Danıştay Kararı 6. Daire 2021/10377 E. 2022/11364 K. 14.12.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2021/10377 E.  ,  2022/11364 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/10377
Karar No : 2022/11364

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- … Başkanlığı
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALILAR YANINDA MÜDAHİL : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Elazığ İli, Merkez İlçesi, … Köyü, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, 24/01/2020 tarihinde meydana gelen Elazığ İli, Sivrice İlçesi merkezli ve 14/06/2020 tarihinde meydana gelen Bingöl İli, Karlıova İlçesi merkezli deprem afetleri nedeniyle hak sahibi kabul edilen afetzedelerin kalıcı barınma ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 10/07/2021 tarihli ve 31537 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 09/07/2021 tarih ve 4256 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Dava konusu kararın kendilerine tebliğ edilmediği, kararı 05.11.2021 tarihinde öğrendikleri, davayı yasal süresinde açtıkları, yer seçiminin hangi somut ölçütlere göre yapıldığının kamu yararı kararında belli olmadığı, kamu yararı kararının eşitlik ilkesine aykırı olduğu, yer seçimi genelgesindeki ilkelere uyulmadığı, yer seçiminin objektif ölçütlere uymadığı iddia edilerek, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMASI : Davanın süresinde açılmadığı, kamu yararı kararı alındığı, bedelsiz temin edilecek uygun nitelikte taşınmaz bulunamaması nedeniyle, köy içerisinde şahıslara ait 2 adet taşınmaza ilişkin kamulaştırma planı oluşturulduğu, afetzedelerin büyük çoğunluğunun yaşamlarını konteyner veya çadırlarda sürdürmekte oldukları, kış şartları da göz önüne alındığında hak sahibi afetzedelere ivedilikle konutlarının yapılması gerektiği, dava konusu işlemin hem üstün kamu yararı hem de işlemin aceleliği yönünden acele kamulaştırma şartlarını taşıdığı savunulmuştur.

DAVALILAR YANINDA MÜDAHİLİN SAVUNMASI: Davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Elazığ Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün … tarihli ve … sayılı yazısı ile Elazığ İl Tarım Müdürlüğü’nden 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu uyarınca görüş sorulduğu anlaşıldığından, söz konusu yazının cevabının ara karar ile istenilmesi, gelecek cevabın incelenmesinden sonra davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava, Elazığ İli, Merkez İlçesi, … Köyü, … ada, … parsel sayılı taşınmazın 24/01/2020 tarihinde Elazığ İli, Sivrice İlçesi merkezinde ve 14/06/2020 tarihinde Bingöl İli, Karlıova İlçesi merkezinde meydana gelen deprem afetleri nedeniyle hak sahibi kabul edilen afetzedelerin kalıcı barınma ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 10/07/2021 tarihli ve 31537 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 09/07/2021 tarih ve 4256 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasaya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkündür. Bu hükümlerden hareketle bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) ancak kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır.
20.03.1952 günü kabul edilen İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek 1 Nolu Protokol Türkiye tarafından 19.03.1954 tarihinde onaylanmıştır. Anılan Protokolun “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde ise: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” kuralı yer almıştır.
2942 sayılı Yasanın “Acele kamulaştırma” başlıklı 27. maddesinde, 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına (Değişik ibare: 24/4/2001 – 4650/15 md.) 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. (Ek fıkra: 19/4/2018-7139/29 md.) Mahkemece verilen taşınmaz mala el koyma kararı tapu müdürlüğüne bildirilir. Taşınmaz malın başkasına devir, ferağ veya temlikinin yapılamayacağı hükmü tapu kütüğüne şerh edilir. El koyma kararından sonra taşınmaz mal 20 nci madde uyarınca boşaltılır. Bu Kanunun 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedelidir.” hükümleri öngörülmüştür.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun “Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı” başlıklı 13. Maddesinde; Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazilerinin tarımsal üretim amacı dışında kullanılamayacağı ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla; savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı, petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, ilgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri, Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar, kamu yararı gözetilerek yol altyapı ve üstyapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca yenilenebilir enerji kaynak alanlarının kullanımı ile ilgili yatırımları, jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebileceği hükmü yer almıştır.
Anayasa’nın 13. ve 35. madde hükümleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasa’ya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkün olup buna ilişkin düzenlemeler öncelikle kamu yararına dayanmalıdır. Ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolüyle de mülkiyet hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmiş ve bu hakkın orantılılık ilkesi çerçevesinde kamu yararı gözetilerek sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır.
Bu çerçevede, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Bu koşullardan ikisi Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir.
Yukarıda anılan 5403 sayılı Kanun hükmüne göre sulu tarım arazilerinin tarım dışı amaçla kullanılabilmesine Bakanlıkça izin verilebilmesi için alternatif alan bulunmaması, kurul veya kurul tarafından uygun görüş bildirilmesi ve toprak koruma projelerine uyulması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Dava konusu kararla, 24/01/2020 tarihinde meydana gelen Elazığ İli, Sivrice İlçesi merkezli ve 14/06/2020 tarihinde meydana gelen Bingöl İli, Karlıova İlçesi merkezli deprem afetleri nedeniyle hak sahibi kabul edilen afetzedelerin kalıcı barınma ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılma yoluna gidilen uyuşmazlığa konu taşınmazın sulu tarla vasfında olduğu anlaşılmaktadır.
Danıştay 6. Dairesinin 17.02.2022 ve 07.04.2022 tarihli ara kararlarıyla davalı idarelerden sorulması üzerine; taşınmaza ilişkin Toprak Koruma Kurulu tarafından verilmiş tarım dışı kullanma iznine ilişkin bilgi ve belge sunulmadığından, taşınmazın tarım dışı bir amaçla kullanılmasına ilişkin tesis edilen dava konusu acele kamulaştırma kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kararın uyuşmazlığa konu taşınmaza yönelik olarak iptali gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Dava konusu 09/07/2021 tarih ve 4256 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile, 24/01/2020 tarihinde meydana gelen Elazığ İli, Sivrice İlçesi merkezli ve 14/06/2020 tarihinde meydana gelen Bingöl İli, Karlıova İlçesi merkezli deprem afetleri nedeniyle hak sahibi kabul edilen afetzedelerin kalıcı barınma ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla ihtiyaç duyulan taşınmazların Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
Bakılan dava, dava konusu acele kamulaştırma kararının davacıya ait taşınmaz yönünden iptali istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 35. maddesinde: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun “Acele kamulaştırma” başlıklı 27. maddesinde; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği kuralına yer verilmiştir.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun “Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı” başlıklı 13. maddesinde; Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazilerinin tarımsal üretim amacı dışında kullanılamayacağı ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla; savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı, petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, ilgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri, Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar, kamu yararı gözetilerek yol altyapı ve üstyapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca yenilenebilir enerji kaynak alanlarının kullanımı ile ilgili yatırımları, jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebileceği hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Davanın süresinde açılmadığı iddiası bakımından;
İdari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarında genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.
Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının Resmi Gazete’de yayımlanması ilgililere tebliğ hükmünde olmadığından acele kamulaştırmaya ilişkin işlemlerin Anayasada yer alan bir temel hak ve özgürlük olan mülkiyet hakkını kısıtlayıcı nitelikte bireysel işlem olması karşısında otuz gün içinde dava açılacak idarenin gösterilmesi suretiyle ilgiliye tebliğ edilmesi, Anayasada güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünün de gereğidir.
Bu çerçevede, muhatapları açısından subjektif ve kişisel nitelikte olan acele kamulaştırma kararlarının, usulüne uygun yazılı bildirimi üzerine otuz gün içinde veya öğrenme üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği, bu durumda 2577 sayılı kanunun 20/A maddesinin uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/03/2015 tarihli, E:2014/5590, K:2015/891 sayılı kararı da bu yöndedir.
Uyuşmazlıkta, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının davacıya tebliğ edildiğine dair belgenin dosyaya sunulmadığı ve davacı tarafından öğrenme tarihi üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde davanın açıldığı anlaşılmış ve davalı idarelerin davada süre aşımı bulunduğu yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas Yönünden:
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri açısından bakıldığında, özel mülkiyet hakkının korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük yada orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
Bu açıdan, kamu gücü kullanılarak özel mülkiyetteki taşınmazların kamu eline geçirilmesini ifade etmesi anlamında kamulaştırmanın yargısal incelemesinde, mülkiyet hakkına söz konusu müdahalede yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde kamu yararının varlığının, kanuni düzenleme gereğinin ve orantılılık noktasında adil dengenin sağlanıp sağlanmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anayasa’nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin Kanunda öngörülmesi gereği ifade edilmiştir Acele kamulaştırma usulü idareye kamulaştırma işlemlerinin neticelenmesini beklemeden kamulaştırılan taşınmaza el koyma imkânı tanıyan olağanüstü bir kamulaştırma usulüdür. Acele kamulaştırmada, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile Mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın kanunda belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değeri idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. Acele kamulaştırma usulü, olağan kamulaştırmada malik lehine getirilen usule ilişkin güvenceleri bertaraf etmemekte; yalnızca bu usullerin işletilmesinden önce idareye, kamulaştırılacak taşınmaza el koyma imkânı tanımaktadır. Taşınmaza el konulduktan sonra idare tarafından öncelikle satın alma yolunun işletilmesi, bunun mümkün olamaması durumunda ise Asliye Hukuk Mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması gerekmektedir. Kamulaştırılmasına karar verilen taşınmaza acele olarak ihtiyaç duyulması halinde, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca kamulaştırma acele usulle yapılmaktadır.
Bu çerçevede, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Anılan hüküm uyarınca taşınmazların bir an önce kullanılmasına ihtiyaç duyulan, kamu düzenine ilişkin olarak acelilik halinin bulunduğu durumlarda Bakanlar Kurulunca, taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verilebilmektedir.
Acele kamulaştırma istisnai bir yöntem olduğundan, olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına dair şartlarının ortaya konulması gerekmektedir.
Acelelik koşulunun kamu düzenine ilişkin olması gerektiği ve kamu yararının ise, olağan kamulaştırma usulü ile sağlanması amaçlanan kamu yararından farklı olarak, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren, aceleliği zorunlu kılan bir yarar olduğu açıktır.
Uyuşmazlıkta; davaya konu taşınmazların acele kamulaştırılmasına yönelik şartların oluşup oluşmadığı, yani acelelik durumunun bulunup bulunmadığı yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Elazığ İli, Merkez İlçesi, … Köyü, …ada, … parsel sayılı taşınmazın, 24/01/2020 tarihinde meydana gelen Elazığ İli, Sivrice İlçesi merkezli ve 14/06/2020 tarihinde meydana gelen Bingöl İli, Karlıova İlçesi merkezli deprem afetleri sonrasında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan afet etkisi belirleme çalışmaları sonucunda yapılan hasar tespitlerinin değerlendirilmesi neticesinde, Elazığ İlinin, Merkez, Maden ve Sivrice ilçelerine bağlı tüm belde, mahalle ve köyler ile Malatya İli’nin Doğanyol, Kale ve Pütürge ilçelerine bağlı tüm mahallelerde, ”Genel Hayata Etkili” sayılması, bu afet sebebiyle yapıları hasar gören vatandaşların afetzede kabul edilmesine yönelik … tarihli ve … sayılı Genel Hayata Etkililik Oluru alındığı, Elazığ İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün … tarihli ve …sayılı yazısı ile Elazığ İl Milli Emlak Müdürlüğü’nün … tarihli ve … sayılı yazılarına istinaden bedelsiz temin edilebilecek uygun nitelikte taşınmazın bulunamaması üzerine, köy içerisinde mülkiyeti şahıslara ait davaya konu taşınmazın kamulaştırma yoluyla yeni yerleşim yeri olarak seçilmesinin uygun görüldüğü, … tarihli ve … sayılı kamu yararı kararının alındığı, yaşanan deprem afeti sonrasında, Elazığ’da konutları yıkılan ya da ağır derecede hasar gören afetzedelerin büyük çoğunluğunun yaşamlarını konteyner ya da çadırlarda sürdürmekte olmaları sebebiyle hak sahibi afetzedelere ivedilikle konutlarının yapılmasının gerekli olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; gerek kış şartları, gerekse de afetzedelerin yaşamlarını konteyner ve çadırlarda sürdürmekte olmaları durumu dikkate alındığında, konut ihtiyacının acil nitelikte olduğu sabit olmakla birlikte, kamu yararının varlığı da açık olduğundan, davaya konu projenin bir an önce tamamlanmasında acelelik halinin bulunduğu sonucuna varıldığından, davaya konu taşınmaza el konulmasına imkan veren dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Ayrıca, her ne kadar davacı tarafından, tapuda sulu tarla niteliğinde olan davaya konu taşınmazın bulunduğu alana ilişkin tarım dışı kullanım izni alınmadığı belirtilmiş ise de, dosya kapsamındaki Elazığ İl Özel İdaresi İmar ve Kentsel İyileştirme Müdürlüğü’nün Elazığ İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne yazdığı … tarihli ve … sayılı yazı incelendiğinde, davaya konu … ada .. parsel sayılı taşınmazın köy yerleşik alanı içerisinde kaldığı anlaşıldığından, köy yerleşik alanında bulunan taşınmaz için tarım dışı kullanım izni alınmasına gerek olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığından, davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.DAVANIN REDDİNE,
2.Ayrıntısı aşağıda gösterilen, davacı tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalılar yanında müdahil tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin müdahil üzerinde bırakılmasına,
3.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalı idarelere verilmesine,
4.Varsa posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 14/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X):
Dava konu işlem öncesinde davaya konu taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin alınmış bir karar olup olmadığı davalı idarelerden ara karar ile sorularak, gelecek cevabın incelenmesi sonrasında davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.