7. Daire 1994/2158 E. , 1996/1430 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1994/2158
Karar No: 1996/1430
Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
Karşı Taraf : … Makina ve Montaj Sanayi A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Gebze Gümrük Müdürlüğünde tescil edilen 29.11.1988 gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi ile ihracatı teşvik belgesi kapsamında ithal edilerek taahhüt hesabı kapatılan eşyalara ait olup ithal anında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan katma değer vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 84. maddesinde, mükelleflerin, 78. maddenin 4, 5 ve 7. fıkralarında yazılı sebeplerden biriyle, onbeş gün içinde tahakkuku yapan idarenin bağlı bulunduğu gümrük müdürlüğüne itirazda bulunabilecekleri, bu merciin bir ay zarfında vereceği kararlara karşı onbeş gün içinde bakanlıkça tespit edilecek normal fiyata kadar olan miktarlar için bağlı bulundukları gümrükler başmüdürlüklerine ve bu miktardan yukarı değerde olanlar için Gümrükler Genel Müdürlüğüne itiraz olunabileceği hükmünün yer aldığı, olayda, davacı şirket tarafından ithal edilen eşyalara ait katma değer vergisinin fiili ithal tarihinden itibaren hesaplanacak gecikme faizi ve cezası ile birlikte tahsili gerektiğinin bildirilmesine ilişkin 30.4.1991 tarihinde tebliğ edilen tahakkuk yazısına karşı 1.5.1991 tarihinde kayda giren dilekçe ile ilgili gümrük müdürlüğüne itiraz edildiği, bu itiraz üzerine herhangi bir karar verilmediği, dolayısıyla, ortada kesinleşmiş bir amme alacağı bulunmadığı anlaşılmakla söz konusu verginin tahsili amacıyla ödeme emri tanzim ve tebliğinde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; ihracatı teşvik belgesi kapsamında olmakla birlikte kesin ithal hükmündeki eşyalara ait katma değer vergisinin tahsili amacıyla ödeme emri tanzim ve tebliğinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, davacı şirket tarafından ihracatı teşvik belgesi kapsamında ithal edilen eşyanın yurt içi satış ve teslim niteliğinde olduğunun tespiti üzerine, ithal anında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan katma değer vergisinin tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ edilen ödeme emri ile 25.3.1991 sayılı Gebze Gümrük Müdürlüğü işleminin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması isteminden doğmuştur.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından ihracatı teşvik belgesi kapsamında ithal edilen eşyalara ait katma değer vergisinin ithalat anında tahakkuk ettirildiği ve bunun itirazsız olarak kesinleştiği, anılan verginin tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ edilen 4.2.1991 gün ve … sayılı ödeme emrine karşı mükellefçe dava açılmayıp, 28.2.1991 gününde idareye başvurularak takibatın durdurulmasının istenildiği, idarece, takibatın, Devlet Planlama Teşkilatından talimat gelinceye kadar durdurulduğu, ancak, aradan bir ay gibi bir süre geçmesine rağmen, Devlet Planlama Teşkilatından yükümlü lehine bir talimat gelmemesi üzerine, 30.4.1991 günü yükümlüye tebliğ edilen 25.3.1991 günlü yazı ile, 4.2.1991 günlü ödeme emri içeriği verginin ödenmesinin istenildiği, davacı şirket tarafından, gerek ödeme emrinin, gerekse 25.3.1991 tarihli yazının iptali istemiyle 6.5.1991 günü dava açılmakla birlikte, 1.5.1991 tarihinde kayda giren dilekçesi ile de, 25.3.1991 tarihli yazıya idare nezdinde itirazda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre, 25.3.1991 tarihli yazı, bir tahakkuk tebliği olmayıp ödeme emrinin yeniden işleme konulması, diğer bir anlatımla, bir bakıma ödeme emri tebliği niteliği taşıması nedeniyle, bu yazıya karşı, Gümrük Kanununun 84. maddesi kapsamında idari itiraz yoluna gidilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, yukarıda da belirtildiği gibi, uyuşmazlığa konu vergi, ithalat sırasında tahakkuk ettirilmiş ve itirazım yoktur şerhi ile imzalanarak kesinleşmiştir.
Bu itibarla, mahkemece, işin esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, 25.3.1991 tarihli yazının tahakkuk tebliği olarak kabulü ile, buna karşı yapılan 1.5.1991 tarihli itiraza cevap verilmediği, dolayısıyla ortada kesinleşmiş bir amme alacağının bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptalinde isabet bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Mükellef şirketin ithal ettiği mallara ilişkin gümrükte alınan katma değer vergisi borçlarının tarh ve tebliğ edildiği halde ödenmediğinden tahsili için tanzim ve tebliğ edilen ödeme emri aleyhine açılan dava üzerine, tarh ve tebliğ edilen gümrükte alınan katma değer vergisi ve gecikme cezası ve faizi borçları için mükellef şirketin davalı idareye itiraz ettiği, davalı idarenin ise bu müracaat üzerine bir işlem tesis etmeden ve henüz ödeme safhasına gelmeyen kamu alacağı için ödeme emri tanzim edilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle ödeme emrini iptal eden … nci Vergi Mahkemesi kararı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55 inci maddesi 1 inci bendi hükmü ile 58 inci maddesi amir hükmüne uygun bulunduğundan, hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile …nci Vergi Mahkemesi kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
1615 sayılı Gümrük Kanununun 79. maddesinin 1. fıkrasında, tahakkuku yapan memurların, yaptıkları tahakkukları mükellefe veya temsilcisine veya gümrük komisyoncusuna bildirerek beyanname ve sair tahakkuk kağıtları üzerinde imza alacakları, bu suretle tahakkuka bilgi edinmekten, beyanname ve tahakkuk kağıdını imzalamaktan çekinenlere yazılı tebligat yapılacağı, itirazın, ancak bu fıkrada yazılı imza veya yazılı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yapılabileceği, 2. fıkrasında, bu süre içinde itiraza uğramayan vergiler ile itirazları olmadığını beyanname ve sair tahakkuk kağıdı üzerinde yazı ile beyan edenlerin vergilerinin, kanunun 87. maddesi hükmü saklı kalmak üzere itiraz yollarına gitmek bakımından kesinleşmiş olacağı hükmü yer almıştır.
Aynı kanunun “İdari İtiraz Yolu” başlıklı 84. maddesinde, mükelleflerin, 78. maddenin 4, 5 ve 7 nci fıkralarında yazılı sebeplerden biriyle onbeş gün içinde tahakkuku yapan idarenin bağlı bulunduğu gümrük müdürlüğüne itirazda bulunabilecekleri, bu merciin bir ay zarfında vereceği kararlara karşı onbeş gün içinde bakanlıkça tespit edilecek normal fiyata kadar olan miktarlar için bağlı bulundukları gümrükler başmüdürlüklerine ve bu miktardan yukarı değerde olanlar için Gümrükler Genel Müdürlüğüne itiraz olunabileceği, itiraz üzerine verilen kararlara karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından ihracatı teşvik belgesi kapsamında ihraç edilmek şartıyla ithal edilen eşyalara ait gümrük vergi ve resimleri ile katma değer vergisinin, ithal anında, gümrük giriş beyannamesi üzerinde tahakkuk ettirilerek, beyannamenin mükellefçe “itirazım yoktur” şerhi ile imzalandığı, dolayısıyla, söz konusu vergilerin, Gümrük Kanununun yukarıda açıklanan 79. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, idari itiraz yollarına gitmek bakımından kesinleştiği, öte yandan, tahakkuk ettirilen söz konusu vergilerin teminata bağlandığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Teşvik Uygulama Başkanlığının İzmit Gümrükleri Başmüdürlüğüne gönderdiği 14.12.1990 gün ve 80572 sayılı yazı ile, davacı şirket tarafından ihracatı teşvik belgesi kapsamında ithal edilen eşyaların tamamının ihraç edildiğinin tespiti dolayısıyla ihracat taahhüdünün kapatıldığı, ancak, ihracat taahhüdünün yurt içi satış olması nedeniyle ithale konu eşyalara ait katma değer vergisinin fiili ithal tarihinden itibaren gecikme cezaları ile birlikte tahsili gerektiği hususunun bildirilmesi üzerine, ilgili gümrük müdürlüğünce, 26.21.1991 tarihinde tebliğ edilen 4.2.1991 tarihli ödeme emri ile, katma değer vergisi, gecikme faizi ve 1 kat cezasının yükümlüsünden istenildiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin, tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava yoluna gitmediği, Devlet Planlama Teşkilatından (DPT) 27.2.1991 tarihli dilekçe ile, ithalatın yapıldığı tarihte geçerli ihracatı teşvik mevzuatına göre, ihracatı teşvik belgesi kapsamında yapılan ithalatın katma değer vergisinden muaf olduğu belirtilerek, yanlışlığın düzeltilmesi ve teminat mektuplarının kendilerine iadesi hususunda ilgili gümrük müdürlüğüne talimat verilmesinin talep edildiği, 28.2.1991 tarihinde ilgili gümrük müdürlüğü kayıtlarına giren 27.2.1991 tarihli dilekçe ile de, DPT’den cevap alınıncaya kadar ödeme emri ile yapılan takibatın durdurulmasının istenilmesi üzerine, Gebze Gümrük Müdürlüğünün 1.3.1991 tarihli yazısı ile, DPT’den alınacak talimata göre işlem yapılmak üzere 4.2.1991 tarih ve 1546 sayılı ödeme emrinin durdurulduğunun bildirildiği, 30.4.1991 tarihinde mükellefe tebliğ edilen 25.3.1991 tarihli gümrük müdürlüğü yazısında ise, DPT’den herhangi bir talimat gelmediğinden, 4.2.1991 gün ve 1546 sayılı ödeme emri doğrultusunda, 282.654.948.-liranın ödenmesi, aksi takdirde 6183 sayılı Kanun uyarınca işlem yapılacağının bildirilmesi üzerine de, davacı tarafından, 1.5.1991 tarihinde kayda giren dilekçe ile, bu yazıya karşı gümrük müdürlüğü nezdinde itiraz edildiği ve 6.5.1991 tarihinde mahkeme kayıtlarına geçen dilekçe ile de, gerek 4.2.1991 tarihli ödeme emrinin, gerekse 25.3.1991 tarihli yazının iptali istemiyle bu davanın açıldığı görülmektedir.
Yukarıda yer alan kanun hükümleri ile açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, uyuşmazlığa konu vergiler, ithal anında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanmak ve itiraza uğramamak suretiyle kesinleşmiş bulunmaktadır.
Öte yandan, davacı şirkete 30.4.1991 tarihinde tebliğ edilen ve içeriği yukarıda açıklanan 25.3.1991 tarihli gümrük müdürlüğü yazısı, bir tahakkuk işlemi olmayıp, kesinleşmiş bir amme alacağının, daha önce tebliğ edilen 4.2.1991 tarihli ödeme emrinde yer alan hususlar doğrultusunda ödenmesi gerektiğini bildiren ödeme emri niteliğinde bir işlem olması nedeniyle, davanın buna göre sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bu itibarla, 25.3.1991 tarihli yazının tahakkuk tebliği olarak kabulü ile, buna karşı yapılan 1.5.1991 tarihli itiraza cevap verilmediği, dolayısıyla ortada kesinleşmiş bir amme alacağının bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptali yolundaki mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 9.4.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.