Danıştay Kararı 6. Daire 2020/9422 E. 2020/13178 K. 18.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/9422 E.  ,  2020/13178 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/9422
Karar No : 2020/13178

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı – …
VEKİLİ : …, Hukuk Müşaviri (E- Tebligat)

MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : … Üretim A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1- … Köyü Muhtarlığı Adına Köy Muhtarı; …
2- … Köyü Muhtarlığı Adına Köy Muhtarı; …
3- … Köyü Muhtarlığı Adına Köy Muhtarı; …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN ÖZETİ : Artvin İli, Yusufeli İlçesi, Esendal Köyü sınırları içerisinde Arcivan (Öğdem) Deresi üzerinde davalı yanında müdahil tarafından yapılması planlanan “Öğdem Regülatörü ve HES (20,36 MWm/18,00 MWe)” projesiyle ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali istemiyle açılan davada, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin kısmının usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 18/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinde; “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygunlanır.” hükmüne yer verilmiş, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 447. maddesinde ise “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerinin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı” hükme bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış, 331. maddesinde ise; davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ederek hüküm altına alacağı düzenlemesine yer verilmiştir.

Uyuşmazlıkta; İdare Mahkemesince, dava konusu ÇED Olumlu kararının iptaline veya geçersizliğine ilişkin olarak davalı idarece bir karar alınmadığı halde, ÇED Yönetmeliğinin 14. maddesinde yatırım işlemlerine başlanılması için öngörülen 7 yıllık sürenin dolmasına rağmen yatırım işlemlerine başlanılmadığı, dolayısıyla dava konusu ÇED olumlu kararının geçersiz hale geldiği, ayrıca yatırımcı şirket tarafından da projeden vazgeçildiğinin bildirilmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle (işin esasına girilerek haklılık/haksızlık değerlendirmesi yapılmaksızın) karar verilmesine yer olmadığına hükmedilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İdari işlemlerin, hukuka uygun olduklarına dair bir yargı kararına gereksinim duymadan hukuka uygun kabul edilerek ilgililer üzerinde hukukî sonuç doğurması olarak tanımlanabilen “hukuka uygunluk karinesi”nden yararlanmasının esas olduğu, dava konusu “ÇED Olumlu” kararının, 6100 sayılı Kanunun 331. maddesinde belirtilen “davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumu” kapsamında hukuka uygun sayılması gerektiği ve davalı yanında müdahilin projenin yapımından vazgeçmesinin, davalı idareye kusur olarak yüklenemeyeceği sonucuna varıldığından, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden Mahkeme kararının bozularak, yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılması ve davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.