Danıştay Kararı 6. Daire 2020/4613 E. 2020/9703 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/4613 E.  ,  2020/9703 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/4613
Karar No : 2020/9703

DAVACI : … Odası
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı

DAVANIN ÖZETİ 16/032020 günlü, 31070 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 5. ve 6. maddelerinin iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesine uygun olmayan dava dilekçesinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı, dilekçelerde tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya ünvanları ve adreslerinin, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu olan işlemin yazılı bildirim tarihinin gösterileceği; 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından, görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, Kanun’un 3. ve 5. maddelerine uygun olmayan dilekçelerin, otuz gün içinde bu maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere reddine karar verileceği; aynı maddenin 5. fıkrasında ise, bu sebeplerle dilekçenin reddedilmesi üzerine, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde, davanın reddine karar verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen 2577 sayılı Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrası uyarınca; iptal davalarında, davacı tarafından, iptali istenilen işlem ya da işlemlerin sayı, tarih, tebliğ tarihi de belirtilmek ve menfaat bağı kurulmak suretiyle, davanın konusu ve sebeplerinin, dayanakları ve hukuka aykırılık sebepleriyle birlikte, belirgin bir biçimde ortaya konulması gerekmektedir.
16/032020 günlü, 31070 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in dava konusu 5. maddesinde “Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(2) Nitelikli doğal koruma alanları; entegre tesisler ve örtü altı tarım hariç tarım uygulamaları, tıbbi ve aromatik bitki uygulamaları, hayvancılık, balıkçı barınağı, iskele, doğal kaynak suyu kullanımına yönelik uygulamalar, içme suyu amaçlı baraj ve göletler, doğal göl ve denizler hariç kültür balıkçılığı faaliyetleri, zorunlu teknik altyapı uygulamaları ve alanın doğal yapısıyla uyumlu, beton, asfalt gibi malzemelerin kullanılmadığı çadırlı kamp, karavan ve günübirlik faaliyetlerin yapılabildiği alanlardır. Alanın ve doğal özelliklerin devamlılığı için halkın bu alanlara erişiminin uygun seviye ve şekilde tutulması esastır.”” düzenlemesine; 6. maddesinde ise “Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “(1) Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları; barındırdığı siluet, jeolojik ve ekolojik değerlerin korunması ve geliştirilmesi amacıyla alanın potansiyeli ve kullanım özellikleri göz önünde bulundurularak, kesin korunacak hassas alan ve nitelikli doğal koruma alanlarında izin verilen faaliyetlere ek olarak doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetler, entegre tesis, turizm ve yerleşimlere izin veren alanlardır.” “(3) Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarında bulunan madenlerin milli menfaatlere uygun olarak aranması, hangi şartlarda ve ölçülerde işletileceği, kapatılması ve alanın rehabilitasyonu ilke kararları doğrultusunda alınacak olan Bölge Komisyonlarının kararları doğrultusunda yapılır.”” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dilekçesinin incelenmesinden; “Yönetmelikte Yapılan Değişikliklere Yönelik İtirazlar” başlıklı bölümünde, Yönetmelik’in dava konusu düzenlemeden önceki halinden farklı ve hukuka aykırı olarak, 5. maddeyle, doğal kaynak suyu kullanımına yönelik uygulamalar, içme suyu amaçlı baraj ve göletler, doğal göl ve denizler hariç kültür balıkçılığı faaliyetleri, zorunlu teknik altyapı uygulamalarına izin verildiği; 6. maddeyle, sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları içerisinde entegre turizm tesisleri ile madencilik faaliyetlerine izin verildiği belirtilmiştir. Dava konusu Yönetmelik’in yukarıda yer verilen 5. maddesi incelendiğinde, nitelikli doğal koruma alanlarında, dava dilekçesinde belirtilenlerin dışında, entegre tesisler ve örtü altı tarım hariç tarım uygulamaları, tıbbi ve aromatik bitki uygulamaları, hayvancılık, balıkçı barınağı, iskele, doğal kaynak suyu kullanımına yönelik uygulamalar ve alanın doğal yapısıyla uyumlu, beton, asfalt gibi malzemelerin kullanılmadığı çadırlı kamp, karavan ve günübirlik faaliyetlere de izin verildiği halde, bunlara ilişkin herhangi bir açıklamaya dilekçede yer verilmediği; benzer şekilde, 6. madde ile sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarında sadece entegre turizm tesisleri ile madencilik faaliyetlerine izin verilmeyip, turizm dışı amaçlı diğer entegre tesislere de izin verildiği gibi sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarının tanımının da değiştirildiği halde, bu hususlara ilişkin olarak dava dilekçesinde herhangi bir açıklamaya yer verilmediği; buna rağmen, dilekçenin “Dava Konusu” ve “Sonuç ve İstem” bölümlerinde, 5. ve 6. maddelerin bütünüyle iptalinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; dava dilekçesinin, hem konu, hem açıklamalar, hem de sonuç kısmında, her üç kısım birbirleri ile tutarlı olacak şekilde, Yönetmelik’in 5. ve 6. maddelerinin bütününün mü, yoksa belli ifadelerinin mi iptalinin istenildiği; iptali istenen kısımların hangi gerekçelerle hukuka aykırı olduğunun ve davacının menfaatlerini ne şekilde ihlal ettiğinin açık olarak belirtilmesi suretiyle yeniden düzenlenmesi gerekmekte olup, mevcut haliyle dava dilekçesi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun yukarıda belirtilen 3. maddesine uygun bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun yukarıda değinilen 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca, bu kararın bildirim tarihinden itibaren 30 gün içinde belirtilen eksikliklerin tamamlanarak, aynı Kanun’un 3. maddesinde öngörülen biçimde düzenlenerek yeniden dava açmakta serbest olmak üzere dilekçenin reddine, yeniden verilecek dilekçeyle aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde aynı Kanun’un 15. maddesinin 5. fıkrası uyarınca davanın reddedileceğinin davacıya bildirilmesine, dilekçe örneği ve eklerinin davacıya iadesine, yenileme dilekçesi verilmesi halinde davacıdan ayrıca harç alınmamasına, 19/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.