Danıştay Kararı 6. Daire 2020/3007 E. 2020/9225 K. 13.10.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/3007 E.  ,  2020/9225 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/3007
Karar No : 2020/9225

KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE
BULUNAN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- … Odası
VEKİLİ : Av. …
2- … Odası
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU :… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının onanmasına dair Danıştay Altıncı Dairesinin 20/11/2019 tarih ve E:2019/7955, K:2019/11763 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, mülkiyeti Hazineye ait 2. derece doğal sit alanında kalan … Kız Yetiştirme Yurdu (eski … Parkı) arazisi içindeki mevcut ağaçların ve bitkisel ortamın incelenerek, doğal anıt sayılabilecek ağaçların tespit edilerek tescil edilmesine için karar alınması yolunda … tarafından yapılan başvuru üzerine “sahada anıt ağaç olabilecek bir ağaç türüne rastlanılmadığı belirlendiğinden, söz konusu talebin uygun olmadığına ilişkin tesis edilen 25/12/2014 günlü, 305 sayılı … Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare Mahkemesince; dosyadaki bilgi ve belgeler ile … İdare Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyasında uyuşmazlık konusu alanda bulunan ağaçların anıt ağaç niteliğinde olup olmadığı hususunun da aydınlatılması amacıyla yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun birlikte incelenmesinden, bilirkişi raporunun, davanın konusunu teşkil eden ağaçlar açısından da yeterli bilimsel ve teknik görüşler içerdiği, uyuşmazlık konusu alanda bulunan ağaçların türü ve yaşı itibarıyla anıt ağaç niteliği taşıdığı anlaşıldığından, arazi içinde tescili gereken anıt ağaç niteliğinde ağaç bulunmadığı yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davalının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Altıncı Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule uygun bulunmuş ve kararın onanmasına karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI : Davalı tarafından, temyiz aşamasında ileri sürdüğü iddiaların değerlendirilmediği, dava konusu işlem usul ve yasaya uygun olduğundan, dava konusu işlemin iptali yolundaki Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülerek Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla, iptal davası açılabilmesinin ön koşullarından biri davacının objektif ve subjektif dava ehliyetinin olmasıdır. Danıştayın istikrar bulan kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir. İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulu, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılmasına ve sürdürülmesine ilişkin bir husus olup kişisel menfaat ihlali kavramının, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. Ayrıca, özellikle çevre, tarih ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin geniş yorumlanması çevreyi geliştirmeyi, çevre sağlığını korumayı ve çevre kirliliğini önlemeyi Devlete bir ödev olarak veren, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirten Anayasa’nın 56. maddesinin zorunlu bir sonucudur.
Dosyanın incelenmesinden, davacı odalar tarafından, hazineye ait alanda tescili gereken anıt ağaçların bulunup bulunmadığı, bu hususta herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığı ve karar alınıp alınmadığı yolunda yapılan başvuru üzerine, … Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü işlemi ile “… tarafından; alandaki mevcut ağaçların ve bitkisel ortamın incelenerek, doğal anıt sayılabilecek ağaçların tespit edilerek tescil edilmesi için karar alınması istemiyle yapılan başvuru üzerine “sahada anıt ağaç olabilecek bir ağaç türüne rastlanılmadığı belirlendiğinden, söz konusu talebin uygun olmadığına ilişkin 25/12/2014 günlü, 305 sayılı … Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararının tesis edildiğinin” bildirilmesi üzerine, anılan Koruma Bölge Komisyonu kararının iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlemde, ilgilinin talebinin reddi yanında, sahada anıt ağaç olabilecek bir ağaç türüne rastlanılmadığının belirlendiği tespitine de yer verilerek, alandaki ağaçlara ilişkin genel nitelikte ve ileriye dönük etkileri de olan bir değerlendirme yapıldığı, davacıların dilekçesi üzerine tesis edilen işlemde de yine sahada anıt ağaç olabilecek bir ağaç türüne rastlanılmadığı değerlendirilmesine yer verildiği, çevre, tarih ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin geniş yorumlanması sonucunu doğuran Anayasa’nın 56. maddesi, sahada anıt ağaç olabilecek bir ağaç türüne rastlanılmadığına ilişkin işlemin kamu yararını yakından ilgilendiren nitelikte olması, dava konusu işlemin “kamu yararına” uygunluğu yönünden yargı denetimine tabi tutulması amacıyla bakılan davanın açıldığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacıların iptal davası açabilmenin ön koşulu olan subjektif ehliyet koşulunu taşıdığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın esasına ilişkin yapılan incelemede ise, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, mülkiyeti Hazineye ait 2. derece doğal sit alanında bulunan ağaçların türü ve yaşı itibariyla anıt ağaç niteliği taşıyıp taşımadığı hususunda; taşınmazda bulunan dans pisti ve havuza su drenajı sağlayan yapının koruma altına alınması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin … Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğu, bilirkişilerin peyzaj mimarlığı, sanat tarihi ve şehir ve bölge planlama bölümünden seçildiği; ancak, korunması gerekli taşınmaz tabiat varlıklarına ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde teknik yönden keşif ve bilirkişi incelemesinin gerektiği durumlarda, taşınmaz tabiat varlığının özelliği gereği ilginç özellik ve güzellikler içermesi ve mutlaka korunması gerektiğinin anlaşılabilmesi için; ziraat mühendisi, biyolog ve peyzaj mimarının da bulunduğu, alanın niteliğine göre konusunda uzman diğer kişilerden oluşan bilirkişi kurulunca inceleme yaptırılması gerektiği, karara esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişilerin ilgili alanları itibarıyla tek başına konunun uzmanı olmadığı anlaşıldığından, karar düzeltme talebinin kabulü ile dava konusu işlemin iptali yolundaki Mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Altıncı Dairesinin 20/11/2019 tarih ve E:2019/7955, K:2019/11763 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : … İli, … İlçesi, … Mahallesinde bulunan, mülkiyeti Hazineye ait 2. derece doğal sit alanında kalan … Kız Yetiştirme Yurdu (eski … Parkı) arazisi içinde tescili gereken anıt ağaçların bulunup bulunmadığı, bu hususta herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığı ve karar alınıp alınmadığı yolunda davacılar … Odası ve … Odası tarafından yapılan başvuru üzerine, … Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 02/04/2015 tarihli, 4946 ve 4943 sayılı yazıları ile “… tarafından; alandaki mevcut ağaçların ve bitkisel ortamın incelenerek, doğal anıt sayılabilecek ağaçların tespit edilerek tescil edilmesi için karar alınması istemiyle yapılan başvuru üzerine “sahada anıt ağaç olabilecek bir ağaç türüne rastlanılmadığı belirlendiğinden, söz konusu talebin uygun olmadığına ilişkin 25/12/2014 günlü, 305 sayılı … Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararının tesis edildiğinin” bildirilmesi üzerine, 25/12/2014 günlü, 305 sayılı … Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararının iptali istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 135. maddesinde “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir.” hükmü yer almaktadır.
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 2/c maddesinde, “mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak.” Birliğin amacı olarak sayılmış, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ana Yönetmeliği!nin 3/b maddesinde de benzer şekilde yer verilen, “Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının ortak gereksinimlerini karşılamak, mesleki etkinlikleri kolaylaştırmak, mesleğin genel yararlara uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensublarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak; kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kullanmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesinin (a) fıkrasında, idari davaların idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra ilk inceleme konularının belirlendiği 14.maddenin 3/c bendinde dilekçenin ehliyet yönünden inceleneceği, 15.maddenin 1/b bendinde ise, bu hususta kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasının en etkin araçlarından biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında “menfaat ihlali” olarak tanımlanan subjektif ehliyet koşulunun kişiye bağlı subjektif hak ihlallerinin giderilmesinin yanı sıra idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi kapsamında da belirlenmesi gerekmektedir. Davacı ile iptali istenilen idari işlem arasında kurulabilecek bir ilişki veya ilgi, menfaat ihlali koşulunun varlığı için yeterlidir. Bu itibarla yargısal kararlarda menfaat ihlali koşulu, davacının idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması gerektiği şeklinde tanımlanmıştır.
Kuruluş amacı Anayasa’da ve yukarıda anılan yasa hükmünde açıkça; mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak, meslek ve menfaatleriyle ilgili işlerde resmi makamlarla işbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve tekliflerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı normları, fenni şartnameleri incelemek ve bunlar hakkındaki görüş ve düşünceleri ilgililere bildirmek olarak sayılmış olan odanın ancak tüzel kişiliğinin ve üyelerinin ortak çıkarlarını ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin olduğu açıktır.
Yukarıda aktarılan maddede yer alan ve iptal davasının sübjektif ehliyet koşulu olan “menfaat ihlali” doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Menfaatin kişisel ve meşru olması için hukuki bir durumdan ortaya çıkması gerekir. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmektedir.
Yargısal denetimin amacı her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, yargı merciine başvurarak dava açanın menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır. İptal davası açabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, dava konusu 25/12/2014 günlü, 305 sayılı … Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararının; dava dışı …’ın, alandaki mevcut ağaçların ve bitkisel ortamın incelenmesi, doğal anıt sayılabilecek ağaçların tespit edilerek tescil edilmesi için karar alınması istemiyle yaptığı başvurusu üzerine, “sahada anıt ağaç olabilecek bir ağaç türüne rastlanılmadığı belirlendiğinden, söz konusu talebin uygun olmadığına” ilişkin olduğu, diğer bir ifadeyle anılan başvurunun reddine yönelik bir işlem olduğu dikkate alındığında, adı geçen kişi tarafından iptali istenilmeyen dava konusu işlem nedeniyle, davacı odaların kişisel, meşru ve güncel bir menfaatlerinin ihlal edilmediği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, davacıların, dava konusu işlemle meşru, güncel ve kişisel bir menfaatlerinin ihlal edilmediği, dolayısıyla dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 13/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.