Danıştay Kararı 7. Daire 1993/5577 E. 1995/5646 K. 26.12.1995 T.

7. Daire         1993/5577 E.  ,  1995/5646 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1993/5577
Karar No: 1995/5646

Temyiz İsteminde Bulunan : … Döviz ve Altın Ticaret A.Ş.
Karşı Taraf : Erciyes Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Döviz, altın ve kıymetli taş alım satımıyla uğraşan yükümlü şirketin 1992 yılının Eylül dönemine ilişkin döviz satışları nedeniyle tahakkuk ettirilen banka ve sigorta muameleleri vergisinin ret ve iadesi istemiyle açılan davayı; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28., 30., 31. Ve 1567 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kanunla ilgili olarak çıkarılan 32/5 sayılı Tebliğin 7. ve 8. maddelerinden bahisle, anılan yasa hükümlerinin değerlendirilmesinden, faaliyet konusu aynı olan kişi ve kurumların bu faaliyetle ilgili olarak aynı şekilde vergilendirilmeleri gerektiği sonucuna ulaşıldığı, aksi bir uygulamanın aynı faaliyet dolayısıyla bazı kurumlardan vergi alınıp, bazılarından alınmamasına sebep olacağı ve vergide eşitlik prensibini bozarak haksız rekabete yol açacağı, kaldı ki, yasada yetkili müesseselerin kambiyo alım satımlarının vergiden muaf olduğuna dair bir hükmün bulunmadığı, bu durumda altın ve döviz alım satımı ile uğraşan (yetkili müessese) şirketin kambiyo satış bedeli toplamı üzerinden tahakkuk ettirilen banka ve sigorta muameleleri vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28. maddesinde sayılan vergi mükellefleri arasında yetkili müesseselerin yer almadığı, yetkili müesseselerin, bankaların yaptıkları işlemlerden bir çoğunu yapmadıkları, bu durumda banka ve bankerler ile aynı statüde değerlendirilerek kambiyo satışları üzerinden banka ve sigorta muameleleri vergisi tarh edilmesinde yasal isabet bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, döviz, altın ve kıymetli taş alım-satımı ile uğraşan yükümlü şirketin döviz satışlarının banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olup olmadığına ilişkindir.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28. maddesinin 1. fıkrasında, banka ve sigorta şirketlerinin, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla, kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun, nakden veya hesaben aldıkları paraların, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu, 2. fıkrasında da bankerlerin yapmış oldukları banka ve sigorta muameleleri ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların da banka muameleleri vergisine tabi bulunduğu hükme bağlanmıştır.
Banka muamelelerinin neler olduğu ne 7129 sayılı Bankalar Kanununda ne de diğer kanunlarda belli edilmiştir. Ancak, davacının yürüttüğü döviz alım-satım işlemlerinin banka muamelesi olduğu kuşkusuzdur.
Sözü edilen 28 inci maddenin 3 üncü fıkrasında ise aynen “2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanlar, bu kanunun uygulanmasında banker sayılırlar. Bir şahsın münhasıran altın alım ve satımı ile uğraşması banker sayılmasını gerektirmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı kanunun “mükellef” başlıklı 30. maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisini banka ve bankerlerle, sigorta şirketlerinin ödeyeceği, “matrah” başlıklı 31. maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisinin matrahının 28 inci maddede yazılı paraların tutarı olduğu, kambiyo alım ve satım muamelelerinde de kambiyo satışlarının tutarının vergiye tabi matrah olacağı belirtilmiştir.
6802 sayılı Kanunun olay tarihinde yürürlükte bulunan 33.maddesinde ise, banka ve sigorta muameleleri vergisi nispetinin kambiyo muamelelerinde matrahın %01’i olduğu açıklanmıştır.Burada sözü edilen kambiyo muamelelerinin, 31. maddenin ikinci fıkrasında yazılı kambiyo alım satım muameleleri olduğu kuşkusuzdur.
20.6.1991 gün ve 20907 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara ilişkin olarak çıkarılan 32/5 sayılı Tebliğin 13.maddesinde,yetkili müesseselerin,Türkiye’de ve dışarıda yerleşik kişilerce ibraz edilen dövizi natık çekleri ve efektifleri Merkez Bankasınca tespit edilen usul ve esaslar çerçevesinde satın alabilecekleri ve anılan kişilere efektif satabilecekleri, alış ve satış işlemlerinde şekli Merkez Bankasınca tespit edilen döviz alım belgesi ve döviz satım belgesi düzenleyebilecekleri, Merkez Bankası bünyesinde kurulan Döviz ve Efektif Piyasalarına, Merkez Bankasınca kendileri için öngörülen piyasalara katılma koşullarını yerine getirmeleri kaydıyla girebilecekleri, Merkez Bankası ve döviz ve efektif piyasalarına katılmaları kabul edilen banka ve diğer kuruluşlar ile Türk lirasına, dövize ve efektife ilişkin işlemleri Merkez Bankasınca belirlenecek kurallar dahilinde kendi aralarında yapabilecekleri, aynı kurallar dahilinde döviz ve efektif piyasalarında Merkez Bankası ve piyasalara katılan banka ve diğer kuruluşlarla döviz ve Türk lirası karşılığında altın alış-verişi yapabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Bu hükümler karşısında, bankacılık faaliyetlerinden bir kısmını (döviz alış ve satışlarını) yapan kuruluşların banker olarak değerlendirilmesi suretiyle banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Türk Hukuk Kurumu tarafından hazırlanan Türk Hukuk lugatında da, banker, “mevduat ve kredi muameleleri hariç olmak üzere, banka muameleleriyle uğraşan kimse, banka sahibi, büyük sarraf” olarak tanımlanmış ve bazen “banker” ltabirinin “banka” manasına da kullanılabileceği belirtilmiştir.
Bu firmaların sözü edilen vergi yükümlülüğünün kabul edilmemesi, verginin eşitlik ve genellik ilkelerine aykırı olarak, aynı işi yaparak gelir elde eden mükellefler arasında haksız rekabete yol açacaktır.
14.9.1959 günlü 12 seri nolu Tebliğin 2. maddesinin B bendinin üçüncü paragrafında da, döviz alım satımı muamelesinin, banka muamelelerinden olduğu ve bununla iştigal eden müesseselerin 6802 sayılı Kanunun yukarıdaki hükmüne göre, banker sayılması ve satışlarının banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulması gerektiği hükme bağlanmıştır.
Bu itibarla, döviz satışları nedeniyle yapılan banka ve sigorta muamaleleri vergisi tahakkukunun onanması yolundaki mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının onanmasına, hüküm altına alınan vergi tutarı üzerinden binde 4.8 oranında ve … liradan az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından vergi mahkemesince karara bağlanan harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının yükümlü şirketten alınmasına, 26.12.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.