Danıştay Kararı 7. Daire 1993/2376 E. 1995/5572 K. 21.12.1995 T.

7. Daire         1993/2376 E.  ,  1995/5572 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1993/2376
Karar No: 1995/5572

Temyiz İsteminde Bulunan : Setbaşı Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … T.A.Ş. Genel Müdürlüğü
İstemin Özeti : 19.2.1992 tarihinde verilen beyanname üzerine tahakkuk ettirilen 1992 yılı Ocak dönemine ait damga vergisinin, 20.2.1992 tarihinde düzenlenip, aynı tarihte bir zarf içine konulmak suretiyle taahhütsüz olarak posta aracılığıyla gönderilen ve vergi dairesi kayıtlarına 16.3.1992 tarihinde intikal eden çekle ödenmesi üzerine, söz konusu verginin vadesinden sonra ödendiğinden bahisle hesaplanan gecikme zammının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini; 6183 sayılı Kanunun 44. maddesinde, anılan kanunun 41. Maddesine göre yapılan ödemelerde çekin tahsil dairesine, postaya veya bankaya verildiği gün ödemenin yapılmış sayılacağının belirtildiği, sözü edilen kanun hükümlerinde, vergi ödemelerine ilişkin çeklerin posta ile gönderilmesi halinde, postanın mutlaka taahhütlü olacağı yolunda bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, çeklerin, taahhütlü ya da taahhütsüz olarak postaya verildiği tarihte ödemenin yapılmış sayılacağı, olayda da söz konusu vergi borcunun, 20.2.1992 tarihli olarak düzenlenip, aynı tarihte taahhütsüz posta aracılığıyla gönderilen çekle, vadesinde ödendiğinin kabulü icap ettiği, dolayısıyla gecikme zammı hesaplanmasında isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…; K:… sayılı kararının; 6183 sayılı Kanunun 44. maddesinde açık hüküm bulunmasa dahi, bu tür bir gönderinin, gönderme tarihinin tespiti bakımından mutlaka taahhütlü olması icap ettiği, söz konusu çekin dairelerine geç intikal etmesi nedeniyle gecikme zammı hesaplanmasının yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : 6183 sayılı Kanunun 41., 42., 43. ve 44. maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden, banka veya posta vasıta kılınmak suretiyle, nakden ya da çekle yapılacak vergi ödemelerinin, sıkı kayıtlamalara, bir takım şekil şartlarına tabi tutulduğu, ilgililer hakkında hukuki ve cezai sorumluluklar getirildiği, ödemenin banka aracılığıyla ve çekle yapılması halinde, ilgililerce çekin bankaya ibraz edileceği, çekin, bankaya verildiği gün veya en çok bir gün evvel düzenlenmiş olması gerektiği, daha eski tarihli çeklerin kabul edilemeyeceği, postaya verilen çekler için de aynı hükümlerin geçerli olduğu, zira söz konusu düzenlemelerde bankaya ve postaya verilenler yönünden hiçbir ayrım yapılmadığı, postaya verilen çeklerin maddedeki şekil şartlarına uygun düzenlenip düzenlenmediğinin posta idaresince inceleneceği, bu şekle uygun olmayan çeklerin kabul edilmeyeceği, ayrıca on günlük vergi dairesine gönderme süresinin Türk Ticaret Kanununun 708. Maddesi gereğince “çekte keşide günü” olarak gösterilen tarihten itibaren işleyeceği, bütün bu koşulların, postaya verilen çeklerde var olup olmadığının ve çekin kabul edilip edilemeyeceğinin, ancak postaya “ibraz” edilen çekler için mümkün olabileceği, mektup zarfı içinde postalanan çekler için 6183 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan amir hükümlerinin uygulanma olanağından söz edilemeyeceği anlaşılmakta olup, çekin postaya verilmesinden, nakdi ödeme yerine geçmek üzere, çekin, ilgili posta merkezine ibrazının amaçlandığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu itibarla, 6183 sayılı Kanunun, çekin postaya veya bankaya verildiği gün ödemenin yapılmış sayılacağını öngören 44. maddesi hükmünün, çekin, mektup zarfına konulmak suretiyle taahhütlü, ya da taahhütsüz (adi) postayla gönderilmesi halini de kapsadığının kabulü mümkün değildir.
Bu durumda uyuşmazlık konusu ödeme emrini iptal eden mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kubulü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, taahhütsüz olarak (adi posta ile) postaya verilen çekle ödenen vergilere, çekin vergi dairesine ödeme süresinden sonra ulaşması halinde, gecikme zammı uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin bulunmakta, ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Hususi ödeme şekilleri” başlıklı 41. maddesinde “Maliye Vekaletinin tayin edeceği yerlerde, nev’ileri mezkur vekaletçe tespit edilecek amme alacaklarının, bu vekaletçe isimleri belirtilecek bankalar delaletiyle veya postaneler vasıta kılınmak suretiyle ödenebileceği, Maliye Vekaletinin bu madde gereğince ödeme yapılmasını ihtiyar ettiği takdirde, ödemenin:
1- Çizgili çek kullanılmak suretiyle,
2- Mükellef hesabından aynı bankadaki ilgili vergi dairesi veya Merkez Bankası hesabına münakale suretiyle,
3- Vergi dairelerinin veya Merkez Bankasının hesabı bulunan bankalara bu daireler hesabına ödeme suretiyle,
4- Postaneler vasıta kılınmak suretiyle yapılmasını düzenlemeye selahiyetli” olduğu hükme bağlanmış, 3418 sayılı Kanunla değiştirilen üçüncü fıkrasında da, “postaneler vasıta kılınmak suretiyle yapılan ödemelerde, yapılan ödemelerin ilgili vergi dairelerine intikal ettirilme süresi, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren azami 10 gündür” denilmiştir. Aynı maddenin değişik beşinci fıkrasında ise, yapılan ödemelerin süresinde vergi dairelerine intikal ettirilmemesi halinde, söz konusu amme alacağının, tahsilatı yapan P.T.T. kuruluşundan gecikme zammı uygulanmak suretiyle alınacağı, 6. fıkrasında, postane veya posta çek merkezi müdürlüğünün, postane vasıta kılınmak suretiyle yapılan ödemelerin belirlenen sürelerde ilgili vergi dairelerine intikal ettirilmesinden sorumlu oldukları, 7. fıkrasında da tahsilatı yapan ilgili kuruluşların bu görevleri süresinde yerine getirmeyen sorumlularından, ödemeye konu olan kamu alacağının %10’u oranında ayrıca ceza tahsil olunacağı belirtilmiştir. Bankalar vasıtasıyla yapılan ödemelerde de buna paralel şekilde süre ve müeyyideler konulmuştur.
Söz konusu kanunun 43. maddesinde ise, çeklerin postaya veya bankaya verildiği tarihle veya en çok bir gün önceki tarihle tanzim edilmiş olması gerektiği, daha eski tarihli çeklerin kabul edilmeyeceği, 42. maddesinde çizgili çekle yapılan ödemelerin Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olduğu, 44. Maddesinde de,”41. maddeye göre yapılan ödemelerde çekin tahsil dairesine, postaya veya bankaya verildiği, paranın bankaya veya postaneye yatırıldığı …. gün ödeme yapılmış sayılacağı, 42. maddenin 2. fıkrası hükmünün mahfuz olduğu” hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, kanuni süresi içinde verilen 1992 yılı Ocak dönemine ait damga vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden verginin ödenmesi için, 20.2.1992 tarihli olarak düzenlenen çekin , bir zarf içine konulmak suretiyle vergi dairesine gönderilmek üzere taahhütsüz (adi) olarak postaya verildiği, mektubun vergi dairesine 16.3.1992 tarihinde intikal etmesi üzerine, ödemenin geç yapıldığından bahisle tahakkuk eden vergi üzerinden gecikme zammı hesaplandığı, söz konusu gecikme zammının tahsili amacıyla da yükümlü banka adına ödeme emri düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda değinilen kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, banka veya posta vasıta kılınmak suretiyle, nakden ya da çekle yapılacak vergi ödemelerinin, sıkı kayıtlamalara, bir takım şekil şartlarına tabi tutulduğu, ilgililer hakkında hukuki ve cezai sorumluluklar getirildiği, ödemenin banka aracılığıyla ve çekle yapılması halinde, ilgililerce çekin bankaya ibraz edileceği, çekin, bankaya verildiği gün veya en çok bir gün evvel düzenlenmiş olması gerektiği, daha eski tarihli çeklerin kabul edilemeyeceği, postaya verilen çekler için de aynı hükümlerin geçerli olduğu, zira söz konusu düzenlemelerde bankaya ve postaya verilenler yönünden hiçbir ayrım yapılmadığı, postaya verilen çeklerin maddedeki şekil şartlarına uygun düzenlenip düzenlenmediğinin posta idaresince inceleneceği, bu şekle uygun olmayan çeklerin kabul edilmeyeceği, ayrıca on günlük vergi dairesine gönderme süresinin Türk Ticaret Kanununun 708. maddesi gereğince “çekte keşide günü” olarak gösterilen tarihten itibaren işleyeceği, bu hükümlerin,ancak postaya “ibraz” edilen çekler için uygulanabileceği,mektup zarfı içinde postalanan çekler için 6183 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan amir hükümlerinin uygulanma olanağından söz edilemeyeceği anlaşılmakta olup, çekin postaya verilmesinden, nakdi ödeme yerine geçmek üzere, çekin, ilgili posta merkezine ibrazının amaçlandığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu itibarla, 6183 sayılı Kanunun, çekin postaya veya bankaya verildiği gün ödemenin yapılmış sayılacağını öngören 44. maddesi hükmünün, çekin, mektup zarfına konulmak suretiyle taahhütlü, ya da taahhütsüz (adi) postayla gönderilmesi halini de kapsadığının kabulü mümkün değildir.
Bu durumda uyuşmazlık konusu ödeme emrini iptal eden mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 21.12.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.