Danıştay Kararı 6. Daire 2022/8054 E. 2023/187 K. 17.01.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/8054 E.  ,  2023/187 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/8054
Karar No : 2023/187

DAVACI : …

DAVALI : …Bakanlığı – ANKARA
VEKİLİ : …
MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : …Bakanlığı – ANKARA
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : İstanbul İli, Küçükçekmece, Avcılar, Arnavutköy, Başakşehir ilçelerinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Altyapı Yatırımlar Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan “Kanal İstanbul (Kıyı Yapıları-Yat Limanları, Konteyner Limanları ve Lojistik Merkezler-Denizden Alan Kazanımı, Dip Taraması, Beton Santralleri Dahil) Projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değelendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen …tarih ve …sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI: Dava konusu işlemin dayanağı niteliğindeki nihai ÇED raporunun bilimsel açıdan yeterli olmadığı; “halkın katılımı toplantısı”nda proje hakkında bildirilen olumsuz görüşlerin dikkate alınmadığı; projenin çevresel ve toplumsal açıdan olumsuz etkileri bulunduğu; bu bağlamda projenin; İstanbul’un önemli orman, su ve tarım alanlarının yok olmasına neden olacağı, yaban hayvanları, doğal hayat ve hava kalitesi üzerinde olumsuz etkiler doğuracağı ve İstanbul trafik yükünü olumsuz yönde etkileyeceği ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : Usule ilişkin olarak davacının görülmekte olan davayı açmakta, aktüel, şahsi ve meşru bir menfaatinin incelenmesi, subjektif dava ehliyetinin bulunmadığının anlaşılması halinde davanın ehliyet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Esasa ilişkin olarak; halkın katılımı toplantısının mevzuata uygun biçimde gerçekleştirildiği; orman, su ve tarım alanlarının tamamen yok olacağına ilişkin davacı iddiasının gerçek durumu yansıtmadığı; projenin orman, su ve tarım alanları, flora ve fauna etkileri konusunda gerekli değerlendirmelerin nihai ÇED raporunda yapıldığı; proje dolayısıyla ortaya çıkacak hafriyat ve atıkların etkilerinin nihai ÇED raporunu ilgili bölümlerinde değerlendirildiği, bu bağlamda dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu savunulmaktadır.

DAVALI YANINDA MÜDAHİLİN SAVUNMASI : Davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Dairemiz kararında belirtilen gerekçe doğrultusunda davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, dava dilekçesi ve savunma 2577 sayılı Kanun’un 14/6. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
İstanbul İli, Küçükçekmece, Avcılar, Arnavutköy, Başakşehir ilçelerinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Altyapı Yatırımlar Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan “Kanal İstanbul (Kıyı Yapıları-Yat Limanları, Konteyner Limanları ve Lojistik Merkezler-Denizden Alan Kazanımı, Dip Taraması, Beton Santralleri Dahil) Projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değelendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen …tarih ve …sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı verilmiştir.
Bakılan dava, söz konusu işlemin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun, 4577 sayılı Kanun’la değişik 2. maddesinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar “iptal davası” olarak tanımlanmış olup, bu davalar idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli araçlardandır.
Ancak, yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Aksi halde, kişilerin kendisine etkisi bulunmayan, menfaatlerini ihlal etmeyen idari işlemler hakkında da iptal davası açma hakkı doğar ve bu durum idarenin işleyişini olumsuz etkiler.
Aynı Kanun’un 14. maddesinde de; dava dilekçelerinin ehliyet yönünden inceleneceği ve 15/1-b maddesinde; bu hususta Kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükmünün değerlendirildiğinde, yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Aksi halde, kişilerin kendisine etkisi bulunmayan, menfaatlerini ihlal etmeyen idari işlemler hakkında da iptal davası açma hakkı doğar ve bu durum idarenin işleyişini olumsuz etkiler.
Bununla birlikte, çevreyi ilgilendiren projelerle ilgili verilen ÇED kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda dava açma ehliyeti belirlenirken, adil yargılanma hakkı kapsamında davacıların mahkeme erişim hakkı ile idari istikrar ilkesi arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir.
Bu nedenle, projelerin yapımının planlandığı yörede ikamet eden ya da o yörede taşınmazları bulunanların, dava açma ehliyetlerinin varlığının kabulü, idari istikrarın sağlanması amacıyla yatırım planlayanların sürekli olarak dava tehdidi ile karşı karşıya kalmamaları bakımından temel ölçüt olmakla birlikte, mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmemesi adına davacıların öznel koşullarının da dikkate alınmasının, adil bir yargılama için gerekli olduğu sonucuna varılmıştır. Öznel koşulların varlığının ise somut olayın niteliğine göre Mahkemelerce takdir edileceği kuşkusuzdur.
Öte yandan; iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan “menfaat ihlali” doktrin ve içtihatlarda; “dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi” olarak tanımlanmaktadır. Bir başka ifadeyle; subjektif dava ehliyetinin varlığından söz edebilmek için, davacının, hukuken korunabilir bir hakkının bulunması ve bu hakkın dava konusu edilen işlemle ihlal edilmiş olması gereklidir. İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi ise; kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması ve bu menfaatin dava sonuna kadar devam etmesi halinde gerçekleşecektir.
Uyuşmazlıkta; Ulusal Yargı Ağı Portalı (UYAP) kayıtlarına göre, davanın açıldığı tarih itibarıyla davacının ikamet adresi yurt içinde (Hatay ili, Antakya ilçesinde) olmasına karşın, söz konusu adresin dava devam ederken (01/04/2021 tarihinde) “… Strasbourg Fransa Cumhuriyeti” olarak değiştiği; söz konusu ikamet adresi değişikliğine yönelik beyanın ise, bizzat davacı tarafından 06/05/2022 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren dilekçe ile yapıldığı, anılan dilekçe ekinde de ikamet adresi değişikliğini gösteren belgenin sunulduğu; ayrıca ikamet adresi değişikliğinin Ulusal Yargı Ağı portalı (UYAP) kayıtlarından da görüldüğü; bu bağlamda, 01/04/2021 tarihinden bu yana Fransa Cumhuriyeti’nin Strazburg şehrinde mukim olan ve gerek dava tarihinde, gerek hali hazırda dava konusu proje alanı veya proje etki alanında maliki bulunduğu herhangi bir taşınmazı olmadığı, Ulusal Yargı Ağı Portalı (UYAP) kayıtlarından anlaşılan davacının; İstanbul İli, Küçükçekmece, Avcılar, Arnavutköy, Başakşehir ilçelerinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Altyapı Yatırımlar Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan “Kanal İstanbul (Kıyı Yapıları-Yat Limanları, Konteyner Limanları ve Lojistik Merkezler-Denizden Alan Kazanımı, Dip Taraması, Beton Santralleri Dahil) Projesi ile ilgili olarak verilen …tarih ve …sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali istemiyle görülmekte olan davayı açmakta kişisel, meşru ve güncel bir menfaatinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Defterdarlık tarafından yatırılan …-TL yurt dışı tebligat harcı ile …-TL resmi yapılan tebligat ücretinin davacıdan tahsili için ilgili kuruma yazı yazılmasına,
4. Davalı yanında müdahil tarafından yatırılan ve harcanan …-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı yanında müdahile verilmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
6. Kullanılmayan …-TL yürütmenin durdurulması harcı ile davacı tarafından sehven yatırılan …-TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine,
7. Varsa posta avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
8. 2577 sayılı Yasa’nın 20/A maddesi kapsamında kalan davada, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 17/01/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.