Danıştay Kararı 6. Daire 2022/4752 E. 2023/2479 K. 08.03.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/4752 E.  ,  2023/2479 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/4752
Karar No : 2023/2479

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2- … Belediye Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, … parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istenilmiştir.
… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile; … İdare Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyasında ve mahkemenin görülmekte olan dosyasında mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporlarındaki tespitler ile dava dosyasında yer alan diğer tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, 24.02.2014 tarihli Gölbaşı 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptaline karar verildiği, öncesinde de yargı mercilerince verilmiş iptal kararlarına konu alanda kısmi yapılaşmanın bulunduğu kabul edilerek dava konusu imar planları hazırlanmış ise de ”kısmi yapılaşmanın” gerçekleştiği alanların halihazır haritalara dayalı olarak belirlenmesi gerektiğinden dava konusu imar planı değişikliklerinin yargı kararlarına, Kıyı Kanununa ve imar mevzuatına aykırılık taşıdığı, … sayılı parselin kıyı kısımlarında 1985 tarihli plandan gelen açık yeşil alanların yapılaşmaya açılarak azaltıldığı, otoparkın kaldırıldığı, çok yakınında (yolun karşısında) bir okul alanı bulunduğu halde söz konusu alan içinde kıyıya yakın bir okul alanı düzenlenmesinin uygun bir yer seçimi olmadığı, kaldırılan park ve yeşil kullanımlarının eşdeğerinin hizmet ettiği etki alanı içerisinde konumlandırılmadığı, bu kullanımların mevzuatın aradığı standartların altında kaldığı, konumlandırılan ilave konut alanı kullanımlarından dolayı artan nüfus için de ilave donatı alanı özellikle yeşil alan ayrılmadığı, görsellik, kentsel estetik ve havalanma yönünden yoldan göl alanı açıklığının kapatıldığı, bu hususların bölgenin özel çevre koruma alanı ilanı ve mevcut tabiat varlıklarının korunması kavramıyla bağdaşmadığı, önemli bir ulaşım aksı ve Haymana yolunu kent merkezine bağlaması yönünden devamlılığı olan ancak trafik kapasitesi yönünden yeterli olmayan 25 metre enkesitli anayolun 20 metre olarak daraltılmasının mevzuat açısından mümkün olmadığı, ilave ticaret ve konut yoğunluğunun üreteceği ilave trafik yükünün dikkate alınmadığı, kentsel teknik altyapı etki değerlendirmesi gibi bir etüdün yapılmadığı, kişi başına en az 1.50 m² ayrılması gereken “sağlık tesisi” kullanımı için herhangi bir alan ayrılmadığı, dava konusu imar planı değişikliklerinin; mevcut planın ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, sosyal ve teknik alt yapı dengesini bozucu nitelik taşıdığı, öngördüğü kullanım kararları itibariyle kamuya yararlı, bilimsel, teknik ve nesnel gerekçelere dayanmadığı, önceki yargı kararlarına uygun hazırlanmadığı, alanın doğal değerlerine uygun düşmediği, Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin doğal, tarihi ve kültürel değerleriyle korunabilmesinin bölgedeki özellikle de kıyı içeren alanlarda fazla yapılaşma eğiliminin engellenmesi ile mümkün olabileceği, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin Mogan Gölü doğusundaki kısmi bir alanı kapsadığı, dava konusu Gölbaşı-Merkez … sayılı parseli kapsamadığı, bir etap olarak yapılmış olabileceği, bu haliyle imar mevzuatına, yargı kararlarına ve Kıyı Kanunu’na herhangi bir aykırılığı görülmemekle birlikte yapılmış olup sehven sunulmamış olması durumunda ise yine dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile aynı düzenlemeleri içermiş olacağından 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinde tespit edilen aynı kusur ve aykırılıkları taşıyacağı, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planına ait 2.10.9 sayılı plan notunun plan notundan ziyade bir izahat olduğu, bu anlamda dayanaksız ve gereksiz olduğu, belirtilen bu görüşler doğrultusunda, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile aynı gerekçelerle 1/1000 ölçekli uygulama imar planın da bir bütün olarak üst kademe çevre düzeni planı ile alt kademe planların iptal kararlarına, bölge şartlarına ve bölgenin hassasiyetine, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, imar ve kıyı mevzuatına uygun olmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile; dava konusu planlama alanının büyük ölçüde Mogan Gölü Kıyı şeridinden oluştuğu, kıyı sahilinin (ilk 100 ve ikinci 100 metre) 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri uyarınca planlanacağı, bunun dışında kalan planlama konusu alanın ise 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri dışında genel planlama alanlarına ilişkin mevzuat (3194 sayılı Kanun, 644 sayılı KHK vs.) hükümleri kapsamında planlanabileceği, bu alanlara ilişkin sosyal ve teknik altyapı alanlarının 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca planlama konusu yapılacak alanlardan karşılanmasının mümkün olmadığı yolundaki açıklamanın eklenmesi suretiyle davalıların istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Danıştay Altıncı Dairesinin 10.02.2021 tarihli, E:2019/894, K:2021/1588 sayılı kararı ile; İdare Mahkemesince uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu alanda yürürlükte olan kıyı kenar çizgisinin hangisi olduğu, neden kıyı kenar çizgisinde 2005 yılında değişiklik yapıldığı, 2005 yılında ve daha önce belirlenen kıyı kenar çizgisine karşı dava açılıp açlımadığı, açıldı ise sonucunun ne olduğu hususları araştırılarak elde edilecek bilgiye göre, 2005 yılında ve daha önce belirlenen kıyı kenar çizgilerinin ve buna göre sahil şeritlerinin uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde farklı renkli kalemler ile işaretlendiği imar planı paftası da temin edilerek, yürürlükte olan en son kıyı kenar çizgisine göre dava konusu imar planlarının kıyı kanununa, imar mevzuatına ve kamu yararına uygun olup olmadığı hakkında bilirkişi incelemesi yaptırılarak elde edilecek sonuca göre yeniden karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile; Danıştay Altıncı Dairesinin bozma kararına uyularak, planlama alanında kısmi yapılaşmanın bulunduğuna ilişkin Gölbaşı Belediye Meclisi’nin … tarihli, … sayılı ve … tarihli, … sayılı kararlarının yeterli veriye, bilimsel ve teknik incelemeye dayanmadan tesis edildiği anlaşıldığından, bir kısmı sahil şeridinde kalan davacının da hissedar olduğu … parsel sayılı alanda, Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğe göre kısmi yapılaşma durumunun mevcut olduğunun bu haliyle kabulüne olanak bulunmadığı, dava konusu imar planı değişiklikleri ile Mogan Gölü çevresindeki büyük bir alanın plansız durumunun önlenmesinin amaçlandığı, bu kapsamda dava konusu imar planı değişikliği yapılmasının imar mevzuatı açısından bir zorunluluk olduğu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın … tarih ve … sayılı Olur’u ile onaylanan ve daha sonra mahkeme kararı ile iptaline karar verilen Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesine ait 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinde, dava konusu planlama alanının “kentsel yerleşim alanları” kullanımında kaldığı, bu kapsamda dava konusu imar planı değişikliklerinin genel olarak 2014 yılı onaylı Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesine ait 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı hükümleri ile çelişmediği ancak söz konusu üst ölçekli planın … İdare Mahkemesi’nin … tarihli, E:…, K:… sayılı ve … tarihli, E:…, K:… sayılı kararları ile iptaline karar verildiğinden, dava konusu imar planı değişikliklerinin değerlendirilebileceği özel çevre koruma (ÖÇK) alanına ilişkin yürürlükte olan bir üst ölçekli plan bulunmadığı, Ankara kenti için referans plan özelliğini taşıyan 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında, “Gölbaşı ÖÇK havzası (Konya Yolu Koridoru) Koruma Öncelikli Nazım İmar Planı havza bütünü ölçeğinde tamamlanmadan koruma havzasında hiçbir suretle yapılaşmaya izin verilemeyeceğinin” hüküm altına alındığı, bu kapsamda havza bütününde hazırlanmış bir üst ölçekli plan olmaksızın, alanın bazı kısımlarının dava konusu imar planı değişiklikleri ile plan kapsamına alınmasının üst ölçekli planlama yaklaşımı ile alanın doğal yapısı ve ekolojik dengesinin ön plana çıkarılarak korunması yaklaşımı ile çelişeceği, alanda 11.07.1992 tarihinde önce kısmi yapılaşma olduğuna ilişkin dosyasına yeterli bilgi ve belgenin sunulmadığı, ayrıca 1991 yılı onaylı planların daha sonra yapılan planlarla yürürlükten kalkması ve söz konusu planların mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi de göz önüne alındığında, kısmi yapılaşma kararının önceki planların iptaline ilişkin mahkeme kararlarına aykırı olacağı, bölgeye ilişkin yapılan ilk plan olan 1985 yılı onaylı planda bölgenin kendine has doğal yapısı ve ekolojik dengesi nedeniyle korumaya yönelik daha hassas bir planlama yaklaşımın benimsenmişken, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinde nüfus ve yapılaşma yoğunluğu artırılmasına rağmen sosyal ve teknik donatı alanlarının aynı oranda artırılmadığı, 1985 yılı planından gelen açık yeşil alanların yapılaşmaya açılarak azaltıldığı ve yerine eşdeğer alan ayrılmadığı, planlama alanında yol amaçlı ayrılan alanların önemli oranda azaltıldığı, bölgede düzenlenen günübirlik tesislerin, ticari ve rekreasyon kullanımlarının bulunması da dikkate alındığında bölgede bazı güzergahlarının genişliğinin daraltılması ve otopark alanlarının kaldırılmasının bölgedeki ulaşım sistemini olumsuz etkileyeceği, dava konusu merkez … Parsel ve Çevresine ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarna ve kamu yararına aykırı olduğu, planlama alanının büyük ölçüde Mogan Gölü Kıyı şerinden oluştuğu, kıyı sahilinin (ilk 100 ve ikinci 100 metre) 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri uyarınca planlanacağı, bunun dışında kalan planlama konusu alanın ise 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri dışında genel planlama alanlarına ilişkin mevzuat (3194 sayılı Kanun, 644 sayılı KHK vs.) hükümleri kapsamında planlanabileceği tabi olup, bu alanlara ilişkin sosyal ve teknik altyapı alanlarının 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca planlama konusu yapılacak alanlardan karşılanmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçe ile reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVALI … BAKANLIĞI’NIN İDDİALARI : Dava konusu imar planları değerlendirilirken referans alınan 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planının dava konusu planların üst ölçekli planı niteliğinde olmadığı, ayrıca bu planda yer alan plan hükümlerine rağmen Belediyece hazırlanan imar planı değişiklikleri ile havza sisteminde yüksek emsalli yapılaşmalara yer verildiği, alana ilişkin kabul edilen önceki imar planlarının mahkeme kararları ile iptaline karar verildiğinden Gölbaşı Belediye Meclisi’nin 05.06.2014 ve 07.04.2015 tarihli kısmi yapılaşma kararları alınarak dava konusu imar planlarının hazırlandığı, bu planların alana ilişkin ilk plan niteliğinde olduğu, alanda daha önce onaylanan imar planları ile verilmiş imar hakları bulunduğundan bilirkişilerce daha önce yapılaşmamış bir alana göre yapılan değerlendirmelerin yerinde olmadığı, etki ve hizmet alanı göz önüne alındığında planlama alanı yakınında sağlık hizmetlerine yönelik tesislerin yer aldığı, ayrıca sağlık tesisinin düzenleme ortaklık payına değil kamu ortaklık payına konu olduğu, Karayolları Genel Müdürlüğü görüş yazısı ve yazı ekinde bildirilen kamulaştırma sınırlarının dava konusu imar planlarına işlendiği, karayollarının dışındaki 20 metrelik yolun 1998 yılında onaylanan planda da aynı genişlikte olduğu, dolayısıyla bilirkişi raporunda işaret edildiği gibi yolda bir daralma yapılmadığı, Bölge İdare Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ve bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.

TEMYİZ EDEN DAVALI … BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NIN İDDİALARI : Davanın süresinde açılmadığı, Belediye Meclisi tarafından alınan kısmi yapılaşma kararının Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte belirtilen hususlar ile 17.05.1991 ve 18.10.1991 tarihinde onaylanan planlar doğrultusunda ve 1991 yılı ortofotosuna göre planlama alanının yüzde ellisinden fazlasının yapılaştığının tespit edilmesi üzerine alındığı, plan bütününde kısmi yapılaşma kararı alındığından imar planlarındaki sahil şeridine uyularak işlemlere devam edildiği, bölgenin 1990 yılında alınan Bakanlar Kurulu kararı ile ”Gölbaşı İlçesi Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak ilan edildiği, bu tarihten önce kabul edilen ve bölgeye ait ilk plan olan 1985 yılı imar planının kıstas alınmasının doğru bir yaklaşım olmadığı, dava konusu imar planlarının mahkemece iptaline karar verilen yedinci planlar olduğu, kıyaslamanın herhangi bir yargı kararı ile iptal edilmemiş olan 1998 yılı imar planına göre yapılmasının daha uygun olacağı, önceki 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile dava konusu nazım imar planı arasında nüfus farkı bulunmadığı, nüfus farkının 1998 yılında onaylanan plan ile 2006 yılında onaylanan plan arasında olduğu, 2006 yılında onaylanan planın yürürlükte olduğu tarihlerde bu planda verilen yapılaşma hakkı kapsamında konut alanlarında dört katlı yapılaşmanın büyük ölçüde tamamlandığı, bu nedenle yeni planda mevcut durum dikkate alınarak konut alanı kat sayısının üç kattan dört kata çıkarıldığı, planlama nüfusuna hizmet edecek ilave sosyal donatı ve teknik altyapı alanlarının planın kendi kurgusu içerisinde mevzuata uygun şekilde ayrıldığı, kısmi yapılaşma kararının ada bazında yeterli bilgi ve belgeye dayanılarak verildiği, kaldı ki bu kararın ayrı bir idari işlem olduğu ve dava konusu yapılmadığı, Bölge İdare Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ve bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine 08/03/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.