Danıştay Kararı 7. Daire 1994/3242 E. 1996/3614 K. 17.10.1996 T.

7. Daire         1994/3242 E.  ,  1996/3614 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1994/3242
Karar No: 1996/3614

Temyiz İsteminde Bulunan : … Ambalaj Maddeleri ve Makina Sanayi Ticaret A.Ş.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
İstemin Özeti : Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 25.1.1989 tarih ve … sayılı beyanname ile teşvik belgesi kapsamında muafen ithal edilen eşyalara ilişkin olup, fiili ithal anında çeki belgesi gümrüğüne ibraz edilmediğinden muafiyet uygulanamayacağı ileri sürülerek tahsil edilen gümrük vergi ve resimleri ile gecikme zammının ret ve iadesi istemiyle yükümlü şirketçe yapılan başvurunun reddine dair Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğünün 12.1.1993 tarih ve B.07.0.GÜM.1010.16 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. maddesinden bahsederek, tahsil edilen gümrük vergi ve resimleri ile gecikme zammının iadesi istemine ilişkin dilekçenin Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğüne 21.10.1992 tarihinde verildiğinin ve 22.1.1993 tarihinde tebliğ edilen gümrük müdürlüğü işlemine karşı 8.2.1993 tarihinde dava açıldığının anlaşıldığı, 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca 21.10.1992 tarihinde işlemeye başlayan 60 günlük sürenin 20.12.1993 tarihinde dolduğu, bu tarihten itibaren 30 günlük süre içinde, yani en geç 20.1.1994 tarihine kadar, dava açılması gerekirken, süresinden sonra açılan davanın esastan incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddeden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; olayda “bir üst makama başvuru” bulunmadığından, 2577 sayılı 11. maddesinin değil, 10. maddesinin uygulanması gerektiği, ret cevabı üzerine açılan davanın süresinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Olayda, 25.1.1989 tarihli giriş beyannamesi ile teşvik belgesi kapsamında gümrük vergi ve resimlerinden muaf olarak ithal edilen eşyalara ait çeki listesinin fiili ithal anında gümrüğüne ibraz edilmediğinin anlaşılması üzerine, muafiyet kaldırılarak, eşyalara ilişkin gümrük vergi ve resimlerinin gecikme zammı ile birlikte ödenmesinin talep edildiği, ödemede bulunulmaması üzerine 31.10.1989 tarihli ödeme emri tanzim ve tebliğ edildiği, ödeme emrine karşı kanun yollarına başvurulmadan, istenilen meblağın 10.11.1989 tarihinde ihtirazi kayıtla ödendiği, 21.10.1992 tarihinde de, yükümlü şirketçe ret ve iade talebinde bulunulduğu, bu istemin reddine dair işleme karşı açılan davanın da, mahkemece, 21.10.1992 tarihinden itibaren işlemeye başlayan 60 günlük cevap verme süresini takip eden 30 günlük sürede dava açılmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddedildiği anlaşılmaktadır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 87. maddesinde, bu kanuna göre fazla alındığı anlaşılan gümrük vergisinin, eşyanın fiili ithal tarihinden itibaren bir yıl içinde geri verileceği, mükelleflerin de ancak maddi hesap hatası sebebiyle fazla alınmış verginin geri verilmesini aynı süre içinde isteyebilecekleri hükme bağlanmıştır. Bu madde kapsamında yükümlülerce yapılan iade istemleri üzerine tesis edilen işlemler, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsiline ilişkin işlemlerden olmadığından, bu tür uyuşmazlıklara 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun (olay tarihinde yürürlükteki şekli ile) 10. maddesinin; “ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde cevap verilmezse isteğin zımnen reddedilmiş sayılacağı, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay’a idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri, dava açılmayan haller ile üzerine dava açma süresinin işlemeye başlayacağı” yolundaki hükmünün olaya uygulanmasına engel bir durum mevcut değildir.
Bu durumda, 22.10.1992 tarihinde yapılan ret ve iade isteminin, altmış günlük süre geçtikten sonra 22.1.1993 tarihinde tebliğ edilen işlem ile reddi üzerine, 8.2.1993 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmamaktadır.
Ancak, ithal konusu eşyalara ilişkin gümrük vergi ve resimlerinin tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açılmadığının ve iade isteminin 1615 sayılı Kanununun 87. maddesinde öngörülen bir yıllık süre geçtikten sonra yapıldığının açık olması karşısında, davanın reddine dair mahkeme kararının sonucu itibarıyla onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Anlaşmazlık, avans hesabına alınması kaydı ile yatırılan gümrük vergi ve resimleri ile fonların iadesi isteğinin reddi üzerine açılan davayı süreden reddeden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenmesi isteğine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden, muafiyet şartlarının zayi edilmesi nedeniyle tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimleri ile fonların 28.8.1989 tarih ve 73469 sayılı yazı ile tebliğ edildiği, buna karşı itirazda bulunulmaması üzerine tahakkukun kesinleştiği ve idarece 31.10.1989 tarih ve … sayılı ödeme emrinin tanzim ve tebliğ edildiği, buna karşı da dava açılmadan söz konusu amme alacağının, 28.12.1989 tarihinde avans hesabına alınması kaydı ile ödendiği, daha sonra 21.10.1992 tarihli dilekçeyle iade isteğinde bulunulduğu ve idarece 12.1.1993 gün ve 22370 sayılı isteğin reddine ilişkin cevap yazısının yükümlü şirkete 22.1.1993 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın da 8.2.1993 tarihinde açıldığı, ancak vergi mahkemesince, idareye yapılan müracaata 60 gün içinde cevap verilmeyerek, isteğin 20.12.1992 tarihinde reddedilmiş sayıldığı, bu tarihten itibaren 30 gün içinde açılmayan davanın süresinde açılmamış sayılacağı gerekçesiyle davayı süreden reddettiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11/1.maddesine göre başvurma tarihinden itibaren 60 gün içinde cevap verilmemiş olması isteğin reddedildiğinin kabulünü gerektiriyorsa da; gerek öğretide, gerekse yargı içtihatlarıyla, 60 günlük cevap verme süresi geçtikten sonra idarenin yazılı cevap vermesi üzerine dava açma süresinin bu yazının tebliği tarihinden sonra başlayacağı kabul edilmiş bulunduğundan, aksi görüşle verilen kararda hukuki isabet görülmediğinden, temyiz isteğinin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 25.1.1989 tarih ve … sayılı beyanname muhteviyatı eşyaların, teşvik belgesi kapsamında gümrük vergi ve resimlerinden muaf olarak ithal edildiği, gümrük müdürlüğünce yükümlü şirkete gönderilen 28.8.1989 tarihli yazıda, beyanname muhteviyatı eşyalara ait çeki listesi ibraz edilmeden fiili ithal işleminin gerçekleştirildiğinden bahisle ithale konu eşyalara ilişkin gümrük vergi ve resimlerinin ödenmesinin talep edildiği, herhangi bir ödemede bulunulmaması üzerine 31.10.1989 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği, bunun üzerine söz konusu gümrük vergi ve resimlerinin gecikme zammı ile birlikte 10.11.1989 tarihinde ihtirazi kayıtla ödediği, yükümlü şirket vekilince Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğüne verilen 21.10.1992 tarihli dilekçede, şirket ortakları hakkında “sahte çeki listesi düzenlemek” suçundan açılan kamu davasında, …. Asliye Ceza Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı “beraat” kararı verildiği belirtilerek ihtirazi kayıtla ödenen meblağın taraflarına ret ve iadesinin istenildiği, istemin reddine dair gümrük müdürlüğünce tesis edilen ve 22.1.1993 tarihinde yükümlü şirkete tebliğ edilen işleme karşı da 8.2.1993 tarihinde dava açıldığı ve mahkemece davanın süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun, olay tarihinde yürürlükte bulunan 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, 2 nci fıkrasında, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri, dava açılmayan haller ile davanın süreden reddi halinde, cevabın tebliğinden itibaren dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı, 3 üncü fıkrasında ise bu madde hükümlerinin, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsilinden ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 87 nci maddesinin birinci fıkrasında da, bu kanuna göre fazla alındığı anlaşılan gümrük vergisinin, eşyanın fiili ithal tarihinden itibaren bir yıl içinde geri verileceği, mükelleflerin de ancak maddi hesap hatası sebebiyle fazla alınmış verginin geri verilmesini aynı süre içinde isteyebilecekleri hüküm altına alınmış, bu maddenin uygulanması ile ilgili esaslar ve (miktar itibarıyla) bu hususta karar vermeye yetkili makamlar Gümrük Yönetmeliğinin 475 inci maddesinde belirtilmiştir.
Yükümlü şirketçe, ihtirazi kayıtla ödenen gümrük vergi ve resimlerinin ret ve iadesi istemiyle yapılan başvuru, 1615 sayılı Kanunun yukarıda anılan 87 maddesi kapsamında bulunduğundan, ortada, tahakkuka itiraz üzerine değil, bir verginin geri verilmesinin istenilmesi üzerine tesis edilmiş olumsuz bir idari işlem, bir başka deyişle tarhiyattan sonraki bir aşamada idareye başvuru ile doğmuş yeni bir hukuki durum mevcuttur. Bu durumda, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsilinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin bulunmayan olaya, 2577 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin uygulanmasına engel bir durum yoktur.
Bu nedenle, 21.10.1992 tarihinde yapılan ret ve iade istemine, altmış günlük zımni ret süresi geçtikten sonra verilen cevabın (22.1.1993 tarihinde) tebliğ edilmesiyle işlemeye başlayan 30 günlük dava açma süresi içinde (8.2.1993 tarihinde) açıldığı anlaşılan davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan, 87 nci madde kapsamına giren iade istemlerinin, Gümrük Yönetmeliğinin 475 inci maddesi uyarınca, maddede yazılı miktarlara göre ilgili mercilere yapılması gerektiğinden, bu hususun mahkemece dikkate alınacağı tabiidir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 17.10.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.