Danıştay Kararı 6. Daire 2022/1196 E. 2023/1551 K. 15.02.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/1196 E.  ,  2023/1551 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/1196
Karar No : 2023/1551

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … – ANKARA
2- … Genel Müdürlüğü
VEKİLLERİ : Av. …

MÜDAHİL (DAVALILAR YANINDA) : … Sanayi ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Kütahya İlinde S:… numaralı (altın) ve S:… numaralı (altın+gümüş) IV. grup maden işletme ruhsatlı sahalarda, ruhsatlara konu maden üretimlerine devam edilebilmesi için ihtiyaç duyulan taşınmazların, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 28/10/2021 tarih ve 31642 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 27/10/2021 tarih ve 4644 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının, Kütahya İli, Simav İlçesi, … Köyü, … ada, … parsel, … ada, …, … ve … parsel ile … ada, … parsel sayılı taşınmazlar yönünden iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : 2577 Sayılı Kanun’un 27. maddesiyle düzenlenen acele kamulaştırmanın şartlarının dava konusu olayda gerçekleşmediği, somut olayda acelecilik halinin ve olağan dışı bir durumun mevcut olmadığı, dava konusu işleme konu taşınmazların tarım arazileri olduğu, bölgede müdahil şirket tarafından yapılması planlanan “Altın/Gümüş Madeni Açık Ocak Kapasite Artırımı, Yığın Liçi ve Adr Tesisi” projesi ile ilgili olarak alınan “ÇED Olumlu Kararı”nın iptali için … İdare Mahkemesi’nin … esasına kayıtlı iptal davasının açıldığı ve ÇED kararının iptali için açılan davanın, bakılmakta olan davada bekletici mesele yapılması gerektiği, anılan projenin hayata geçirilmesinin bölgedeki tarım arazilerine, hayvancılık faaliyetlerine, yaban hayvanlarının hayatına, bölgenin flora ve faunasına zarar vereceği belirtilerek dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

DAVALI … İLE … GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı ileri sürülmüştür.
Esasa ilişkin olarak, müdahil şirket tarafından yürütülecek Altın/Gümüş çıkarma faaliyetinin, ülke ekonomisine tarım arazilerinden elde edilecek katkıdan çok daha fazlasını sağlayacağı, yörede yaşayanlara iş istihdam alanı açacağı, madencilik faaliyetlerinin devamı açısından olumlu katkılarının olacağına ilişkin hususlar belirtilerek, kamu yararının bulunduğu, acelecilik halinin gerçekleştiği ileri sürülerek dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu savunulmaktadır.

DAVALILAR YANINDA MÜDAHİLİN SAVUNMASININ ÖZETİ: Davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava, Kütahya ilinde S:… numaralı (altın) ve S:… numaralı (altın+gümüş) IV. grup maden işletme ruhsatlı sahalarda, ruhsatlara konu maden üretimlerine devam edilebilmesi için ihtiyaç duyulan taşınmazların, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 28/10/2021 günlü, 31642 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 27/10/2021 günlü, 4644 sayılı Cumhurbaşkanı kararının, Simav ilçesi, … Köyü, … ada, … parsel, … ada, …, … ve … parsel ile … ada, … parsel sayılı taşınmazlar yönünden iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 168.maddesinde; “Tabiî servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabiî servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, Kanun’un açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.” hükmü yer almaktadır.
Anayasa’nın 13. ve 35. madde hükümleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasa’ya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkündür. Ancak buna ilişkin düzenlemeler öncelikle kamu yararına dayanmalıdır. Ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolüyle de mülkiyet hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmiş ve bu hakkın orantılılık ilkesi çerçevesinde kamu yararı gözetilerek sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır. Bu çerçevede, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Bu koşullardan ikisi Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda üçüncü koşul olan aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilebilmesi için de kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma halinin maddede yer alan diğer iki koşula paralel nitelik taşıması gerekmektedir.
3213 sayılı Maden Kanunu’nun 46. maddesinde, işletme ruhsatı safhasında işletme faaliyetleri için gerekli olan özel mülkiyete konu taşınmazın, taraflarca anlaşma sağlanamaması ve işletme ruhsatı sahibinin talebi üzerine Bakanlıkça kamu yararı bulunduğuna karar verilmesi halinde kamulaştırılacağı, kamulaştırma işlemlerinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre yapılacağı, bu husustaki masraflar ve kamulaştırma bedelinin işletme ruhsatı sahibi tarafından ödeneceği, kamulaştırılan taşınmazın, tapuya Hazine adına tescil edilip ruhsat hukuku devam ettiği sürece madencilik faaliyetlerinde kullanılmak üzere ruhsat sahibi adına tahsis edileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan hükümle işletme ruhsatı safhasında işletme faaliyetleri için gerekli olan özel mülkiyete konu taşınmazın kamulaştırılabileceği öngörülmüş olduğundan, bu hükme dayanılarak yapılacak olan kamulaştırmalarda 2942 sayılı Yasanın acele kamulaştırmayı düzenleyen 27. maddesi hükmünün de uygulanabileceği açıktır.
Buna göre, 3213 sayılı Yasa uyarınca işletme ruhsatı bulunan sahalarda faaliyetin devamı için ihtiyaç bulunması halinin, özel mülkiyete konu taşınmazların acele kamulaştırılmasında yeterli olmaması nedeniyle, öncelikle anlaşma yoluna gidilmesi, anlaşma sağlanamayan durumlarda kamulaştırma yapılması ve bu halde de kamulaştırmanın 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca gerçekleştirilebilmesi için acele kamulaştırma prosedürünün uygulanabilme koşullarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; Kütahya İli , Simav ilçesi sınırlarında … San. ve Tic.A.Ş. uhdesinde bulunan Sicil:… (altın) ve Sicil:… (altın+gümüş) sayılı IV. grup işletme ruhsatlı sahalar içinde yapılacak faaliyetler için gerekli olan parsellerden ruhsat sahibi tarafından satın alınan parseller ile ruhsat sahibi tarafından satın alınamayan tarım arazisi vasfındaki alanlar için ruhsat hukuku devam ettiği sürece madencilik faaliyetleri için kullanılması amacıyla 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamında, satın alınamayan alanlar için 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 46. maddesi ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 5. maddesinin (c) bendi hükmü gereği kamu yararı kararlarının verilmesi ve acele kamulaştırılması için Cumhurbaşkanı kararının alınmasının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 31.08.2021 günlü, 51 sayılı oluru ile uygun bulunduğu, bu olura dayanılarak yapılan başvuru üzerine 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca 27.10.2021 günlü, 4644 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla acele kamulaştırma kararının verildiği; Kütahya ili, Simav ve Tavşanlı ilçeleri sınırlarında … San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan “Altın Gümüş Madeni Açık Ocak Kapasite Artırımı Yığın Liçi ve Adr Tesisi” projesi için verilen 08.10.2021 tarihli “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali istemiyle açılan davanın … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla kısmen ehliyet yönünden, kısmen esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Davalı idareler tarafından işletme ruhsatlı sahalarda yapılan çalışmalar neticesinde kamulaştırılması planlanan … ve Avcılar köylerindeki 1.988.328,06 m2 alanda firesiz ürün yetiştirilmesi halinde toplam 499,25 ton buğday üretileceği, üretim giderlerinin düşülmesiyle tarım faaliyetleri ile 407.144,68 TL gelir elde edileceği, yapılması planlanan madencilik faaliyetlerine ilişkin olarak, kurulacak tesislerin inşaat aşamasında 250 kişinin istihdam edileceği, tesislerin işletme aşamasına geçmesi halinde 350 kişinin istihdam edileceği, sağlanacak doğrudan ve dolaylı istihdamın bölgedeki işsizliğin azaltılmasında katkı sağlayacağı, Kütahya Tavşanlı Altın-Gümüş Madeni Projesi kapsamında 30.494,31 ons/yıl dore altın ve 37.037,63 ons/yıl dore gümüş üretileceği, 377.856.601,36 TL/yıl gelir elde edileceği, 22.830.095,71 TL/yıl Devlet hakkı ve 51.573.717,40 TL/yıl vergi ödeneceği belirtilmiştir.
Dava konusu işlem ile işletme ruhsatlı alanlarda madenin işletilerek ekonomiye kazandırılması amacına yönelik olarak kamulaştırmada kamu yararı bulunduğuna karar verilerek, anlaşma yolu ile satın alınamayan taşınmazlar hakkında acele kamulaştırma işleminin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Ülkenin doğal kaynaklarından olan madenlerin işletilmesinin ve bu amaçla gerekli olan taşınmazların kamulaştırılmasında kamu yararı bulunduğu tartışmasız olmakla birlikte, olayda, maden işletmesinin biran önce faaliyete geçmesinin sadece ekonomik yarar yönünden irdelendiği, ancak acele kamulaştırma yoluna gidilmezse kamunun uğraması muhtemel zararlarının neler olduğunun ortaya konmadığı, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren nedenlerin, acelelik halinin, üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasını gerektiren hallerin açıklanmadığı görüldüğünden, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca olağan kamulaştırma usulü uygulanmaksızın taşınmaza el konulmasını gerektiren koşulların gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 27/10/2021 günlü, 4644 sayılı Cumhurbaşkanı kararının uyuşmazlığa konu taşınmazlara yönelik olarak iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Müdahil şirket tarafından, Kütahya ili, Simav ilçesi sınırlarında bulunan Sicil:… (altın) ve Sicil:… (altın+gümüş) sayılı IV. grup işletme ruhsatlı sahalar ile ilgili olarak Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nden, ruhsatlara konu maden üretimlerine devam edilebilmesi için ihtiyaç duyulan taşınmazların, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi hükümlerine göre acele kamulaştırılması kararı ile 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 13’üncü maddesine istinaden Kamu Yararı Kararı verilmesi talep edilmesi üzerine, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yerinde gerçekleştirilen incelemeler sonucunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlık Makamı’ndan alınan … tarihli ve … sayılı ‘Makam Oluru’na istinaden, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca, ihtiyaç duyulan ekli listedeki taşınmazların, 27/11/2021 tarih ve 4644 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
Bakılan dava, ruhsat alanı içerisinde kalan parsellerin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 28/10/2021 tarih ve 31642 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 27/10/2021 tarih ve 4644 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının hukuka aykırı olduğu iddialarıyla, davacının mülkiyetinde olan, Kütahya ili, Simav ilçesi, … Köyü, … ada, … parsel, … ada, …, … ve … parsel ile … ada, … parsel sayılı taşınmazlar yönünden iptali istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 35. maddesinde: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 No’lu Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrasında, idarelerin kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilecekleri düzenlenmiş; aynı Kanun’un 6. maddesinin son fıkrasında da, onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için kamu yararı kararı alınmasına gerek olmaksızın yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir kararın alınması yeterli görülmüştür.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “Acele kamulaştırma” başlıklı 27. maddesinde; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Davanın süresinde açılmadığı iddiası bakımından;
İdari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarında genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.
Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının Resmi Gazete’de yayımlanması ilgililere tebliğ hükmünde olmadığından acele kamulaştırmaya ilişkin işlemlerin Anayasada yer alan bir temel hak ve özgürlük olan mülkiyet hakkını kısıtlayıcı nitelikte bireysel işlem olması karşısında otuz gün içinde dava açılacak idarenin gösterilmesi suretiyle ilgiliye tebliğ edilmesi, Anayasada güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünün de gereğidir.
Bu çerçevede, muhatapları açısından subjektif ve kişisel nitelikte olan acele kamulaştırma kararlarının, usulüne uygun yazılı bildirimi üzerine otuz gün içinde veya öğrenme üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği, bu durumda 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/03/2015 tarihli, E:2014/5590, K:2015/891 sayılı kararı ile Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 15/03/2022 tarihli, K:2021/2, E:2022/1 sayılı kararı da bu yöndedir.
Uyuşmazlıkta, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının davacılara tebliğ edildiğine dair belgenin dosyaya sunulmadığı ve davacılar tarafından öğrenme tarihi üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde davanın açıldığı anlaşılmış ve davalı idarelerin davada süre aşımı bulunduğu yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas Yönünden:
Özel mülkiyet hakkının korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük yada orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
Anayasa’nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin Kanunda öngörülmesi gereği ifade edilmiştir Acele kamulaştırma usulü idareye kamulaştırma işlemlerinin neticelenmesini beklemeden kamulaştırılan taşınmaza el koyma imkânı tanıyan olağanüstü bir kamulaştırma usulüdür. Acele kamulaştırmada, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile Mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın Kanunda belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değeri idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. Acele kamulaştırma usulü, olağan kamulaştırmada malik lehine getirilen usule ilişkin güvenceleri bertaraf etmemekte; yalnızca bu usullerin işletilmesinden önce idareye, kamulaştırılacak taşınmaza el koyma imkânı tanımaktadır. Taşınmaza el konulduktan sonra idare tarafından öncelikle satın alma yolunun işletilmesi, bunun mümkün olamaması durumunda ise Asliye Hukuk Mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması gerekmektedir. Kamulaştırılmasına karar verilen taşınmaza acele olarak ihtiyaç duyulması halinde, 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca kamulaştırma acele usulle yapılmaktadır.
Bu çerçevede, 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Anılan hüküm uyarınca taşınmazların bir an önce kullanılmasına ihtiyaç duyulan, kamu düzenine ilişkin olarak acelilik halinin bulunduğu durumlarda, acele kamulaştırılması zorunlu bulunan taşınmazlara yönelik olarak gerekli tespitler yapılıp sebepleri de belirtilmek suretiyle başvuruda bulunulması ve bunun sonucunda da başvuruda bulunulan taşınmazlara yönelik inceleme yapılarak koşulların gerçekleşmesi halinde, Cumhurbaşkanınca, taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verilebilmektedir.

Acele kamulaştırma istisnai bir yöntem olduğundan, olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına dair şartlarının ortaya konulması gerekmektedir.
Dava konusu acele kamulaştırma kararının dayanağı olan ve müdahil şirket tarafından Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğüne sunulan kamulaştırma projesinde; … ve … sicil sayılı IV. Grup işletme ruhsatlı sahalarda yapılan çalışmalar neticesinde, … ve Avcılar Köylerinde kamulaştırılması planlanan 1.988.328,06 m2’lik alanda firesiz ürün yetiştirilmesi halinde 499,25 ton buğday üretileceği, üretim giderlerinin düşülmesiyle birlikte tarımsal faaliyetlerden toplamda 407.144,68 TL gelir elde edileceği, oysa yapılması planlanan madencilik faaliyetlerine ilişkin olarak ise, kurulacak tesislerin inşaat aşamasında 250 kişinin, işletme aşamasında 350 kişinin istihdam edileceği, sağlanacak doğrudan ve dolaylı istihdam imkanıyla bölgedeki işsizliğin azaltılmasında katkıda bulunulacağı, Kütahya Tavşanlı Altın-Gümüş Madeni Projesi kapsamında 30.494,31 ons/yıl dore altın ve 37.037,63 ons/yıl dore gümüş üretileceği, 377.856.601,36 TL/yıl gelir elde edileceği, 22.830.095,71 TL/yıl Devlet hakkı ve 51.573.717,40 TL/yıl vergi ödeneceği hususları beyan edilerek, halihazırdaki tarımsal faaliyetlere oranla, anılan projenin ülke ekonomisine katkısının çok daha fazla olduğunun ileri sürüldüğü görülmekte, dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda madencilik faaliyeti yürütülmesinde, tarımsal faaliyetlere kıyasla üstün kamu yararı olduğu düşüncesiyle kamu yararı kararının alındığı ve dava konusu acele kamulaştırmaya karar verildiği anlaşılmaktadır.
Anılan projenin ülke ekonomisine katkısının tarımsal faaliyetlere oranla daha fazla olduğu şüphe götürmemekle birlikte, dava konusu Cumhurbaşkanlığı Kararında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma prosedürünün uygulanması için gerekli olan acelelik halinin somut olarak ortaya konulamadığı sonucuna varıldığından, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının dava konusu parsele ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Dava konusu işlemin uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin kısmının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ve davacı tarafından yapılan …TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca (Aynı tarifenin 22. maddesi uygulanmak suretiyle) …-TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
4.Varsa posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,

5. Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan …TL tamamlama harcının istemi halinde davacıya iadesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 15/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X) :
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi ile düzenlenen ve istisnai bir yöntem olan acele kamulaştırmada, kamu düzenine ilişkin olan acelelik koşulunun bulunup bulunmadığının tespiti, acele kamulaştırma yoluna gidilmediği takdirde kamunun uğraması muhtemel zararlarının neler olduğunun ortaya konulmasına bağlıdır.
Davaya konu işlemin dayanağı olan kamulaştırma projesinde; … ve … sicil sayılı IV. Grup işletme ruhsatlı sahalarda yapılan çalışmalar neticesinde, … ve Avcılar Köylerinde kamulaştırılması planlanan 1.988.328,06 m2’lik alanda firesiz ürün yetiştirilmesi halinde 499,25 ton buğday üretileceği, üretim giderlerinin düşülmesiyle birlikte tarımsal faaliyetlerden toplamda 407.144,68 TL gelir elde edileceği, oysa yapılması planlanan madencilik faaliyetlerine ilişkin olarak ise, kurulacak tesislerin inşaat aşamasında 250 kişinin, işletme aşamasında 350 kişinin istihdam edileceği, sağlanacak doğrudan ve dolaylı istihdam imkanıyla bölgedeki işsizliğin azaltılmasında katkıda bulunulacağı, Kütahya Tavşanlı Altın-Gümüş Madeni Projesi kapsamında 30.494,31 ons/yıl dore altın ve 37.037,63 ons/yıl dore gümüş üretileceği, 377.856.601,36 TL/yıl gelir elde edileceği, 22.830.095,71 TL/yıl Devlet hakkı ve 51.573.717,40 TL/yıl vergi ödeneceğinin beyan edildiği dikkate alındığında; madencilik faaliyetlerine sağlayacağı katkı, bu alanda yapılacak yatırımları teşvik, ülke ekonomisine gerek gelir olarak gerek istihdam açısından sağlayacağı katkılar dikkate alındığında, söz konusu projenin bir an evvel hayata geçirilmesi gerektiğinden, dava konusu işlemde 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesinin uygulanabilmesinin şartlarından olan acelelik halinin bulunduğu gerekçesiyle dava konusu kararda hukuka aykırılık bulunmadığı düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.