Danıştay Kararı 6. Daire 2020/7581 E. 2020/13612 K. 24.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/7581 E.  ,  2020/13612 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/7581
Karar No : 2020/13612

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı/ANKARA
VEKİLİ : Av. …
2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

3- (DAVALI YANINDA MÜDAHİL)
… Gayrimenkul Yatırım İnşaat Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
4-(DAVALI YANINDA MÜDAHİL)
… Gayrimenkul Yatırım ve İşletme A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN ÖZETiİ : İzmir İli, … İlçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 08.07.2015 tarihli oluru ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri ile bu planların dayanağı olan İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararı ile onaylanan 1/25000 ölçekli çevre düzeni planının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 17/09/2019 tarih ve E:2019/1110, K:2019/7480 sayılı bozma kararına uyularak; … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulüne, anılan kararın kaldırılmasına ve davanın ehliyet yönünden reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMALARIN ÖZETİ : … Bakanlığı, … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve … Gayrimenkul Yatırım İnşaat Anonim Şirketi tarafından; temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
… Gayrimenkul Yatırım ve İşletme A.Ş. tarafından; savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine 24/12/2020 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY : 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları olarak tanımlanmıştır.
Dolayısıyla iptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel menfaat ilişkisinin varlığı ise, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından, bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda da yorumlanması gerekmektedir.
Öte yandan, çevrenin, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda, belde veya semt sakini sıfatıyla açılan davalarda, dava açma ehliyetinin daha geniş yorumlanmak suretiyle belirlenmesi gerektiği Danıştay içtihatları ile kabul edilmekte, bu doğrultuda kamuya tahsisli alanlara ilişkin plan değişikliklerine karşı açılan davalarda, belde sakini olmak dava açma ehliyeti için yeterli görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; mülkiyeti Hazineye ait toplam 1.658 m2 büyüklüğünde olan ve önceki imar planında “ayrık nizam 8 kat yapılaşma koşullarında vergi dairesi” kullanımında kalan taşınmazın dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planında “ticaret+turizm alanı” işlevine, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “E:2.50, hmaks:10 kat yapılaşma koşulunda ticaret+turizm alanı” işlevine ayrıldığı görülmektedir.
Her ne kadar davacının aynı belediye sınırları içinde maliki olduğu taşınmaz bulunmasa ve aynı belediye sınırları içinde ikamet etmekte olmasa da, davacı tarafından; … İlçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazda eğitim alanının küçültülerek, bu kısma vergi dairesi kullanımı getirilmesine ilişkin 21.10.2014 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin, dava konusu … İlçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazdaki vergi dairesi işlevinin ticaret işlevine dönüştürebilmesi amacıyla yapıldığı, bu şekilde de … ada, … parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde yer alan … parsel sayılı taşınmazın maliki tarafından alanda … AVM projesinin hayata geçirilmesinin hedeflendiği, dolayısıyla uyuşmazlık konusu alanda kamusal kullanımların, ticari kullanıma çevrilmesinde kamu yararı bulunmadığı, tamamen belirli kişilere özel menfaat temin etmek amacıyla yapıldığı, bölge genelinde ticaret alanlarında emsal değer 1.00 iken, dava konusu imar planı değişikliği ile taşınmaz için 2.50 emsal değeri belirlenerek ayrıcalık yaratıldığı, çevre ile uyumsuz kütle oluşmasına sebebiyet verileceği, ayrıca bölge genelinin üzerinde yapılaşma yoğunluğu belirlenmesinin herhangi bir araştırma ve etüde dayanmadığı, trafik yüküne etkilerinin değerlendirilmediği, vergi dairesi işlevinin alana yoğun şekilde kullanıcı nüfusu çeken ve trafik yükünü artırıcı etkisi olan bir kullanım kararı olduğu, öncesinde … İlçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazda yer alan vergi dairesi hizmet binasının, alt kademe yolların bulunduğu … ada, … parsel sayılı taşınmaza taşınması nedeniyle bölgenin ana arteri olan … Caddesi trafiğinin işlemez hale geleceği, aynı şekilde dava konusu … ada, … parsel sayılı taşınmaza getirilen otel, ticaret, eğlence vb. kullanımların da alanda ilave trafik yoğunluğu yaratacağı, ancak dava konusu imar planı değişikliği yapılırken, alandaki mevcut taşıt yolları aynı en kesiti ile bırakılmak suretiyle, oluşacak trafik artışına yönelik herhangi öngörü geliştirilmediği iddiaları ile açılmış olan bu davanın kamu yararını yakından ilgilendirdiğinin ve davacının dava açma ehliyeti bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın esasının incelenmesi gerektiği oyuyla davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki İdari Dava Dairesi kararının onanmasına ilişkin Dairemiz kararına katılmıyorum.