Danıştay Kararı 6. Daire 2022/436 E. 2023/2907 K. 21.03.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/436 E.  ,  2023/2907 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/436
Karar No : 2023/2907

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. ….
KARŞI TARAF : 1-(DAVALI) ….Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2-(DAVALI YANINDA MÜDAHİL) … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN ÖZETİ: İzmir İli, Karabağlar İlçesi, … Mahallesi, …, … ve … parsel sayılı taşınmazların maliki olan olan davacı tarafından, … ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel ve … ada … ve … parsel sayılı taşınmazların da içinde bulunduğu 90 hektarlık alana ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 24.12.2019 tarihli işlemi ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı notu değişikliği ve plan açıklama raporu ile dayanağı 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planının iptali istemiyle açılan davanın ehliyet yönünden reddi yolunda … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMALARIN ÖZETİ : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Dosyanın incelenmesinden; davacının uyuşmazlık konusu alanın aynı belediye sınırları içinde maliki olduğu taşınmazlarının bulunduğu ve aynı belediye sınırları içinde ikamet ettiği; bölgede planlanan üniversite alanı ve kentsel gelişme alanının zorunluluk gerekçesinin yeterince açık olmadığı, yeşil kuşak bütünlüğünün bozulacağı, planlama alanının ortasında olmasında olmasına rağmen plan sınırı içine alınmayan parsellerin olduğu, üniversite alanının güneyinin eğiminden dolayı arazi kullanım yapısına uygun olmadığı, iptali istenilen planlarla önemli ve yoğun kullanım kararları oluşturulurken ulaşım bağlantıları ve planlama alanına erişim konusunda belirsizlikler bulunduğu, oluşacak trafik artışına yönelik herhangi öngörü geliştirilmediği iddiaları ile açılmış olan bu davanın kamu yararını yakından ilgilendirdiğinden davacının dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılarak davanın esasının incelenmesi gerektiğinden temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Duruşma yapılmasına gerek görülmedi.

Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…., K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine 21/03/2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY (X) : 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları olarak tanımlanmıştır.
Dolayısıyla iptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel menfaat ilişkisinin varlığı ise, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından, bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda da yorumlanması gerekmektedir.
Öte yandan, çevrenin, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda, belde veya semt sakini sıfatıyla açılan davalarda, dava açma ehliyetinin daha geniş yorumlanmak suretiyle belirlenmesi gerektiği Danıştay içtihatları ile kabul edilmekte, bu doğrultuda kamuya tahsisli alanlara ilişkin plan değişikliklerine karşı açılan davalarda, belde sakini olmak dava açma ehliyeti için yeterli görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; mülkiyeti TOKİ’ye ait muhtelif taşınmazların önceki üst ölçekli çevre düzeni planlarında “orman alanı ve ağaçlandırılacak alan” kullanımında kalmakta iken dava konusu imar planlarıyla konut, üniversite alanı ve sosyal donatı alanlarına ayrılmak suretiyle yapılaşmaya açıldığı görülmektedir.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu alanın belediye sınırları içinde taşınmazları bulunan ve ikamet eden davacı tarafından; dava konusu işlemle bölgede planlanan üniversite alanı ve kentsel gelişme alanının zorunluluk gerekçesinin yeterince açık olmadığı, yeşil kuşak bütünlüğünün bozulacağı, planlama alanının ortasında olmasında olmasına rağmen plan sınırı içine alınmayan parsellerin olduğu, üniversite alanının güneyinin eğiminden dolayı arazi kullanım yapısına uygun olmadığı, iptali istenilen planlarla önemli ve yoğun kullanım kararları oluşturulurken ulaşım bağlantıları ve planlama alanına erişim konusunda belirsizlikler bulunduğu, oluşacak trafik artışına yönelik herhangi öngörü geliştirilmediği iddiaları ile planların iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı görüldüğünden davanın konusunun kamu yararını yakından ilgilendirmesi nedeniyle davacının dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın esasının incelenmesi gerektiği oyuyla davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden İdari Dava Dairesi kararının onanmasına ilişkin Dairemiz kararına katılmıyorum.