Danıştay Kararı 6. Daire 2021/8019 E. 2022/11757 K. 21.12.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2021/8019 E.  ,  2022/11757 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/8019
Karar No : 2022/11757

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI): …
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin Dairemizce incelenerek, İstinaf Dairesi Kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinde; “1. İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir… 4. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir… 5. Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir.” hükmüne, “Temyiz” başlıklı 46. maddesinde: “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir: … b) Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar…” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; ilk derece mahkemesince verilen kararda tespit edilen maddi veya hukuki eksikliklerin istinaf mercii tarafından tamamlanarak nihai kararın da istinaf mercii tarafından verilmesi genel kural olmakla birlikte, idare mahkemesinin ilk inceleme üzerine vermiş olduğu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun haklı görüldüğü hallerde, bölge idare mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmak suretiyle dosyanın idare mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verileceği yönünde istisna düzenleme getirilmiştir. Dava dosyasının incelenmesinden; Diyarbakır İli, Kayapınar İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, … Sokakta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan … Apartmanı adlı yapının zemin katında bulunan dükkan niteliğindeki 15 numaralı bağımsız bölümünün maliki olan davacı tarafından; söz konusu yapının taşıyıcı sisteminin can ve mal kaybına sebebiyet verecek derecede tehlike arz ettiğinden bahisle 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 39. maddesi uyarınca davalı belediyece yıkımına karar verilmesi neticesinde tahliye edildiği, yapının yapımı sırasında idarenin 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca denetim yükümlülüğü kapsamında inşaatı durdurması gerekirken yapı kullanım izin belgesi vererek kusurlu davrandığı, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin Değişik İş:… sayılı dosyası nezdinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu uyarınca bağımsız bölümünün değerinin 176.935,97-TL olduğu, idarenin hizmet kusuru nedeniyle uğradığı bu zararın ödenmesi talebiyle yaptığı başvurunun ise zımnen reddedildiği, yapıyı tahliye temek zorunda kaldığı, manevi açıdan zarara uğradığı iddialarıyla bağımsız bölümünün değeri olarak 176.935,97-TL maddi tazminat ile manevi zararlarına karşılık olarak da 40.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla “davalı idarece yapının yıkıldığı dikkate alınarak, somut olayda idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının Mahkemesince değerlendirilerek uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle” kaldırılmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine gönderilmesine, Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere karar verildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlıkta; ilk derece Mahkemesince zararın yıkım kararının icra edilmesi sonrasında kesinlik kazanacağı, henüz yıkım gerçekleşmediğinden tazmini gereken bir zararın varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, temyize konu edilen İstinaf Dairesinin Kararıyla yapının tahliye ettirilmiş olması nedeniyle davacının mülkiyet hakkının kısıtlandığı, sonrasında yapının yıkıldığı da dikkate alınarak, somut olayda idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının Mahkemesince değerlendirilerek uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkemece işin esası hakkında eksik incelemeye dayalı karar verildiğinden istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmak suretiyle dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin kararının kesin nitelikte bir karar olduğu, anılan kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca temyiz edilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, temyiz isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Öte yandan; temyiz istemine konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının hüküm fıkrasında, temyiz yolunun açık olduğunun belirtilmesinin, kanunen temyiz yolu öngörülmeyen davalarda ilgilisine temyiz hakkı vermeyeceği de açıktır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı davalı idarece yapılan TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de anılan İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 21/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY (X) :
Diyarbakır İli, Kayapınar İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, … Sokakta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapıda 15 numaralı bağımsız bölümünün maliki olan davacı tarafından; söz konusu yapının taşıyıcı sisteminin can ve mal kaybına sebebiyet verecek derecede tehlike arz ettiğinden bahisle 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 39. maddesi uyarınca davalı belediyece yıkımına karar verilmesi neticesinde yapıdan tahliye edilmesi ve belediyenin hizmet kusuru bulunması nedenleriyle bağımsız bölümünün değeri olarak 176.935,97-TL maddi tazminat ile manevi zararına karşılık olarak da 40.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesi istemiyle açılan davada; ‘zararın yıkım kararının icra edilmesi sonrasında kesinlik kazanacağı, henüz yıkım gerçekleşmediğinden tazmini gereken maddi bir zararın varlığından söz edilemeyeceği ve somut olayda işlem veya eylemden kaynaklı davacının manevi bir zararının bulunmadığı gerekçesiyle’ davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının, temyize konu edilen İstinaf Dairesi kararıyla ‘yapının tahliye ettirilmiş olması nedeniyle davacının mülkiyet hakkının kısıtlandığı, sonrasında yapının yıkıldığı da dikkate alınarak, somut olayda idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının Mahkemesince değerlendirilerek uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle” kaldırılmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine gönderilmesine, Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere karar verildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinde; “…
4. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir.
Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir.
5. Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir.
6. Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir. (Ek cümle: 20/7/2017-7035/6 md.) Bu kararlar, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilir ve bu mahkemelerce yedi gün içinde tebliğe çıkarılır.” hükmüne, “Temyiz” başlıklı 46. maddesinde: “Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir: … b) Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar…” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanunun 45/4. maddesine göre Bölge İdare Mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde önce istinaf başvurusunu kabul edip ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vereceği ve sonrasında işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği, bu usulde verilen kararların 46. madde kapsamında olması halinde kesin olmayıp temyize tabi olduğu,
2577 sayılı Kanunun 45/5.maddesine göre ise Bölge İdare Mahkemesinin, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, veya davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, önce istinaf başvurusunu kabul edip ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye göndereceği, bu fıkra uyarınca verilen Bölge İdare Mahkemesi kararlarının kesin olduğu anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla 2577 sayılı Kanunun 45/5.maddesine göre Bölge İdare Mahkemesinin kararının kesin nitelikte bir karar olabilmesi için;
1-İlk derece mahkemesince,
a) İlk inceleme üzerine verilen karar olması,
b) Davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması.
2-İlk derece mahkemesince (a) ve (b) kapsamında verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun haklı bulunması gerekmektedir.
Olayda ise Bölge İdare Mahkemesince 2577 sayılı Kanunun 45/4. maddesine göre ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmayıp kaldırılmasına karar verildiği, bu durumda ilk derece mahkeme kararına karşı istinaf başvurusunu kabul etme nedeni 2577 sayılı Kanunun 45/5.maddesi kapsamında olmaması nedeniyle işin esası hakkında yeniden bir karar vermesi gerekirken ilk derece mahkemesince ilk inceleme üzerine verilmiş bir karar gibi yahut davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hali gibi değerlendirme yapılarak işin esası hakkında yeniden karar vermek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği görülmektedir.
Bölge İdare Mahkemesinin verdiği bu karar 2577 sayılı Kanunun 45/5.maddesi kapsamında kesin bir karar olmadığından yine 2577 sayılı Kanunun 46. maddesi kapsamında (Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar) da temyiz sınırları içinde olduğundan temyize tabi bir karar olduğu açıktır.
Nitekim Bölge İdare Mahkemesince de dava konusu miktar itibarıyla temyize açık olduğundan Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere karar verildiği görülmektedir.
Böyle olunca da, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararı hakkında temyizen incelenerek Dairemizce bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, kesin nitelikte olmayan temyize konu edilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının temyizen incelenerek karar verilmesi gerektiği oyu ile aksi yöndeki Dairemiz çoğunluk kararına katılmıyorum.