Danıştay Kararı 6. Daire 2021/2775 E. 2023/25 K. 09.01.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2021/2775 E.  ,  2023/25 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/2775
Karar No : 2023/25

KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE
BULUNAN (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı-…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Reklam ve İletişim Hizm. San Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU :Danıştay Altıncı Dairesinin 23/01/2015 tarihli, E:2012/3451, K:2015/137 sayılı bozma kararına uyularak dava konusu işlemin iptali yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın onanmasına dair Danıştay Altıncı Dairesinin 18/01/2021 tarih ve E:2019/797, K:2021/14 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Mülkiyeti davacıya ait İstanbul İli, Ümraniye İlçesi, … Mahallesi, … pafta, …parsel sayılı taşınmazın 1/5000 ölçekli imar planında park ve dinlenme alanları lejantında kalan fonksiyonunun önceki imar durumu doğrultusunda konut alanı olarak değiştirilmesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine dair davalı idare işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare Mahkemesince; dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacı tarafından davalı idareye yapılan başvuruda, taşınmazının 18.08.2004 tarihinde park ve dinlenme alanı olarak planlandığı ve 6 yılı aşan bir süre geçmesine rağmen imar planında ayrıldığı amaç doğrultusunda bir işlem yapılmadığı; bu sebeple eski imar durumunun tanınarak taşınmazı üzerindeki kısıtlılığın kaldırılmasının talep edildiği, davacının esas itibariyle imar planının şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, hukuka aykırı olduğu iddiasıyla dava açmadığı, davacının ileri sürdüğü iddiaların imar planına ait olmayıp imar planının taşınmaz üzerinde doğurduğu sonuçlarla ilgili olduğu, bu kapsamda, imar planı sonucunda taşınmaz üzerinde meydana gelen kısıtlılık halinin kamulaştırma ya da parselasyon yapılarak kaldırılmaması sonucu mülkiyet hakkının ihlal edildiği, davacının taşınmaz üzerindeki kısıtlama nedeniyle, imar planının taşınmazda doğurduğu sonuçların ortadan kaldırılması yönündeki isteminin cevap verilmemek suretiyle reddine dair işlemde hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davalının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Altıncı Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule uygun bulunmuş ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI : Davalı tarafından İdare Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmadığı bozulması gerektiği ileri sürülerek Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…’IN DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 103. maddesinin b) bendi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi yürürlükten kaldırılmış ise de; anılan Yasanın 27. maddesiyle 2577 sayılı Yasaya eklenen Geçici 8. maddenin 1. fıkrasındaki “Bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3 üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır.” kuralı uyarınca, bu maddeye göre kararın düzeltilmesi yolundaki istemin incelemesine geçildi. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre kararın düzeltilmesi istemi yerinde görüldüğünden Dairemizin 18/01/2021 tarih ve E:2019/797, K:2021/14 sayılı kararı kaldırılarak işin esası incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : 02.09.1988 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planında “az yoğunlukta konut gelişme alanı” lejantında kalan ve 2004 yılında yapılan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğiyle park ve dinlenme alanı (yeşil alan) olarak düzenlenen davacıya ait parselde 5 yılı aşkın süre geçtiği halde parselasyon veya kamulaştırma işlemi yapılmadığından, davacının anılan taşınmazın eski imar durumunda olduğu gibi az yoğunluklu konut alanına dönüştürülmesi istemli başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun “İmar programları, kamulaştırma ve kısıtlılık hali” başlıklı 10. maddesinde, “Belediyeler imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrımenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder.” hükmü yer almıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 5. maddesinde, nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun’un 6.maddesinde, planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmıştır. Anılan Kanun’un 8. maddesinde ise alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu getirilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 4.7.2019 tarihli 7181 sayılı Kanunun 7. maddesiyle değişik, “İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler” başlıklı 13. maddesinde; “Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle, ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
” düzenlemesi yer almaktadır.
Dava konusu planın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve plan yapımına dair teknik kuralları belirleyen Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 17. maddesinde; “Nazım planlar üzerinde gösterilen teknik ve sosyal altyapı alanlarının konum ile büyüklükleri, toplam standartların altına düşülmemek şartı ile uygulama planlarında değiştirilebilir.” 27. maddesinde, “İmar planlarında bulunan sosyal ve teknik alt yapı alanlarının kaldırılması, küçültülmesi veya yerinin değiştirilmesine dair plan değişiklikleri zorunluluk olmadıkça yapılmaz. Zorunlu hallerde böyle bir değişiklik yapılabilmesi için:
1) İmar planındaki durumu değişecek olan sosyal ve teknik alt yapı alanındaki tesisi gerçekleştirecek ilgili yatırımcı Bakanlık ve kuruluşların görüşü alınacaktır.
2) İmar planındaki bir sosyal ve teknik alt yapı alanının kaldırılabilmesi ancak bu tesisin hizmet götürdüğü bölge içinde eşdeğer yeni bir alanın ayrılması suretiyle yapılabilir.
3) İmar planında yeni bir sosyal ve teknik alt yapı alanı ayrılması durumunda 1 inci bentdeki esaslara uyulur.
4) Plan müellifinin gerekçeli uygun görüşünün alınması şarttır.
Dini yapı alanlarına ilişkin planlarda ve değişikliklerinde il müftülerinin görüşü alınır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
Dava konusu işlem tarihinden sonra yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin “İmar planı değişiklikleri” başlıklı 24.maddesinde, ” İmar planı değişikliği; plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozmayacak nitelikte, kamu yararı amaçlı, teknik ve nesnel gerekçelere dayanılarak yapılır.
(2) İmar planlarında sosyal ve teknik altyapı hizmetlerinin iyileştirilmesi esastır. Yürürlükteki imar planlarında öngörülen sosyal ve teknik altyapı standartlarını düşüren plan değişikliği yapılamaz.
(3) İmar planlarında bulunan sosyal ve teknik altyapı alanlarının kaldırılması, küçültülmesi veya yerinin değiştirilmesine dair plan değişiklikleri zorunluluk olmadıkça yapılmaz. Zorunlu hallerde böyle bir değişiklik yapılabilmesi için:
a) İmar planındaki durumu değişecek olan sosyal ve teknik altyapı alanındaki tesisi gerçekleştirecek ilgili yatırımcı Bakanlık veya kuruluşların görüşü alınır.
b) İmar planında yer alan yol hariç sosyal ve teknik altyapı alanlarının ve kamuya ait sosyal ve kültürel tesis alanlarının kaldırılabilmesi veya küçültülmesi ancak bu tesislerin hitap ettiği hizmet etki alanı içinde eşdeğer yeni bir alanın ayrılması suretiyle yapılabilir. Eşdeğer alanın ayrılmasında yüzölçümü ve konum özellikleri korunur. Bu alanların yerinin değiştirilmesinde, mevcut plandaki hizmet etki alanına göre aynı uygulama etabı veya bölge içinde kalması, yaya erişim mesafelerinin dikkate alınması ve yeni tespit edilen alanın tesisin yapılmasına müsait olması zorunludur.
c) Düzenleme ortaklık payından elde edilen alanların yüzölçümleri toplamının altına düşülmemek kaydıyla, plan değişikliği ile kaldırılan yol alanlarının miktarları, düzenleme ortaklık payından oluşturulan park, çocuk bahçesi, meydan gibi açık ve yeşil alanlarda kullanılabilir. Ancak yol hariç düzenleme ortaklık payına tabi bir kullanımın kamu ortaklık payına tabi bir kullanıma dönüştürülmek istenilmesi halinde, düzenleme ortaklık payına tabi alanın hizmet edeceği etki alanında eşdeğer bir alan ayrılır.
(4) Kat adedi veya bina yüksekliğini artıran imar planı değişiklikleri, yörenin yerleşim özellikleri, dokusu ve kimliği dikkate alınmak suretiyle, şehrin veya alanın yakın çevresinin silüeti, yapıların güneşe göre cephesi ve yönlenmesi özelliklerini olumsuz yönde etkilememesi esas alınarak yapılır.”kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasayla Devlete; sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama yapmak, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri almak görevlerinin yanı sıra çevreyi (yapılı çevreyi de içeren) geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek konusundaki ödevler verilmiş; bu gereklilikler doğrultusunda yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlemeler öngören 3194 sayılı İmar Kanunu yürürlüğe konulmuştur.
3194 sayılı Kanun, umumi hizmetlerin görülmesi için ihtiyaç duyulan taşınmazların elde edilebilmesi için idareye çeşitli alternatifler sunmuştur. İdareler şartların gereklerine göre bu alternatifler arasından seçim yapabilir. Bu alternatifler taşınmazın bulunduğu alanda, imar planı değişikliği, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca parselasyon yapılması ve kamulaştırma şeklinde sıralanmaktadır.
İmar planları, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan, hizmet ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantılar gözönüne alınarak hazırlanır.
Toplum yaşamını yakından etkileyen fiziksel çevrenin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması ve toprağın koruma ve kullanma dengesinin en rasyonel biçimde belirlenmesi için hazırlanan imar planlarının yargısal denetiminde, bu hususlara uyulup uyulmadığının, planlanan yörede taşınmazların imar planında tahsis edildikleri amaç yönünden şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygunluk açısından incelenmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden davacının maliki olduğu taşınmazın 2004 tarihli nazım imar planında kamu alanı olarak belirlendiği tarihten beri mülkiyet hakkı üzerindeki kısıtlılığın devam ettiği ve davacının da bu kısıtlılığın giderilmesi amacıyla görülmekte olan davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu taşınmazın güncel 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında hangi kullanımda kaldığı araştırılarak elde edilen sonuca göre yeniden bir değerlendirme yapılmalıdır.
Yapılacak tespit sonucu uyuşmazlık konusu taşınmazın güncel 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısıtlılık halinin devam ettiğinin tespit edilmesi halinde dava konusu taşınmazın 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında taşınmazdaki kısıtlığı kaldıracak şekilde yapılacak plan değişikliğinin şehircilik ve planlama ilkeleri, kamu yararı, planda öngörülen nüfus, yoğunluk ve donatı dengesi yönlerinden incelenmek suretiyle, imar planında öngörülen kullanımın şehircilik ve planlama ilkelerine uygun olup olmadığının alanında uzman bilirkişilerle yerinde yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi suretiyle tespit edilerek elde edilen sonuca göre yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Öte yandan yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, planlar arasındaki hiyerarşi kapsamında nazım imar planından sonra yapılacak olan uygulama imar planının hem nazım imar planına hem de daha üst ölçekli planlara uygun yapılması gerektiği, 1/1000 ölçekli planların uygulamaya esas planlar olması nedeniyle 1/1000 ölçekli uygulama imar planına dayanılarak parselasyon, ruhsat, kamulaştırma gibi uygulama işlemlerinin yapılması zorunluluğu bulunduğu açıktır. Bu kapsamda davalı olarak taşınmazın bulunduğu alandaki ilçe belediyesinin de davalı olarak hasım mevkiine alınması gerekmektedir.

SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin, … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 09/01/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.