Danıştay Kararı 6. Daire 2022/9130 E. 2023/3585 K. 10.04.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/9130 E.  ,  2023/3585 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/9130
Karar No : 2023/3585

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı-…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Davacı tarafından, imar planlarında park alanı olarak belirlenen alanın spor alanı olarak kullanıldığı , mevcut alanın, mahalle halkının hizmetine imar planındaki işlevine uygun olarak kullanılması istemiyle yapılan olduğu başvurunun reddine dair İzmit Belediye Başkanlığı Emlak İstimlak Müdürlüğünün … tarihli… sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptaline ilişkin … İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:… , K:… sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarihli, E:… , K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinin 6. bendinde: “Bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir. Bu kararlar, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilir ve bu mahkemelerce yedi gün içinde tebliğe çıkarılır.” kuralı yer almaktadır.
Anılan Kanunun “Temyiz” başlıklı 46. maddesinde: “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:
a) Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları.
b) Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar.
c) Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları.
d) Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları.
e) Müşterek kararnameyle yapılan atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu görevlilerinin atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri hakkında açılan iptal davaları.
f) İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar.
g) Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
h) Maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mev-zuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar.
ı) Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir meslek veya sanatın icrası veyahut kamu hizmetine giriş amacıyla yapılan sınavlar hakkında açılan davalar.
i) Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, marina, iskele, rıhtım, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı boru hattı gibi kıyı tesislerine işletme izni verilmesine ilişkin mevzuatın uygulanmasından doğan davalar.
j) 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun uygulanmasından ve 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan davalar.
k) 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
l) 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun uygu-lanmasından doğan davalar.
m) Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 48. maddesinin 6. fıkrasında; “Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren; merci tarafından verilecek yedi günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, ilgili merci, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması veya kesin bir karar hakkında olması halinde de kararı veren merci, temyiz isteminin reddine karar verir. İlgili merciin bu kararları ile bu maddenin 2 nci fıkrasında belirtilen temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” hükmü, 7. fıkrasında ise, “Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin ödenmemiş olduğu, dilekçenin 3 üncü madde esaslarına göre düzenlenmediği, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığı veya kesin bir karar hakkında olduğunun anlaşıldığı hâllerde, 2 ve 6 ncı fıkralarda sözü edilen kararlar, dosyanın gönderildiği Danıştayın ilgili dairesi ve kurulunca, kesin olarak verilir. ” hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda anılan 2577 sayılı Kanunun 46. maddesinde, bölge idare mahkemesinin temyiz incelemesine tabi tutulacak kararları sınırlı olarak sayılmıştır.
Bakılan davanın konusunun, uyuşmazlık konusu taşınmazın imar planında ayrılan amaca uygun şekilde kullanılması, spor tesislerin kaldırılmasıyla istemiyle yapılan başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemi olduğu anlaşıldığından, bölge idare mahkemesi idari dava dairesince yapılan istinaf incelemesi neticesinde verilen kararın temyiz edilmesi yukarıda anılan Kanun kapsamında mümkün değildir.
Öte yandan, temyiz istemine konu Bölge İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında, Danıştay’da temyiz yolunun açık olduğunun belirtilmesinin, kanunen temyiz yolu öngörülmeyen davalarda ilgilisine temyiz hakkı vermeyeceği açıktır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarihli, E:… , K:… sayılı kararının TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. Davalı tarafından yatırılan temyiz harçlarının davacıya iadesine,
3. Dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, 10/04/2023 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi.

(X)KARŞI OY :
2577 sayılı Kanun’un “Temyiz” başlıklı 46′. maddesinin 1. fıkrasının f bendinde; İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar hakkında bölge idare mahkemelerince verilen kararların Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebileceği kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlığın temyize açık olup olmadığının belirlenebilmesi için 2577 sayılı Kanunun 46. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde belirtilen “parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar” ibaresinden ne anlaşılması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi adil yargılanmanın bir unsurunu teşkil eden mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığını, doğası gereği devletin düzenleme yapmasını gerektiren bu hakkın belli ölçüde sınırlanabileceğini kabul etmektedir. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu sınırlamaların kişinin mahkemeye erişimini hakkın özünü zedeleyecek şekilde ve genişlikte kısıtlamaması, zayıflatmaması gerektiğini ifade etmektedir. AİHM’e göre meşru bir amaç taşımayan ya da uygulanan araç ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir orantılılık ilişkisi kurmayan sınırlamalar Sözleşme’nin 6. maddesinin birinci fıkrasıyla uyumlu olması gerekir. (Sefer Yılmaz ve Meryem Yılmaz/Türkiye, B. No: 611/12, 17/11/2015, § 59; Eşim/Türkiye, B. No: 59601/09, 17/9/2013, § 19; Edificaciones March Gallego S.A./İspanya, B. No: 28028/95, 19/2/1998, § 34).
Mahkemeye erişme hakkının yasal birtakım şartlara tabi tutulması kabul edilebilir olsa da, mahkemelerin, usûl kurallarını, uyuşmazlığın esasında var olan hakkı ihlâl edecek kadar katı ve bu kuralları ortadan kaldıracak kadar da geniş yorumlamaktan kaçınmaları gerekir. (AİHM Kararı, Walchli/Fransa, B. No. 35787/03, § 29).
Bu itibarla, mahkemeye erişme hakkı, temyiz yoluna başvurma hakkını da kapsadığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usûlü Kanununun temyize tâbi davaları düzenleyen 46. maddesinin temyiz yoluna başvuru hakkını daraltan şekilde katı yorumlanmaması gerekir.
İmar mevzuatı uyarınca imar planı yapılması ile kadastro parsellerinin imar parseli olmayacağı kadastral parselin imar parseli vasfını kazanması için imar uygulaması yapılmasının gerekli olduğu açıktır. İmar uygulamaları parselasyon ve ifraz-tevhit olarak sıralanabilir.
Bu çerçevede, imar uygulamalarının (parselasyon, tevhit, ifraz, ruhsat , yıkım vb.) amacı düzenleyici işlem olan uygulama imar planının uygulanmasının (hayata geçirilmesinin) araçlarından birini oluşturmaktadır.

Kanun metni incelendiğinde; kanun koyucu tarafından “parselasyondan kaynaklanan davalar” şeklinde değilde “parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar” şeklinde hüküm getirilip, temyize tabi davalar için daha geniş bir aralık bırakıldığı, anılan kısımdan yola çıkarak yapı yapmaya elverişli imar parselleri oluşturmak amacıyla imar mevzatında yer alan diğer uygulama işlemlerinin de temyize tabi olduğu, hükmü sadece parselasyon işlemi ile sınırlandırmanın mahkemeye erişim hakkını engelleyeceği gibi plan ve parselasyon hakkında yapılacak üç aşamalı yargılamanın buna dayalı olarak tesis edilen uygulama işlemine etkisinin de ortadan kalkacağı açıktır.
Dosyanın incelenmesinden davacının imar planında park alanı olarak belirlenen alanın spor alanı olarak kullanılması nedeniyle davalı idareden spor tesislerinin kaldırılması (yıkılması) ve alanın imar planında ayrılan işleve uygun kullanılması istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda dava konusu işlemin imar planının uygulanmasına yönelik işlem olduğu anlaşıldığından anılan işlemin temyize tabi olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine dair karara karşı davalı idarece yapılan temyiz başvurusu hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiği oyu ile Dairemizin kararına katılmıyorum.