Danıştay Kararı 6. Daire 2022/4468 E. 2022/12304 K. 29.12.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/4468 E.  ,  2022/12304 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/4468
Karar No : 2022/12304

TEMYİZ EDENLER : I- (DAVALI) … Bakanlığı-ANKARA
VEKİLİ : Av. …

II- (DAVALI YANINDA MÜDAHİL) … Holding A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN ÖZETİ : İstanbul ili, Sarıyer İlçesi, … ( … ) Mahallesi, … Pafta, …, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 07.02.2020 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun değişik gerekçe ile reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra Üye …’in davacının dava açma ehliyeti bulunmadığından, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiğinden temyize konu kararın usul yönünden bozulması gerektiği karşı oyu ile işin esasına geçilerek, gereği görüşüldü:
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 29/12/2022 tarihinde usulde ve esasta oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY : İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin a fıkrasında, idari davaların idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı hüküm altına alındıktan sonra ilk inceleme konularının belirlendiği, 14. maddenin 3/c bendinde, dilekçenin ehliyet yönünden inceleneceğinin, 15. Maddenin 1/b bendinde ise, bu hususta kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceğinin hükme bağlanmıştır.
İptal davasının sübjektif ehliyet koşulu olan “menfaat ihlali” doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlandığı, menfaatin kişisel ve meşru olması için hukuki bir durumdan ortaya çıkması gerektiği, sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırlarının her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenecektir.
Uyuşmazlıkta, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanan dava konusu imar planları kapsamındaki taşınmazlarla davacının herhangi bir mülkiyet ve komşuluk ilişkisinin bulunmadığı, imar planı değişikliğiyle menfaatinin ne yönden etkilediğinin somut bir biçimde ortaya konulamadığı, bu konuda iddialarının da soyut nitelikte olduğu gözetildiğinde, davaya konu işlemin iptalini istemede kişisel, güncel ve meşru bir menfaatininin bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddi gerektiğinden, temyiz isteminin kabul edilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının öncelikle usul yönünden bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına katılmıyorum.

(XX)KARŞI OY : Dava, İstanbul ili, Sarıyer İlçesi, … ( … ) Mahallesi, … Pafta, …, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 07/02/2020 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Uyuşmazlığa konu İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, …(…) Mahallesi, … parsel sayılı taşınmaz davaya konu plan değişikliği öncesinde yürürlükte olan 02.12.2005 tarihli 1/5.000 ölçekli Kilyos ve Demirciköy Yerleşim Alanları ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planında, kısmen 80 kişi/ha Düşük Yoğunluklu Konut Gelişme Alanı, kısmen “Park Alanı” ve kısmen “Yol Alanı” fonksiyonunda, 22.08.2010 onay tarihli 1/1000 ölçekli İstanbul İli Sarıyer İlçesi … Mevkii … Pafta … parsele ilişkin Uygulama İmar Planı Değişikliğinde, TAKS:0.10, KAKS:0.20. hmax:6.50 m yapılaşma koşullarında kısmen Konut Alanı, kısmen Park Alanı, kısmen Trafo Merkezi Alanı, kısmen de 12 ile 10 m yol alanında kalmakta iken dava konusu olan plan değişiklikleri ile 1/5.000 ölçekli nazım imar planında büyük kısmı T2 rumuzlu “Turizm Tesis Alanı”, kısmen “Park Alanı”, kısmen “Yol Alanı” fonksiyonunda, 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planında ise, parselin büyük kısmı TAKS:0.40, KAKS:0.80, maxH:10.50m yapılaşma şartlarına sahip T2 rumuzlu “Turizm Tesis Alanı”, kısmen “Park Alanı”, kısmen “Yol Alanı”, kısmen “Trafo Alanı” olarak fonksiyonlandırılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu imar planı değişiklikleri ile … parsel sayılı taşınmazın konut alanı fonksiyonunun turizm tesisleri alanına (T2) dönüştürüldüğü, yol alanı, trafo alanı ve yeşil alan kullanımlarının mer’i planlardaki büyüklükleri ile korunduğu, yine plan onama sınırı içerisindeki maliye hazinesine ait … ve … parsellere yönelik bir fonksiyon değişikliği yapılmadığı askeri yasak ve güvenlik bölgesi lejantında kaldıkları görülmektedir.
İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanması gerekmektedir.
Anılan ölçütlere göre hazırlanan imar planları zamanla planlanan alandaki koşulların zorunlu kıldığı biçimde ve yasalarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilebilir. Plan değişikliği istemlerinin sadece plan değişikliği yapılan alanın değil plan bütünlüğü göz önünde bulundurularak planlanan yörenin tümünün çevre, ulaşım, trafik gibi ilişkilerinin kapsamlı bir biçimde ele alınarak, kamu yararına uyarlık bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir.
Bakılan davada, İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunda; “… parsel sayılı taşınmazın bulunduğu bölge, plaj alanlarının bulunduğu Karadeniz’e kıyısı olması nedeni ile turizm potansiyeline sahiptir. Bunun yanı sıra, İstanbul Hava Limanı’na ve Kuzey Marmara Otoyolu güzergahına yakın mesafede olması, bölgeye ulaşımı kolaylaştırmaktadır. Ulaşım bağlantılarının iyi olması ve bölgenin turizm potansiyeline sahip olması göz önüne alınarak ülke ve bölge turizmine sağlayacağı katkılar düşünülerek, söz konusu parselin Konut Alanı olan işlevinin, Turizm Tesisleri Alanı olarak tanımlandığı anlaşılmaktadır. Bu durum kamu yararına uygun bir planlama yaklaşımıdır. İşlev değişikliği bölge potansiyeli doğrultusunda yapılmıştır.” tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda anılan bilirkişi raporundaki tespitler ve uyuşmazlık konusu plan paftalarının incelenmesinden, taşınmazın bulunduğu bölgede mer’i imar planlarında hem konut alanı kullanımlarının hem de turizm tesis alanı kullanımlarının yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda, planlanan alandaki günümüz koşulları gereği taşınmazın alanı ve turizm potansiyeline sahip konumu gözetilerek dava konusu plan değişiklikleri ile taşınmazın konut alanı olan kullanım kararının turizm tesis alanı olarak değiştirilmesinin şehircilik ilke ve esaslarına, planlama tekniklerine, kamu yararına uygun olduğu sonucuna varılmaktadır.
Dava konusu plan değişikliği ile taşınmaza getirilen turizm tesis alanı kullanım kararı için Bölge İdare Mahkemesi kararında, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği eki gösterimlerde böyle bir gösterimin olmadığı, mevzuatta yeri olmadığı, uygulama İmar planı plan notlarında bu işlev ile ilgili turizme dönük Otel, Motel, Pansiyon gibi yapılar yapılabileceğinin belirtildiği ancak ilgili Yönetmeliğin ekinde uygulama imar planları bakımından Otel, Motel, Pansiyon işlevi hakkında her biri için ayrı gösterimin olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, taşınmaza getirilen kullanım kararı “Turizm” kullanımı olup T2, T1 gibi harfle ifade edilen sembollere gelince; plan kararlarında ana faaliyet türünün çeşitlendirilmesinin öngörülmesi durumunda Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği Eki’nde yer alan kullanıma ilişkin tarama ve renk kodu sabit kalmakla birlikte, plan esnekliği ve dinamizmi kapsamında faaliyet türünün kendi içinde kademelendirilmesi ve ayrıştırılması amacına yönelik olarak ana plan notlarında öngörülmüş olması koşuluyla somut olayda taşınmazın çevresinde yürürlükte olan imar planlarında olduğu gibi söz konusu alanda planın tamamlayıcısı olan plan notlarıyla yönetmelikteki turizm alanları başlığı altında bulunan kullanımların yer alabileceği dikkate alındığında ayrıştırma ve kademelenmenin T2, T1 sembolleri ile gösterilmesinde plan yapım yöntem ve teknikleri bakımından sakınca bulunmamaktadır.
Bölge İdare Mahkemesi kararında, dava konusu plan değişikliği ile taşınmaz için T2 rumuzlu turizm alanı işlevinin öngörüldüğü, ancak bölgede yürürlükte olan planlarda T2 ve T1 rumuzlu alanlar bakımından farklı kullanım türleri ve yapılaşma koşulları bulunduğundan, plan bütünlüğünün bozulduğu, taşınmazın konumu ve yakın çevre yapılaşması dikkate alındığında, çevre emsal ve yükseklik değerinin çok üstünde ve ayrıcalık oluşturacak şekilde yapılaşma hakkı verildiği gerekçesine yer verilmiş ise de yürürlükteki mevcut imar planlarında taşınmazın bulunduğu bölgede hem T2 hemde T1 rumuzlu turizm tesis alanları kullanımlarının bulunduğu görülmektedir.
Dava dosyasında bulunan imar planı paftaları taşınmaz ve yakın çevresine ilişkin olup bölgenin tamamını gösteren imar planı paftaları dosyada mevcut olmadığından, bilirkişilerce yoğunluk artışına ilişkin olarak taşınmazın konumu, yakın bölgesi ve çevre ilişkileri bir bütün olarak dikkate alınıp yapılaşma koşullarının ana planının bütünlüğünü bozup bozmayacağı hususunda bölgenin geneline yönelik ayrıntılı bir değerlendirme yapılması gerekirken soyut nitelikteki görüş ve kanaatlerle rapor hazırlandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu plan değişikliğinin ana plana işlenmiş hali ve işlendikten sonra taşınmazın bulunduğu bölgenin tamamını gösteren nazım ve uygulama imar planı paftaları ile ana plan notlarının dava dosyasına getirtilerek, gerekirse ek bilirkişi raporu alınmak yahut yerinde yeniden keşif bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle düzenlenecek rapor dikkate alınarak, turizm tesis alanı yapılaşma koşulları yönünden dava konusu işlemin planlama ilkelerine uygun olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararda isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabul edilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına katılmıyoruz.