Danıştay Kararı 6. Daire 2021/9623 E. 2023/2906 K. 21.03.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2021/9623 E.  ,  2023/2906 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/9623
Karar No : 2023/2906

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …. Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN ÖZETİ: İzmir ili, Karabağlar ilçesi, … Mahallesi, …, … ve … parsel sayılı taşınmazların maliki olan davacı tarafından, İzmir ili, Karabağlar ilçesi, …, … …, … ve … Mahallelerini kapsayan yaklaşık 101,4 ha’lık riskli alana ilişkin 1. etap uygulama alanında İller Bankası A.Ş. tarafından hazırlanan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 26.12.2019 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği (kentsel gelişme alanı), 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı, plan paftaları ve plan açıklama raporlarının iptali istemiyle açılan davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Dosyanın incelenmesinden; davacının aynı belediye sınırları içinde maliki olduğu taşınmazlarının bulunduğu ve aynı belediye sınırları içinde ikamet ettiği, davacı tarafından; dava konusu 1/5.000 nazım imar planı ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar planında yer alan yolların İzmir Çevre Otoyolu ile olan bağlantılarının üst ölçekli plan kararları ile uyuşmadığı, erişim kontrollü çevre yoluna bağlantıların üst ölçekli 1/25.000 ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarında yer almadığı, bu konuda Karayolları Genel Müdürlüğünden görüş alınmadığı, planlama alanının doğusundaki konut alanlarında jeolojik sakıncalı alan üzerinde eğim ve eşyükselti eğrileri dikkate alınmadan 22 metrelik taşıt yolu kullanımı getirildiği, planlama alanının güneyinde erişim kontrollü yol standardındaki Çevre Otoyolu üzerinde gerçekleşmesi hiçbir standartta yer almayan iki kavşak kullanımı öngörüldüğü, yapılan planlamada kentin tamamına uzun vadede hizmet edecek etkin toplu taşıma sistemlerinin ve nüfus yoğunluğu dağılımının bu toplu taşıma sistemlerinin etkin kullanımını sağlayacak biçimde gerçekleştirilmesinin gerekli olduğu, altyapıya ilişkin ihtiyaçların uzun vadeli olarak ve kentin bütünü için tespit edilmesi, bütüncül bir proje dahilinde ve dönüşüm etapları ile paralel bir şekilde gerçekleştirilmesinin sağlıklı bir kentsel gelişim için önemli olduğu, parçacı planlama yaklaşımının sağlıklı kentleşmeye zarar verdiği iddiaları ile açılmış olan bu davanın kamu yararını yakından ilgilendirdiğinden davacının dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılarak davanın esasının incelenmesi gerektiğinden temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Duruşma yapılmasına gerek görülmedi.

Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine 21/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY (X) : 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları olarak tanımlanmıştır.
Dolayısıyla iptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel menfaat ilişkisinin varlığı ise, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından, bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda da yorumlanması gerekmektedir.
Öte yandan, çevrenin, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda, belde veya semt sakini sıfatıyla açılan davalarda, dava açma ehliyetinin daha geniş yorumlanmak suretiyle belirlenmesi gerektiği Danıştay içtihatları ile kabul edilmekte, bu doğrultuda kamuya tahsisli alanlara ilişkin plan değişikliklerine karşı açılan davalarda, belde sakini olmak dava açma ehliyeti için yeterli görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; mülkiyeti TOKİ’ye ait muhtelif taşınmazların dava konusu imar planlarında konut ve sosyal donatı alanlarına ayrılmak suretiyle yapılaşmaya açıldığı görülmektedir.
Bu durumda, davacının uyuşmazlık konusu alanın belediye sınırları içinde taşınmazlarının bulunduğu ve ikamet ettiği, davacı tarafından; dava konusu 1/5.000 nazım imar planı ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar planında yer alan yolların İzmir Çevre Otoyolu ile olan bağlantılarının üst ölçekli plan kararları ile uyuşmadığı, erişim kontrollü çevre yoluna bağlantıların üst ölçekli 1/25.000 ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarında yer almadığı, bu konuda Karayolları Genel Müdürlüğünden görüş alınmadığı, planlama alanının doğusundaki konut alanlarında jeolojik sakıncalı alan üzerinde eğim ve eşyükselti eğrileri dikkate alınmadan 22 metrelik taşıt yolu kullanımı getirildiği, planlama alanının güneyinde erişim kontrollü yol standardındaki Çevre Otoyolu üzerinde gerçekleşmesi hiçbir standartta yer almayan iki kavşak kullanımı öngörüldüğü, yapılan planlamada kentin tamamına uzun vadede hizmet edecek etkin toplu taşıma sistemlerinin ön görülmediği, altyapıya ilişkin ihtiyaçların uzun vadeli olarak ve kentin bütünü için tespit edilmesi, bütüncül bir proje dahilinde ve dönüşüm etapları ile paralel bir şekilde gerçekleştirilmesinin sağlıklı bir kentsel gelişim için önemli olduğu, parçacı planlama yaklaşımının sağlıklı kentleşmeye zarar verdiği iddiaları ile bu davanın açıldığı görüldüğünden davanın kamu yararını yakından ilgilendirmesi nedeniyle davacının dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın esasının incelenmesi gerektiği oyuyla davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine yönelik İdari Dava Dairesi kararının onanmasına ilişkin Dairemiz kararına katılmıyorum.