Danıştay Kararı 6. Daire 2022/1909 E. 2022/12399 K. 30.12.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/1909 E.  ,  2022/12399 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/1909
Karar No : 2022/12399

TEMYİZ EDENLER: 1- (DAVALI) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI YANINDA MÜDAHİL)S.S. … Konut Yapı Kooperatifi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Odası (… Şubesi)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, … Mahallesi, … ve … sayılı adalar ile kadastral … sayılı parsele yönelik 1/25000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin onaylanmasına ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli ve …sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden; imar planlarının değiştirilebilmesi için, öncelikle kamu yararının gerektirdiği geçerli nesnel, bilimsel ve teknik zorunluluğun aranmasının gerektiği, yapılan plan değişikliği ile Gölbaşı ilçesi … ve … ada ve kadastro … sayılı parsellerde emsal artışı ve bununla birlikte nüfus artışı yapıldığı, dava konusu plan değişikliğinde önerilen iki plan notu ile “Yüksek yoğunluk” getirildiği, konut alanı için emsal değerin 0.30’dan 2.20’ye çıkarıldığı, …Mahallesi, … ve …adaların tevhiden 12.500 metrekare olan mevcut toplam inşaat alanının artırılarak 152.100 metrekareye yükseltildiği, konut sayısının da 63’den 845’e çıkarıldığı Yençok: serbest olarak düzenlendiği, böylelikle nüfus ve yapılaşma alanının 10 katın üzerinde artırıldığı, ancak sosyal ve teknik altyapının artmadığı, ek nüfus için hizmet etki alanında sosyal ve teknik altyapı alanlarının ayrılmadığı, yüksek yoğunluklu konut alanı önerisine karşılık gerçekleşecek nüfus artışı için gerekli donatıların kadastro … sayılı parselde karşılanacağı önerilmekte ise de bu adalar ile kadastro… sayılı parseller arasında mekansal birliktelik bulunmadığı, plan notlarının (özellikle plan notları 2, 4, 5, 7, 8 ve 9) yürürlükteki planlama mevzuat ve hükümlerine aykırı olarak emsal artışı ve kullanım hakkı yaratması nedenleriyle imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine ve planlama tekniğine uygun olmadığı ve kamu yararı göz önüne alınarak hazırlanmadığı, dava konusu tek bir parselde ayrıcalıklı imar hakları artışı nedeni ile ortaya çıkan teknik ve sosyal donatı alanları ihtiyacı için, nüfus ve yapılaşma artışı öngörülen bölgenin dışında ve erişilebilirlik açısından da mevzuata uymayan bir alanın tanımlanmasının hem imar mevzuatına hem de şehircilik ilkelerine aykırı bulunduğu, dolayısıyla imar mevzuatında yer alan plan değişikliğini zorunlu kılan nedenlerin ortaya konulmaması ve sadece dava konusu parselde imar haklarının arttırılması kararı verilmesinin mevzuata aykırı olduğu, bununla birlikte, yürürlükteki imar mevzuatı çerçevesinde değerlendirildiğinde imar hakkı artışına izin veren plan değişikliğine karşılık verilen taahhüt yoluyla okul yapımı ya da benzeri hizmet alanlarının oluşturulması ya da herhangi başka bir yol ile Belediye ile pazarlık yapılmasının yeri olmadığı, belediyeye verilen taahhüt karşılığında alındığı anlaşılan ek imar haklarının, başka imar planı değişikliklerine emsal oluşturacağı ve yapılan taahhüttün büyüklüğüne göre imar hakkı artışı elde edilebileceği algısını yaygınlaştıracağı, kamusal bir hizmet olan imar planlarının hazırlanması ve onaylanmasında yetkili olan belediyelerin bu türden pazarlıklar karşılığı hayata geçirdikleri plan değişiklikleri ile toplumun bazı kesimleri için ayrıcalıklı imar hakları dağıtabilecekleri algısını yaratmalarının planlamanın eşitlik ilkesinin zedelenmesine neden olacağı, son olarak ise plan değişikliği öngörülen alanın Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesinin bitişiğinde yer aldığı, uluslararası öneme sahip sulak alanlardan olan bu alanlara olası etkilerinin bilimsel olarak irdelenmediği, bu alanlar yokmuş gibi yoğunluk artışı getirildiği anlaşıldığından, dava konusu işlemlerin imar mevzuatına, şehircilik ilkeleri ile planlama tekniğine ve kamu yararına uygun olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş; bu karara karşı davalı idare ve müdahil (davalı) tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: Yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, “…nolu parselin nüfus artışı olan Gölbaşı İlçesi … ve … adalara kuş uçuşu 3,25 km uzakta bulunduğu, ulaşım bağlantısının da doğrudan olmadığından bu mesafenin fiiliyatta 3,25 km’den daha uzun bir hale geleceği, yani yapı yoğunluğu ve nüfus artışı getirilen adalarla fiziksel ilişkisi olmayan bir bölgede (Kd … nolu parsel) kentsel donatı alanı önerilmesinin bir yararının bulunmadığı, diğer bir deyişle bu kentsel donatı alanlarının nüfus artışı getirilen konut alanlarına hizmet etmesinin mümkün görünmediği, imar mevzuatında donatılar ve yaşam alanları arasındaki ilişkinin çok açık tariflendiği, Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 12. maddesinde düzenlenen bu yaklaşımın temelinin donatı alanlarına “erişebilirlik” ilkesine dayandığı, ayrıca erişebilirliğin “kuş uçuşu” mesafe üzerinden değil, topoğrafik eşikler, yol sistemi, çevredeki diğer kullanımlar da göz önünde bulundurularak tarifleneceği, dava konusu meclis kararı ile “sosyal ve teknik altyapı standartları”nın da düştüğü; dava konusu plan değişikliğinin Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırının bitişiğinde ve Gölbaşı Bölgesi Su Toplama Havzası sınırı içinde kalan ekolojik hassas bir bölgede yoğunluk artışı getirilmesi ve yapılaşma baskısının artırılması ve bu yöndeki gelişmelerin önünü açarak etrafındaki henüz yapılaşmamış doğal nitelikli alanlar için olumsuz emsal teşkil etmesinin mevzuat hükümlerine, planlama ilke ve esaslarına ve kamu yararına aykırı nitelik taşıdığı” şeklindeki tespitlere yer verildiği; uyuşmazlık konusu plan değişikliklerinin açıklama raporu incelendiğinde, söz konusu kadastral parsellerin Gölbaşı Bölgesi Su Toplama Havzası sınırı içerisinde kalmasına karşın, bu hususa yönelik hiçbir bilgiye, veriye ya da analize yer verilmediği, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin 26. maddesi uyarınca, imar planlarında sosyal ve teknik altyapı hizmetlerinin iyileştirilmesinin esas olmasına karşın, buna aykırı olarak, nüfus artışı getirilen konut alanlarına hizmet etmesi mümkün görünmeyen bir alanda donatı planlanması nedeniyle, alanda yaşaması öngörülen nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik altyapı standartlarını düşüren nitelikte olan, öte yandan bölgenin Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırının bitişiğinde ve Gölbaşı Bölgesi su toplama havzası sınırı içinde kalmasına karşın, bu husus tamamen göz ardı edilerek hazırlandığı anlaşılan dava konusu imar planı değişikliklerinde bu yönleriyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Temyize konu kararın usul ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…’IN DÜŞÜNCESİ: Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edilen ve yürürlükte bulunan 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı, “Uygulamaya Yönelik Çevre Plan Koşulları” başlıklı kısmında, “Türkiye Cumhuriyetinin Başkentinin planlı kentleşmesini yönlendirmeyi hedefleyen üst ölçekli plan olduğu, Ankara’da yapılacak tüm araştırma, planlama, projelendirme ve uygulama çalışmaları için üst ölçekli referans çerçevesi olduğu belirtilmiştir. Planın “Uygulamaya Yönelik Çevre Plan Koşulları, Temel İlkeler, 9.Plan Değişiklik Koşulları” başlıklı kısmında da, “Bu planda değişiklik yapılması Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin bilimsel nitelikte bir tespit değerlendirme raporuna dayandırılarak hazırlanmış ve ‘bütün-parça’ ilişkisini bozmayacak nitelikteki değişiklik önerisini onaylaması ile mümkündür. Kent ve kamu yararına zorunlu olmadıkça değişiklik yapılmaması, “Plan Yapımına ait Esaslara Dair Yönetmelik (Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin)” hükümlerine uyulması zorunludur.” düzenlemesi yer almaktadır.
Dava konusu imar planı değişikliğinin “Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin bilimsel nitelikte bir tespit değerlendirme raporuna” dayandırılmamıştır. Plan değişiliği parsel ölçeğinde, mülkiyet desenine bağlı olduğundan “bütün-parça ilişkisini” bozar niteliktedir. Açıklama raporunda kent ve kamu yararının zorunlu kıldığına dair bir tespit de bulunmamaktadır.
2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planının “Uygulamaya Yönelik Çevre Plan Koşulları B.2.1.Meskun Alanları B.2.1.3 Planlı-Yapılaşmamış Konut Alanları” kısmında, “Onaylı imar planları ile getirilen koşullar dışında Planlı-Yapılaşması Tamamlanmamış Konut Alanlarında tek parselde veya birleştirilmiş parsellerde yapı ve nüfus yoğunluğunu artıracak, inşaat alanı ve kat adedi değişiklikleri yapılmayacaktır.” ifadeleri yer almaktadır. Ancak imar planı değişikliği, planlı-yapılaşması tamamlanmamış konut alanında kalmasına karşın tek parselde veya birleştirilmiş parsellerde yapı ve nüfus yoğunluğunuile inşaat alanını artıracak, kat adedini yükseltecek bir içeriktedir.
Yine 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planının “Uygulamaya Yönelik Çevre Plan Koşulları B.2.1.Meskun Alanları B.2.2.2. “Öneri Gelişme Konut Alanı” kısmında da, planlı ancak yapılaşmasını tamamlamamış, gelişmesi kayıt altına alınması gereken en yükseği orta yoğunluklu olarak yerleşime açılan gelişme konu alanlarında, bölge bütününde parçacı ve diğer alanların uygulamaya geçmesini güçleştirecek uygulamalar yerine, nazım imar planlarında tarif edilecek etap sınırları bütününde uygulama yapılması esastır.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu kapsamda, uyuşmazlığa konu parselin/parsellerin bulunduğu alanda revizyon imar planı yapılması gerekmektedir.
Öte yandan, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 14.06.2014 tarih ve 29030 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 8.maddesinin 1.fıkrasında, “Mekânsal planların, plan değişiklilerinin, revizyon ve ilavelerin hazırlanması sürecinde, kamu kurum ve kuruluşları veya plan müelliflerince planın türüne ve kademesine göre bu Yönetmelikte genel başlıklar halinde belirtilen konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veri, görüş ve öneriler elde edilerek gerekli analiz, etüt, araştırma ve çalışmalar yapılır.” düzenlemesi yer almasına karşın “gerekli analiz, etüt, araştırma ve çalışmalar” yapılmamıştır. Aynı maddenin 9.fıkrasında da “Planlama alanı ve yakın çevresi ile alanın bölge veya kent bütünü içindeki konumunu belirlemek üzere; eşik analizi, yerinde yapılan incelemeler gibi fiziksel çalışmalarla birlikte, bilimsel tekniklere dayalı, ekonomik, sosyal, kültürel, politik, tarihi, sektörel ve teknolojik araştırmalar ile sorunlar ve potansiyel analizi yapılır. Ayrıca yürürlükteki planla ilgili gerekli çalışma ve değerlendirmeler de yapılır. Gerektiğinde güçlü, zayıf yönler ile fırsatları ve tehditleri içeren analiz yöntemi kullanılır. Bu çalışmalar araştırma raporunda yer alır.” düzenlemesine yer verilmiş olmasına karşın anılan hususlara ilişkin herhangi bir araştırma raporu dosya içeriğinde bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin 9.maddesinin 4.fıkrasında, “Plan değişikliklerinde, değişiklik gerekçesi ve yapılan gereklilik analizlerini ayrıntılı açıklayan plan raporu hazırlanması zorunludur.” düzenlemesi bulunmaktadır. Dava dosyasında, bu düzenlemede yer alan plan raporu bulunmamaktadır.
Yine, Yönetmeliğin 11.maddesinin 1.fıkrasında, “İmar planlarının yapımı ve değişikliklerinde planlanan alanın veya bölgenin şartları ile gelecekteki gereksinimleri göz önünde tutularak kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanlarında bu Yönetmeliğin EK-2 Tablosunda belirtilen asgari standartlara ve alan büyüklüklerine uyulur.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu düzenlemede yer alan ve Yönetmeliğin EK-2 Tablosunda belirtilen asgari standartlara ve alan büyüklüklerine göre belirlenmesi gereken sosyal ve teknik donatı alanları tür ve büyüklük bakımından yetersizdir.
Yönetmeliğin 26.maddesinnin 1.fıkrasında ise, “İmar planı değişikliği; plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozmayacak nitelikte, kamu yararı amaçlı, teknik ve nesnel gerekçelere dayanılarak yapılır. İmar planlarında sosyal ve teknik altyapı hizmetlerinin iyileştirilmesi esastır. Yürürlükteki imar planlarında öngörülen sosyal ve teknik altyapı standartlarını düşüren plan değişikliği yapılamaz. Kat adedi veya bina yüksekliğini artıran imar planı değişiklikleri, yörenin yerleşim özellikleri, dokusu ve kimliği dikkate alınmak suretiyle, şehrin veya alanın yakın çevresinin silüeti, yapıların güneşe göre cephesi ve yönlenmesi özelliklerini olumsuz yönde etkilememesi esas alınarak yapılır. İmar planında verilmiş olan inşaat emsalinin, kat adedinin, ifraz şartlarının değiştirilmesi sonucu nüfus yoğunluğunun artırılmasına dair imar planı değişikliklerinde: artan nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik altyapı alanları standartlara uygun olarak plan değişikliğine konu alana hizmet vermek üzere ayrılır. Yoğunluk artıran veya kentsel ulaşım sistemini etkileyen imar plan değişikliklerinde, kentsel teknik altyapıya yönelik etkilerin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla ayrıca kentsel teknik altyapı etki değerlendirmesi raporu, analizi hazırlanır veya hazırlatılır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Ancak dava konusu imar planı değişikliğinde, mevcut planlarda Emsal=0,30 ya da 0,50 yapılaşma hakları tanımlandığı ve çevrede bu emsalde yapılar bulunduğu halde, dava konusu plan değişikliğinde ayrıntılı araştırma, inceleme ve bilimsel tespitler yapılmadan, Emsalin 2,00’ye yükseltildiği, nüfus ve yapı yoğunluğunun artırıldığı, bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelere dayanmadığı, değişikliğin kamu yararından kaynaklanan bir ihtiyaçtan yapılmadığı, bireysel bir isteme dayandığı, mevcut imar planının devamlılığı ve bütünlüğünü ve donatı dengesini bozduğu, plan değişikliğinin parsel bazında, mülkiyet desenine dayalı parçacıl bir yaklaşımla yapıldığı, bu anlamda plan esaslarına, eşitlik ilkesine ve mevzuata uygun olmadığı, bölgenin ihtiyaçları belirlenmeden ve yakın çevresi ağırlıkla düşük yoğunluklu konut olarak yapılaşması öngörülmüş iken belli parsel ya da parsellerin ele alınarak bu ölçekte değişikliğe gidilerek yüksek oranda yapı ile nüfus yoğunluğu artırıldığı, artırılan nüfus karşısında yetersiz miktarda ve türde sosyal ve teknik altyapı alanları ayrıldığı, önceki imar planı kararlarında belirtilen mevcut ulaşım kapasitesinin arttırılmadığı, mahalle, semt ve bölge ölçeğinde ayrılan eğitim, sağlık, dini, kültürel vb. sosyal ve teknik altyapı alanlarının yeterliliği araştırılmadan ve yakın çevredeki yapılaşma haklarından oldukça yüksek ilave nüfus artışı yapıldığından imar planı değişikliğinin hukuka ve mevzuata aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu imar planı değişikliklerinin yukarıda yer verilen gerekçelerin eklenmesi suretiyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, … Mahallesi, … ve … sayılı adalar ile kadastral … sayılı parsele yönelik 1/25000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin onaylanmasına ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli ve … sayılı kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT: 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5.maddesinde nazım imar planı “varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan planı,” uygulama imar planı da, “tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan” olarak tanımlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Günümüzde plansız ve aşırı kentleşme olgusu sağlıklı kentleşmenin önündeki en ciddi engel olduğundan kentsel gelişmenin yönlendirilmesinde imar planlaması ile yön, şekil ve büyüklükle ilgili belirlemeler yapılması zorunludur. Kentsel planlama sürecinde zorlayıcı, kısıtlayıcı ve yönlendirici kararların tümü birden rol oynar. Çağdaş bir kentin oluşturulması ve yaşatılması için aşırı yapılaşmanın etkisinden korunmuş kent estetiği ve kentleşme kalitesini yükseltici alanların oluşturulması zorunludur.
İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanması gerekmektedir.
İmar planları, durağan, değişmeyen, statik belgeler değillerdir. İmar planlarının hazırlanmasında planlama alanına dair öngörülen nüfus, toplumsal, iktisadi ve kültürel değişimin, öngörülenden daha hızlı bir biçimde değişmesi mevcut imar planlarının bu değişime koşut olarak yeniden değerlendirilmesi ve değişimin büyüklüğü nispetinde üst ölçekli planlara da bu değişimin yansıtılması gerekmektedir. Bu değişimin imar planlarına yansıtılması bakımından mevzuatta “revizyon imar planı”, “ilave imar planı”, “imar planı değişikliği” gibi araçlar geliştirilmiştir. Başka bir ifadeyle, bu düzenlemeler, imar planlarının ihtiyaçları karşılayamadığı ve uygulamasının sorun teşkil ettiği durumlarda başvurulacak yollar olarak gösterilmiştir. Sonuç olarak, üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkeleri, stratejileri ve kararlarına aykırı olmamak, onlarla uyum içinde kalmak koşulu ile, alt ölçekli planlarda değişen koşul ve gereksinimlere yanıt verecek değişikliklere gidilebileceği, planlama sürecinin dinamik yapısının kaçınılmaz bir sonucudur.
Öte yandan, kentleşmenin hızlı bir biçimde gerçekleştiği ve kentsel alandaki yapılaşma baskılarının ciddi oranda arttığı ülkemizde imar planlarının öngörüsünün üzerinde yeni koşulların oluşması halinde belli öngörülere göre hazırlanmış yürürlükteki imar planlarının, üst ölçekten en alt ölçeğe kadar yenilenmesi gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen ölçütlere göre hazırlanan imar planları zamanla planlanan alandaki koşulların zorunlu kıldığı biçimde ve yasalarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilebilir. Yapılan plan değişikliklerinin amaç yönünden yargısal denetimi bu değişikliği zorunlu kılan nedenlerin irdelenmesi yoluyla yapılır. Bu irdelemeden sonra, sadece plan kapsamına alınan belirli bir yerin plan içindeki durumu incelenerek sonuca varılamayacağı, planlanan alanın özel niteliklerinin yanı sıra planın bütünlüğü içinde planlanan yörenin koşulları, taşınmazın bulunduğu bölgenin genel özellikleri, çevre, ulaşım, trafik gibi ilişkilerinin kapsamlı bir biçimde ele alınarak kamu yararına uyarlık bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği açıktır.
İmar planlarında değişiklik yapılırken kentsel planlamanın en temel unsurlarından birisi, imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesine göre alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine ve kararlarına uyumunun gözetilmesidir.
3194 sayılı İmar Kanununda da belirtildiği gibi nazım imar planı gibi üst ölçekli imar planları, alt ölçekli imar planlarına göre daha genel, soyut ve kapsamlı olduğu, temel ilkelerin, stratejilerin ve bunların belirlediği ana planlama kararlarının tespit edildiği belgelerdir. Bu sebeple, üst ölçekli imar planlarında belirlenen parsel fonksiyonlarının konum ve büyüklüklerinin alt ölçeğe aynen aktarılması yerine ölçeğinin gerektirdiği ayrıntıların yer alması tabiidir. Başka bir ifadeyle, planlama alanına yönelik olarak, alt ölçekli planların, üst ölçekli planlarda belirlenen kullanımlardan daha fazla detay içerebileceği planlamanın temel unsurlarından birisi olsa da bu farklılaşmanın ne ölçüde olması gerektiği önem arz etmektedir. Bu çerçevede, üst ölçekli planda belirlenen temel kullanım belirlemesinin alt ölçekli plana aktarılması ve alt ölçekte yer alan kullanımın bu temel kullanım ile çelişmemesine dikkat edilmesi gerekmektedir. Üst ölçekli planda belirlenen temel kullanım ile çelişmeyen ancak alt ölçekli planda bu kullanımın gerektirdiği belli diğer kullanımlar da yer alabilecektir.
Dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgenin geniş kapsamlı olarak Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edilen 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı ile planlandığı, sözü edilen planın Plan Açıklama Raporunun 9 sayılı Planlama Bölgelerinin İrdelenmesi kısmının, 9.1. sayılı Planlama Bölgeleri Tespiti ve Bölgecikler bölümünün 3. sayılı Güneybatı Planlama Bölgesi kısmında, “kentin 1980’li yılların sonundan itibaren en fazla speküle edilen ve en önemli kentsel gelişmelerin yaşandığı alanı tanımlamaktadır. Eskişehir Yolunun temel omurga olduğu, Çankaya, Yenimahalle ve Gölbaşı ilçelerinin bir bölümünün kaldığı bölge, daha önce otoyol içi ve dışı olmak üzere ele alınmış, bölgeyi Temelli ile birleştiren farklı ölçeklerde plan onamaları gerçekleştirilmiştir. Kentin en yoğun speküle edilen bu koridorunun mevcut planların da gözden geçirilmesi ve gereğinde revizyonu suretiyle “Güneybatı Ankara Koridoru” olarak havza bazında ele alınması öngörülmektedir.” ifadesine yer verilmiştir.
Yine aynı açıklama raporunun Güneybatı Planlama Bölgesi başlığı altında Belediyelerin Onaylı Planlarının İrdelenmesi kısmının KY4-İNCEK-KIZILCAŞAR altkısmında, “İncek (55) üst bölgeciğinin oluşturduğu kentsel yerleşik doku ile bu alanla bütünleşen ve süreç içerisinde planlama çalışmaları tamamlanarak yapılaşmaların başladığı İncek – Kızılcaşar –Taşpınar konut gelişme bölgelerini tanımlamaktadır. Bu bölgeyi oluşturan bölgelerde 2000 yılı nüfus sayımına göre 7.987 kişinin yaşadığı bilinmekle birlikte bu nüfusun yaklaşık tamamının onaylı planlarına göre yapılaşması tamamlanmış alanlarda, geriye kalan çok az miktarının ise dönüşüm sürecinde bulunan kırsal yerleşim dokusunda yaşadığı hesap edilmiştir. Günümüzde üst /orta gelir grubunun yer şeçtiği ve yoğun bir yapılaşma eğiliminin bulunduğu İncek –Kızılcaşar bölgesi aksındaki bu eğilimi kontrol altına alarak kentsel gelişme eğilimini yönlendirmek üzere büyükşehir belediyesince sürdürülen planlama çalışmaları ile 65.000 kişilik bir nüfus ataması yapılmıştır. Günümüze kadar yapılan planlama çalışmalarında bölge için belirlenen 65.000 kişilik plan nüfusu kapasitesinin hayata geçirilmesi öngörülmüştür.” tespiti bulunmaktadır.
Plan açıklama raporunun anılan kısmın Kentsel Gelişme Alanları (KG) KG3-BEYTEPE- ALACAATLI-DODURGA bölümünde ise, “Ankara kentsel yerleşik alanının güneybatı kesiminde Çevre otoyolunun iç kısmında Çayyolu-Ümitköy bölgesi ile İncek- Kızılcaşar bölgesi arasında kalan ve daha önce gerek bakanlıkça onaylı 1/50000 ölçekli plan revizyonu gerekse bu plana dayalı alt ölçekli planlama çalışmaları tamamlanarak inşaat uygulamalarına başlanan alanları kapsamaktadır. Bu alanlar 2023 planlama çalışmaları kapsamında “Onaylı Planlarla Belirlenmiş Gelişme Konut Alanları” olarak ele alınmıştır. Bu alanlar için yapılan planlama çalışmaları ile bölgede 270.000 kişinin yaşamasına yönelik plan kararları üretilmiştir.” ifadesi yer almış, “Kentsel gelişme bölgesinin yerleşik alanlara uzak bir konumda olması nedeniyle altyapı maliyetinin yüksek olacağı gözönüne alınarak ferdi inşaat uygulaması yerine örgütlenmeye ve etaplamaya dayalı konut üretimi politikasının hayata geçirilmesi sağlanacaktır.” ifadesiyle bölgeye ilişkin strateji benimsenmiştir.
Yine KG5-TULUNTAŞ-KOPARAN kısmında da, “Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca üst ölçekli plan onaması ile buna dayalı alt ölçekli planlama çalışmaları ile kentsel gelişme alanı olarak tespit edilen Tuluntaş, Koparan, Hallaçlı, Velihimmetli bölgesi 2023 planlama çalışmasında yeniden etüd edilmiş bölgenin özellikle tarımsal arazi yapısı ve Özel Çevre Koruma Bölgesi aküferi olarak ön plana çıkan vadi tabanları ve su kaynakları dikkate alınarak kentsel gelişmenin güneyde Koparan bölgesinde sonlandırılarak; tarım alanlarını ve Özel Çevre Koruma bölgesini baskı altına alabilecek nitelikteki Velihimmetli ve Hallaçlı civarında öngörülen konut gelişme alanlarının 2023 planı döneminde yerleşime açılmaması
yaklaşımı benimsenmiştir.
Bakanlıkça onaylanan üst ölçekli plan ile Güneybatı aksına ataması yapılan 900.000 kişilik nüfusun yaklaşık 120.000 kişilik kısmı bu kesimi oluşturmaktadır. Bölgeye ilişkin Bakanlıkça onaylanan 1/50000 ölçekli üst ölçekli planlama çalışması ile belirlenen yoğunluk kararları kabul edilmiş, Bakanlıkça bölge için öngörülen 120000 kişilik nüfus ataması, Hallaçlı ve Velihimmetli kısımların iptal edilmesi ile 90.000 kişiye çekilmiştir.” tespiti bulunmaktadır.
Bölgeye ilişkin yapılaşma taleplerini belirleyen ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edilen 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı açıklama raporunda İncek Bölgesinde yoğun yapılaşma eğilimi bulunduğu tespit edilmiş, bu nedenle bu bölge için 65.000 kişilik nüfus öngörülmüştür. Planda Tuluntaş Bölgesi ise kentsel gelişme alanı olarak tanımlanmış ve 90.000 kişilik nüfus öngörülmüştür. Buna göre, bölgede altyapı maliyetinin yüksek olacağı dikkate alındığında ferdi inşaat uygulaması yerine kooperatif gibi örgütlenmeye ve etaplamaya dayalı konut üretimi politikasının hayata geçirilmesinin sağlanması amaçlanmıştır. Nitekim bu bölgede yerleşim taleplerinin tamamına yakınını parsel bazında konut üretimi yerine ada ölçeğinde ve kentsel tasarıma dayalı planlama yaklaşımı ile orta yoğunluklu gelişme anlayışıyla plan değişiklikleri yapılmıştır.
1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planına yönelik yapılan bir çok değişiklik ve bu doğrultuda alt ölçekli planlarda da gerçekleştirilen değişiklikler sonucunda alanın kullanım kararının genel olarak konut olarak belirlenmesi nedeniyle her ne kadar yargı kararıyla iptaline karar verilmiş olsa da Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan 2038 Ankara 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile uyuşmazlığa konu alan, hakim kullanım kararı doğrultusunda mevcut konut alanı olarak belirlenmiştir.
Öte yandan, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan 1/25000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişiklikleri plan raporunda, “son yıllarda hızlanan kamu yatırımları (yol ve altyapı ağı), bölge genelinde hızla gelişen ve kentsel cazibeyi arttıran yatırımlar (TOKİ, SİNPAŞ, İNCEKLOFT, Üniversiteler, özel okullar vb..) ile İncek, Ankara’nın en önemli kentsel gelişme alanı olarak gündeme geldiği, güneye ve batıya yayılma eğilimindeki Ankara Metropolitan alan kentsel nüfus tercihlerinin de daha sağlıklı ve standartı yüksek kentsel yaşam alanları sunan bu bölgelere kaydırıldığı, Çayyolu-Beytepe-İncek aksının bağlanması ile birlikte bu güzergahın, yani Ankara’nın güney-batı bölgesinin cazibesini maksimum düzeyde arttırdığı, 2023 Başkent Ankara, 1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planı öngörüleri içerisinde bu yönde ağırlık kazanan bir senaryo bulunmadığı, bu nazım planın, Ankara kentinde yaşayan nüfusun tercihlerini ve çok ciddi çekim noktaları oluşturan Ankara kenti dışında, bölgesel ve ülke bazında çekim etkisi yaratan kamu ve özel girişim yatırımlarını yönlendirme gücüne sahip olamadığı, bugün Gölbaşı’nın, Türkiye ve bölge ülkeleri genelinde hizmet veren ve verecek sayıları 5’i bulan üniversite kampüs yapılanması ile sayıları 10’u geçen Ankara’da öncelikli tercih konusu olmuş özel okulları ve kampüsleri ile bir okullar bölgesi haline geldiği, bu durumun, yeni yürürlüğe konulan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı çerçevesinde dikkate alındığı ve tedbiren Belediyece “Çevre Düzeni Planı Eşgüdüm Komisyonu” gibi yeni bir süreç tanımlaması yapılmak zorunda kalındığı, bu komisyonun beşer yıllık, periyotlar halinde hazırlayacağı raporun, büyükşehir belediye meclisince görüşüleceği ve bu planın hedef, ilke, strateji ve kararlarında revizyon ve/veya ilaveler gerekiyorsa karara bağlayacağı, 1/25.000 ölçekli nazım imar planının bu eksikliğinin ortadan kaldırıldığı, aynı zamanda, hatalı yorumlamalar nedeniyle, plan iptallerine yol açan 1/25.000 ölçekli nazım imar planının bazı hükümlerinin 1/100.000 ölçekli planın onayıyla etkisiz konuma geldiği, Büyükşehir Belediyesinin üst ölçekli plan kapsamında da alt ölçekli planların revizyonuna hızla yöneleceği, Çayyolu-İncek aksının bağlanması ile birlikte batı koridorunda yer alan ODTÜ, BİLKENT, HACETTEPE (Beytepe) ve ÇANKAYA üniversite kampüs alanlarının da bu sisteme entegre olduğu, yüksek standartlarda kentsel yaşam alanları sunan Çayyolu kentsel alanı ile Beytepe, İncek ve Taşpınar güney batı yayının süreklilik ve maksimum erişebilirlik kazanmasının bu alanın, yani Ankara Metropolitan alanı Güney-Batı yayının kentsel alandaki en önemli yerleşim bölgesi olmasını sağlayacağı, Güneykent kapsamında yapılan planların uzun süre İncek mevcut imarının benzer şekilde(düşük yoğunluklu) devam etmesine karşın şu anda gelinen nokta itibariyle İncek mahallesinden daha ileride bulunan Tulumtaş çanağının tamamının yapılan revizyonlarla yüksek katlı yapılaşmaya dönmesinin de, daha güçlü bir çekim merkezi olan İncek mahallesinin de bu şekilde dönüşümünü kaçınılmaz kıldığı, davalar neticesinde plansız kalan alanın öneri 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli Nazım imar planları, 1/100.000 ölçekli planın öngörüleri ile birlikte yeniden ve ağırlıklı olarak tescile konu olmuş parselasyon planları dikkate alınarak yeniden hazırlandığı” ifade edilmiştir.
Bu bağlamda, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve …sayılı kararıyla onaylanan 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planının nüfus ve yapı yoğunluğu yönünden 2023 yılı hedef ve öngörüsü ile hazırlandığının da gözden kaçırılmaması gerekmektedir.
1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı Açıklama Raporu 9.2.3. sayılı Güneybatı Planlama Bölgesi kısmının Plan Müdahale Biçimi alt kısmında, “yapılacak plan revizyonu ile ulaşım sistemi yeniden kurgulanarak kademelenme yapılması” öngörülmüştür. Bu çerçevede, bölgede öngörülen nüfusa hizmet veren 1, 2 ve 3.derece yol/ulaşım kademelenmesi yapıldığı görülmektedir. Bu çerçevede, Karayolu Projelerine ilişkin 1/50.000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı Değişikliği ile Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, Bilkent Şehir Hastanesi İncek-Pozantı Otoyolu Bağlantısı kavşak düzenlemesi ve çevresine ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı kararı ile 1 nolu Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 109. maddesi uyarınca onaylanıp Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürlüğü ilan panosunda 02.03.2020 tarihinden itibaren 1 (bir) ay süreyle askıya çıkarılmıştır.
Yine, Bilkent Şehir Hastanesi İncek-Pozantı Otoyolu Bağlantısına ilişkin 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama revizyon imar planı Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve …sayılı kararıyla onaylanmıştır. Kararda, Ankara ili çevre düzeni planı ana karar ve öngörüleri doğrultusunda, birbirine entegre edilmek suretiyle Eskişehir Yolu’ndan başlayıp çevre yoluna ve Pozantı Otoyoluna bağlantı sağlanmasının amaçlandığı, Ankara’nın kuzey ve güney bağlantılarını sağlayan yeni bir ana aks olma potansiyeline sahip öneri yol projesinin, Pozantı Otoyolu’nun kent ulaşım sistemine entegre edilmesine imkan sunarak bağlantı yolları ile birlikte kent ölçeğinde acil çözüm bekleyen Haymana Yolu’nun rahatlatılmasına imkan sunacağı, halihazırdaki yolların sürekliliğinin ve devamlılığının sağlanıp taşıt trafiği yükünün azaltılarak trafiğin güvenli hale getirilebileceği, Sağlık Bakanlığınca il, bölge ve ülke ölçeğinde hizmet vermek üzere faaliyete geçen Bilkent Şehir Hastanesinin ulaşılabilirliğinin arttırılmasının ekonomiyi olumlu etkileyeceği, var olan ve artması öngörülen taşıt trafiği yüküne çözüm getirebileceği, aksi halde Ankara’ya, çevre şehirlere ve tüm ülkeye hizmet etmesi öngörülen Bilkent Şehir Hastanesine erişim kabiliyetinin yetersiz olması (seyahat süresinin uzun olması, kat edilecek mesafenin fazla olması gibi) yüzünden emisyonların ve atıkların artacağı ye bu durumun otobüs, dolmuş vb karayolu ile yapılan toplu ulaşımı da olumsuz etkileyeceği bu suretle söz konusu ulaşım aksının elzem olduğu, sorunsuz akan, işleyen ve erişim mesafesini kısaltan yolların varlığıyla taşıt ile yolda geçen zamanın, çevre kirliliğinin, kaynak israfının ve toplum psikolojisi üzerindeki olumsuz baskının azalacağı hususları öngörülmektedir.
Uyuşmazlık konusu taşınmazları da kapsayan bölgede yapılan imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılan dava dosyalarının incelenmesinden ise, Ankara kentinin güneybatı ile güney akslarına doğru büyümekte olduğu İncek ve Tuluntaş bölgelerinin kentin temel gelişim akslarından biri olarak görüldüğü yoğun bir yapılaşma talebi bulunduğu, ayrıca birçok parsele yönelik yüksek yapı yoğunluğu verilen bölgede yine yüksek yapı yoğunluğuna sahip üniversite, hastane, özel okul, kamu kurum ve kuruluşunun yer aldığı gözetildiğinde imar mevzuatı ve şehircilik ilkeleri ile planlama esasları bağlamında Ankara’nın nüfus ve yapı yoğunluğu yönünden 2023 yılı hedef ve öngörüsüyle hazırlanan ve 16.02.2007 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planından başlamak suretiyle bir revizyona tabi tutulması gerektiği kuşkusuz ise de, süreç içerisinde bu yöntem uygulanmadığı için uyuşmazlık konusu alandaki yoğun yapılaşma baskısının, bazı parsellerin iki katlı villa tipi yapılaşmadan çok katlı sosyal ve teknik altyapı ihtiyacını parsel/ada içerisinde karşılayabilecek bir yapılaşma için artık revizyon değil, bir imar planı değişikliği ihtiyacı doğduğu da anlaşılmaktadır.
Dairemizin E:2019/19906 sayılı dosyasında verilen ara kararı üzerine alınan yanıttan Ankara’nın güney batı kesiminde mevcut konut alanlarında iki katlı villa tipi yapılaşmadan site veya korunaklı site biçiminde yapılaşmaya dönük bir değişim talebinin bulunduğu bu tip bir yapılaşma anlayışı ile konut maliyetini artıran imar parseli maliyetinin düşmesine bağlı olarak konut maliyetinin azalmasına ve konut sahipliğinin artmasına neden olunacağı ve bu şekilde kamu yararının artması sağlanabileceği gerekçesiyle imar planı değişikliklerinin yapıldığı ifade edilmiştir.
Burada vurgulanması gereken husus, alanda/bölgede oluşan konut (kooperatif ya da site tipi yapılaşma) hakim kullanım kararı doğrultusunda gerek dava konusu edilmeyerek kesinleşen gerekse yargı kararları sonucunda hukuka uygun bulunan imar planlarına bağlı olarak alanda yapılaşmasını tamamlamak ve yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni almak suretiyle kullanımını sürdüren sitelerin bulunduğu, hakim kullanım kararının bu doğrultuda dönüştüğü hususudur.
Ayrıca çağımızda gelişen ferdi inşaat uygulaması yerine kooperatif/site gibi örgütlenmeye ve etaplamaya dayalı konut üretimine dayalı kentleşme anlayışı içinde site şeklindeki yerleşkelere ağırlık verilmektedir. Planlama alanının içerisinde yol, yeşil alan, spor, rekreasyon gibi sosyal teknik altyapı alanlarının düzenlenmesi, site şeklinde yerleşmelerin doğal bir sonucu olarak görülmelidir.
Bölgede imar planı değişikliklerinin ise; küçük yüz ölçümlü, etki ve yerleşme alanı az olan parsellere yönelik olmayan büyük yüzölçümlü, nüfus öngörüsü fazla, kendi içinde sosyal donatı alanlarını ayıran ayrıca kamuya hizmet edecek sosyal ve teknik altyapı kullanımlarını getiren hatta taşınmaz maliklerinin başka alanda bulunan taşınmazlarını kamuya terk etmek suretiyle yapılaştıkları alanları kapsadığı görülmektedir.
Benzer uyuşmazlıklarda mahkemelerce yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporlarında, uyuşmazlık konusu bölgede çok sayıda ilköğretim, sağlık, lise, park, yeşil alan, cami, belediye hizmet alanı, spor alanı gibi sosyal ve teknik alt yapı alanlarının bulunduğu, dolayısıyla öngörülen nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik altyapı alanlarının karşılandığı tespitleri yer almaktadır.
Yukarıda yapılan değerlendirmeler sonucunda, yüksek katlı yoğun konut alanları ile ulaşım maliyetlerinin düşmesi, elektrik iletim hatları, kanalizasyon, ulaşım, doğalgaz, içme suyu hatları gibi altyapı maliyetlerinin azaltılması ve bu şekilde korunması gereken alanlara -tarım, orman, sit alanları vb.- yapılaşma baskısının önlenmesinin sağlanmasının amaçlandığı belirlenmiştir.
Bu itibarla, sağlıklı bir yaşam alanı oluşturulmasının konutun sadece fiziksel özellikleri ve konfor koşullarıyla sınırlı olmadığı, konutun güneş alması ve aydınlık olması ile otopark sorunlarının çözümüne ilişkin karar getirilmesinin önemli olduğu, dolayısıyla toplu yapıların özendirilmesi, yapıların mimarisinin kısıtlanmaması, yapıların rüzgar alması, güneşlenmesi ve havalandırması ile parsel içinde otopark sorunlarının çözümlenmesi ile oluşacak geniş açık alanlarda peyzaj düzenlemesi yapılmasının yanında daha kullanışlı ve ekonomik konut elde edilerek kentsel yaşam kalitesi yükseltilmesine katkı sağlamak amacı ile büyük parsellerin oluşturulmasına ilişkin plan notlarının modern planlama anlayışına uygun olduğu, toplu yapılaşmayı özendirmek ile farklı konut arzı yaratmak, diğer kentsel sorunlara katkı yapmak amacı ile planlama alanında yaşayacak nüfusa konut çeşitliliği sunumuna yönelik yaklaşımın şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak, uyuşmazlığa konu ada ve parsellerin etrafındaki mevcut yapı dokusu ile birlikte ele alındığında sosyal ve teknik alt yapı alanlarının birlikte kullanılması bakımından İncek, Alacaatlı, Beytepe ve civar mahallelerin yapı yoğunluğu ile sosyal ve teknik donatılarının bütünsel olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu alanlarda 0,50 emsal ve 2 katlı konut yapıları bulunduğu gibi 2,0 emsal yüksek katlı konut yapılarının da bulunduğu anılan bölgede çok sayıda ada/parselin site tarzında konut alanı olarak sosyal ve teknik altyapı alanlarını ada/parsel içinde ya da civarda yaptığı terklerden karşılanmak üzere planlandığı, yukarıda ayrıntısına yer verilen açıklamalar doğrultusunda dinamik bir sürecin sonucunda oluşturulan imar planlarını değişmeyen statik belgeler olarak kabul etmenin ekonomik, toplumsal ve teknolojik bakımdan hızlı bir değişim içinde bulunan kentlerin yerleşim alanlarının gerçek yapısı ile bağdaşmayacağı gözönünde bulundurulduğunda bölgenin dönüşümüne yönelik olarak gerçekleştirilen imar planı değişikliklerinde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin temyize konu kararında dava konusu işlemde 1 (Planların kademeli birlikteliği ilkesi), 2 (Plan yapım gerekçesi ), 3 (Jeolojik-jeoteknik etüt raporu) ve 4 (Sosyal ve teknik altyapı standartlarına uygunluk). maddelerinde sayılan hususlar yönünden hukuka aykırılık bulunmamıştır. Kararın 5 (Plan yapım aşamasında ilgili kurum ve kuruluşlardan görüş alınmadığı) ve 6 (Kentsel teknik altyapı etki değerlendirme raporu bulunmadığı). başlıkları yönünden hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Plan yapım aşamasında ilgili kurum ve kuruluşlardan görüş alınmadığı gerekçesine yönelik olarak; … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin E:… sayılı dosyasındaki 12.02.2020 tarihli ara kararına Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca verilen 18.03.2020 kayıt tarihli cevabi yazıda; Mogan Eymir Sistemi Havza Sınırı’nın 2007 onaylı 1/25.000 ölçekli Başkent Ankara Nazım İmar Planı ile önerilen bir sınır olduğu, bu sınırın herhangi bir kurum/kuruluş görüşü doğrultusunda belirlenmediği, pafta üzerinde “Plan İle Önerilen Mogan Eymir Sistemi Havza Sınırı” olarak önerildiği bildirilmiştir.
Öte yandan, Dairenin E:2018/6732 ve E:2021/2606 sayılı dosyalarında verilen ara kararları ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığından, “Mogan-Eymir sistemi havza sınırının 2007 tarihli 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planının “Uygulamaya Yönelik Çerçeve Plan Koşulları’nın “A-4 Havza Sınırları A.4.1. Hükmünde belirtildiği üzere Bakanlar Kurulu kararı ile sınırları belirlenen bir alan olup olmadığının sorulmasına, Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen Mogan-Eymir sistemi havza sınırı var ise hala yürürlükte olup olmadığının sorulmasına ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin onaylı örneğinin gönderilmesinin istenilmesine” karar verildiği, … tarih ve … (…)-… sayılı Tarım ve Orman Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü cevabi yazı ekinde yer alan Tarım ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Etüt, Planlama ve Tahsisler Dairesi Başkanlığının bila tarih ve … sayılı ara karar cevabında, “Genel Müdürlüğümüz tarafından Eymir Gölü çıkışı (… D, … K) baz alınarak, Eymir ve Mogan Gölleri drenaj alanı (gölleri besleyen yağış alanı) sınırları belirlenmiş olup yazımız ekinde gönderilmektedir. Bahsi geçen havza sınırları, herhangi bir Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenmiş sınırlar olmayıp tamamen coğrafi yer şekilleri dikkate alınarak, yağacak yağmur ve kar sularının akışa geçmesi durumunda hangi sınırlar içerisindeki kısmının Eymir ve Mogan göllerini besleyeceğini gösteren, bilgisayar ortamında hazırlanmış bir büro çalışması ile belirlenmiştir.” ifadelerine yer verildiği, Mogan-Eymir sistemi havza sınırının, Tarım ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından coğrafi yer şekilleri dikkate alınarak, yağacak yağmur ve kar sularının akışa geçmesi durumunda hangi sınırlar içerisindeki bölgenin Eymir ve Mogan göllerini besleyeceğini gösteren, bilgisayar ortamında hazırlanmış bir büro çalışması ile belirlenen bir alan olduğu dolayısıyla Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmiş bir Mogan-Eymir sistemi havza sınırının bulunmadığı anlaşılmıştır. Mogan-Eymir Sistemi Havza Sınırı Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin … tarih ve …sayılı kararıyla kaldırılmış, her ne kadar yargı kararı ile iptaline karar verilmiş ise de, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla kabul edilen 1/100.000 ölçekli 2038 Ankara Çevre Düzeni Planı’nda da böyle bir sınır önerilmemiştir. Ayrıca, planların yapım aşamasında ilgili kurum ve kuruluşlardan verilen olumsuz bir görüş de bulunmadığını vurgulamak gerekmektedir.
Nitekim, dava konusu taşınmazların bulunduğu alanın yakınında yer alan Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, …. Mahallesi, … ada, …ve … sayılı parsellere yönelik 1/25000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin kabulüne ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılan davanın reddine dair … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı Dairemizin 25.01.2022 tarih ve E:2019/11924, K:2022/571 sayılı kararı ile temyiz isteminin reddine karar verilmiştir. Bu itibarla, bu yönden dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Yine, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 26.maddesinin 1.fıkrasında, “İmar planı değişikliği; plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozmayacak nitelikte, kamu yararı amaçlı, teknik ve nesnel gerekçelere dayanılarak yapılır.
” düzenlemesi yer almakta iken dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihten sonra yürürlüğe giren 14/2/2020 tarih ve 7221 sayılı Yasanın 12.maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanununa eklenen Ek-8.maddesinde, “Plan değişiklikleri, plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü sosyal ve teknik altyapı dengesini bozmayacak şekilde ve teknik gerekçeleri sağlamak şartıyla yerleşmenin özelliğine uygun olarak yapılır. Plan değişikliği tekliflerinde ihtiyaç analizini içeren sosyal ve teknik altyapı etki değerlendirme raporu hazırlanarak planı onaylayacak idareye sunulur.” hükmüne yer verilmiştir. Dava dosyası ve bilirkişi raporunun incelenmesinden; plan açıklama raporunda kentsel teknik altyapı etki değerlendirmesine ilişkin yeterli açıklamalara yer verildiği görüldüğünden, Bölge İdare Mahkemesinin kentsel teknik altyapı etki değerlendirme raporu bulunmadığı gerekçesine itibar edilmemiş olup bu husus dava konusu işlemleri kusurlandırır nitelikte görülememiştir.
Bu itibarla, dava konusu Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan 1/25000 ölçekli nazım imar planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinde, yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Bu durumda, davanın reddi gerekirken dava konusu imar planı değişikliklerinin iptali yolundaki temyize konu kararda isabet bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının ve davalı yanında müdahilin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 30/12/2022 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X) :Temyize konu edilen Bölge İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen bozma nedenleri bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyu ile aksi yöndeki Dairemiz kararına katılmıyoruz.