Danıştay Kararı 6. Daire 2021/10137 E. 2023/3554 K. 10.04.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2021/10137 E.  ,  2023/3554 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/10137
Karar No : 2023/3554

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … İdaresi Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …
2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
3- … Belediye Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN ÖZETİ : İzmir ili, Bornova ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, … ve … parsel, … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı taşınmazları kapsayan alanda yapılan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile 1/5000 ölçekli nazım imar planının ve plan açıklama raporlarının ve dayanağı 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planının iptali istemiyle açılan davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMALARIN ÖZETİ : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Duruşma yapılmasına gerek görülmedi.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine 10/04/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY (X) :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, idari işlemler hakkında; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları olarak tanımlanmıştır. İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucu, iptal davaları için “menfaat ihlali”ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. Nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda subjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazın 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında toplu işyeri, akaryakıt+LPG ve servis istasyonu, belediye hizmet alanı ve kültürel tesis alanı olarak belirlendiği; davacı tarafından ise, daha önce askeri alan kullanımında kalan taşınmazın, askeri alan kullanımından çıkarılması halinde yalnızca sosyal tesis alanı olarak belirlenebileceği, yapılaşmaya açılamayacağı, alandan geçen otoyolun 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında kuzeye kaydırıldığı iddiaları ile bakılan davanın açıldığı görülmektedir.
Bu durumda, daha önce askeri alan kullanımında kalan ve yapılaşmamış bir alanın yapılaşmaya açılması suretiyle sosyal donatı alanlarını azaltıcı nitelikte tesis edilen imar planları yönünden İzmir ilinde ikamet eden davacının dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki idare mahkemesinin kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair temyize konu bölge idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.