Danıştay Kararı 6. Daire 2020/1191 E. 2022/12390 K. 29.12.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/1191 E.  ,  2022/12390 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/1191
Karar No : 2022/12390

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1- … 2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 15/03/2018 tarih ve E:2016/2630, K:2018/2335 sayılı bozma kararına uyularak … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların hissedarı oldukları Antalya İli, Alanya İlçesi, … Mahallesi, … ada, … (yeni … ada, … parsel) sayılı taşınmazın “park alanı”ndan çıkartılmasına yönelik 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri yapılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanlığının … tarihli, … sayılı işlemi ve aynı Bakanlığın 07/03/2008 tarihli işlemiyle onaylanan taşınmazı kapsayan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan rapor ile dosyadaki diğer bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu alanda imar planlarının yokluğunda mevzi imar planları doğrultusunda yapılaşmaların gerçekleştiği, daha önce onaylı mevzi imar planları doğrultusunda yapılaşmış alanların imar planları ile aynen korunarak “turizm tesis alanı” kullanımında bırakıldıkları, ancak taşınmaza ait onaylı mevzi imar planı bulunmadığı ve taşınmazın üzerindeki yapının da ruhsatsız olduğu, dolayısıyla bu taşınmaz yönünden Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte ifade edildiği şekilde herhangi bir müktesep hakkın varlığından bahsedilemeyeceği, taşınmazın sahil şeridinin ilk 50 metrelik kısmında kalması nedeniyle Yönetmelikte öngörüldüğü şekilde toplumun kullanımına tahsis edilecek rekreaktif amaçlı kullanımlardan “park alanı”nda bırakılmasının “kıyı ve sahil şeritlerinden herkesin eşit ve serbest olarak yararlanması” bağlamında kamu yararına olduğu, bu nedenlerle imar planlarında taşınmazın “park alanı”nda bırakılmasının şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun olduğu, imar planlarında “park alanı”nda kalan taşınmazın 1/25.000 ölçekli Doğu Antalya Çevre Düzeni Planı ve Antalya – Burdur – Isparta Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “günübirlik alan”da kaldığı, dolayısıyla imar planlarının taşınmaza ilişkin kısımları kendi aralarında uyumlu olmakla birlikte üst ölçekli planlara uygun olmadıkları, zira imar planları ile taşınmaza verilen “park alanı”nın üst ölçekli planlar ile taşınmaza verilen “günübirlik alan” içerisinde yer alabilecek kullanımlardan olmadığı, farklı bir kullanım kararı olduğu, 1/25000 ölçekli çevre düzeni planının “günübirlik alanlar” başlıklı plan notunda, “Bu alanlarda konaklama tesisi yapılamaz. Yalnız; günübirlik kullanıma dönük lokanta, gazino, çay bahçesi, plaj kabini vb. tesisler yapılabilir.” denildiği, taşınmazın etrafında turizm tesislerinin bulunduğu ve taşınmaza erişimin ancak bu tesislerin giriş çıkışlarının sağlandığı güvenlik noktasından geçilerek mümkün olduğu, dolayısıyla taşınmaza herkesin erişiminin mümkün olmadığı, bunun da taşınmazın söz konusu tesislerin özel mülküymüş gibi fiili bir algıya neden olduğu, sonuç olarak imar planlarının taşınmaza ilişkin kısımlarının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olmadıkları sonucuna varıldığı gerekçesiyle iptallerine; davacılar tarafından teklif edilen 1/1000 ölçekli uygulama ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliklerinin birbirleriyle uyumlu olmakla birlikte 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin üst kademe 1/25.000 ölçekli Doğu Antalya Çevre Düzeni Planı Revizyonu planı ve 1/100.000 ölçekli Antalya – Burdur – Isparta Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planına uygun olmadığı anlaşıldığından imar planı değişiklikleri yapılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve …sayılı bakanlık işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle bu işlem yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idarece, 1/25000 ölçekli çevre düzeni planının, ölçeği itibariyle alan kullanımlarının şematik olarak gösterildiği bir plan olduğu, dolayısıyla alt ölçekli planlarda alan kullanımlarının değişebileceği, dava konusu imar planları ile üst ölçekli çevre düzeni planı kullanım kararları arasındaki farklılığın ölçek farkından kaynaklandığı, bu durumun planların kademeli birlikteliği ilkesine aykırı olmadığı, uyuşmazlık konusu taşınmazın sahil şeridinin ilk 50 metrelik kısmında yer alması nedeniyle Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğinin 4. ve 17. maddeleri uyarınca “park alanı” olarak planlandığı, kaldı ki taşınmazın sahil şeridinin ilk 50 metrelik kısmında yer alması nedeniyle anılan Yönetmeliğin ilgili maddeleri uyarınca üst ölçekli planda olduğu gibi “günübirlik alan” olarak planlanmasının hukuken mümkün olmadığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere imar planları ile “park alanı” olarak belirlenen taşınmaza serbestçe erişim sağlanması için gerekli tedbirlerin ilgili belediyece alınması gerektiği, anılan raporda imar planlarının üst ölçekli planlara aykırı görülmesi dışında olumsuz herhangi bir değerlendirmeye yer verilmediği ve imar planlarının diğer bütün yönleriyle şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun görüldüğü, bu nedenlerle imar planlarının iptali yolundaki temyize konu mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Dava konusu imar planlarının taşınmaza ilişkin kısımlarının, dosyada bulunan bilirkişi raporunda da ortaya konulduğu üzere şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırı olduğu, bu itibarla mahkeme kararının imar planlarının bu kısımlarının iptaline ilişkin bölümünün bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacılar tarafından, Antalya İli, Alanya İlçesi, … Mahallesi, … ada, … (yeni … ada, … parsel) sayılı taşınmazlarının “park alanı”ndan çıkartılmasına yönelik 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri yapılması istemiyle yapılan başvurunun Kültür ve Turizm Bakanlığının … tarihli, … sayılı işlemiyle reddi üzerine bu işlem ve Bakanlığın 07/03/2008 tarihli işlemiyle onaylanan taşınmazı kapsayan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanununun 9. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, çevrenin korunması amacıyla; ülke fiziki mekanında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000 – 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarının Bakanlıkça yapılıp, yaptırılıp ve onaylanacağı hükme bağlanmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun dava konusu imar planlarının onaylandığı tarihte yürürlükte bulunan şekliyle 5. maddesinin ilk iki fıkrasında, nazım imar planı, varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan ve uygulama imar planı ise, tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinde, sahil şeridi, deniz ve tabii göllerin kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan olarak tanımlanmış, iki bölümden oluşan sahil şeridinin kullanım amacının, topoğrafya ve doğal eşiklere göre uygulama imar planı kararı ile belirleneceği, sahil şeridinde yapılacak yapıların kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabileceği, yapı yaklaşma mesafesi içerisinde kalan alanların uygulama imar planı ile gezinti alanları, dinlenme ve bu Yönetmelikte tanımlanan rekreaktif alanlar ve yaya yolları olarak düzenlenebileceği öngörülmüştür. Maddede, rekreaktif alanlar, halkın eğlence ve dinlenme gereksinimlerini karşılamaya dönük, açık olarak düzenlenen oturma ve yemek yerleri, yemek pişirme yerleri, çeşmeler, açık havuzlar, oyun ve açık spor alanları, açık gösteri alanları, yeşil bitki örtüsü ve kıyı yapısının elverdiği yerlerde denize iniş rampaları bulunan kamu ya da özel alanlar olarak tanımlanmıştır.
Yönetmeliğin 13. maddesinde, kıyının kamu yararına kullanımına ve kıyıyı korumak amacına yönelik altyapı ve tesisler, faaliyetlerinin özelliği gereği kıyıdan başka yerde yapılmaları mümkün olmayan yapı ve tesisler, rekreatif amaçlı iskele, tonoz sistemleri, aralarında en az 150 metre mesafe olmak kaydı ile 6 m2’yi geçmeyen büfe ve kirletici etkisi olmayan fosseptik yapımını gerektirmeyen seyyar tuvalet ile sabit olmayan duş, gölgelik ve soyunma kabini, enerji iletim ve dağıtım hatları, boru hatları, diğer iletim hatları ve millet bahçesi yapılabileceği öngörülmüştür.
Yönetmeliğin 17. maddesinde ise, sahil şeritlerinin birinci bölümünü içeren uygulama imar planlarının, tümüyle açık alan olarak toplumun kullanımına tahsis edilecek şekilde düzenleneceği, bu alanlarda sadece yaya yolları, gezinti ve dinlenme alanları, seyir teras ve alanları ile bu Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde tanımlanan rekreaktif amaçlı kullanımlar ile bu Yönetmeliğin 13 üncü maddesinde belirlenen yapı ve tesislerin yer alabileceği, bu alan içinde toplumun yararlanmasına açık yapılar da dahil olmak üzere başka hiç bir yapı ve tesis yapılamayacağı öngörülmüştür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen Kanun hükümlerine göre ölçekleri gereği genel ve şematik bir plan dilinin kullanıldığı, belli bir büyüklüğün altındaki arazi parçalarının gösterilmesine teknik olarak imkan bulunmayan ve sadece arazinin hakim kullanım kararlarının gösterildiği çevre düzeni planları ile belirlenen kullanım kararlarının sınırları ve daha genel ve soyut nitelikteki bu kullanımların içerisinde yer alabilecek daha özel ve somut kullanımların alt ölçekli imar planları ile belirlenmesi planlamanın teknik bir gerekliliği olduğu gibi planların kademeli birlikteliği ilkesi ile de uyumludur.
Yine yukarıda yer verilen Yönetmelik maddelerine göre sahil şeritlerinin kıyı kenar çizgisinden başlayarak kara yönünde 50 metre devam eden ve tümüyle açık alan olarak toplumun kullanımına tahsis edilecek şekilde düzenlenmesi gereken birinci kısmında, uygulama imar planı ile gezinti alanları, dinlenme ve bu Yönetmelikte tanımlanan rekreaktif alanlar, yaya yolları, seyir teras ve alanları ile Yönetmeliğin 13’üncü maddesinde belirlenen yapı ve tesisler dışında toplumun yararlanmasına açık yapılar da dahil olmak üzere başka hiç bir yapı ve tesisin yapılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; taşınmazın dava konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında “park alanı”nda, 1/25000 ölçekli ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarında ise “günübirlik alan”da kaldığı anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporda; taşınmazın üst ölçekli çevre düzeni planlarında “günübirlik alan” da kaldığı halde dava konusu imar planlarında “park alanı”nda bırakılmasının planların kademeli birlikteliği ilkesine aykırı olduğu, ayrıca taşınmaza erişimin ancak etrafındaki turizm tesislerine giriş çıkışların sağlandığı güvenlik noktalarından geçilerek mümkün olduğu, bunun da taşınmazın söz konusu tesislerin özel mülküymüş gibi fiili bir algıya neden olduğu, imar planlarının diğer bütün yönleriyle şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun oldukları yönünde tespit ve değerlendirmelere yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta; üst ölçekli çevre düzeni planlarında, toplam genişliği 100 metre olan ve bu nedenle ayrıca gösterilmesine teknik olarak imkan bulunmayan sahil şeridi kara yönündeki devamıyla birlikte “günübirlik alan” olarak gösterilmişse de alt ölçekli imar planlarında sahil şeridinin ilk 50 metrelik kısmının ve bu kapsamda uyuşmazlık konusu taşınmazın Yönetmelikte öngörüldüğü şekilde toplumun yararlanmasına açık kullanımlardan birisi olan “park alanı”nda bırakılmasının “planların kademeli birlikteliği ilkesi”ne aykırı olduğundan bahsedilemeyeceği açıktır. Kaldı ki; çevre düzeni planlarında taşınmaza verilen “günübirlik alan” kısıtlı da olsa yapılaşmanın mümkün olduğu bir kullanım olup yukarıda yer verilen Yönetmelik maddeleri uyarınca sahil şeridinin ilk 50 metrelik kısmında yer alabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu imar planları ile sahil şeridinin ilk 50 metrelik kısmında yer alan taşınmazın tümüyle açık alan olarak toplumun kullanımına tahsis edilecek şekilde “park alanı”nda bırakılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, imar planlarında “park alanı” olarak ayrılan taşınmaza erişim sağlanmasında karşılaşılan fiili engellerin kaldırılması ve taşınmaza herkesin rahatça erişebilmesi için lazım gelen tedbirlerin ilgili idaresince alınması gerekmekte olup bahsi geçen fiili engellerin tek başına imar planlarını hukuka aykırı hale getirmeyeceği açıktır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2….İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptale ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3.Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4.2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 29/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.