Danıştay Kararı 6. Daire 2022/8603 E. 2023/1367 K. 08.02.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/8603 E.  ,  2023/1367 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/8603
Karar No : 2023/1367

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Derneği
VEKİLİ : Av. ….

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : … A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Kocaeli ili, Körfez ilçesi, … Mahallesinde davalı yanında müdahil … Fabrikaları Türk Anonim Şirketi tarafından yapılması planlanan “… Liman Tevsii ve Dip Tarama Kapasite Artışı Projesi” ile ilgili olarak 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 14. maddesi uyarınca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: : Temyize konu kararda; yaptırılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyada bulunan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden; davalı yanında müdahil … Fabrikaları Türk Anonim Şirketi tarafından yapılması planlanan “… Liman Tevsii ve Dip Tarama Kapasite Artışı Projesi”nin imar planlarına ve plan hiyerarşisine uygun olduğu, oluşacak katı katıkların bertarafına ilişkin olarak ÇED raporunda verilen önlem ve yöntemlerin uygun olarak değerlendirildiği, proje kapsamında yapılacak uygulamaların bilimsel açıdan uygun olduğu, projenin etki alanı çevresinde mera vasfında toprak yapısına sahip bir parsele rastlanmadığı, bu sebepten dava konusu projenin herhangi bir toprak kirliliğine sebep olmayacağı, doğal bitki örtüsüne ve tarımsal faaliyetlere herhangi bir zararı da olmayacağı, dolayısıyla dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararında hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; İdare Mahkemesince dava konusu projenin toprak kirliliğine sebep olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dip tarama faaliyeti yapılacak proje kapsamında esas irdelenmesi gereken hususun deniz ve yakınında bulunan Fener Gölü’nde meydana gelmesi muhtemel zarar olduğu; öte yandan, proje ile birlikte oluşacak trafik, gemi yoğunluğu ve kirliliği konularının değerlendirilmesi gerektiği; komşu tesisin benzer projesi hakkında tesis edilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali istemiyle taraflarınca açılan ve … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında görülen davada Mahkemece yaptırılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, dip tarama faaliyetinin çevresel sorunlara yol açacağına ve biyolojik izleme çalışması yapılması gerektiğine vurgu yapıldığı, işbu proje kapsamında gerekli ve yeterli depremsellik değerlendirmesinin yapılmadığı, ayrıca müsilaj etkilerinin ele alınmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : 1- Davalı tarafından; davanın reddini gerektiren hususların, cevap dilekçesinde ve temyize konu İdare Mahkemesi kararında etraflıca açıklandığı; bu nedenle temyize konu İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
2- Davalı yanında müdahil tarafından;hükme esas alınan bilirkişi raporu ile dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının bilimsel kıstaslara ve hukuka uygun olduğu hususunun ortaya konulduğu, dava dilekçesi ile ileri sürülen tüm iddia ve itirazların bilirkişi raporunda karşılandığı; bu nedenle temyize konu İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının Dairemiz kararında belirtilen gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Üye …’in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce keşif ve bilirkişi incelemesinin yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin yeterli olmaması nedeniyle maddi olay açıklığa kavuşturulmadığından bu aşamada temyiz isteminin esasının görüşülemeyeceği sonucuna varılarak, gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Kocaeli ili, Körfez ilçesi, … Mahallesinde davalı yanında müdahil Gübre Fabrikaları Türk Anonim Şirketi tarafından yapılması planlanan “… Liman Tevsii ve Dip Tarama Kapasite Artışı Projesi” ile ilgili olarak 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 14. maddesi uyarınca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce … tarih ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı verilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesinde; “Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez…” hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 4. maddesinde; Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı: Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projeler hakkında yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı, Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmış, 6. maddesinde; “(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Ancak bu durum söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına engel teşkil etmez. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır.” kuralına, 7. maddesinde; “(1) Bu Yönetmeliğin; a) Ek-1 listesinde yer alan projelere, b) “ÇED Gereklidir” kararı verilen projelere, c) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi ek-1 listesinde belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur.” kuralına, 15. maddesinde; “(1) Bu Yönetmeliğin; a) Ek-2 listesinde yer alan projeler, b) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi ek-2 listesinde belirtilen projeler, seçme, eleme kriterlerine tabidir.” kuralına, 17. maddesinde ise; “(1) (Değişik:RG-26/5/2017-30077) Bakanlık, Proje Tanıtım Dosyalarını Ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir. Bakanlık inceleme değerlendirme sürecinde gerekli görülmesi halinde yetkili kurum/kuruluşlardan görüş isteyebilir. Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir. (Son cümleye yönelik, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 05/07/2018 tarih ve YD İtiraz No:2018/177 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.) (2) Bakanlık on beş (15) iş günü içinde inceleme ve değerlendirmelerini tamamlar. Proje hakkında “ÇED Gereklidir” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararını beş (5) iş günü içinde verir, kararı Valiliğe, proje sahibine ve Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara bildirir. Valilik, bu kararı askıda ilan ve internet aracılığıyla halka duyurur. (3) “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen proje için beş (5) yıl içinde mücbir sebep bulunmaksızın yatırıma başlanmaması durumunda “ÇED Gerekli Değildir” kararı geçersiz sayılır. (4) “ÇED Gereklidir” kararı verilen projeler için bir (1) yıl içerisinde Bakanlığa başvuru yapılmaması durumunda karar geçersiz sayılır.” kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller” başlıklı 266. maddesi, “(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.” hükmünü; “Bilirkişi sayısının belirlenmesi” başlıklı 267. maddesi, “(1) Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür.” hükmünü; aynı Kanun’un”Bilirkişinin haber verme yükümlülüğü” başlıklı 275. maddesinde “(1) Bilgisine başvurulan bilirkişi, kendisine tevdi olunan görevin, uzmanlık alanına girmediğini, inceleme konusu maddi vakıaların açıklığa kavuşturulması ve tespiti için, uzman kimliği bulunan başka bir bilirkişi ile işbirliğine ihtiyaç duyduğunu veya görevi kabulden kaçınmasını haklı kılacak mazeretini bir hafta içinde görevlendirmeyi yapan mahkemeye bildirir. (2) Bilirkişi, incelemesini gerçekleştirebilmek için, bazı hususların önceden soruşturulması ve tespiti ile bazı kayıt ve belgelerin getirtilmesine ihtiyaç duyuyorsa, bunun sağlanması için, bir hafta içinde kendisini görevlendiren mahkemeye bilgi verir ve talepte bulunur.” hükmünü; aynı Kanun’un “Bilirkişi açıklamalarının tespiti ve rapor” başlıklı 279. maddesinin 2. fıkrası ise, “(2) Raporda, tarafların ad ve soyadları, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebi, düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabilir…” hükmünü içermekte olup; “Bilirkişi raporunun verilmesi” başlıklı 280. maddesinde ise, bilirkişinin, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye vereceği, raporun verildiği tarihin rapora yazılacağı ve duruşma gününden önce birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği; “Bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281. maddesinin 1. fıkrasında ise, tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
ÇED süreci sonunda verilecek kararların yargısal denetimi yapılırken, seçilecek bilirkişiler arasında bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise projenin bulunduğu çevrenin özelliklerine göre ve proje tanıtım dosyası ve ÇED raporunu hazırlayan kişilerin uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle belirlenmesi önemli bir gereklilik olmakla birlikte; böyle bir heyet tarafından hazırlanacak bilirkişi raporunun, dava konusu proje kapsamında öngörülen faaliyetin çevresel etkilerinin ve bu etkilerin minimize edilmesi için Proje Tanıtım Dosyası ya da ÇED Raporu içinde yer verilen önlemlerin yeterli olup olmadığının tespit edilerek değerlendirilmesi açısından, tarafları tatmin edici düzeyde hazırlanmasının da önemli bir gereklilik olduğu açıktır. Belirtilen hususların sağlanması, adil bir yargılama yapılması açısından önem arz etmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, bilirkişi raporunda eksiklik veya belirsizlik arz edilen hususların varlığı durumunda, Mahkemece bu hususların, bilirkişiye tamamlattırılması ya da belirsiz olan hususların açıklattırılması veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için İdare Mahkemesince, Çevre Mühendisi …, Orman Mühendisi …., Biyolog …, Ziraat Mühendisi … ile Şehir ve Bölge Planlama Uzmanı …’dan oluşan bilirkişi heyetine mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, hazırlanan bilirkişi raporunda özetle;
– Projenin imar mevzuatı açısından değerlendirilmesi sonucunda; dava konusu alanda üst ölçekli 1/50000 ölçekli çevre düzeni planından, 1/1000 ölçekli uygulama imar planına kadar her ölçekte dolgu alanı üzerinde yer aldığı ve kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında yer aldığı belirtilen iskele yapısının plan dışı alanda bulunduğu hususunun tespit edildiği; uyuşmazlık konusu proje kapsamında imar planında bir değişikliğe gidilmediği, mevcut durumu ile planların kademli birlikteliğine aykırı bir durumun gözlenmediği ve imar mevzuatına aykırı bir durum ile karşılaşılmadığı;
– Projenin emisyon ve gürültüye yönelik çevresel etkilerinin değerlendirilmesi sonucunda; ek karayolu araçlarından kaynaklı emisyon oluşumu için araçların bakımlarının düzenli yapılması ve ideal araç kullanım şartları ile egzoz emisyonlarının en düşük düzeyde tutulmasının, emisyon kirliliğinin kontrolü açısından önemli olduğu; nihai ÇED raporunda yapılan gürültü hesaplamalarının bilimsel açıdan uygun bulunduğu, nihai ÇED raporunun ilgili kısımlarında yer verilen kontrol tedbirlerine titizlikte uyulmasının, çevre halkının sağlığı açısından oluşacak risklerin en aza indirilmesine fayda sağlayacağı;
– Projenin “dip tarama” ve “denize boşaltım” faaliyetlerine ilişkin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi sonucunda; dava konusu dip tarama projesi ile yapılması planlanan kapasite artışının, bölgesel özellikler ve yaşam alanı dikkate alındığında, ekolojik ve çevresel açıdan yeni yükler oluşturabilecek riskler taşıdığı, ancak nihai ÇED raporunda belirtilen tüm kontrol yöntemleri ve tedbirlerin bilimsel açıdan uygun yaklaşımlar olduğu, tüm tedbirlerin titizlikle uygulanması ve oluşabilecek tüm senaryoların dikkate alındığı bir yaklaşımla risklerin en aza indirilmesinin mümkün olabileceği; dip tarama faaliyeti sonucu oluşacak ekolojik ve deniz kaynaklı akıntılar nedeniyle taşınabilecek kirlilik farklılıkları dikkate alınarak, söz konusu işlem her tekrarlandığında analizlerin titizlikle yapılması ve atık durumu değerlendirildikten sonra en uygun yöntemle bertarafın sağlanmasının gerekli olduğu, oluşabilecek diğer katı atık türleri için nihai ÇED raporunda yer verilen önlem ve yöntemlerin uygun olarak değerlendirildiği;
– Projenin zirai çevreye etkilerinin değerlendirilmesi sonucunda; keşif sırasında proje alanında ve etki çevresinde herhangi bir tarımsal faaliyet yapılmadığı, proje alanına en yakın tarım alanının kuş uçuşu 750 metre mesafede yer aldığı, proje alanında ve etki çevresinde mera vasfında toprak yapısına sahip bir parsele rastlanmadığı, bu sebepten herhangi bir toprak kirliliğine sebep olunmayacağı, proje kapsamında dip tarama işlemi yapılacağından herhangi bir nebati toprak kazısı da yapılmayacağı, doğal bitki örtüsünün tamamına yakınının yok olduğu, göller, akarsular ve yeraltı suları ile ilgili olarak 7 km mesafede Fener Gölü’nün bulunduğu, proje alanının 200 metre doğusundan Hamza Deresi’nin geçtiği, bu sebeplerden dolayı projenin doğal bitki örtüsüne ve tarımsal faaliyetlere herhangi bir zararının olmayacağı;
– Projenin orman dokusuna etkilerinin değerlendirilmesi sonucunda; dava konusu proje alanının kesinleşen orman kadastrosuna göre “Orman Sayılmayan Alanlar” içinde kaldığının tespit edildiği, bu nedenle proje alanının doğal bitki örtüsüne herhangi bir zararının söz konusu olamayacağı, orman-halk ilişkilerinin olumsuz yönde etkilenmeyeceği;
– Projenin biyolojik çeşitliliğe etkilerinin değerlendirilmesi sonucunda; proje kapsamında yapılması planlanan dip tarama kapasite artışı çalışmalarının, doğal bitki örtüsünü, ekili alanları, hayvancılığı, ulaşım ve trafiği, yeraltı ve yerüstü sularını, toprak yapısını ve hayvanlar için doğal hayatı olumsuz etkilemeyeceği;
– Sonuç olarak, uyuşmazlık konusu proje hakkında verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının yeterli teknik ve bilimsel inceleme sonucunda alındığı yolunda görüş bildirildiği görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından verilen ve 03/11/2022 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren temyiz dilekçesinde; dava konusu proje alanına yakın mesafede bulunan ve dava dışı Türkiye Petrol Rafineleri Anonim Şirketi tarafından, Kocaeli ili, Körfez ilçesi, Funda Mevkiinde yapılması planlanan “Tüpraş İzmit Rafinerisi Faz-2 İskelesi Kapasite Artışı ve Dip Tarama Projesi” ile ilgili olarak davalı idare tarafından verilen 04/08/2020 tarih ve 5965 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali istemiyle aynı davacı tarafından açılan davada; … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verildiği; söz konusu davada yaptırılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda ise, dip tarama faaliyetinin denize çevresel olumsuz etkilerinin önlenmesi için gerekli tedbirler arasında “biyolojik izleme çalışması”nın yapılmasının gerekli olduğuna ve … Gölü’ne etkilerin sağlıklı değerledirilebilmesi için görsel verilerle izleme çalışmalarının yapılmasının önemine işaret edildiği; görülmekte olan dava konusu proje kapsamında nihai ÇED raporu ekinde yer alan hidrobiyolojik inceleme teknik raporunun ise, sadece bir günlük gözlem neticesi hazırlanması nedeniyle yeterli kabul edilmemesi gerektiğine; görülmekte olan dava ile … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında görülen davanın çevresel etkilerinin benzer olmasına karşın, (kısmen farklı kişilerden oluşan) bilirkişi heyetlerince hazırlanan raporların hükme esas alınması suretiyle farklı kararlar verilmesinin çelişki oluşturduğuna yönelik birtakım iddia ve itirazlara yer verildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta; komşu taşınmazda yer alan ve işbu proje ile benzer özellik gösteren proje hakkında düzenlenen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali istemiyle aynı davacı tarafından açılan ve … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında görülen davada; çevre mühendisi, biyolog, ziraat mühendisi, şehir ve bölge planlama uzmanının yanı sıra, işbu davada görevlendirilmeyen) jeoloji mühendisinin de bilirkişi heyetinde yer almasına karşın, …. İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında görülmekte olan işbu davada, jeoloji mühendisi yerine yukarıda belirtilen uzmanların yanında orman mühendisine bilirkişi heyetinde yer verildiği görülmektedir. Bu durumda; dava dilekçesinde projenin deniz jeolojisine etkileri ile depremsellik bakımından nihai ÇED raporunda yer verilen değerlendirmelerin yeterli olmadığına yönelik iddia ve itirazlara yer verilmesi ve nihai ÇED raporunda deniz tabanının yatay ve düşey yöndeki devamlılığının tespitine yönelik jeolojik ve jeofiziksel değerlendirmeler, bölgenin depremselliğine ilişkin veri ve önemler başta olmak üzere, söz konusu uzmanlık alanına yönelik birçok tespit, değerlendirme ve tedbirlere yer verilmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde; söz konusu tespit, değerlendirme ve tedbirlerin bilimsel ve teknik yönden yeterliliği konusunda (davacının iddiaları da göz önünde bulundurularak) değerlendirme yapabilecek deniz jeolojisi alanında uzman jeoloji mühendisinin bilirkişi heyetinde bulunmadığı görülmektedir.
Uyuşmazlık konusu alanda, mevcut limanın kıyı kesiminde deniz dolgusu yapılarak yeni liman inşaatı projesi hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 12/08/2014 tarih ve 3576 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararına istinaden planlanan deniz dolgusu alanının 43.304,46 m2’lik deniz dolgusu alanının (dava konusu işlem tarihi itibarıyla 15.979,00 m2’lik kısmının yapıldığı belirtilmektedir.) 41.199,96 m2’ye düşmesinin öngörüldüğü, ayrıca 12/08/2014 tarih ve 3576 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararına esas 64.000 m3’lük tarama hacminden 33.000 m3’lük kısmın tarandığı belirtilmekte olup; planlanan proje kapsamında rıhtım kazıklarında donatı artışı ve yapılacak usturmacaların tip değişikliği ile gemi yanaşma kapasitesinin 30.000-40.000 DWT’den 100.000-110.000 DWT’ye çıkartılmasının planlandığı hususu ile dava dilekçesinde söz konusu artışın gemi trafiği ile gemi trafik güvenliğine olumsuz etkileri olacağı ve proje sahibi şirket dışında komşu tesislerin mevcut ve planlanan kapasite artışlarının gemi trafiğine etkileri de göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılmasının gerektiğine yönelik iddialarda bulunulduğu hususu birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu proje kapsamında hazırlanan nihai ÇED raporunda, iskele yanaşma yüzeyine yanaşacak gemi tonajındaki ciddi artışın gemi trafiğine etkileri ve gemi trafiğinin emniyetli yapılabilmesi için gerekli önlemlerin bilimsel ve teknik yönden yeterliliği konusunda değerlendirme yapabilecek gemi trafiği konusunda uzman “kılavuz kaptan”, “deniz ulaştırma işletme mühendisi”, “gemi inşa mühendisi” veya “gemi makineleri işletme mühendisi”nin bilirkişi heyetinde bulunmadığı görülmektedir.
Yukarıda verilen bilgiler ışığında, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olmadığı sonucuna varıldığından, uyuşmazlığın tereddüte mahal vermeyecek şekilde çözümlenebilmesi amacıyla, bilirkişi raporuna itiraz ve temyiz dilekçelerindeki iddialar ile yukarıda yer verilen hususlar da dikkate alınarak, dava konusu projenin gerçekleştirilmesinin, kamu yararı ve çevre dengesi gözetilerek çevresel açıdan oluşturabileceği muhtemel zararlar ile (nihai ÇED raporunda yer verilen taahhütlerin bilimsel olarak değerlendirilmesi yapılmak suretiyle) bu zararların alınacak önlemlerle giderilebilmesinin mümkün olup olmadığının, aralarında çevre mühendisi, deniz jeolojisi alanında uzman jeoloji mühendisi, deniz biyolojisi alanında uzman biyolog ile kılavuz kaptan, deniz ulaştırma işletme mühendisi, gemi inşa mühendisi veya gemi makineleri işletme mühendisi (deniz trafiğine yönelik sayılanlardan yalnızca biri) olmak üzere, gerekirse başka dallardan da öğretim üyeleri seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması ve projenin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi suretiyle düzenlenecek rapor dikkate alınarak, işin esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yukarıda niteliği belirtilen bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddi yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 08/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.