Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/8254 E. , 2022/11198 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/8254
Karar No : 2022/11198
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Yapı Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı – …
VEKİLİ : …, Hukuk Müşaviri (E-Tebligat)
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Ankara İli, … İlçesi, … Mahallesi civarında 1/5000, 1/1000 ölçekli imar planı bulunmayan alanda ER:…, Ruhsat No: … sayılı II-A Grubu maden işletme ruhsat sahasında yapılması planlanan Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı “ÇED Olumsuz” kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; dava konusu işleme konu projenin gerçekleştirileceği Ankara İli, … İlçesi, … Mahallesinde söz konusu proje kapsamında mevcut kirlilik yükünün değerlendirilmesine yönelik olarak mobil hava kalitesi ölçüm istasyonu tarafından yapılan ölçümler sonucunda; Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği ile Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’nde toz (PM10) parametresi için belirlenen limit (sınır) değerlerin mevcut durumda dahi (davacı şirkete ait işletmenin faaliyete geçmediği durumda dahi) aşıldığının tespit edildiği (ve bu konuda herhangi bir ihtilaf olmadığı) anlaşıldığından, söz konusu projenin çevresel etkilerinin çevre ve insan sağlığı üzerinde oluşturacağı risk ve olası etkileri dikkate alındığında dava konusu “ÇED Olumsuz” kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idarenin ÇED sürecinin kaldığı yerden devam ettirildiğinin belirtilmesine ilişkin 25/05/2021 tarihli yazısından sonra, dosyaya sunulan tek belgenin yaklaşık 2 ay sonra düzenlenen dava konusu … tarih ve … sayılı ÇED Olumsuz kararı olduğu belirtilerek; davalı idarece ÇED sürecinin devam ettirilmesi yönünde herhangi bir işlem yapılmadığı halde sanki süreç devam ettirilmiş gibi gösterilerek dava konusu işlemin tesis edilmesi ve ÇED Olumsuz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu; İdare Mahkemesi kararının eksik inceleme ile kurulduğu, Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği ve Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği kapsamında yapılmış olan ölçüm ve analizlerin denetlenebilmesi için ilgili bütün evrakların davalı idareden, İl Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğünden, Kuzey İç Anadolu Temiz Hava Merkezi Müdürlüğünden getirtilerek değerlendirilmesinin gerektiği; İdare Mahkemesi kararında belirtilen “toz (PM10) parametresi için belirlenen limit (sınır) değerlerin mevcut durumda dahi (davacı şirkete ait işletmenin faaliyete geçmediği durumda dahi) aşıldığının tespit edildiği (ve bu konuda herhangi bir ihtilaf olmadığı)” gerekçesinin hatalı olduğu, bu yönde dava dilekçesinde herhangi bir kabul beyanlarının bulunmadığı, İdare Mahkemesi kararı Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’nin ‘Toplam hava emisyonu sınırlaması’ başlıklı 29. maddesine dayanılarak kurulmuşsa da, davalı idare tarafından Yönetmeliğin 29. maddesinde belirtilen işlemlerin yapılıp yapılmadığı ve bu maddede belirtilen “Kritik Bölge”nin belirlenip belirlenmediği, davacı şirketin projesinin Kritik Bölge içinde kalıp kalmadığı hususlarının Mahkemece araştırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu; dava konusu işlem aynı zamanda Hava Kirliliği Kontrol Yönetmeliğine dayanılarak tesis edilmesine rağmen, davalı idare tarafından bu yönetmeliğe uygun olarak yapılan ölçüm ve analizler dosyaya sunulmadığı gibi, bu konuda herhangi bir açıklamanın da yapılmadığı, İdare Mahkemesince de bu hususun araştırılmadığı, dava konusu ÇED Olumsuz yazısında belirtilen, Ankara Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün “Söz konusu proje sahasında bölge halkının sağlık, sosyal ve doğal çevrenin bozulması vb. nedenlerle 2872 sayılı Çevre Kanununun “kirletme yasağı” başlıklı 8. maddesine istinaden Valilik Makamının İlimiz Mamak İlçesi …ve …Mahallelerinde mevcut olan tesislerin kapasite/alan genişletilmesi/revizyon projelerine “ÇED Gereklidir” kararı verilmesi ve bu mahallelerde yapılacak başvurulara kısıtlama getirilmesine ilişkin Valilik Makamının 02/03/2018 tarihli Olurlarına istinaden ve söz konusu bölgeden gelen şikayetler üzerine Valiliğimizce uygun bulunmamıştır ” yönündeki peşin bir hüküm ile ÇED başvurularına olumsuz görüş verileceği yönündeki bu kararın, ÇED sürecinde sahada ilgili mevzuat uyarınca yapılması öngörülen çalışmaları anlamsız kılacağı, İdare Mahkemesi kararında anılan görüş yazısının değerlendirilmediği, anılan Valilik Olurunun ise dosyaya sunulmadığı, 04/01/2019 tarihli Halkın Katılımı Toplantısına ait tutanaklara vakıf olmalarına karşın dava konusu projenin İl Basın Duyurusu hakkındaki 08/11/2019 tarihli Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü yazısında “..proje ile ilgili Valiliğimize herhangi bir görüş ve öneri sunulmamıştır.” denildiği, bu yazıdan halkın şikayetinin olmadığı anlaşıldığı, kaldı ki şikayetlerin olması durumunda da bunların araştırılıp haklılığının değerlendirilmesinin gerektiği, tek yanlı iddialardan ibaret şikayetlere dayanarak olumsuz görüş bildirmesinin hatalı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Üye …’in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce keşif ve bilirkişi incelemesinin yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece maddi olay açıklığa kavuşturulmadığından, bu aşamada temyiz isteminin esasının görüşülemeyeceği sonucuna varılarak, işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Ankara İli, Mamak İlçesi, … Mahallesi civarında …Yapı Malzemeleri A.Ş. tarafından yapılması planlanan … Erişim Numaralı Kalker Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi projesi hakkında, Bakanlığa sunulan dosya ile ilgili ÇED Yönetmeliği’nin 8. maddesi gereğince ÇED sürecinin başlatıldığı, 04/01/2019 tarihinde Halkın Katılımı Toplantısı, 20/08/2019 tarihinde 1. İnceleme-Değerlendirme Komisyonu Toplantısının gerçekleştirildiği, oluşturulan komisyon tarafından ÇED Başvuru dosyası hakkında görüş verilmesi istenildiği, komisyon üyesi bulunan Mamak Belediye Başkanlığınca “Mevcut çalışan tesislerde planlanan kapasite ve/veya alan artışı ve/veya ilave tesislere izin verilmemesi ve bahse konu bölgede yeni yapılması planlanan madencilik faaliyetleri ile bu faaliyetlere bağlı yardımcı tesisler için de izin verilmemesi” hususlarına ilişkin … tarih ve … sayılı Mamak Belediye Meclisi kararının gönderildiği,
Ayrıca Gazi Üniversitesi Rektörlüğü ile Mamak Belediyesi arasında imzalanan protokol gereğince, Kent İçi Ulaşım Teknolojileri Erişilebilirlik, Uygulama ve Araştırma Merkezi (KUTEM) tarafından hazırlanan, “Mamak Belediye Sınırları İçinde Kalan Taş Ocaklarının Mekansal, Çevresel ve Ulaşım Etkileri Araştırma Projesi (01/2020)”nin sonuç ve öneriler kısmı ile İnceleme-Değerlendirme Komisyonu (İDK) üyesi Ankara Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün de projeye ilişkin Olumsuz görüş verdiği,
Bunun üzerine ÇED Yönetmeliği’nin 6/4. maddesinde yer alan “Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır” hükmü kapsamında, … tarih ve … sayılı işlem ile ER:… numaralı maden işletme ruhsat sahasında davacı … Yapı Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinin sona erdirildiği, söz konusu işlemin iptali istemiyle açılan davada … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile “anılan proje hakkında davalı idarece; proje alanını da kapsayacak şekilde Mamak Belediye Meclis Kararında belirtilen hususların gerçekliği araştırılmak ve bu konuda bir çalışma yapılması istenilmek suretiyle bir karar alınması ya da “ÇED Olumlu” veya “ÇED Olumsuz” şeklinde bir karar verilmesi gerekirken Mamak Belediye Meclisince olumsuz görüş verildiğinden bahisle ÇED sürecinin sonlandırılmasına ilişkin tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı, ilgili Yönetmeliğin 12/5’inci maddesinde, “komisyonun gerekli görürse, görevlendireceği üyeleri aracılığı ile projenin gerçekleştirilmesi planlanan yerde ve benzer tesislerde inceleme yapabileceği”nin düzenlendiği, Yönetmeliğin 6/4’üncü maddesinin, projenin gerçekleştirilmesi önünde kati bir engel bulunması hâlinde uygulanabileceği, anılan madde metninde bu engelin mevzuata aykırılık olarak öngörüldüğü dikkate alındığında, projede düzeltme vb. alternatif çözüm yollarının tüketilmesi imkanı varken doğrudan sürecin sonlandırılmasının hakkaniyetle de bağdaşmadığı değerlendirildiği” hususları vurgulanarak işlemin iptaline karar verildiği görülmüştür.
Anılan Mahkeme hükmü üzerine; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesi kapsamında, söz konusu proje ile ilgili ÇED sürecinin kaldığı yerden devam ettirildiği, buna göre;
Bakanlığın merkez birimleri ve Kuzey İç Anadolu Temiz Hava Merkezi Müdürlüğü’nün ortak çalışması neticesinde .. ve … Mahallelerindeki mevcut kirlilik yükünün değerlendirilmesine yönelik olarak mobil hava kalitesi ölçüm istasyonu tarafından yapılan ölçümler sonucunda; Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği ile Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’nde toz (PM10) parametresi için belirlenen limit (sınır) değerlerin mevcut durumda dahi hem … hem de …Mahallesinde aşıldığının tespit edilmesi, yine bu çalışma ve bölge halkının yoğun şikayetlerine istinaden İnceleme- Değerlendirme Komisyonu (İDK) üyesi Ankara Valiliği (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ) görüşünde, bölgenin kirlilik yükünü daha da artıracağı belirtilerek projenin gerçekleştirilmesinin uygun bulunmadığının Bakanlığa bildirilmesi üzerine … Yapı Malzemeleri San. ve Tic. A.Ş. tarafından Ankara İli, … İlçesi, … Mahallesi civarında yapılması planlanan dava konusu Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi için “ÇED Olumsuz” kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, … tarih ve … sayılı “ÇED Olumsuz” kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56. maddesinde: “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.
Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. …” hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun ‘Kirletme yasağı’ başlıklı 8. maddesinde, “Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır.
Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler.” hükmüne, 10. maddesinde, “Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin “Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü” başlıklı 104/1’inci maddesi ile, çevresel etki değerlendirmesi ve stratejik çevresel değerlendirme çalışmalarını yapmak ve bu konuda gerekli kararları almak, izlemek ve denetlemek görev ve yetkisi Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir.
29/07/2022 tarih ve 31907 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin ‘Yürürlükten kaldırılan yönetmelik’ başlıklı 29. maddesinde: “(1) 25/11/2014 tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.” düzenlemesine, ‘Geçiş süreci’ başlıklı Geçici 1. maddesinde: “(1) Bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce, ÇED başvuru dosyası/proje tanıtım dosyası il müdürlüğüne ya da Bakanlığa sunulmuş projelere, bu Yönetmeliğin lehte olan hükümleri ve/veya başvuru tarihinde yürürlükte olan Yönetmelik hükümleri uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Geçiş hükmüne ilişkin düzenleme nedeniyle işbu dava konusu işlem tarihi göz önüne alınarak, uyuşmazlığın çözümünde (mülga) 25/11/2014 tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği hükümleri göz önünde bulundurulacaktır.
25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde; ”Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı”: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptanması üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı; aynı fıkranın (ı) bendinde ise “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumsuz Kararı”: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyonca yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri nedeniyle gerçekleştirilmesinde çevre açısından sakınca görüldüğünü belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmıştır. Aynı Yönetmelik’in “Çevresel etki değerlendirmesi başvuru dosyası, çevresel etki değerlendirmesi raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlama yükümlülüğü” başlıklı 6. maddesinde, “(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler için ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum ve kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdiklere taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Ancak bu durum söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına engel teşkil etmez. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır.” hükmüne; “Çevresel etki değerlendirmesine tabi projeler” başlıklı 7. maddesinde; “Bu Yönetmeliğin; a) EK-I’de yer alan projelere b) “ÇED Gereklidir” kararı verilen projelere, c) EK-2’de yer alan projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesi halinde, mevcut projenin kapasitesi ile kapasite artışı toplamı EK-1’de belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ç) ÇED Olumlu kararı verilmiş projelerde yapılacak kapasite artışı veya kapasite artışları toplamı EK-1’de yer alan eşik değerler ve üzerinde olan projelere, d) Bu Yönetmelik kapsamında yer alan ve eşik değeri olan fakat eşik değer altında kaldığından Yönetmelik kapsamı dışında kalan projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışı toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi EK-1’de belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur.” hükmüne; “Çevresel etki değerlendirmesi sürecinin başlatılması ve komisyonun kuruluşu” başlıklı 8. maddesinde “(1) Proje sahibi tarafından yetkilendirilen, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlar Ek-3’te yer alan ÇED Genel Formatı esas alınarak hazırlanan ÇED Başvuru Dosyasını Bakanlığa sunar. (2) ÇED Gereklidir Kararı verilen projeler için, proje sahibi tarafından yetkilendirilen, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlar tarafından ÇED Başvuru Dosyası Bakanlığa sunulur. (3) Bakanlık, başvuru dosyasındaki bilgi ve belgeleri uygunluk bakımından inceler. Bu işlemler beş (5) iş günü içinde tamamlanır. Ek-3’te yer alan ÇED Genel Formatına uygun hazırlanmadığı anlaşılan ÇED Başvuru Dosyası tamamlanmak üzere iade edilir. Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlar eksikliklerini tamamlayıp ÇED Başvuru Dosyasını yeniden Bakanlığa sunar. (4) İnceleme sonucunda başvuru dosyasının ek-3’te yer alan ÇED Genel Formatına uygun hazırlandığına karar verilmesi halinde, Bakanlık tarafından başvuru dosyasındaki bilgiler dikkate alınarak, ilgili kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, Bakanlık yetkilileri, proje sahibi ve Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan oluşan bir Komisyon kurulur. (5) Proje ile ilgili olarak başvurunun yapıldığını, ÇED sürecinin başladığını, ÇED Başvuru Dosyasının halkın görüşüne açıldığını ve ÇED süreci tamamlanana kadar projeye ilişkin görüş ve önerilerin Valiliğe veya Bakanlığa verilebileceği Bakanlık ve Valilik tarafından anons, askıda ilan, internet vb. şekilde halka duyurulur. (6) Bakanlık, Halkın Katılımı Toplantısı ve kapsam belirleme için görüş verme tarihini belirten bir yazıyı ve ek-3’te yer alan Genel Format doğrultusunda hazırlanmış ÇED Başvuru Dosyasını, Komisyon üyelerine gönderir. (7) Bakanlık, gerekli gördüğü hallerde, projenin konusu, türü ve proje için belirlenen yerin özelliklerini de dikkate alarak, üniversiteler, enstitüler, araştırma ve uzman kuruluşları, meslek odaları, sendikalar, birlikler, sivil toplum örgütlerinden temsilcileri de Komisyon toplantılarına üye olarak çağırabilir. (8) Komisyonda kurum ve kuruluş temsilcisi olarak görev yapan üyelerin, yeterli mesleki bilgi ve deneyime sahip olmaları ve temsil ettikleri kurum/kuruluşların görev alanlarıyla sınırlı olmak üzere görüş vermeye yetkili kılınmış olmaları esastır.” hükmüne; “Çevresel etki değerlendirmesi olumlu veya çevresel etki değerlendirmesi olumsuz kararı” başlıklı 14. maddesinde ise, “(1) Komisyon tarafından incelenerek son şekli verilen ÇED Raporu, halkın görüş ve önerilerini almak üzere, Bakanlık ve/veya Valilik tarafından askıda ilan ve internet aracılığı ile on (10) takvim günü görüşe açılır. Bakanlıkça proje ile ilgili karar alma sürecinde bu görüşler de değerlendirilir. Bakanlık halktan gelen görüşler doğrultusunda, rapor içeriğinde gerekli eksikliklerin tamamlanmasını, ek çalışmalar yapılmasını ya da Komisyonun yeniden toplanmasını isteyebilir. Nihai ÇED Raporu ve eklerinin proje sahibi taahhüdü altında olduğunu belirten taahhüt yazısı ve noter onaylı imza sirküleri beş (5) iş günü içerisinde Bakanlığa sunulur. Kamu kurum/kuruluşlarından imza sirküleri istenmez. (2) Birinci fıkrada belirtilen belgeler, süresi içerisinde gerekçesi belirtilmeden sunulmaz ise, projenin ÇED süreci sonlandırılır. (3) Bakanlık, Komisyon çalışmalarını ve halkın görüşlerini dikkate alarak proje için “ÇED Olumlu” ya da “ÇED Olumsuz” kararını on (10) iş günü içinde verir ve bu kararı Komisyon üyelerine bildirir. Proje için verilen “ÇED Olumlu” ya da “ÇED Olumsuz” kararı Bakanlık ve Valilik tarafından askıda ilan ve internet aracılığı ile halka duyurulur. (4) “ÇED Olumlu” kararı verilen proje için yedi (7) yıl içinde mücbir sebep bulunmaksızın yatırıma başlanmaması durumunda “ÇED Olumlu” kararı geçersiz sayılır. (5) “ÇED Olumsuz” kararı verilen projeler için “ÇED Olumsuz” kararı verilmesine neden olan şartlarda değişiklik olması durumunda yeniden başvuruda bulunulabilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
06/06/2008 tarih ve 26898 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Hava Kalitesi Değerlendirme Ve Yönetimi Yönetmeliği’nin 1. maddesinde: “(1) Bu Yönetmeliğin amacı; hava kirliliğinin çevre ve insan sağlığı üzerindeki zararlı etkilerini önlemek veya azaltmak için hava kalitesi hedeflerini tanımlamak ve oluşturmak, tanımlanmış metotları ve kriterleri esas alarak hava kalitesini değerlendirmek, hava kalitesinin iyi olduğu yerlerde mevcut durumu korumak ve diğer durumlarda iyileştirmek, hava kalitesi ile ilgili yeterli bilgi toplamak ve uyarı eşikleri aracılığı ile halkın bilgilendirilmesini sağlamaktır.” düzenlemesine, 4. maddesinde: “… k) Limit değer: Çevre ve/veya insan sağlığı üzerindeki zararlı etkilerden kaçınmak, bunları önlemek veya azaltmak amacıyla bilimsel olarak belirlenen, öngörülen süre içinde ulaşılacak ve ulaşıldıktan sonra da aşılmaması gereken seviyeyi ifade eder. … m) PM 10: EN 12341 ile tanımlanan 10 µm aerodinamik çaplı geçirgen bir girişten %50 verimle geçen partiküler maddeyi ifade eder. …” düzenlemesine yer verilerek, eklerinde Limit Değerler, Hedef Değerler, Uzun Vadeli Hedefler, Değerlendirme Eşikleri, Bilgilendirme Ve Uyarı Eşiklerine ilişkin tablolara yer verilmiştir.
03/07/2009 tarih ve 27277 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’nin ‘Toplam hava emisyonu sınırlaması’ başlıklı 29. maddesinde: “(1) Yetkili merci, sanayi tesislerinin yoğun olarak bulunduğu, toplam emisyon sınırlaması yapılacak kritik bölgelerde faaliyet gösteren işletmelerin tümünden herhangi bir anda dış havaya verilen toplam emisyonu sınırlandırıcı tedbirler isteyebilir. Toplam emisyon sınırlaması yapılacak kritik bölgeler yetkili merci tarafından belirlenir. Yetkili merci, bu bölgelere kurulacak çevre iznine tabi olan veya olmayan yeni bir tesisin toplam emisyon miktarıyla ilgili olarak geçici veya sürekli sınırlandırma kararları alabilir veya yeni bir tesisin bölge içinde kurulmasına Planlama ve ÇED aşamalarında yapılan değerlendirmelerde dikkate alınarak uygunluk kararı vermeyebilir.” düzenlemesine,
aynı Yönetmeliğin eki Ek-1 madde 2.2’de: “2.2) Tane boyutu 1mm çap < 5mm olan maddelerin doldurma, ayırma, eleme, taşıma, kırma, öğütme işlemlerinin yapıldığı tesislerden kaynaklanan toz emisyonunun önlenmesi; kimyasal toz bastırma sistemi veya basınçlı pülverize su kullanılması ile de gerçekleştirilebilir. Bu durumda hakim rüzgar yönü de dikkate alınarak toz kaynağından 3 metre uzaklıkta toz konsantrasyonu değeri (PM 10) en fazla 3 mg/Nm3 değerini aşmamalıdır. ..." düzenlemesine,
Ek-5 madde C bendinde: “… 1.4. Taş çıkarma, kırma ve sınıflandırma tesislerinden kaynaklanan toz emisyonunun toplam kütlesel debi değeri Ek-2-Tablo 2.1’de belirtilen değerleri aşması halinde tesis etki alanında Ek-2’de belirtilen esaslara göre çöken toz ölçümlerinin yapılarak Ek-2 Tablo 2.2 kapsamında değerlendirilmelidir .Ek-2 Tablo 2.2’de yer alan değerin %80 ininin aşılması durumunda tesisin kapasitesi dikkate alınarak, kirliliğin aylara göre arttığı şartlarda yetkili merci tesis etki alanında havada asılı partikül madde (PM 10) ölçümü yapılmasını isteyebilir. Bu işlemlerin yapıldığı tesislerde ayrıca, Ek-1’de verilen ilgili esaslara da uyulmalıdır. 1.5. Tesiste patlama işleminin gerçekleştirilmesi durumunda; patlatmadan kaynaklanacak toz emisyonun kütlesel debisi Ek-12.d deki esaslara uyularak eş zamanlı gerçekleştirilen diğer faaliyetlerden ayrı olarak hesaplanmalı ve Ek-2 Tablo 2.1de belirtilen değerler ile karşılaştırılmalıdır. Patlatmadan kaynaklanan toz emisyonu kütlesel debisinin Ek-2 Tablo 2.1’de belirtilen değerleri aşması halinde çöken toz ve havada asılı partikül madde (PM 10) parametreleri için hava kalitesi modellemesi yapılarak Hava Kirlenmesine Katkı Değerleri hesaplanmalı ve kirletici parametrelerin dağılımı harita üzerinde gösterilmelidir. Yetkili mercii Hava Kalitesi Modelleme sonuçlarını esas alarak patlatma sayısı ve üretim miktarının azaltılmasını veya uzun süreye yayılmasını isteyebilir.” düzenlemesine yer verilerek, ‘Tesis Etki Alanında Hava Kalitesi Sınır Değerleri’ başlıklı Tablo 2.2’de Havada Asılı Partikül Maddenin (PM 10) 24 saatlik ve yıllık limit değerlerine yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller” başlıklı 266. maddesi, “(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.” hükmünü; “Bilirkişi sayısının belirlenmesi” başlıklı 267. maddesi, “(1) Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür.” hükmünü; aynı Kanunun “Bilirkişi açıklamalarının tespiti ve rapor” başlıklı 279. maddesinin 2. fıkrası ise, “(2) Raporda, tarafların ad ve soyadları, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebi, düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabilir…” hükmünü içermektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen düzenlemelerle, bütün vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin korunması, iyileştirilmesi, kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun şekilde kullanılması ve korunması, su, toprak ve hava kirlenmesinin önlenmesi, ülkenin bitki ve hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel zenginliklerinin korunarak, bugünkü ve gelecek kuşakların sağlık, uygarlık ve yaşam düzeyinin geliştirilmesi ve güvence altına alınması hususlarının amaçlandığı, bu amaçlar doğrultusunda, gerek Çevre Kanununda, gerekse Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde yatırımcıların projeleri için izlemeleri gereken yol ve sürecin ayrıntılı olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
Çevresel etki değerlendirmesi; gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin belirlenerek değerlendirilmesi amacıyla yapıldığından, ÇED sürecinde verilen kararların iptali istemiyle açılacak davalarda, yukarıda belirtilen Yönetmeliğin Ek III. maddesindeki unsurlar yönünden, ÇED kararlarının bir bütün olarak çevresel etkilerinin irdelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle bu tip davalarda uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden, bilirkişiye başvurulması gerektiği gibi, projenin çevresel etkilerinin değerlendirilmesinde mahallinde yapılacak gözlem ve tespitlerin de uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacağı sonucuna varıldığından, keşif kararının da alınması gerekmektedir.
Bununla birlikte, ÇED süreci sonunda verilecek kararların yargısal denetimi yapılırken, seçilecek bilirkişiler arasında bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise projenin ve bulunduğu çevrenin özelliklerine göre, nihai ÇED raporunu hazırlayan kişilerin uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle seçilmesi gerekmektedir. Nihai ÇED raporunda onlarca uzmanın imzası bulunabildiğinden, birebir aynı sayıda ve aynı uzmanlık alanında olmasa dahi, yargılama usulü kurallarının elverdiği ölçüde, usul ekonomisi de gözetilerek bir denge kurulması, seçilecek bilirkişilerin projenin bulunduğu alana, projenin niteliğine ve teknolojisine, projeye yapılan itirazlara göre değerlendirilmesi zorunlu olan ana konu başlıkları bakımından yeterli uzmanlığa sahip olması, tarafları tatmin etmesi ve adil bir yargılama yapılması açısından gerekliliktir.
Dosyanın ve Dairemizin E:2021/5308 sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden; dava konusu proje için ilk olarak 16/09/2020 tarihli ÇED sürecinin sonlandırılmasına ilişkin kararın alındığı; bu kararın, … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla iptal edilmesi üzerine, her ne kadar davalı idarece 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesi kapsamında, söz konusu proje ile ilgili ÇED sürecinin kaldığı yerden devam ettirilerek e-ÇED sistemi üzerinden gerekli iş ve işlemlerin yapıldığından bahisle dava konusu … tarih ve … sayılı “ÇED Olumsuz” kararı alınmış ise de, sürecin devam ettirildiğine ilişkin dosyada yeni bir bilgi ve bulguya ilişkin bir belgeye rastlanılmadığı; dava konusu işlemde yer verilen verilerin dayandırıldığı Bakanlığın merkez birimleri ve Kuzey İç Anadolu Temiz Hava Merkezi Müdürlüğü’nün ortak çalışmasının ise işlemin bidayetinde “sürecin sonlandırılması” yönünde tesis edilen davalı idarenin … tarih ve … sayılı işlemine ( bu işlemin iptaline ilişkin Mahkeme kararı Dairemizin 13/09/2021 tarih ve E:2021/5308, K:2021/9305 sayılı kararı ile onanmıştır) dayanak teşkil eden Mamak Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararında (bu karar ise …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile iptal edilmiş olup, halen istinaf incelemesindedir) bahsi geçen aynı çalışma olduğu anlaşılmakta olup, yeni bir araştırma veya ölçüme yer verilmediği görülmüştür. Mahkemesince ise dava konusu işlemin hukuka uygun olarak tesis edilip edilmediği hususunda keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, dava konusu işlemin tesis edilmesinde değerlendirmeye alınan diğer bir komisyon üyesi olan Ankara Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün “bölgenin kirlilik yükünü daha da artıracağı belirtilerek projenin gerçekleştirilmesinin uygun bulunmadığı” yönündeki görüşünün Mahkeme kararında değerlendirilmediği, ayrıca bu görüş yazısında … tarih ve … sayılı Valilik Oluruna dayanılmış ise de anılan Olurun dosyaya sunulmadığı hususu da açıktır.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden, tarafların iddiaları, projenin nitelikleri ve uygulanacağı yerin özellikleri ile ÇED raporunu hazırlayan uzmanlar dikkate alınmak suretiyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 267. maddesiyle bilirkişi sayısı konusundaki sınırlamanın kaldırıldığı gözetilerek, aralarında başta çevre mühendisi, meteoroloji mühendisi, maden mühendisi olmak üzere, gerekirse başka dallarda da uzmanlar seçilerek oluşturulacak bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması ve projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olup olmadığının belirlenmesi için düzenlenecek rapor dikkate alınarak, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 13/12/2022 tarihinde usul ve esas yönünden oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X) :
Temyize konu İdare Mahkemesi kararında; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 2. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, Mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.