Danıştay Kararı 6. Daire 2021/11221 E. 2023/3085 K. 23.03.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2021/11221 E.  ,  2023/3085 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/11221
Karar No : 2023/3085

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVACI) … Yapı Denetim Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
II- (DAVALI) … Bakanlığı
VEKİLİ : …, Hukuk Müşaviri

KARŞI TARAF : 1- … Bakanlığı – ANKARA
2- … Yapı Denetim Limited Şirketi

İSTEMİN ÖZETİ: Davacı şirket tarafından, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı ile iptal edilerek hukuka aykırılığı tespit edilmiş olan denetim faaliyetlerinin dokuz ay süre ile geçici olarak durdurulmasına ilişkin … tarih ve … sayılı işlem sebebiyle uğranılan zarardan dolayı 100.000,00 TL maddi ve 1.500.000,00 TL manevi tazminatın idari işlem tarihi olan 12/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulü, 92.425,81-TL maddi tazminatın davanın açıldığı 10/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte idarece davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin (7.574,19-TL) maddi tazminat istemi ile manevi tazminat isteminin reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMALARIN ÖZETİ :
1- Davacı tarafından, davalı tarafın temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
2- Davalı idare tarafından, davacı tarafın temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … ‘ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği” şeklinde değiştirildiğinden, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 23/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY (X) :
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. Bu düzenleme ile idarenin, yapmış olduğu işlem ve eylemlerden dolayı zarar gören kişilere karşı hukuken sorumlu olacağı açıkça ifade edilmiş bulunmaktadır.
İdare hukuku ilkelerine göre, idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için her şeyden önce ortada bir zararın bulunması, zararı doğuran işlem veya eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, yani ortaya çıkan sonuçla işlem veya eylem arasında uygun bir illiyet bağının bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Ayrıca, idarenin zarar verici işlem veya eylemi nedeniyle hizmet kusurunun ya da idarenin kusursuz sorumluluğu ilkelerinden birisinin uygulanma koşullarının bulunması da gerekmektedir.
Manevi zarar, idarenin bir eylem veya işlemi ile bir kimsenin kişi olarak haiz olduğu ve hukukça korunan hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, hürriyet, isim, şeref, haysiyet, cinsel ve ruhsal bütünlük gibi kişilik değerlerine yapılan saldırılar sonucu kişinin bu saldırıdan dolayı duyduğu bedenî ve/veya ruhsal acı ve üzüntü olarak tanımlanmakta, manevi tazminatla kişinin bu acı ve üzüntüsünün kısmen de olsa tatmin edilmesi amaçlanmaktadır. Bu anlamda; idarî işlem veya eylemin neden olduğu ticari itibar kaybının, gerçek ve tüzel kişiler bakımından tazmin edilmesi gereken manevi bir zarar olduğu açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin yapı denetim sorumluluğunu 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 3. maddesinin son fıkrası ile Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nin 12. maddesinin (c) fıkrasında öngörülen esaslara uygun olarak yerine getirmediğinden bahisle davalı idarenin … tarih ve … sayılı işlemi ile denetim faaliyetlerinin dokuz ay süreyle geçici olarak durdurulmasına karar verildiği; bu karara karşı açılan davada … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla davacı şirketin denetim faaliyetlerinin dokuz ay süre ile geçici olarak durdurulmasına ilişkin işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, aktarılan gerekçelerle hukuka aykırı bulunan yasaklama işleminin, davacının ticari itibarını zedelediği ve güvenirliğini azalttığı açık olup, davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden, manevi tazminat ödenmesini gerektiren koşulların oluşmadığı gerekçesiyle manevi tazminat talebi yönünden davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yapılan istinaf talebinin reddi yolunda verilen temyize konu İdari Dava Dairesi kararının manevi tazminata ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.

KARŞI OY (XX) :
Dava, davacı şirket tarafından, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı ile iptal edilerek hukuka aykırılığı tespit edilmiş olan denetim faaliyetlerinin dokuz ay süre ile geçici olarak durdurulmasına ilişkin … tarih ve … sayılı işlem sebebiyle uğranılan zarardan dolayı 100.000,00 TL maddi ve 1.500.000,00 TL manevi tazminatın idari işlem tarihi olan 12/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için İdare Mahkemesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; davacının 24/02/2013 tarihinden geriye doğru hesaplanan ortalama günlük net gelirinin 338,56 TL olduğu, bu tutar esas alındığında, iptal edilen işlem sebebiyle faaliyette bulunulamayan 9 aylık (273 günlük) döneme ilişkin mahrum kalınan net gelirin ise 92.425,81 TL olduğu tespitlerine yer verilerek, davacı firmanın faaliyetinin durdurulduğu 24/02/2013 tarihinden sonrada denetim faaliyetlerine ilişkin fatura düzenlediği ve tahsilat yaptığının görüldüğü, bu tahsilatların firmanın 24/02/2013 tarihinden önce sözleşmeye bağladığı denetim hizmetlerine ilişkin olduğundan, bu tahsilatların da hesaplamalarda dikkate alınarak ortalamaya dahil edildiğinin belirtildiği görülmektedir.
Bu durumda, davacı şirketin faaliyette olduğu tarihlerde elde ettiği kazançların dikkate alınarak günlük net gelirin hesaplanması suretiyle faaliyette bulunulamayan 9 aylık (273 günlük) döneme ilişkin mahrum kalınan net gelirin hesaplanması gerekirken, faaliyetinin durdurulduğu tarihten sonra yapılan tahsilatların ortalamaya dahil edilerek mahrum kalınan net gelirin hesaplanması hukuka uygun olmadığından, İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki İdari Dava Dairesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmının belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.