Danıştay Kararı 6. Daire 2021/10220 E. 2022/948 K. 01.02.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2021/10220 E.  ,  2022/948 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/10220
Karar No : 2022/948

DAVACI : …, …Varlıkları Koruma Vakfı
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …Bakanlığı – …
VEKİLİ : …, Hukuk Müşaviri (E-Tebligat)

DAVANIN KONUSU : 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde, (tüm deniz dolgu projelerinin ÇED Yönetmeliğinin Ek-1 Listesine eklenmesi yönünde) değişiklik yapılması isteğiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Müdürlüğüne yapılan (ve dava dilekçesinde 12/07/2021 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği belirtilen) başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : …Teknoloji Transferi Ar-Ge Danışmanlık Enerji Sağlık Çevre İletişim Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında 11/02/2019 tarihinde imzalanan protokol çerçevesinde yürütülen “ÇED Yönetmeliğinin Geliştirilmesi” projesi kapsamında 01/10/2020 tarihli yazı ile davacının da yer aldığı ilgili tüm kurum ve kuruluşlara taslak yönetmelik ve ekleri gönderilerek taslak hakkında 23/10/2020 tarihine kadar görüşlerinin bildirilmesinin istenildiği ve davacı tarafından da taslak hakkındaki görüşlerin Bakanlığa bildirildiği, davacının talebinin 60 günlük bir sürede değerlendirilemeyecek kadar kapsamlı bir çalışma gerektirdiği, ayrıca Yönetmelikle ilgili revizyon çalışmalarının yapıldığından davacının haberdar olduğu, bu süreçte davacı da dahil olmak üzere görüşlerini bildiren hiçbir kuruma görüşlerinin dikkate alınıp alınmadığı ile ilgili bir bildirim yapılmadığı, kaldı ki mevzuat çalışmalarında böyle bir usulün bulunmadığı, revizyon çalışmaları devam etmekte olup davacının taleplerinin, bu çalışmalar kapsamında dikkate alınacağı, ortada dava konusu edilecek herhangi bir işlem bulunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …DÜŞÜNCESİ: Davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi uyarınca incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Deniz dolgu projeleri, ÇED Yönetmeliğinin Ek-2 listesinde seçme ve eleme kriterleri uygulanacak projeler kapsamında “denizden 10.000 m2 ve üzerinde alan kazanılması” projeleri başlığı altında yer almaktadır.
Davacı tarafından, 2015-2021 yılları arasında Karadeniz’de toplam 130 dolgu alanının yapılmış olduğu, planlananlarla birlikte bu sayının 150’ye ulaştığı, son olarak Ordu-Trabzon-Rize-Giresun-Gümüşhane-Artvin Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin, 31/03/2021 tarihinde onaylanarak 13/04/2021 tarihinden itibaren 1 ay süreyle askıya çıktığının görüldüğü, bu değişiklikle Trabzon İli, Arsin İlçesi 278 hektar alanda endüstri bölgesi yapılmasının öngörüldüğü ve proje alanın tamamının denizin doldurulması yoluyla elde edileceğinin anlaşıldığı, ancak ÇED Yönetmeliğinde deniz dolgu alanlarının denizel ekosistem ve kıyı ekosistemi üzerindeki çevresel etkilerinin değerlendirilmesine yönelik bir belirlemenin yapılmadığı, oysaki Karadeniz’in kapalı bir deniz olması nedeniyle müsilaj sorunları yaşanabileceği, bu nedenle, dolgu alanlarının büyüklüğüne bakılmaksızın, diğer bir ifadeyle eşik değere tabi tutulmaksızın bu projelere ÇED Yönetmeliğinin Ek-1 listesinde yer verilmesi isteğiyle başvurulmuş, dava dilekçesinde 12/07/2021 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği belirtilen bu başvuru, davalı idarece zımnen reddedilmiştir.
Bakılan dava, söz konusu başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla 09/11/2021 tarihinde açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinde; “1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür. … 4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” hükmüne, “İdari makamların sükutu” başlıklı 10. maddesinde; “1. İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. 2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı,isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.” hükmüne, “Üst makamlara başvurma” başlıklı 11. maddesinde ise; “1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. 2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. 3. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer alan Kanun hükümleri uyarınca, ilgililerin, altmış günlük dava açma süresi içerisinde doğrudan dava açmak yerine işlemi tesis eden idarenin hiyerarşik olarak üstü olan makama veya üst makam yoksa işlemi tesis eden makama başvurarak işlemin düzeltilmesini isteme hakkına sahip oldukları açık olup; yasa koyucu tarafından, 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca yapılacak başvuruya konu edilebilecek işlemin niteliği bakımından düzenleyici ya da bireysel işlem ayrımı gibi bir ayrıma gidilmemiş, 11. maddenin kapsamı salt bireysel işlemlerle sınırlandırılmamıştır.
Dolayısıyla, düzenleyici işlemlerin ilan edildiği tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlayan altmış günlük dava açma süresi içerisinde idareye yapılan başvurunun reddi üzerine, düzenleyici işlemin ilan edildiği tarih ile 11. madde kapsamında başvuruda bulunulduğu tarih arasında geçen süre de dikkate alınmak suretiyle kalan dava açma süresi içerisinde açılan davalarda süre aşımı bulunmadığının; öte yandan, altmış günlük dava açma süresi geçtikten sonra düzenleyici işlemlerin değiştirilmesi, düzeltilmesi, kapsamının genişletilmesi gibi istemlerle yapılan ve 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayan başvuruların, cevap verilmek suretiyle ya da zımnen reddi yolundaki işlemlerin iptali istemiyle sendika, dernek ya da birlik tarafından açılan davalar yönünden uygulama işlemi olarak kabulüne olanak bulunmadığından, bu davalarda süre aşımı bulunduğunun kabulü gerekmektedir.

Uyuşmazlıkta; Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Buna göre, en geç, 25/11/2014 tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayan altmış günlük dava açma süresinin son gününde yapılacak başvurunun reddi üzerine dava açma süresi içerisinde dava açılması gerekirken, davacı Vakıf tarafından bu tarih geçtikten sonra anılan Yönetmelikte değişiklik yapılması isteğiyle yapılan ve 12/07/2021 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği belirtilen başvurunun zımnen reddi üzerine, 09/11/2021 tarihinde dava açılmış olup, süresinde yapılmayan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin, davacı Vakıf yönünden uygulama işlemi olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla; davada süre aşımı bulunduğundan, işin esasının incelenemeyeceği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN SÜRE AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
2. Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Varsa posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 01/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin dördüncü fıkrasında; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri belirtilmiş, 10. maddesinde ise; ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceği, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgilerin altmış günün bittiği tarihten itibaren ya da istemin reddine ilişkin işlemin tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Davacı Vakıf, 12/07/2021 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği belirtilen başvurusunda, 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasını istemiş ve başvurunun zımnen reddi üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davayı açmıştır.
Davacı Vakfın, deniz dolgu projelerinin eşik değere tabi tutulmaksızın, ÇED Yönetmeliğinin Ek-1 listesinde yer verilmesi isteğiyle yaptığı başvuru, niteliği itibarıyla, yeni bir işlem tesisine yönelik, 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında yapılan bir başvurudur.
Bu itibarla; davacı Vakfın, yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan bu davanın süresinde olduğu sonucuna varılmış olup, işin esasının incelenmesi gerektiği oyu ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.