Danıştay Kararı 6. Daire 2022/5915 E. 2022/11449 K. 14.12.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/5915 E.  ,  2022/11449 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/5915
Karar No : 2022/11449

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI): … Bakanlığı – ANKARA
VEKİLİ: Av. …

MÜDAHİL (DAVALI YANINDA): … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN ÖZETİ: Samsun İli, Ladik İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde Samsun Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan “25 MW Güneş Enerji Santrali” projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirme Olumlu” kararının iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMALARIN ÖZETİ: Davalı yanında müdahil tarafından, temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmakta iken, davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Mahkeme kararının, karşı oyda belirtilen gerekçe ile bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 17/2. maddesi uyarınca duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek, işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 14/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dava; Samsun İli, Ladik İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde Samsun Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan “25 MW Güneş Enerji Santrali” projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirme Olumlu” kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; uyuşmazlığın çözümü amacıyla çevre mühendisi, makine mühendisi ve ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi heyetiyle yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; kurulması planlanan GES santralinin yüksek düzeyde arazi kullanım etkisinin olduğu, karbon ayak izi ve sera gazı etkisinin orta düzeyde, hava kirliliği etkisinin çok düşük düzeyde olduğu, yasal düzenlemeler açısından değerlendirildiğinde, dava konusu GES projesinin yer seçiminde mevzuat açısından doğrudan kısıtlayıcı bir düzenlemenin olmadığı, proje arazisinin mera vasfındaki alanlar içerdiği, mera alanının kaybının çevredeki kırsal yerleşmelerde devam eden hayvancılık faaliyetlerinin otlama alanını daraltacağı, santralin su kaynaklarına, yerel ekosistem, biyolojik çeşitlilik üzerine etkisinin çok düşük düzeyde ve görsel etkisinin yüksek düzeyde olduğu, kaybedilen mera alanlarının belli maliyetler göz önüne alınarak faaliyet dönemi sonunda rehabilite edilmesi mümkün iken, arazinin inşaat için temizlenmesi, panellerin yerleştirilmesi ve fotovoltaik (PV) hücrelerin imalatında kullanılan bazı toksik maddeler ve kimyasalların (kaza olasılıkları dikkate alındığında) bitki ve hayvanların yaşam alanları üzerinde uzun vadeli etkileri dikkate alındığında, ekosisteme verilecek zararın tamiri ve geri dönüşünün mümkün olmayabileceği, yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulduğu, anılan bilirkişi raporunun ve rapora karşı yapılan itirazların değerlendirilmesi neticesinde Mahkemenin 21/02/2022 tarihli ara kararı ile ek bilirkişi rapor istenilmesine karar verilmesi üzerine, hazırlanan 01/03/2022 tarihli ek bilirkişi raporunda ise özetle; … Santral sahasının bulunduğu alanın, Türkiye Deprem Bölgesi Haritasına göre 1. derece deprem bölgesinde yer almasına rağmen, ÇED raporunda bu hususa ilişkin gerekli ve yeterli önlemlere yer verilmediği, proje sahasında önemli kuş göç güzergahı bulunmadığı, ancak kurulacak GES santralinin yoğun ışık yansıması yaratabileceği ve termal dengeyi olumsuz etkileyebileceği, bunun da yakın bölgedeki kuş çeşitliliği ve popülasyonuna ve diğer canlıları olumsuz etkileyebileceği, ÇED raporunda bu hususa ilişkin gerekli ve yeterli önlemler ile ilgili sınırlı değerlendirme yapıldığı, santralin su kaynaklarına, yerel ekosistem ve biyolojik çeşitlilik üzerine etkisinin çok düşük düzeyde olacağı, ancak panellerin bakım ve onarımları sırasında panellerin zarar görmesi, kuvvetli yağış (dolu) hasarının oluşması durumu, yangın ve deprem gibi durumlar nedeniyle panellerdeki bazı toksik maddeler ve kimyasalların, parçalanan, kırılan, yanan, eskiyen panellerden yağmurla yıkanıp toprağa karışması durumunda ekosistem ve biyolojik çeşitlilik üzerine olumsuz kalıcı etkilerinin olabileceği, yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulduğu, Mahkemece yapılan değerlendirmede ise bilirkişi raporunda, ÇED raporunun eksik olduğunu belirtilen yönlerinin ÇED raporunu kusurlandırmayacağı gerekçesiyle ÇED raporu yeterli bulunarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, her ne kadar İdare Mahkemesince; (diğer ret sebeplerinin yanında) proje sahası çevresinde sulak alan bulunmakla birlikte, saha kapsamında sulak alanın yer almadığı, bu nedenle çevrede bulunan sulak alanlar üzerinde santralin doğrudan olumsuz bir etkisinin bulunmasının beklenmediği, önemli kuş göç güzergâhının, ekolojik açıdan hassas alanların, endemik ve dar yayılışlı bitki türlerinin ve nesli tehlike altında olan kuş türlerinin bulunmaması nedeniyle projenin sayılan hususlar bakımından çevresel olumsuz bir etkisinin bulunmadığı, bilirkişi heyetince taşınmazın bulunduğu alanın 1. derece deprem bölgesinde yer aldığı ve nihai ÇED raporunda gerekli önlemlere yer verilmediği ifade edilmişse de, alanın deprem riski, alanda meydana gelen eski depremler ve jeolojik durumu öncesinde ayrıntılı incelemelerin yapıldığı, ilgili kişi, kurum ve kuruluşlardan görüşlerin alındığı, statik rapor ve zemin etüdü raporunun hazırlandığı görüldüğünden, alanın deprem riski hakkında gerekli araştırmanın yapılmadığı ve önlemlerin alınmadığı tespitinin yerinde olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmiş ise de, proje alanının, sulak alan statüsündeki Ladik Gölüne mesafesi ile bu göle etkisinin olup olmayacağının, kuş göç yolları üzerinde bulunup bulunmadığının, bulunmaması halinde dahi (özellikle yansımadan kaynaklı olarak) mevcut kuşlara etkisinin olup olmayacağının, alanın jeolojik özelliklerinin ve depremsellik boyutunun, ÇED raporunda değerlendirilip değerlendirilmediği, değerlendirilmiş ise taahhüt edilen tedbirlerin yerinde olup olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektirme olup, bilirkişi heyetinde projeyi bu yönlerden değerlendirebilecek (ornitoloji alanında uzman) bir biyolog ve jeoloji mühendisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Diğer taraftan, bilirkişi raporunun içeriğinde; sahada düzeltme, sıkılaştırma ve dolgu zemin yapılması gerektiği, bunun ise arazi yapısının değişmesine yol açabileceği, ayrıca su birikintilerinin önüne geçebilmek için drenaj sisteminin kurulması gerektiği, GES imalatı sırasında alınacak tedbirlerin ÇED raporunda yeterince tartışılmadığı, GES’lerin erozyon ve taşkın riskinin artmasına neden olabileceği, bununla ilgili alınacak tedbirlerin daha detaylı verilmesi gerektiği, toz biçimindeki kirleticilerin bitki ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilerinin olası biçimde olmak üzere uzun vadeli ve kronik sürebileceği beklenildiğinden, ÇED raporunda yer alan projenin tamamlanması ile etkilerin sona ereceği ifadesinin gerçekçi olmadığı belirtilmiş ise de, sonuç kısmında bu hususların eksikliğine değinilmediği, oysaki bilirkişi raporunun içeriği ile sonuç kısmının uyumlu olması gerektiği, ancak bazı durumlarda bilirkişi raporunun içeriğinde eksiklik olarak nitelenen bir hususun, ÇED raporunun tamamını kusurlandırmayabileceğinin de kabulünün gerektiği, dolayısıyla böyle bir durumda da bilirkişilerce eksik olarak belirtilen hususların, ÇED raporunu kusurlandıracak nitelikte olup olmadığının şüpheden uzak bir şekilde açıklığa kavuşturulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, bilirkişi raporunda; kaza olasılıkları dikkate alındığında, panellerin yerleştirilmesi ve fotovotaik hücrelerin imalatında kullanılan bazı toksik maddelerin ve kimyasalların ekosisteme zarar verebilecek nitelikte olduğu belirtilmiş ise de, bilirkişilerce kaza olasılığında alınması gerekli acil durum önlemlerinin neler olduğu, ÇED raporunun bu yönüyle yeterli olup olmadığının tartışılmadığı, ayrıca bazı hususlardaki değerlendirmelerin soyut ve genel nitelikte olduğu, bilirkişi raporunun sonuç kısmında da sadece tespitlere yer verilmekle yetinildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu projenin gerek teknolojisi gerekse yer seçimi itibarıyla özellikle tarım ve hayvancılığa muhtemel çevresel etkilerinin ve alınması gerekli tedbirlerin bilimsel açıdan bütün yönleriyle ortaya konulamadığı ve ÇED raporunun yeterli olup olmadığı noktasında bir kanaate varılamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Ayrıca, davalı yanında müdahillerden Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından aynı taşınmaz üzerinde başka bir GES projesinin planlanmasından bahsedildiğinden, dava konusu projenin etki alanında bulunan projelerin varlığı araştırılarak, varsa kümülatif etkilerinin de ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, uyuşmazlığın tereddüte mahal vermeyecek şekilde çözümlenebilmesi amacıyla, dava dilekçesindeki iddialar ile temyiz dilekçelerindeki iddiaların yukarıda yer verilen hususlar da dikkate alınarak, dava konusu projenin gerçekleştirilmesinin, kamu yararı ve çevre dengesi gözetilerek çevresel açıdan oluşturabileceği muhtemel zararlar ile bu zararların alınacak önlemlerle giderilebilmesinin mümkün olup olmadığının ve yapılacak inceleme neticesinde eksik hususlar görülmesi halinde ÇED raporunun tamamını kusurlandırıp kusurlandırmadığının aralarında çevre mühendisi, makine mühendisi, ziraat mühendisi, jeoloji mühendisi ve (ornitoloji alanında uzman) biyolog bilirkişiler olmak üzere, gerekirse başka dallarda da uzmanlar seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınacak rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere, Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyoruz.