Danıştay Kararı 6. Daire 2022/1301 E. 2022/11368 K. 14.12.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/1301 E.  ,  2022/11368 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/1301
Karar No : 2022/11368

DAVACILAR : 1- …
2- … Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- … Genel Müdürlüğü
VEKİLLERİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :”Kuzey Marmara Otoyolu” projesi kapsamında, taşınmazların Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 04/09/2021 tarih ve 31588 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 03/09/2021 tarih ve 4456 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının, İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz yönünden iptali istenilmektedir.

DAVACILARIN İDDİALARI : Dava konusu taşınmazın imar planında sanayi alanında kaldığı, taşınmazın sanayi alanı olarak kullanılmasında kamusal yarar bulunduğu, taşınmazın farklı bir amaçla kullanılması öngörülüyorsa öncelikle imar planlarında değişiklik yapılması gerektiği, taşınmaz üzerinde sanayi tesisi yapıldığı, somut olayda acelelik halinin bulunmadığı, acele kamulaştırma kararının dayanağı otoyol projesi imar planlarında öngörülmediğinden kamulaştırma kararının imar planlarına aykırı olduğu, imar planı bulunan alanlarda kamulaştırma işlemlerinin imar planına uygun olarak yürütülmesi gerektiği, davacılardan … Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından taşınmaza 100.000.000 dolarlık yatırım yapıldığı ve ihracat yapıldığı, dava konusu taşınmaz üzerinde fabrika bulunduğu ve yapı kullanma izin belgesi ile işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunduğu, otoyol projesinin güzergahının hatalı belirlendiği, otoyol güzergahının mevcut kadastral yoldan tamamen ilgisiz şekilde yeni bir hat olarak düzenlendiği, yolun dava konusu parsel üzerinden geçirilmesine gerekçe teşkil edecek herhangi teknik bir gereklilik bulunmadığı, dava konusu taşınmazın karşısında mevcut otoyolun diğer yanında yer alan boş alanların değerlendirilmediği, taşınmazın hemen kuzeyinde çok geniş boş alanların bulunduğu, otoyolun boş alanlardan geçirilmesinde kamusal yarar bulunduğu, kimya depolama tesisinin Ülke sanayisine önemli katkılar sağlayan ekonomik bir değer niteliğinde olduğu, bu proje kapsamında bir çok taşınmaz olmasına rağmen sadece davacıya ait taşınmazın acele kamulaştırılmasına karar verildiği, yapılan tüm yatırımlardan ve alınan izinlerden sonra acele kamulaştırma yapılmasının hukuk devleti gereklerine ve hukuki öngörülebilirlik ilkesine aykırı olduğu, kamulaştırmanın kamuya ciddi bir külfet yükleyeceği, 6001 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca otoyol güzergahı imar planlarına işlenilmeden projenin uygulanması yolunda acele kamulaştırma kararı alınmasının açıkça hukuka aykırı olduğu, acele kamulaştırma kararının dayanağı otoyol projesinin iptali istemiyle dava açıldığı, dava konusu işlemde kamu yararının bulunmadığı ileri sürmektedir.

DAVALILARIN SAVUNMALARI :Usul yönünden davanın süresinde açılmadığı, esas yönünden ise, titizlikle yapılan etüd çalışması üzerine güzergahın belirlendiği, projenin başlangıçta İstanbul ve civarında oluşan ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak için planlandığı, ancak Ülkemizdeki ve bölgedeki gelişmelerin çok hızlı olması ve ulaşım ihtiyacının Marmara Bölgesi’nin kuzey kesiminde yer alan Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli ve Sakarya illerinde had safhaya ulaşmaya başlaması ve ayrıca mevcut çevre yollarındaki yoğunluğun gün geçtikçe artması ile gelecekteki ulaşım ihtiyaçlarının karşılanabilmesi amacıyla projenin geliştirildiği, projenin Ulusal ve Uluslararası ulaşım taleplerini karşılamanın yanı sıra ülkemizin en büyük metropolü olan İstanbul’un gelecekteki ulaşım ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde planlandığı, Kuzey Marmara Otoyolu projesinin transit geçiş yapılacak ikinci bir otoyol ihtiyacından kaynaklandığı, bu projeyle birlikte özellikle İstanbul geçişinin oldukça rahatlayacağı, özellikle Kapıkule’den giren araçların tamamına yakınının Karadeniz bağlantılı yeni çevre yolunu ve söz konusu 3. köprüyü kullanmasıyla, İstanbul’daki transit trafik yükünün hafifletilmesi beklendiği, projenin uluslar arası yol şeklinde düşünüldüğü ve ağır vasıtaların İstanbul trafiğine girmeden transit geçiş yapmasının hedeflendiği, Trans-Avrupa Ağları TINA çalışmasında omurga karayolu ağında olan ve ülkemizin Avrupa Birliği’ne üye olması durumunda TEN-T’nin en önemli koridoru olacak olan bu güzergahın, Türkiye’nin hem yük hem de yolcu taşımacılığında trafik talebinin en yoğun olduğu ana karayolu koridoru olarak kabul edildiği, Adapazarı’ndan başlayarak Kınalı’ya bağlanan proje dahilinde bulunan 3. boğaz köprüsünün, yapılması planlanan İzmit Körfezi ve Çanakkale Boğazı köprüleriyle bütünleşmesiyle Marmara aksının tamamlanmış olacağı, proje ile ulaşım altyapısının hizmet seviyesinin artacağı, ulusal ve uluslararası ulaşım talebinin en üst düzeyde karşılanmış olacağı, araçların kesintisiz, emniyetli ve konforlu bir yol ile zamandan tasarruf edilerek transit geçişin sağlanması ve İstanbul şehir içi trafiğinde yaşanan yoğunluğun azaltılmasının hedeflendiği, projenin yapılması halinde, Kocaeli ve İstanbul’da yoğunlaşan sanayinin bir bölümünün yeni gelişme bölgeleri olan Tekirdağ, Kocaeli, Yalova ve Sakarya yönüne doğru kayması beklendiği, ayrıca Marmara ve Ege Bölgelerini kapsayan “Gebze-İzmir Otoyolu” ve “Kınalı-Çanakkale-Balıkesir Otoyolu” ile entegreli çalışacak olan Kuzey Marmara Otoyolu Projesi ile Marmara, Ege ve Batı Karadeniz Bölgelerinin entegrasyonunu sağlanacak olup bu bölgeler arasındaki dengeli kalkınmanın önü açılacağı, dava konusu işlem ile projenin kesin olmayan muhtemel güzergahları baz alınarak, bu güzergahlar üzerinde yer alan muhtelif taşınmazlara yönelik olarak acele kamulaştırma kararının alındığı, dava konusu taşınmaz projenin muhtemel güzergahın yer aldığı, daha sonra yapılan proje çalışmalarına istinaden, söz konusu taşınmazın kamulaştırılmasına ihtiyaç kalmadığının tespit edildiği, davaya konu taşınmazın kamulaştırma kapsamı dışında olması nedeniyle dava konusu taşınmaza yönelik herhangi bir kamulaştırma (acele kamulaştırma v.b.) işlemi yapılmasına gerek kalmadığı, davacının dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Davalı idareler tarafından, taşınmazın kamulaştırılmasına ihtiyaç kalmadığının tespit edildiği, dava konusu taşınmaza yönelik herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmasına gerek kalmadığı hususunun belirtildiği anlaşıldığından, dava konusu işlemin, davaya konu taşınmaza ilişkin kısmının iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava, “Kuzey Marmara Otoyolu” projesi kapsamında ekli kroki ile listede güzergahı, bulunduğu yer ve ada/parsel numaraları gösterilen taşınmazların Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 04/09/2021 günlü, 31588 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 03/09/2021 günlü, 4456 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının, İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davalı idareler tarafından verilen cevap dilekçesinde; dava konusu acele kamulaştırma kararının, otoyol projesinin kesin olmayan muhtemel güzergahları baz alınarak, bu güzergahlar üzerinde yer alan muhtelif taşınmazlara yönelik olarak alındığı, uyuşmazlığa konu taşınmazların projenin muhtemel güzergahında yer aldığı, daha sonra yapılan proje çalışmalarına dayanılarak, söz konusu taşınmazların kamulaştırılmasına ihtiyaç kalmadığının tespit edildiği, anılan taşınmazların kamulaştırma kapsamı dışında olması nedeniyle bu taşınmazlara yönelik herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmasına gerek kalmadığı, bu nedenle haklarında alınmış bir kamu yararı kararının bulunmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; kamulaştırma kapsamı dışında kalan uyuşmazlığa konu taşınmazların acele kamulaştırılmasına ilişkin dava konusu Cumhurbaşkanı kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, 03/09/2021 günlü, 4456 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının, İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Dava konusu 03/09/2021 tarih ve 4456 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın “Kuzey Marmara Otoyolu” projesi kapsamında, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın … tarih ve … sayılı kararıyla; Kuzey Marmara Otoyolu Kınalı-Odayeri ve Kurtköy-Akyazı arası ile bağlantı yollarından oluşan proje güzergahına rastlayan İstanbul, Kocaeli ve Sakarya illeri ile bu illere bağlı ilçelerdeki köy ve/veya mahallelerde bulunan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazların, yol, inşaat ve emniyet sahası ile yol inşaatının hizmetinde ihtiyaç duyulacak olan şantiye sahası, yol bakım hizmetleri sahası, malzeme ocak sahası, plent ve döküm sahası ve benzeri sahaların tesisi amacıyla taşınmazların kamulaştırılması için kamu yararı kararı alınmıştır.
Bakılan dava, dava konusu acele kamulaştırma kararının davacılara ait taşınmaz yönünden iptali istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 35. maddesinde; “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 1. maddesinde; “Bu Kanun; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların, Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamulaştırılmasında yapılacak işlemleri, kamulaştırma bedelinin hesaplanmasını, taşınmaz malın ve irtifak hakkının idare adına tescilini, kullanılmayan taşınmaz malın geri alınmasını, idareler arasında taşınmaz malların devir işlemlerini, karşılıklı hak ve yükümlülükler ile bunlara dayalı uyuşmazlıkların çözüm usul ve yöntemlerini düzenler.” hükmüne ve 6. maddesinin son fırkasında; “Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur.” hükmüne, 6. maddesinde “….Cumhurbaşkanı veya bakanlıklar tarafından verilen kamu yararı kararlarının ayrıca onaylanması gerekmez.
Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır.” hükmüne, 27. maddesinde ise; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
İdari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarında genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.
Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının Resmi Gazete’de yayımlanması ilgililere tebliğ hükmünde olmadığından acele kamulaştırmaya ilişkin işlemlerin Anayasada yer alan bir temel hak ve özgürlük olan mülkiyet hakkını kısıtlayıcı nitelikte bireysel işlem olması karşısında otuz gün içinde dava açılacak idarenin gösterilmesi suretiyle ilgiliye tebliğ edilmesi, Anayasada güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünün de gereğidir.
Bu çerçevede, muhatapları açısından subjektif ve kişisel nitelikte olan acele kamulaştırma kararlarının, usulüne uygun yazılı bildirimi üzerine otuz gün içinde veya öğrenme üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği, bu durumda 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinin uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/03/2015 tarihli, E:2014/5590, K:2015/891 sayılı kararı da bu yöndedir.
Uyuşmazlıkta, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının davacılara tebliğ edildiğine dair belgenin dosyaya sunulmadığı görüldüğünden, davacılar tarafından öğrenme tarihi üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde dava açıldığından, davalı idarelerin davada süre aşımı bulunduğu yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas Yönünden:
Anayasa’nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin Kanunda öngörülmesi gereği ifade edilmiştir Acele kamulaştırma usulü idareye kamulaştırma işlemlerinin neticelenmesini beklemeden kamulaştırılan taşınmaza el koyma imkânı tanıyan olağanüstü bir kamulaştırma usulüdür. Acele kamulaştırmada, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile Mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın kanunda belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değeri idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. Acele kamulaştırma usulü, olağan kamulaştırmada malik lehine getirilen usule ilişkin güvenceleri bertaraf etmemekte; yalnızca bu usullerin işletilmesinden önce idareye, kamulaştırılacak taşınmaza el koyma imkânı tanımaktadır. Taşınmaza el konulduktan sonra idare tarafından öncelikle satın alma yolunun işletilmesi, bunun mümkün olamaması durumunda ise Asliye Hukuk Mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması gerekmektedir. Kamulaştırılmasına karar verilen taşınmaza acele olarak ihtiyaç duyulması halinde, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca kamulaştırma acele usulle yapılmaktadır.
2942 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamulaştırılabilecek olup, kamulaştırma yapılabilmesi için ya ilgili idare tarafından kamu yararı kararının alınması, ya da onaylı imar planı veya ilgili Bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak bir hizmet olması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili tarafından verilen 08/04/2022 tarihli cevap dilekçesinde; dava konusu işlem ile projenin kesin olmayan muhtemel güzergahları baz alınarak, bu güzergahlar üzerinde yer alan muhtelif taşınmazlara yönelik olarak acele kamulaştırma kararının alındığı, dava konusu taşınmazın projenin muhtemel güzergahında yer aldığı, daha sonra yapılan proje çalışmalarına istinaden, söz konusu taşınmazın kamulaştırılmasına ihtiyaç kalmadığının tespit edildiği, davaya konu taşınmazın kamulaştırma kapsamı dışında olması nedeniyle dava konusu taşınmaza yönelik herhangi bir kamulaştırma (acele kamulaştırma v.b.) işlemi yapılmasına gerek kalmadığı hususunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davalı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından davaya konu taşınmazın kamulaştırma kapsamı dışında kaldığı belirtilmiş ise de; dava konusu Cumhurbaşkanı kararında yer verilen anılan taşınmaz yönünden, dava konusu işlemi tesis eden Cumhurbaşkanlığı tarafından dava konusu işlemin geri alınmadığı dikkate alındığında, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Dava konusu işlemin uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin kısmının İPTALİNE,
2.Ayrıntısı aşağıda gösterilen ve davacılar tarafından yapılan toplam …-TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine,
3.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen .. -TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine,
4.Varsa posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 14/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.