Danıştay Kararı 7. Daire 1993/4604 E. 1995/5517 K. 20.12.1995 T.

7. Daire         1993/4604 E.  ,  1995/5517 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1993/4604
Karar No: 1995/5517

Temyiz İsteminde Bulunan : Kadıköy Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Kollektif Şirketi
İstemin Özeti : 1987 yılının 1 ila 12. dönemlerine ilişkin olarak yapılan inceleme sonucu düzenlenen tutanak ile yükümlünün eksik fatura düzenlediğinin tespit edildiğinden bahisle takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ve dahili tevkifatın kaldırılması istemiyle açılan davada; dosyanın incelenmesinden yükümlü şirketten satın alınan mallara ilişkin eksik fatura düzenlendiği yolundaki şikayet üzerine defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu, yapılan ihbarın doğru olduğunun anlaşıldığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30. maddesine göre resen takdir nedeninin mevcut olduğu ve yükümlünün kasıtsız hareket ettiğinden söz edilemeyeceği, ancak aynı takdir komisyonunun, mahkemelerindeki E:… ve E:… numaralı dosyalarında mevcut kararlarında, 1986 dönemi için 1.000.000.- lira, 1987 yılı için ise 1.500.000.- liralık satışın hasılat kayıtlarına geçmediği, sonuç olarak gelir vergisi matrah farkı olarak takdir edildiğinin görüldüğü, bu tutarlar esas alınmak suretiyle anılan davaların reddedilerek kesinleştiği, bu itibarla katma değer vergisi yönünden de gelir vergisi için belirlenen matrahı aşan miktarda satış bedelinin matrah farkı olarak takdirinde yasal isabet görülmediği, dahili tevkifatın ise resen tarhiyatlarda uygulanamayacağı gerekçesiyle, cezalı katma değer vergisi tarhiyatını 1.500.000.- liralık matrah farkı üzerinden tadilen tasdik, cezalı dahili tevkifatı ise terkin eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; takdir komisyonunca gerekli inceleme ve araştırma sonucu belirlenen matrahlar üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Uyuşmazlık, yükümlü adına takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ve dahili tevkifatın kaldırılması istemiyle açılan davada; cezalı dahili tevkifatı terkin, cezalı katma değer vergisini ise tadilen tasdik eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Mahkemece, takdir komisyonu tarafından gelir vergisi ve katma değer vergisi hakkında verilen takdir kararları karşılaştırılarak, gelir vergisi için belirlenen matrahtan fazla bir tutarın katma değer vergisi matrahı olarak takdir edilemeyeceği gerekçesiyle karar verilmiş ise de, gelir vergisinde matrahın safi tutar, katma değer vergisinde ise satış bedeli olması karşısında, mahkeme kararının, yazılı gerekçeyle verilen katma değer vergisine yönelik kısmında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının katma değer vergisine yönelik kısmının yeniden incelenerek bir karar verilmek üzere bozulması, dahili tevkifata ilişkin kısmının ise onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Davalı idarece temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, vergi mahkemesi kararının, cezalı dahili tevkifatı terkin eden kısmının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Katma değer vergisine gelince; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin ise, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu belirtilmiş, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 20 nci maddesinde de teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin ise, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden, bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın ve ara kararı ile getirtilen gelir vergisine yönelik matrah belirlenmesine ilişkin takdir komisyonu kararlarının incelenmesinden, komisyonca gelir vergisinde vergiye tabi kazancın, katma değer vergisinde ise matrah olarak teslim ve hizmet işlemlerinin karşılığını teşkil eden bedelin takdir edildiği, mahkemece de takdir komisyonu tarafından gelir vergisi için matrah farkı olarak takdir edilen 1.500.000.- liradan daha fazla bir tutarın, katma değer vergisi matrah farkı olarak takdir edilemeyeceği gerekçesinin, karara dayanak alınmış olduğu anlaşıldığından, gelir ve katma değer vergisinde matrah unsuru üzerinde durulması ve bu hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Gelir Vergisi Kanununun yukarıda anılan 1 inci maddesinde belirtildiği şekilde; gelir, elde edilen kazanç ve iratların safi tutarıdır. Yani, gelir, safi miktarlar üzerinden vergilendirilir. Safi tutar ise, gayrisafi hasılattan gelirin elde edilmesi için yapılan giderler ile bu işlerde sermaye olarak kullanılan malların amortisman miktarlarının indirilmesi suretiyle bulunan net tutarları ifade eder ve bulunan bu safi tutarlar da aynı zamanda gelir vergisinin matrahını oluşturur. Katma değer vergisinin matrahı ise teslim ve hizmet işlerinin karşılığını oluşturan bedeldir ve vergi oranı satış bedeli üzerine uygulanmak suretiyle bu vergi hesaplanır.
Bu durumda, takdir komisyonu tarafından gelir vergisine ilişkin olarak vergiye tabi kazanç, yani gelirin safi tutarı, belirlenmiş olduğundan ve bu tutarın aynı zamanda katma değer vergisinin matrahını oluşturacağı düşünülemeyeceğinden, mahkeme kararının, gelir vergisi için belirlenen matrah tutarını aşan miktarda katma değer vergisi matrahı takdir edilemeyeceği yönünde tesis edilen hüküm fıkrasında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kısmen kabulüne, vergi mahkemesi kararının, yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, yeniden bir karar verilmek üzere cezalı katma değer vergisine ilişkin kısmının bozulmasına, cezalı dahili tevkifata yönelik temyiz isteminin reddi ile kararın bu kısmının onanmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 20.12.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.