Danıştay Kararı 6. Daire 2022/316 E. 2023/1363 K. 08.02.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/316 E.  ,  2023/1363 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/316
Karar No : 2023/1363

TEMYİZ EDENLER : I- (DAVALI) … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ….
II- MÜDAHİL (DAVALI YANINDA)
… A.Ş.
VEKİLLERİ : Av…., Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Derneği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Kocaeli ili, Körfez ilçesi, Funda Mevkiinde, davalı yanında müdahil … Anonim Şirketi (İzmit Rafineri Müdürlüğü) tarafından yapılması planlanan, “… İzmit Rafinerisi Faz-2 İskelesi Kapasite Artışı ve Dip Tarama Projesi” ile ilgili olarak 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 14. maddesi uyarınca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: : Temyize konu kararda; yaptırılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyada bulunan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden; “… İzmit Rafinerisi Faz-2 İskelesi Kapasite Artışı ve Dip Tarama Projesi”ne ilişkin jeolojik ve aktif faylar konusu açısından üst yapının stratejik konumu dikkate alındığında davaya konu alanın, yeterli hassasiyette açıklanmadığı, ilgili raporda inşaat aşamasında iskelenin oturacağı ana kaya için net ifadelere rastlanmadığı, dava konusu Proje kapsamında … İzmit Rafinerisi Faz-2 İskelesinin yapımının çevresel etkileri açısından oluşacak emisyon ve gürültüye ait verilerin daha detaylı ve her senaryo dikkate alınarak hesaplanmasının ve ayrıca tarama yapılacak alandan veri sağlayacak ölçümlerin yapılmasının gerekli olduğu, tarama işlemleri sırasında oluşacak kontaminasyonun …’nde mevcut üreme, beslenme, barınma alanlarına etki edip etmeyeceğine dair hesaplamaların yapılması gerektiği, bu nedenle dava konusu proje alanında ayrıntılı bir inceleme ve araştırma gerektiğinden, davaya konu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararında hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 1- Davalı tarafından; proje kapsamında yeni bir iskelenin inşasının söz konusu olmadığı; bu bağlamda inşaat aşamasında iskele yapısının güvenliği ve ana kayanın, alanın jeolojik ve aktif faylar konusunda yeterli incelenmediğine yönelik değerlendirmenin mesnetsiz olduğu; nihai ÇED raporu ekinde yer alan “Hidrografik, Oşinongrafik ve Jeofiziksel Değerlendirmeler Raporu”nda proje alanı ve çevresinin jeolojik ve jeofizik özelliklerinin değerlendirildiği; dip taramasının hangi yöntemlerle, hangi dönemlerde ve ne süre ile yapılacağına yönelik bilgilere nihai ÇED raporunda yer verildiği; dip tarama faaliyetleri ile boşaltım işlemleri konusunda değerlendirme, önlem ve taahhütlerin yeterli olduğu ileri sürülmektedir.
2- Davalı yanında müdahil tarafından; nihai ÇED raporu ekinde yer alan hidrografi ve oşinografi raporunun dip malzeme özellikleri ve akıntı konularında detaylı değerlendirmeler içerdiği; dip tarama işlemlerinde kullanılacak deniz taşıtlarının hava kirliliğine ciddi bir etkisinin olmayacağı, “Dip Tarama Çevresel Yönetim Planı”nda ekolojik açıdan alınan ve boşaltılan alanlar arasındaki farklılıklara yönelik analizlerin yapıldığı, inşaat aşamasında iskelenin oturacağı ana kaya için net ifadelere yer verilmediğine yönelik bilirkişi tespitinin yerinde olmadığı, iskele yapısının güvenliği açısından proje sahasındaki aktif fayların ayrıntılı değerlendirilmesi gerektiğine ve projenin yeraltı ve yerüstü sularına olumsuz etkisi olacağına yönelik bilirkişi değerlendirmesinin ise soyut ve dayanaksız olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Üye …’in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce keşif ve bilirkişi incelemesinin yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin yeterli olmaması nedeniyle maddi olay açıklığa kavuşturulmadığından bu aşamada temyiz isteminin esasının görüşülemeyeceği sonucuna varılarak, gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Kocaeli ili, Körfez ilçesi, … Mevkiinde, davalı yanında müdahil … Anonim Şirketi (İzmit Rafineri Müdürlüğü) tarafından yapılması planlanan, “… İzmit Rafinerisi Faz-2 İskelesi Kapasite Artışı ve Dip Tarama Projesi” ile ilgili olarak 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 14. maddesi uyarınca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce … tarih ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı verilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesinde; “Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez…” hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 4. maddesinde; Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı: Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projeler hakkında yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı, Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmış, 6. maddesinde; “(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Ancak bu durum söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına engel teşkil etmez. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır.” kuralına, 7. maddesinde; “(1) Bu Yönetmeliğin; a) Ek-1 listesinde yer alan projelere, b) “ÇED Gereklidir” kararı verilen projelere, c) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi ek-1 listesinde belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur.” kuralına, 15. maddesinde; “(1) Bu Yönetmeliğin; a) Ek-2 listesinde yer alan projeler, b) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi ek-2 listesinde belirtilen projeler, seçme, eleme kriterlerine tabidir.” kuralına, 17. maddesinde ise; “(1) (Değişik:RG-26/5/2017-30077) Bakanlık, Proje Tanıtım Dosyalarını Ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir. Bakanlık inceleme değerlendirme sürecinde gerekli görülmesi halinde yetkili kurum/kuruluşlardan görüş isteyebilir. Otuz (30) takvim günü içerisinde görüş bildirmeyen kurum/kuruluşun görüşü olumlu kabul edilir. (Son cümleye yönelik, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 05/07/2018 tarih ve YD İtiraz No:2018/177 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.) (2) Bakanlık on beş (15) iş günü içinde inceleme ve değerlendirmelerini tamamlar. Proje hakkında “ÇED Gereklidir” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararını beş (5) iş günü içinde verir, kararı Valiliğe, proje sahibine ve Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara bildirir. Valilik, bu kararı askıda ilan ve internet aracılığıyla halka duyurur. (3) “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen proje için beş (5) yıl içinde mücbir sebep bulunmaksızın yatırıma başlanmaması durumunda “ÇED Gerekli Değildir” kararı geçersiz sayılır. (4) “ÇED Gereklidir” kararı verilen projeler için bir (1) yıl içerisinde Bakanlığa başvuru yapılmaması durumunda karar geçersiz sayılır.” kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller” başlıklı 266. maddesi, “(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.” hükmünü; “Bilirkişi sayısının belirlenmesi” başlıklı 267. maddesi, “(1) Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür.” hükmünü; aynı Kanun’un”Bilirkişinin haber verme yükümlülüğü” başlıklı 275. maddesinde “(1) Bilgisine başvurulan bilirkişi, kendisine tevdi olunan görevin, uzmanlık alanına girmediğini, inceleme konusu maddi vakıaların açıklığa kavuşturulması ve tespiti için, uzman kimliği bulunan başka bir bilirkişi ile işbirliğine ihtiyaç duyduğunu veya görevi kabulden kaçınmasını haklı kılacak mazeretini bir hafta içinde görevlendirmeyi yapan mahkemeye bildirir. (2) Bilirkişi, incelemesini gerçekleştirebilmek için, bazı hususların önceden soruşturulması ve tespiti ile bazı kayıt ve belgelerin getirtilmesine ihtiyaç duyuyorsa, bunun sağlanması için, bir hafta içinde kendisini görevlendiren mahkemeye bilgi verir ve talepte bulunur.” hükmünü; aynı Kanun’un “Bilirkişi açıklamalarının tespiti ve rapor” başlıklı 279. maddesinin 2. fıkrası ise, “(2) Raporda, tarafların ad ve soyadları, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebi, düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabilir…” hükmünü içermekte olup; “Bilirkişi raporunun verilmesi” başlıklı 280. maddesinde ise, bilirkişinin, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye vereceği, raporun verildiği tarihin rapora yazılacağı ve duruşma gününden önce birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği; “Bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281. maddesinin 1. fıkrasında ise, tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
ÇED süreci sonunda verilecek kararların yargısal denetimi yapılırken, seçilecek bilirkişiler arasında bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise projenin bulunduğu çevrenin özelliklerine göre ve proje tanıtım dosyası ve ÇED raporunu hazırlayan kişilerin uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle belirlenmesi önemli bir gereklilik olmakla birlikte; böyle bir heyet tarafından hazırlanacak bilirkişi raporunun, dava konusu proje kapsamında öngörülen faaliyetin çevresel etkilerinin ve bu etkilerin minimize edilmesi için Proje Tanıtım Dosyası ya da ÇED Raporu içinde yer verilen önlemlerin yeterli olup olmadığının tespit edilerek değerlendirilmesi açısından, tarafları tatmin edici düzeyde hazırlanmasının da önemli bir gereklilik olduğu açıktır. Belirtilen hususların sağlanması, adil bir yargılama yapılması açısından önem arz etmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, bilirkişi raporunda eksiklik veya belirsizlik arz edilen hususların varlığı durumunda, Mahkemece bu hususların, bilirkişiye tamamlattırılması ya da belirsiz olan hususların açıklattırılması veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için İdare Mahkemesince, Çevre Mühendisi …, Jeoloji Mühendisi … (bilirkişi raporunda sehven “….” olarak yazılmıştır.), Biyolog (deniz biyolojisi ve zooloji alanında uzman) …, Ziraat Mühendisi … ile Şehir ve Bölge Planlama Uzmanı ….’dan oluşan bilirkişi heyetine mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, hazırlanan bilirkişi raporunda özetle;
– Projenin imar mevzuatı açısından değerlendirilmesi sonucunda; mevcut iskelede bir inşai faaliyet önerilmediği, dolayısıyla imar planında değişiklik önerisinin bulunmadığı, dava konusu projenin “14.400,37 m2’lik alanda 28.750 m3 dip tarama işlemi yapılarak iskeleye yanaşacak gemi kapasitesinde artırma” hedefiyle yapıldığı, bu kapsamda imar mevzuatına aykırı bir durumun bulunmadığı, planların kademeli birlikteliğine aykırı bir durumun gözlenmediği, yapılacak olan işlem için imar planında bir değişikliğe gidilmediği, dolayısıyla dava konusu projenin yakınındaki yerleşim birimlerine imar planından kaynaklı bir etkinin olmayacağı;
– Projenin emisyon ve gürültüye yönelik çevresel etkilerinin değerlendirilmesi sonucunda; Tüpraş İzmit Rafinerisi Faz-2 İskelesi güney kısmında yapılacak olan dip tarama işlemlerinde “gemi, duba, romörkör gibi yüzey araçlarının kullanılacağı ve sadece bu araçlara ait bir emisyon olacağının belirtildiği, buna karşın araçların ne sıklıkta kullanılacağına ve oluşan emisyon miktarına yönelik bir hesaplama sonucuna nihai ÇED raporunda yer verilmediği, bu bağlamda bir emisyon envanter çalışması yapılarak oluşacak emisyon katkısının açıkça belirlenmesinin faydalı olacağı; öte yandan inşaat aşamasında oluşacağı belirtilen gürültü hakkında kapalı ifadelere yer verildiği, geçici olacağı belirtilen gürültü seviyesi ve maruz kalınacağı süreye ilişkin bilgi verilmediği, çalışanların bulunduğu noktaya ilişkin hesaplama yapılmasının gerekli olduğu; bu bağlamda emisyon ve gürültüye ait verilerin daha detaylı ve her senaryo dikkate alınarak hesaplanmasının gerekli olduğu;
– Projenin “dip tarama” ve “denize boşaltım” faaliyetlerine ilişkin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi sonucunda; nihai ÇED raporunda yer alan “sınır değeri aşmayan dip tarama malzemesinin denize boşaltımının yapılacağı”na yönelik ifadenin soyut olduğu, kirletici parametreler açısından sınır değerinin aşılmamasının tek başına yeterli kabul edilemeyeceği, aynı zamanda dip tarama malzemesinin alındığı alan ile boşaltılacağı alanın ekolojik yapılarının da hassasiyetle incelenmesi gerektiği; öte yandan, nihai ÇED raporunda yer alan güneyli rüzgarların olduğu günler boşaltım yapılmamasının tek başına yeterli bir tedbir olmadığı, zira rüzgarın da günlük olarak farklılık gösterebileceği ya da meteorolojik olaylar neticesinde dökülen malzemenin kıyıya zarar verebileceği; bu bağlamda koruma yöntemlerinin her türlü senaryo dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği;
– Projenin kara ve deniz ortamındaki flora ve yaşam alanlarına yönelik etkilerinin değerlendirilmesi sonucunda; nihai ÇED raporunun proje alanı ile ilgili salt literatür taramasına dayalı bir bölüm şeklinde hazırlandığı, oysa gözleme ve literatür taramasına dayalı verilerin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği; öte yandan nihai ÇED raporunda tarama yapılacak alan ile ilgili gözleme dayalı veri (bilirkişi raporunda sehven “seri” olarak yazılmıştır.) yer almadığından, ilgili alandaki zarar görmesi muhtemel canlı türleri, beslenme ve yuvalama alanları, vb. konularda bilimsel bir değerlendirme yapmanın teknik olarak mümkün olmadığı; bu bağlamda tarama yapılacak alandan SCUBA dalıcılar, video kaydı, vb. yöntemlerle yerinde tespit ve görsel veriler alınmasının önemli olduğu, bu süreçte ayrıca güncel fizikokimyasal ölçüm sonuçları (çözünmüş oksijen, klorofil-a, besleyici element derişimleri) gibi bölgedeki canlı ve su kalitesinin değerlendirilmesine ilişkin veri sağlayacak ölçümler yapılmasının da yararlı olacağı; öte yandan, tarama yapılacak sahadaki materyalin parçacık boyutlarına nihai ÇED raporunda yer verilmesine karşın, tarama faaliyetleri esnasında bu parçacıkların akıntılar, resüspansiyon (yeniden çökelme), vb. etkilerle ne kadar mesafeye taşınabileceği, taşındığı noktalarda kesit kalınlığının kaç cm örtü tabakası oluşturabileceğinin de hesaplanması gerektiği; bu verinin tarama işlemleri sırasında oluşacak kontaminasyonun proje alanı yakınında bulunan Fener Gölü’ndeki mevcut üreme, beslenme, barınma alanlarına etki edip etmeyeceği konusunda da bilimsel açıdan değerlendirme yapabilmek için zaruri bilgiyi sağlayacağı;
– Projenin jeoloji mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; nihai ÇED raporunda genel jeoloji anlamında çok geniş bir alanın ayrıntılı jeolojik bilgilerinin verildiği, ancak tesisin yapılacağı alanda yapılması planlanan iskele için yeterli detayın bulunmadığı, inşaat aşamasında iskelenin oturacağı ana kaya için net ifadelere rastlanmadığı, raporun “2.10.2 Proje Alanı ve Etki Alanının Jeolojisi” başlığı altında verilen bilgilerin karaya mı, deniz tabanına mı ilişkin olduğu hususunun anlaşılamadığı, bu başlığın daha ayrıntılı açıklaması gerektiği; proje sahasındaki aktif fayların tespitinin özellikle iskele yapısının güvenliği açısından ayrıntılı biçimde açıklanmasının yararlı olacağı; “Söz konusu saha ve planlanan yapının yeraltı ve yerüstü sularına olumsuz bir etkisinin olacağı düşünülmektedir. Yine raporda yerüstü sularının korunması anlamında gerekli taahhütlerin verildiği görülmektedir.” ifadesine yer verilmek suretiyle görüş (Ancak bilirkişi raporunda belirtilen görüşe yönelik herhangi bir değerlendirme ve gerekçeye yer verilmediği görülmektedir.) bildirildiği;
– Sonuç olarak, dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı ile yapılması planlanan projenin, gürültü, titreşim ve emisyon kirliliğine yol açıp açmadığı, “doğal bitki örtüsünün, ekili alanların, hayvancılığın, ulaşım ve trafiğin, yeraltı ve yerüstü sularının, toprak yapısının ve hayvanlar için doğal hayatın” olumsuz etkilenip etkilenmediği ve “çevresel kirliliğe sebebiyet verilip verilmediği” sorularına eldeki veriler ışığında olumlu bir görüş verilemeyeceği yolunda görüş bildirildiği görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davalı ve davalı yanında müdahil şirket tarafından verilen bilirkişi raporuna itiraz ve temyiz dilekçelerinde; dip tarama malzemesinin özellikleri ve akıntı ile ilgili çalışmaların detaylı olarak değerlendirildiği “Hidrografik, Oşinografik ve Jeofiziksel Değerlendirmeler Raporu”nun nihai ÇED raporu ekinde yer aldığı; dip tarama ve boşaltım faaliyetine ilişkin izleme ve raporları çalışmaları kapsamında, dip tarama faaliyeti sonucunda oluşan malzemenin boşaltıldığı deniz alanında oluşabilecek değişikliklerin tespit edilmesi amacıyla Dip Tarama Malzemesinin Çevresel Yönetimi Yönetmeliği Ek-1’de yer alan Tablo 5’te belirtilen parametreler dahilinde izleme çalışmaları yapılacağına, izleme çalışmalarının, en az 5 örnekleme noktasında deniz yüzeyinden numuneler alınıp ayrı ayrı analizleri yapılarak gerçekleştirileceğine, numune alım noktalarının, boşaltım alanının ortasından ve boşaltım faaliyetinin etkileyebileceği deniz alanının sınırlarında olacak şekilde belirleneceğine, boşaltım faaliyeti öncesinde deniz ortamının mevcut durumunu tespit etmek
amacıyla yapılacak ilk izleme çalışmasının “Dip Tarama Çevresel Yönetim Planı”na ilave edileceğine yönelik taahhütlere yer verildiği; öte yandan, 14/01/2020 tarihli, 31008 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Dip Tarama Malzemesinin Çevresel Yönetimi Yönetmeliği uyarınca hazırlanan “Dip Tarama Çevresel Yönetim Planı”nın, Kocaeli Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün …/10/2021 tarihli işlemi ile uygun bulunduğu; gemi, duba, vb. yüzey araçlarının kullanılma sıklığı ve emisyon miktarına yönelik hesaplamaya yer verilmediğine yönelik bilirkişi görüşünün yerinde olmadığı; nihai ÇED raporunun 192. sayfasında “…tarama malzemesinin ıslak durumda gemilerle taşınacak olması nedenlerinden dolayı deniz araçlarında kullanılacak yakıt tüketimi sonucu oluşacak emisyon dışında bir emisyon oluşumu beklenmeyeceği…”nin açıkça ifade edildiği, bu bağlamda gemilerin yakıtından kaynaklanan emisyonun ciddi miktarda bir sorun teşkil etmeyeceği; gürültü konusunda bilirkişi heyetince yapılan değerlendirmelerin yerinde olmadığı, zira sanayi bölgesinde yer alan tesisin gürültü izninden muaf olduğu, ayrıca nihai ÇED raporunun ilgili kısımlarında gürültü hesabına ilişkin birçok veri ve değerlendirmeye yer verildiği; İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde yer verilen inşaat aşamasında iskelenin oturacağı ana kaya için net ifadelere yer verilmediğinin belirtilmesinin ve iskele yapısının depreme dayanaklılığına ilişkin ayrıntılı bir tespitin yapılmadığına yönelik değerlendirmelerin yerinde olmadığı, zira uyuşmazlık konusu proje kapsamında iskele yapısında bir değişiklik ve müdahaleye gidilmeyeceği, başka bir anlatımla söz konusu iskelede uyuşmazlık konusu proje kapsamında yeni bir inşaatın yapılmasının söz konusu olmadığı, (nihai ÇED raporunda “İskele yanaşma yüzeyine yanaşan gemi tonajlarının artırılması işlemi ile ilgili olarak herhangi bir inşaat faaliyeti gerçekleştirilmeyeceği, mevcut iskele yapısının halihazırda belirtilen tonajlara hizmet verecek kapasiteye sahip olduğu belirtilmiştir), kaldı ki nihai ÇED raporu ekinde yer alan “… – İzmit Rafinerisi A Bölgesi Mevcut Deniz Yapıları Teknik Değerlendirme Raporu”nda iskele kazık karakterleri, zemin sondaj kesitleri ve zemin özelliklerinin belirlendiği; nihai ÇED raporunun “2.10.2 Proje Alanı ve Etki Alanının Jeolojisi” başlığı altında verilen bilgilerin deniz tabanına ait olduğu hususunun açık olduğu, zira tarama faaliyetinin yapılacağı alanın sadece deniz tabanında yapılacağı hususunun proje kapsamında açıkça anlaşılabilecek nitelikte olduğu; projenin yeraltı ve yerüstü sularına olumsuz bir etkisinin olacağına yönelik değerlendirmenin ise soyut ve dayanaksız olduğuna yönelik iddia ve itirazlarda bulunulduğu görülmektedir.
Öte yandan, 14.400,67 m2 alanda 29.750 m3 dip tarama işleminin yapılmasının planlandığı ve dip tarama işlemi sonrasında mevcut durumdaki Faz-2 İskelesinin kuzey kısmındaki yanaşma yüzeyine yanaşacak gemi tonajının 40.000 DWT’den 55.000 DWT’ye; güney kısmındaki yanaşma yüzeyine yanaşacak gemi tonajının ise 100.000 DWT’den 165.000 DWT’ye çıkartılmasının planlandığı hususu ile dava dilekçesinde söz konusu artışın gemi trafiği ile gemi trafik güvenliğine olumsuz etkileri olacağı, nihai ÇED raporunda proje sırasında iskeleye yanaşacak gemilerin emniyetli manevra şartları ile istenmeyen arızalar esnasında yol açacağı risklerin gemi seyrine ve manevra şartlarına ilişkin bir simülasyon çalışmasına yer verilmiş ise de, söz konusu çalışmanın uyuşmazlık konusu projeye özel olarak hazırlanmadığına yönelik iddialarda bulunulduğu hususu birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu proje kapsamında hazırlanan nihai ÇED raporunda, iskele yanaşma yüzeyine yanaşacak gemi tonajındaki ciddi artışın gemi trafiğine etkileri ve gemi trafiğinin emniyetli yapılabilmesi için gerekli önlemlerin bilimsel ve teknik yönden yeterliliği konusunda değerlendirme yapabilecek gemi trafiği konusunda uzman “kılavuz kaptan”, “deniz ulaştırma işletme mühendisi”, “gemi inşa mühendisi” veya “gemi makineleri işletme mühendisi”nin bilirkişi heyetinde bulunmadığı görülmektedir.
Yukarıda verilen bilgiler ışığında, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olmadığı sonucuna varıldığından, uyuşmazlığın tereddüte mahal vermeyecek şekilde çözümlenebilmesi amacıyla, bilirkişi raporuna itiraz ve temyiz dilekçelerindeki iddialar ile yukarıda yer verilen hususlar da dikkate alınarak, dava konusu projenin gerçekleştirilmesinin, kamu yararı ve çevre dengesi gözetilerek çevresel açıdan oluşturabileceği muhtemel zararlar ile (nihai ÇED raporunda yer verilen taahhütlerin bilimsel olarak değerlendirilmesi yapılmak suretiyle) bu zararların alınacak önlemlerle giderilebilmesinin mümkün olup olmadığının, aralarında çevre mühendisi, deniz jeolojisi alanında uzman jeoloji mühendisi, deniz biyolojisi alanında uzman biyolog ile kılavuz kaptan, deniz ulaştırma işletme mühendisi, gemi inşa mühendisi veya gemi makineleri işletme mühendisi (deniz trafiğine yönelik sayılanlardan yalnızca biri) olmak üzere, gerekirse başka dallardan da öğretim üyeleri seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması ve projenin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi suretiyle düzenlenecek rapor dikkate alınarak, işin esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yukarıda niteliği belirtilen bilirkişi raporuna dayanılarak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalı ve davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 08/02/2023 tarihinde usulde oyçokluğu, esasta oybirliğiyle karar verildi.