Danıştay Kararı 6. Daire 2020/3569 E. 2020/10746 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/3569 E.  ,  2020/10746 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/3569
Karar No : 2020/10746

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR): 1- … Bakanlığı – …
VEKİLİ : … , Hukuk Müşaviri – Aynı yerde

2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. … – Aynı yerde

3- … Belediyesi Başkanlığı – …
VEKİLİ : Av. … – Aynı yerde

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İstanbul İli, Avcılar İlçesi, … , … Sokak, … pafta, … parselde kain 337 metrekare yüzölçümlü boş arsa ile … numaralı parseldeki kagir binanın maliki olan davacının 28/06/2005 günlü, 2005/109 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Afete Maruz Bölge” ilan edilen ve Yerleşime Uygun Olmayan Alanda (Y.U.O.A.) kalan taşınmazlar nedeniyle idarelerin hizmet kusuru bulunduğu öne sürülerek, uğranıldığı öne sürülen 726.000,00-TL maddi ve 20.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının, Danıştay Altıncı Dairesinin 09.04.2014 günlü, E:2013/5207, K:2014/2848 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak, davacının 726.000,00-TL maddi tazminat istemi ile 10.000-TL manevi tazminat isteminin kabulü, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Ondördüncü Dairesinin 19/04/2017 tarih ve E:2017/579, K:2017/2538 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak, davanın kabulü ile 868,650,00-TL (ıslah sonrası) maddi tazminat ile 10.000,00-TL manevi tazminat bedelinin, kusur oranları dikkate alınarak, dava tarihinden itibaren (ıslah edilen rakam için ıslah dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren) işletilecek yasal faizi ile birlikte, davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1-Avcılar Belediye Başkanlığı tarafından; … sayılı parselin boş olduğu, bu parsel yönünden zarar oluşmadığı, arsa değer kaybının fazla hesaplandığı, dava konusu heyelan nedeniyle herhangi bir kusur ve sorumluluklarının bulunmadığı, ruhsata uygun inşa edilmediğinden yapıya iskan ruhsatı vermedikleri, manevi tazminat istemini reddi gerektiği belirtilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; zarardan sorumlu tutulamayacakları, kusurlarının bulunmadığı, işlem ve eylemlerle illiyet bağının bulunmadığı belirtilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
3-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından; dava konusu heyelan nedeniyle herhangi bir kusur ve sorumluluklarının bulunmadığı, husumetin kendilerine yöneltilemeyeceği, manevi tazminat isteminin reddi gerektiği belirtilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava konusu taşınmazın bulunduğu Avcılar İlçesi için Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve bazı kamu kurumlarınca farklı tarihlerde yapılan araştırma ve tespitlerde, ilçe geneline yönelik; ”Marmara denizi kıyıları killi ve marnlı serilerle örtülü bulunduğundan heyelana müsaittir, bu kısımlar gerekli önlemler alınmadıkça iskan için sakıncalıdır” görüşüne yer verildiği, 1971 yılında yapılan bu tespitte, evlerin fazla katlı olmaması, hafif malzemeden yapılması, derin kazılar yapılmaması, yüzey suyu drenajı yapılması, kıyıdan itibaren kademeli olması ve istinat duvarı yapılması gerektiğinin ifade edildiği, yine Bakanlıkça 1977 yılında Boğaziçi Üniversitesine hazırlattırılan raporda; yamaçları heyelanlı ve heyelana müsait olmaları nedeniyle ancak düşük eğimli ve potansiyel heyelan alanlarında zemine fazla yük vermemek ve kazıdan kaçınmak şartı ile tek katlı ve bahçeli evler yapılmasının mümkün olabileceğinin belirtildiği, İller Bankasınca hazırlanan 1981 tarihli rapora göre Avcıların turistik tesis alanı olarak, kamp alanı ve iki katlı yapı alanı olarak gösterildiği, davaya konu alanın, 1981 yılında İller Bankası tarafından hazırlanan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığının onayladığı nazım imar planı ve 1982 tarihli Avcılar Belediye Başkanlığının hazırladığı uygulama imar planı ile yerleşime açıldığı ve zaman içerisinde çok katlı yerleşime izin verildiği, anılan planların hazırlandığı tarihlerde yürürlükte bulunan mülga 6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 26. maddesiyle nüfus ve il veya ilçe merkezi olması ölçütlerine göre yol istikamet planları ile imar planlarını belediyelerin yaptırmaları mecburiyeti getirildiği ve 29. maddesiyle imar ve yol istikamet planlarının İmar ve İskan Bakanlığının tasdikiyle kesinleşeceği ve yürürlüğe gireceğinin hüküm altına alındığı, Bakanlığın onay yetkisi planların hukuki varlık şartlarından olduğundan, bu planlara ilişkin çok katlı yerleşime izin veren ilçe belediyesinin yanında Bakanlığın ve Mülga 3030 sayılı Kanundan kaynaklanan denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen, imar yükümlülüklerini ilçe belediyesi ile birlikte kullanan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının hizmet kusurlarının bulunduğu, Mülga 180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesinin g bendinde de, afetle ilgili daimi iskan yerleşmelerinde imar planlarını ve alt yapı tesisleri planlarını ve bunlara ait etüd, harita, proje ve keşifleri yapmak veya yaptırmak, re’sen onaylamak veya onaylanmasını sağlamak, inşaat işlerini yapmak veya yaptırmak konularında Bakanlık Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün yetkili olduğunun hükme bağlandığı, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından yürütülen görevlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçtiği, Avcılar İlçesi, … Mevkii, … pafta, … parsel sayılı boş arsa ile … parsel sayılı taşınmazdaki yapının 28.06.2005 gün ve 2005/109 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile “Afete Maruz Bölge” ilan edilen alanda kalması ve yıkılması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 726.000,00-TL (ıslah sonrası 868.650,00-TL) maddi 20.000,00-TL manevi zararın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Hizmet Kusuru bulunan idarelerin tazminata esas olmak üzere kusur oranlarının belirlenmesi yönünden;
Dosyanın incelenmesinden; davacının, arsa sahibinin ve yapı müteahhidi ile yapıya ilişkin projeler nedeniyle fenni mesuliyet üstlenen kişilerin taşıdığı hukuki sorumluluklar, dikkate alınarak kusurları olup olmadığı hususlarının da irdelenmesi suretiyle kusur oranlamasının yapıldığı ve tazminat miktarının kusur oranları nispetinde davalı idarelere ayrı ayrı yükletildiği anlaşılmakla birlikte, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve hükme esas alınan raporda; … parselde bulunan 288m2 yüz ölçüme sahip yapının, tapu kayıtlarında, bahçeli kagir ev olarak, davacı adına tescilli olduğu, buradan yapının iskan belgesinin olduğunun anlaşıldığı şeklindeki değerlendirme ile yapı iskanlı kabul edilerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin %60, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının %30 ve Avcılar Belediye Başkanlığının da %10 oranında kusurlarının bulunduğu tespitlerine yer verildiği görülmektedir.

Bu durumda; davaya konu … sayılı parselde bulunan yapının, … tarih ve … nolu yapı ruhsatı olmakla birlikte, yapıda ruhsata aykırılıklar bulunması sebebi ile yapı kullanma izin belgesi verilmediğinde dair davalı beyanları da dikkate alınarak, davaya konu yapıya, 2981 sayılı yasa kapsamında yada ilgili idarece verilmiş yapı kullanma izin belgesi olup olmadığı, yapı kullanma izin belgesi yoksa yapı hakkında yapı ruhsatına ve eki mimari projesine aykırılık bulunduğuna dair tespit ve yıkıma dair Encümen Kararı bulunup bulunmadığı hususları ilgili Belediyeden araştırılarak gelecek cevaba göre; davacının, arsa sahibinin ve yapı müteahhidi ile yapıya ilişkin projeler nedeniyle fenni mesuliyet üstlenen kişilerin taşıdığı hukuki sorumluluklar dikkate alınarak kusurları olup olmadığı hususlarının da irdelenmesi suretiyle davalı idarelerin tazminat istemine konu zararın oluşmasındaki kusurlarının belirlenerek, tazminat miktarının kusur oranları nispetinde ayrı ayrı yükletilmesi gerekirken, belirtilen araştırma yapılmaksızın, yapı iskanlı kabul edilerek, hesaplanan maddi zararlar ile takdir edilen manevi zararın tazmini yükümlülüğünün davalı idarelere yüklenerek hüküm kurulmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Bilirkişi raporundaki tazminata ilişkin miktarın belirlenmesi usulü ve tespit dönemi yönünden;
Dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, tahliyeye ilişkin belge olmadığı belirtilerek, dava tarihi olan 2011 yılı itibarıyla tazminat hesaplaması yapıldığı anlaşılmaktadır.
Afete Maruz Bölge kararının 12.08.2005 tarihli ve 4587 sayılı Valilik yazısı ekinde Avcılar Kaymakamlığı’na ve Belediye Başkanlığı’na bildirilmesine ve davaya konu binanın da içinde bulunduğu alandaki yapıların tahliyesine ilişkin yapılan yazışmalar da dikkate alınarak, tahliye tarihinin tespit edilebilmesi durumunda zararın tahliye tarihi itibarıyla hesaplanması, ancak tahliye tarihinin tespit edilememesi durumunda, yıkım tarihinin dikkate alınabilecek olması sebebiyle; tahliye ve yıkım tarihi davalı Belediyelerden araştırılmak suretiyle zararın hangi tarihte ortaya çıktığı Mahkeme tarafından belirlenerek, maddi tazminat bedeline ilişkin değer tespitinin zarara uğranıldığı tarih itibarıyla tespit edilmesi gerektiği gibi binanın maliyet bedeli tespit edilirken her yıl güncellenen, Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ hükümlerine göre hesaplama yapılması ve bu hesaplama yapılırken zarara uğrayan dairenin yapı maliyet bedeli belirlendikten ve bu bedelden yıpranma payı düşüldükten sonra, ortaya çıkacak miktara hesap edilen arsa değer kaybının da eklenmesi ve enkaz bedelinin düşülmesi (enkazın davacı uhdesinde kalması durumunda) suretiyle ulaşılması gerekirken; tahliye ve yıkım tarihi araştırılmadan dava tarihi olan 2011 itibarıyla yapılan hesaplama ile ortaya çıkan bedel üzerinden tazminata hükmedilmesine dair Mahkeme kararında bu yönden de hukuki isabet görülmemiştir.

Öte yandan; bozmaya uyulması durumunda yeniden yapılacak yargılamada; davacının taşınmazında ikamet etmeyi engelleyici durumun ortaya çıktığı tarihe göre, değer tespitinde esas alınan tarihin davanın açılmasından sonraki bir tarih olması durumunda, maddi tazminat için faiz başlangıcı olarak tespite esas alınan tarihin, değer tespitinde esas alınan tarihin, davanın açılmasından önceki bir tarih olması durumunda ise faiz başlangıcı olarak -taleple bağlı kalınarak- dava tarihinin kabul edilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalıların temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 11/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.