Danıştay Kararı 6. Daire 2020/7978 E. 2020/13613 K. 24.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/7978 E.  ,  2020/13613 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/7978
Karar No : 2020/13613

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF : 1- (DAVALI) … Bakanlığı/ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

2- (DAVALI YANINDA MÜDAHİL) … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN ÖZETİ : İzmir İli, Karabağlar İlçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … (eski …) parsel sayılı taşınmazlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarih ve … sayılı oluru ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Altıncı Dairesinin 17/09/2019 tarihli, E:2019/349, K:2019/7470 sayılı bozma kararına uyularak; dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile anılan mahkeme kararının kaldırılması, davanın ehliyet yönünden reddi yolunda … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMALARIN ÖZETİ : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine 24/12/2020 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY : 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları olarak tanımlanmıştır.
Dolayısıyla iptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel menfaat ilişkisinin varlığı ise, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından, bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda da yorumlanması gerekmektedir.
Öte yandan, çevrenin, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda, belde veya semt sakini sıfatıyla açılan davalarda, dava açma ehliyetinin daha geniş yorumlanmak suretiyle belirlenmesi gerektiği Danıştay içtihatları ile kabul edilmekte, bu doğrultuda kamuya tahsisli alanlara ilişkin plan değişikliklerine karşı açılan davalarda, belde sakini olmak dava açma ehliyeti için yeterli görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; mülkiyeti Hazineye ait toplam 10.647 m2 büyüklüğünde olan ve 03.02.1984 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında tamamı “lise alanı” kullanımında kalan … İlçesi, … ada, eski … (yeni … ve …) parsel sayılı taşınmazın, 8.000 m2 lik kısmının dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planında “eğitim tesisleri alanı” işlevine, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “TAKS:0.40, E:1.30, hmaks:4 kat yapılaşma koşulunda lise alanı” işlevine; taşınmazın kalan 2.647 m2 lik kısmının dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planında “kamu hizmet alanı” işlevine, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “TAKS:0.40, E:1.30, hmaks:4 kat yapılaşma koşulunda resmi kurum alanı (vergi dairesi)” işlevine ayrıldığı görülmektedir.
Her ne kadar davacının aynı belediye sınırları içinde maliki olduğu taşınmaz bulunmasa ve aynı belediye sınırları içinde ikamet etmekte olmasa da, davacı tarafından; uyuşmazlık konusu … ada, eski … (yeni … ve …) parsel sayılı taşınmazda eğitim alanının küçültülerek, bu kısma vergi dairesi kullanımı getirilmesine ilişkin dava konusu imar planlarının, … İlçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazdaki vergi dairesi işlevinin ticaret işlevine dönüştürebilmesi amacıyla yapıldığı, bu şekilde de … ada, … parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde yer alan … parsel sayılı taşınmazın maliki olan … Gayrimenkul A.Ş tarafından alanda … AVM projesinin hayata geçirilmesinin hedeflendiği, dolayısıyla dava konusu imar planlarının kamu yararı amacı taşımadığı, değişikliği zorunlu kılan nedenler bulunmadığı, tamamen belirli kişilere özel menfaat temin etmek amacıyla yapıldığı, uyuşmazlık konusu … ada, eski … (yeni … ve …) parsel sayılı taşınmazda öngörülen vergi dairesi işlevinin alana yoğun şekilde kullanıcı nüfusu çeken ve trafik yükünü artırıcı etkisi olan bir kullanım kararı olduğu, öncesinde … İlçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazda yer alan vergi dairesi hizmet binasının, dava konusu imar planları ile alt kademe yolların bulunduğu alana taşınması nedeniyle bölgenin ana arteri olan … Caddesi trafiğinin işlemez hale gelmesine sebebiyet verileceği, yeni kamu binalarının yapılacağı güzergahta oluşabilecek trafik ve çevre sorunlarının bölgeyi olumsuz etkileyeceği iddiaları ile açılmış olan bu davanın kamu yararını yakından ilgilendirdiğinin ve davacının dava açma ehliyeti bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın esasının incelenmesi gerektiği oyuyla davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki İdari Dava Dairesi kararının onanmasına ilişkin Dairemiz kararına katılmıyorum.