Danıştay Kararı 7. Daire 1994/1293 E. 1996/1310 K. 02.04.1996 T.

7. Daire         1994/1293 E.  ,  1996/1310 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1994/1293
Karar No: 1996/1310

Temyiz İsteminde Bulunan : … Distribütörlüğü A.Ş.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
İstemin Özeti : Gebze Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescil edilen 25.12.1991 gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi ile ithal edilen “…” isimli eşyanın beyan edilen kıymetinde düşüklük görülmesi üzerine, idarece tespit edilen kıymet esas alınarak yapılan ek gümrük vergi ve resimleri tahakkukunun kaldırılması istemiyle açılan davayı; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 65. maddesi ile Gümrük Yönetmeliğinin 243. maddesi açıklandıktan sonra, olayda, 11.12.1991 günlü fatura ile 2.150 Amerikan doları/ton kıymet beyan edildiği idarece yapılan kıymet araştırması sonucu aynı eşya için, yine davacı firma tarafından 17.4.1991 günlü fatura ile 2.500 Amerikan doları/ton kıymet beyan edildiğinin tespiti üzerine ek tahakkuk yapıldığının anlaşıldığı, idarece emsal alınan faturanın tarihi, vergisi uyuşmazlık konusu eşyanın faturasından 8 ay önce olmakla birlikte, ithale konu eşyanın fiyatının emsal fatura tarihi olan 17.4.1991’den sonra düştüğü, bir başka deyişle, 11.12.1991 tarihinde eşya kıymetinin emsal fatura ile belirlenen kıymetten daha düşük olduğu hususunun yükümlü tarafından iddia ve tevsik edilmemiş olması karşısında, idarece saptanan fiyatın normal fiyat olarak kabulü gerektiği, dolayısıyla, idarece yapılan ek tahakkukta isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:…sayılı kararının; vergisi uyuşmazlık konusu eşyaya ait 11.12.1991 tarihli fatura ile 17.4.1991 tarihli emsal fatura arasında uzun bir süre bulunduğu, 1991 yılı başında meydana gelen Körfez Savaşı nedeniyle bir petrol ürünü olan ithale konu eşyanın fiyatının yılın ilk yarısında yükseldiği, ancak savaşın sona ermesi ile birlikte eski düzeyine indiği ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Uyuşmazlığa konu olayda, davacı şirket tarafından ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinde düşüklük görülmesi üzerine, idarece yapılan kıymet araştırması sonucu tespit edilen fiyat esas alınarak yapılan ek tahakkukun terkini istemiyle açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Olayda, idarece, 17.4.1991 tarihli faturada yer alan fiyatın, davacı şirket tarafından 11.12.1991 tarihli fatura ile ithal ettiği eşyaya uygulanmak suretiyle ek tahakkuk yapıldığı anlaşılmaktadır.
İdarece, ithal eşyasının akit (fatura) tarihindeki normal fiyatının araştırılması yerine, akit tarihinden önceki bir tarihteki normal fiyat saptanmak suretiyle bu fiyat ile beyan edilen fiyat arasında oluşan fark üzerinden ek tahakkuk yapılmış olup, zamanla, eşya fiyatındaki artışlar göz önünde tutulduğunda, akit tarihindeki fiyatın daha yüksek olacağı kabul edilebilirse de davacı tarafından da iddia edildiği üzere (Basra) körfez savaşı gibi olağanüstü olaylar nedeniyle piyasalarda negatif veya pozitif fiyat dalgalanmaları da meydana gelebilmektedir.
Bu nedenle, ek tahakkuka esas alınan fatura tarihinde (17.4.1991), 1991 yılı başında meydana gelen (Basra) Körfez Savaşı dolayısıyla, petrol piyasalarındaki belirsizlik nedeniyle bir petrol ürünü olan ithale konu eşya fiyatında artış olduğu, ancak, belirsizliğin ortadan kalkmasıyla birlikte eşya fiyatının eski seviyesine indiği yolundaki davacı iddialarının dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 2.9.1991 tarihli faturada yer alan birim fiyatın da, davacı beyanı ile iddialarını teyid ettiği görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile, yukarıda yer alan hususlar göz önünde bulundurulması ve gerekirse yetkili kurum ve kuruluşlar nezdinde akit ( fatura) ve vergi ödeme mükellefiyetinin başladığı (beyannamenin tescil edildiği) tarih itibarıyla yapılacak kıymet araştırması sonucuna göre bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Uyuşmazlık; mükellef şirketin ithal ettiği malların beyan edilen değerinin düşük görülmesi sebebiyle tesbit edilen gerçek fiyatla beyan edilen fark üzerinden yapılan gümrük vergisi ek tarhiyatı aleyhine açılan dava üzerine tarhiyatı terkin eden … inci Vergi Mahkemesi kararının bozulması talebine ilişkindir.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 65. maddesinin 1. fıkrası “İthal eşyasının gümrük vergisine esas olan kıymeti, gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki normal fiyatıdır.” hükmünü koymuş, aynı maddenin 2. fıkrasında; “Normal fiyat birbirinden müstakil bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest rekabet şartları içinde uyuştuğu farz olunan fiyattır.” Hükmü konulmuştur. Aynı kanunun 3. maddesi ise, gümrüğün denetlenmesi altına (herçeşit antrepodakiler de dahil) konmuş eşyanın vergi ödeme mükellefiyetinin beyannamenin tescil edildiği tarihte başlayacağını hükme bağlamıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda, gümrük vergisi ek tarhiyatına konu olan malların beyan edilen fiyatlarının düşük görülmesi sebebiyle yapılan inceleme neticesinde tespit edilen gerçek fiyatın, ithalatın yapıldığı tarih için değil fatura tarihi itibariyle yapıldığından geçerli olmadığı ve ithalatın yapıldığı tarih itibarıyla beyan edilen fiyatta bir düşüklük tesbit edildiği gerekçesiyle fatura tarihi esas alınarak yapılan gümrük vergisi ek tarhiyatını tasdik ederek davayı reddeden … inci Vergi Mahkemesi kararı, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 65 inci maddesi hükmüne aykırı bulunduğundan, temyiz talebinin kabulü ile Kocaeli 1 inci Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
1615 sayılı Gümrük Kanununun “Eşyanın Kıymeti” başlığını taşıyan 65. maddesinin 1. fıkrasında; “İthal eşyasının gümrük vergisine esas olan kıymeti, gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki normal fiyatıdır.” denilmiş, 2. fıkrasında, “Normal fiyat, birbirinden müstakil bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest rekabet şartları içinde uyuştuğu farz olunan fiyattır.
Bu fiyat tesbit olunurken;
a) Eşyanın alıcıya Türkiye’de giriş liman ve mahallinde teslim edildiği,
b) Eşyanın satışına ve Türkiye’de giriş liman veya mahallinde teslimine müteallik bütün masrafların satıcıya ait bulunduğu, dolayısıyla normal fiyata dahil olduğu,
c) Türkiye’de ödenmesi gereken vergi ve resimlerin alıcıya ait olduğu, dolayısıyla normal fiyata dahil bulunmadığı farz olunur.” denilmek suretiyle ithal eşyasının gümrük vergisine esas kıymeti olan “normal fiyatın” tanımı yapılmıştır. Aynı maddenin 2817 sayılı Kanunla değişik 5. fıkrasında da, “Vergi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki fiyat esas olmakla beraber, mükellefin akde uygun olarak ödediği ya da ödeyeceği fiyatın tahakkuka esas alınacağı haller, taraf olduğumuz anlaşmalar ve milli ve milletlerarası ticari teamüller de nazarı itibara alınmak suretiyle Bakanlıkça tesbit olunur.” denilmiştir.
Gümrük Yönetmeliğinin değişik 243. maddesinde, mükellefin akde uygun olarak ödediği ya da ödeyeceği fiyatın tahakkuka esas alınacağı haller gösterilmiş olup, söz konusu yönetmelik hükmüne göre, belirtilen sürelerin ve oranların aşılmaması halinde, bu süreler ve oranlar içinde meydana gelen fiyat değişiklikleri vergi tahakkukunda nazara alınmayacak, yani vergi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki “normal fiyat” esası uygulanmayacaktır. Ancak bu uygulamanın yapılabilmesi için, öncelikle, beyan olunan eşya kıymetinin akit tarihindeki “normal fiyata” uygun olması gerekmektedir. Burada sözü edilen normal fiyat, şüphesiz 65. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında tanımı yapılan “normal fiyat” tır.
Dairemizin süregelen içtihatlarıyla da, ek tahakkuka esas alınan eşya kıymetinin satış akdinin yapıldığı tarih itibarıyla saptandığı ve bu tespitler arasında oluşan farklılık üzerinden ek tahakkuk yapıldığı hallerde, yükümlüler tarafından, idarece tespit edilen bu fiyatın, beyannamenin tescil edildiği tarihte daha düşük olduğunun iddia ve tevsik edilememesi hallerinde, ek tahakkuka esas alınan eşya kıymetinin normal fiyat olarak kabul edilmesi görüşü benimsenmiş bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından, ithale konu “… …” isimli eşya kıymetinin, faturasındaki gibi, 2.150.-Amerikan doları/ton olarak beyan edildiği, idarece, gerek Gümrük Kanunu hükümleri uyarınca vergi ödeme mükellefiyetinin başladığı (olayda beyannamenin tescil edildiği) tarih, gerekse akit tarihi itibarıyla bir fiyat araştırmasına gidilmediği, akit tarihi (11.12.1991) ile vergi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihten (25.12.1991) çok önceki bir tarihi (17.4.1991) taşıyan aynı eşyaya ait faturada yazılı 2.500.- Amerikan doları/ton birim fiyatın ek tahakkuka esas alındığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak, zaman içinde eşya fiyatlarında artış olduğu göz önünde tutulduğunda, akit tarihindeki (11.12.1991) fiyatın, emsal alınan (17.4.1991 tarihli) faturada yer alan fiyata nazaran daha yüksek olacağının kabulü ile birlikte, aynı zamanda fiyat dalgalanmalarının da meydana gelebileceğinin de dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim, davacı tarafından da, 1991 yılı başında meydana gelen (Basra) Körfez Savaşı dolayısıyla petrol piyasalarında belirsizlik oluştuğu, bu nedenle, yılın ilk yarısında bir petrol ürünü olan ithale konu eşya fiyatında bir miktar yükselme görüldüğü, yılın ikinci yarısında da, petrol piyasalarındaki belirsizliğin kalkması ile birlikte ithal eşya fiyatının eski düzeyine indiği ileri sürülerek, bir başka firma tarafından ithal edilen aynı eşyaya ilişkin olup, yükümlüce beyan edilen fiyatı teyit eden 2.9.1991 tarihli fatura dosyaya ibraz edilmiştir.
Bu itibarla, yukarıda belirtilen hususlar da göz önünde bulundurulmak ve gerekirse bu konuda yetkili kurum ve kuruluşlar nezdinde araştırma yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davanın yazılı gerekçeyle reddi yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 2.4.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.