Danıştay Kararı 7. Daire 1994/2233 E. 1996/755 K. 04.03.1996 T.

7. Daire         1994/2233 E.  ,  1996/755 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1994/2233
Karar No: 1996/755

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Kartal Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Konfeksiyonculuk yapan yükümlünün borç para verme ile de uğraştığı ve bu işten elde ettiği faiz kazancını beyan etmediği görüşüyle, inceleme raporuyla saptanan matrah üzerinden salınan kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisine karşı açılan davanın; davacı çocuklarının öğretmeni olan kişinin ısrarı sonucu … Yapı Kooperatifine borç para verdiğinden, faiz almadığını ileri sürmekte ise de, ticaretle uğraşan bir kişinin ticari teamüller ve günümüzün ekonomik koşullarında kazanç gözetmeden borç para verdiğinin kabul edilemeyeceği, tanık ifadelerinin de faiz alındığını teyit ettiği, gerekçesiyle reddi yolundaki …. Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:… sayılı kararının; faiz karşılığında alındığı ileri sürülen senedin tahsil edilemediği, bir an için faiz karşılığı borç para verildiği kabul edilse bile, bir kez borç verildiği ve devamlılık unsuru bulunmadığından, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi bir ikrazatçılık faaliyeti bulunmadığı, ihbarı yapan kişi ile aralarında husumet bulunduğu, kooperatife borcun bir defada verildiği, bunun kooperatif kayıtları ile sabit olduğu, çeklerin ise ödeme kolaylığı sağlamak için değişik tarihli olarak alındığı, bunların vadeli çek olduğu, çeklerin borç alındığı gün düzenlendiğinin kabulü halinde kooperatifin parası varken borç alması ve aynı gün borcu ödemek için çek düzenlemesi ve çekin karşılıksız çıkması gibi izahı mümkün olmayan bir durumun ortaya çıkacağı, kooperatifin verdiği 350 milyon liralık senet bankaya teminat olarak verilerek kredi alındığı ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden, inceleme raporunda davacının birden fazla kez borç para verdiğinin kanıtlanmadığı anlaşıldığından, davacının borç para verme faaliyeti ikrazatçılık niteliği taşımamaktadır. Faiz kazancının banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulabilmesi için ikrazatçılık faaliyetinden kaynaklanması gerektiğinden, temyiz isteminin kabulü ve mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: 1990 takvim yılında faiz mukabili borç para verme işi ile iştigal ettiği halde beyan etmediğinin inceleme ile tespiti üzerine salınan kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisini tasdik eden vergi mahkemesi kararının temyizen bozulması istenilmektedir.
Dava dosyasında mevcut inceleme raporu ve eki ifade tutanaklarından; davacının … emrine … Bankası … Şubesine 24.3.1990 gününde 30.000.000.-liralık, 30.3.1990 gününde 68.500.000.-liralık, 22.3.1990 gününde 33.100.000.-liralık, 24.4.1990 gününde 39.000.000.-liralık, 18.4.1990 gününde 35.000.000.-liralık ve 16.5.1990 günlü 108.000.000.-liralık olmak üzere toplam 346.200.000.-liralık çekler ile borç para verdiği, bu borca karşılık … Yapı Kooperatifi tarafından 350.000.000.-liralık 5.5.1990 vadeli bono düzenlendiği, konfeksiyon işi ile uğraşan davacı ile … arasında akrabalık ve ticari iş bağı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28.maddesinde ikraz işi ile uğraşanlarla bankerlerin yaptıkları muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların bu kanunun uygulanmasında banker sayılacakları ve yaptıkları işlerin de banka muamelesi sayılacağı belirtildiğinden, bu faaliyeti nedeniyle beyanname vermeyen davacı adına yapılan cezalı tarhiyatta ve bunu onayan mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, ikrazatçılık faaliyetine ilişkin faiz kazancını beyan etmediği görüşüyle yükümlü adına kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisi tarhiyatı yapılmasından kaynaklanmıştır.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28. maddesinde, ikraz işleriyle uğraşanların bu kanunun uygulanmasında banker sayılarak yaptıkları işlemler dolayısıyla kendi lehlerine aldıkları paraların banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan maddede “ikraz işleriyle uğraşanlar” ifadesine yer verildiğinden, bir kimsenin ikrazatçı sayılabilmesi için faiz karşılığı borç para verme olayının uğraşma veya meşgul olma anlamına gelecek sayıda tekrarlanması icap etmektedir. Bir takvim yılında bir kaç kişiye veya bir kişiye birden çok yılda borç para verilmesi halinde, ikrazatçılık işinin mutat meslek halinde yapıldığının kabulü gerekmektedir. Bunun dışında kalan, arızi olarak faiz karşılığı borç para verilmesi hallerinde ise, faaliyet ticari nitelik taşımayacağından, elde edilen faiz kazancı ticari kazanç olarak değil, menkul sermaye iradı olarak yine gelir vergisine tabi ise de, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi bulunmamaktadır.
Davacı tarafından borç para verilmesi karşılığında faiz alınmadığı ileri sürülmekte ise de, günümüzün ekonomik koşulları nedeniyle aralarında yakın akrabalık bağı veya iş münasebeti bulunmayan kimseler arasında önemli sayılabilecek meblağların karşılıksız alınıp verilebileceğinin kabulü mümkün değildir. Öte yandan, inceleme raporu ve eklerinin incelenmesinden de, kooperatif tarafından, müteahhit vekili … emrine keşide edilen çeklerin davacı …’e ciro edilmesi karşılığında, davacı tarafından kooperatife toplam 346.200.000.- lira borç para verildiği, faiz alacağına karşılık olarak da kooperatiften 350.000.000.- liralık senet alındığı, her ne kadar çeklerin keşide tarihleri farklı ise de, bununla ödeme kolaylığı sağlanmanın amaçlandığı, kooperatife bir defada borç verildiği ve menkul sermaye iradı elde edildiği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, yükümlünün ikrazatçılık niteliği taşımayan borç para verme işleminden kaynaklanan faiz, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olmadığından, tarhiyatın terkini gerekirken, davanın reddi yolundaki vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 4.3.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.