften istenilmesinde kanuna aykırı bir husus bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşünçesi: Uyuşmazlık, davacı şirket tarafından, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 119. maddesinin 4/b bendi kapsamında geçici olarak ithal edilen eşyanın süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle, söz konusu eşyaya isabet eden gümrük vergi ve resimlerinin istenilmesine ilişkin işlemi iptal eden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması isteminden doğmuştur.
Gümrük Kanununun 119. maddesinin 4/b bendinde, yurda geçici olarak getirilecek eşyalar sayılmış, parantez içi hükmünde de, bu eşyaların yurt içinde kalabilecekleri sürenin Bakanlıkça tespit edileceği belirtilmiştir.
Öte yandan, 119. maddenin ilk paragrafında ise, maddede yazılı maksatlarla geçici olarak girecek yabancı eşyanın vergilerinin, Bakanlıkça kabul ve tespit edilecek esas ve şartlar dairesinde, teminata bağlanacağı hükmü yer almıştır.
Yukarıda belirtilen kanun hükümlerinin verdiği yetkiye dayanılarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından yayımlanan 1990/132 sayılı Genelgede, 119. Madde kapsamında yurda geçici olarak girecek eşyalar hakkında bazı usuller belirlenmiş, bu arada, ithalat sırasında, örneği genelgeye ekli bir taahhütname alınması öngörülmüştür.
Söz konusu taahhütname, geçici ithali yapılan eşyanın hangi sürede yurt dışı edileceğini de kapsamaktadır.
Olayda, 1990/132 sayılı Genelgede öngörülen taahhütnamenin, mükellef şirket tarafından düzenlenerek idareye verildiği, eşyanın yurtta kalma süresinin, bu taahhütnamede 29.11.1991 olarak belirlendiği, mükellef şirket tarafından, ithalat anında veya daha sonra bu hususa ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığı görülmektedir.
Bu durumda, Gümrük Kanununun 119. maddesinin tanıdığı yetkiye dayanılarak idarece belirlenen ve mükellefçe de itirazsız kabul edilen yurtta kalma süresi sona erdiği halde yurt dışı edilmeyen eşyaya isabet eden gümrük vergi ve resimlerinin, Gümrük Kanununun 149. maddesi hükmüne göre davacı şirketten istenilmesinde kanuna aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, idare temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
1615 sayılı Gümrük Kanununun “Geçici Muaflık” başlıklı 119. maddesinde, aşağıda yazılı maksatlarla memlekete geçici olarak girecek yabancı eşyanın vergilerinin, Bakanlıkça kabul ve tespit edilecek esas ve şartlar dairesinde, teminata bağlanacağı belirtildikten sonra, maddenin devamında yer alan 4/b bendinde, “Ticari olan veya olmayan eşya naklinde kullanılmak üzere dolu veya boş olarak gelen lifler, tüpler, masura, bobin ve sair zarflar, makaralar ile askılar, (Bunların yurt içinde kalabilecekleri süre Bakanlıkça tespit edilir.)” hükmü yer almıştır.
Gümrük Kanununun 149. maddesinde ise, kanunun 118. ve 119. Maddelerinin hükümlerine aykırı hareket edenlerden, eşyaya terettüp eden vergiler alınmakla beraber bu vergilerin iki katı ayrıca para cezası ve eşyanın ithali yasak veya tahdit ve takyide tabi ise gümrük vergilerinden başka gümrüklenmiş değeri kadar para cezası alınacağı hükme bağlanmıştır.
Gümrük Kanununun yukarıda açıklanan 119. madde hükmü ile verilen yetkiye dayanılarak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 22.9.1990 günlü, 20643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1990/132 sayılı Genelgede, Kanunun 119. maddesi kapsamında ithal edilecek eşyaların yeniden yurt dışına çıkarılmasında uyulacak esaslar belirlendikten sonra, geçici girişine izin verilen eşya için, bu genelgeye ekli örneğe uygun olarak mükellefinden taahhütname alınması öngörülmüştür. Genelgeye ekli taahhütname örneğinde ise, yurda geçici olarak ithali yapılan eşyanın yurt dışı edileceği tarihin yazılacağı bir bölüm bulunmaktadır.
Olayda, 29.11.1990 tarihinde tescil edilen geçici giriş beyannamesi ile ithali yapılan eşya nedeniyle, mükellefince, 1990/132 sayılı Genelgede belirtilen taahhütnamenin idareye verildiği, söz konusu taahhütnamede, eşyanın, kanuni sürenin son günü olan 29.11.1991 tarihi sona ermeden asli nitelikleri değişmeksizin yurt dışı edileceğinin taahhüt edildiği, taahhütnamede herhangi bir ihtirazi kayıt bulunmadığı, buna rağmen, davacı şirket tarafından, eşyanın, 25.11.1991 tarihinden sonra, 15.1.1995 tarihinde yurt dışı edilmek üzere başvurulması üzerine, ithale konu eşyalara isabet eden gümrük vergi ve resimlerinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Gümrük Kanununun 119. maddesi hükümleri uyarınca verilen yetkiye dayanılarak, davalı idarece belirlenen ve mükellef tarafından da taahhüt edilen yurtta kalma süresi sona erdiği halde yurt dışı edilmeyen eşyaya ait gümrük vergi ve resimlerinin istenilmesi yerinde olup, buna ilişkin işlemin yazılı gerekçeyle iptali yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 19.6.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.