Danıştay Kararı 6. Daire 2021/9374 E. 2023/3023 K. 22.03.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2021/9374 E.  ,  2023/3023 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/9374
Karar No : 2023/3023

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarihli, E:…., K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Bakılan davanın, Dairemiz karşı oy gerekçesi doğrultusunda, 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında temyize tabi işler arasında değerlendirilerek, işin esasının incelenmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinin 6. bendinde: “Bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir. Bu kararlar, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilir ve bu mahkemelerce yedi gün içinde tebliğe çıkarılır.” kuralı yer almaktadır.
Anılan Kanun’un “Temyiz” başlıklı 46. maddesinde: “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:

g) Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
….” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 48. maddesinin 6. fıkrasında; “Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren; merci tarafından verilecek yedi günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, ilgili merci, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması veya kesin bir karar hakkında olması halinde de kararı veren merci, temyiz isteminin reddine karar verir. İlgili merciin bu kararları ile bu maddenin 2 nci fıkrasında belirtilen temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” hükmü; 7. fıkrasında ise, “Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin ödenmemiş olduğu, dilekçenin 3 üncü madde esaslarına göre düzenlenmediği, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığı veya kesin bir karar hakkında olduğunun anlaşıldığı hâllerde, 2 ve 6 ncı fıkralarda sözü edilen kararlar, dosyanın gönderildiği Danıştayın ilgili dairesi ve kurulunca, kesin olarak verilir.” hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Bakılan davanın, İstanbul ili, Beykoz ilçesi, Çamlıbahçe Mahallesi, 487 ada, 243 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan taşınmaz üzerinde 4466103 başvuru numarası ile alınan 20/07/2019 başvuru tarihli ve K6GHHGB7A belge numaralı yapı kayıt belgesinin; uyuşmazlık konusu yapının, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 16. maddesi ve 06/06/2018 tarih ve 30443 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar” başlıklı Tebliğ hükümleri uyarınca, 18/11/1983 tarihli, 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nda tanımlanan “boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm” bölgesi içerisinde, 3194 sayılı Kanun’un geçici 16. maddesi uyarınca adı geçen Kanun’a ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanda yapılmış olduğundan bahisle iptal edilmesine ilişkin 06/03/2020 tarihli, E.26935 sayılı İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açıldığı görülmektedir.
Bu durumda; uyuşmazlığın, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 16. maddesinden kaynaklandığı, anılan Kanun hükmü uyarınca, hakkında yapı kayıt belgesi düzenlenen ve yapı kayıt belgesi davalı idare tarafından iptal edilen taşınmazın, 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu uyarınca “boğaziçi alanı”nda kalmasının, bakılan davayı, 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde kapsamında “2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun uygulanmasından doğan dava” olarak değerlendirilmesi sonucuna yol açmayacağı; bu nedenle, işbu uyuşmazlıkla ilgili bölge idare mahkemesi idari dava dairesince yapılan istinaf incelemesi neticesinde verilen kararın temyiz edilmesinin, yukarıda anılan Kanun kapsamında mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.

Temyiz istemine konu Bölge İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında, temyiz yolunun açık olduğunun belirtilmesinin, kanunen temyiz yolu öngörülmeyen davalarda ilgilisine temyiz hakkı vermeyeceği de açıktır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarihli, E:…, K:…. sayılı kararına karşı yapılan TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de anılan İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 22/03/2023 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X) :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinin 6. bendinde: “Bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir.” kuralı yer almaktadır.
Anılan Kanunun “Temyiz” başlıklı 46. maddesinde: “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:

g) Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
…” hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı Kanun’un geçici 16. maddesinde, “Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. Başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir…
Bu madde hükümleri, 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununda tanımlanan Boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesi içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alan ile İstanbul tarihi yarımada içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanlarda ve ayrıca 19/6/2014 tarihli ve 6546 sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirlenmiş Tarihi Alanda uygulanmaz.” hükmüne yer almaktadır.
2960 sayılı Boğaziçi Kanununun 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı; İstanbul Boğaziçi Alanının kültürel ve tarihi değerlerini ve doğal güzelliklerini kamu yararı gözetilerek korumak ve geliştirmek ve bu alandaki nüfus yoğunluğunu artıracak yapılanmayı sınırlamak için uygulanacak imar mevzuatını belirlemek ve düzenlemektir.” hükmüne, 2. Maddesinde ise “Bu Kanunda kullanılan bazı terimlerin tanımları aşağıda gösterilmiştir.
a) Boğaziçi Alanı; Boğaziçi kıyı ve sahil şeridinden, öngörünüm bölgesinden, geri görünüm bölgesinden ve etkilenme bölgelerinden oluşan ve sınırları ve koordinatları bu Kanuna ekli krokide işaretli ve 22/7/1983 onay tarihli nazım planda gösterilen alandır.
b) Boğaziçi sahil şeridi; Boğaziçi kıyı kenar çizgisi ile 22/7/1983 tarihli 1/5000 ölçekli nazım planında gösterilen hat arasında kalan bölgedir.
c) Öngörünüm bölgesi; Boğaziçi sahil şeridine bitişik olan ve 22/7/1983 tarihli 1/1000 ölçekli imar uygulama planında gösterilen bölgedir…” hükmüne, 11. maddesinin 1. fıkrasında, “Boğaziçi Alanındaki yapılar, kazı izni verildiği günden itibaren Boğaziçi İmar Müdürlüğünce inşaat ruhsatına ve eklerine ve bu Kanunla belirlenen esaslara göre denetlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Boğaziçi Kanunu kapsamında olan yerlerde imar planı yapılması, yapı ruhsatı verilmesi ve yıkım gibi imar uygulama işlemlerinin 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’na göre tesis edileceği anlaşılmaktadır.
Bakılan davanın, İstanbul ili, Beykoz ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan taşınmaz üzerinde … başvuru numarası ile alınan … başvuru tarihli ve … belge numaralı yapı kayıt belgesinin; uyuşmazlık konusu yapının, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 16. maddesi ve 06/06/2018 tarih ve 30443 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar” başlıklı Tebliğ hükümleri uyarınca, 18/11/1983 tarihli, 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nda tanımlanan “boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesi” içerisinde, 3194 sayılı Kanun’un geçici 16. maddesi uyarınca adı geçen Kanun’a ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanda yapılmış olduğundan bahisle iptal edilmesine ilişkin … tarihli, E…. sayılı İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açıldığı; olayda yapı kayıt belgesinin iptal edilme nedeninin, uyuşmazlığa konu yapının Boğaziçi Kanunu kapsamında olan sahil şeridi ve öngörünüm bölgesinde yer alması olduğu; bu bağlamda, bakılan davanın 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 16.maddesi ile birlikte 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun uygulanmasından doğan davalardan olduğu ve 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında temyize tabi işler arasında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından; işin esasının incelenmesi gerektiği düşüncesiyle, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.