Danıştay Kararı 6. Daire 2020/10943 E. 2020/13390 K. 23.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/10943 E.  ,  2020/13390 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/10943
Karar No : 2020/13390

DAVACILAR : 1- …

81- …

VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- …
2- … Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı

DAVANIN KONUSU : Manisa İli, … İlçesi, … ve … Mahallesinde bulunan bir takım parsellerin organize sanayi bölgesi alanına ilave olarak acele kamulaştırılmasına ilişkin 05.11.2020 tarihli, 31295 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 3177 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakimi …’ün açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi gereğince incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İLGİLİ MEVZUAT:
2575 sayılı Danıştay Kanununun “İlk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülecek davalar” başlıklı 24. maddesinde; “1. Danıştay ilk derece mahkemesi olarak: a) Bakanlar Kurulu kararlarına, b) (Değişik : 2/6/2004 – 5183/4 md.) Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının müsteşarlarıyla ilgili müşterek kararnamelere, c) (Değişik: 2/7/2012-6352/45 md.) Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere, d) Danıştay İdari Dairesince veya İdari İşler Kurulunca verilen kararlar üzerine uygulanan eylem ve işlemlere, (1) e) Birden çok idare veya vergi mahkemesinin yetki alanına giren işlere, f) Danıştay Yüksek Disiplin Kurulu kararları ile bu Kurulun görev alanı ile ilgili Danıştay Başkanlığı işlemlerine, Karşı açılacak iptal ve tam yargı davaları ile tahkim yolu öngörülmeyen kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan idari davaları karara bağlar. 2. Danıştay, belediyeler ile il özel idarelerinin seçimle gelen organlarının organlık sıfatlarını kaybetmeleri hakkındaki istemleri inceler ve karara bağlar.” hükmüne yer verilmiş,
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 5. maddesinin 1. fıkrasının a ve b bentlerinde İdare Mahkemelerinin, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştayda çözümlenecek olanlar dışındaki iptal ve tam yargı davalarını çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3. maddesinde; dilekçelerde gösterilmesi gerekli hususlar belirtilmiş, 14’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında; dilekçelerin sırayla a) görev ve yetki, b) idari merci tecavüzü, c) ehliyet, d) idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) süre aşımı, f) husumet, g) 3 ve 5’inci maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden inceleneceği belirtilmiş, 5. maddesinin 1. fıkrasında, “Her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı; ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabileceği, aynı Kanunun 2.fıkrasında da, birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olması gerekir.” 15’inci maddenin 1’inci fıkrasının (d) bendinde dilekçelerde 14’üncü maddenin 3/g bendine aykırılık görülmesi halinde otuz gün içinde 3 ve 5’inci maddelere uygun şekilde düzenlemek veya noksanları tamamlamak üzere dilekçenin reddine karar verileceği, 5’inci fıkrasında; 1’inci fıkrasının (d) bendine göre dilekçenin reddedilmesi üzerine yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu acele kamulaştırmaya ilişkin 05.11.2020 tarihli, 31295 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 3177 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının ekinde acele kamulaştırmaya konu taşınmazların mahalle adı, ada ve parsel numarası verilmek suretiyle belirlendiği, birden çok ve farklı taşınmazlar yönünden acele kamulaştırma kararınının iptali için görülmekte olan davanın açıldığı, söz konusu taşınmazlara ilişkin güncel tapu kayıtlarının ve mülkiyet durumunu gösterir tüm bilgi ve belgelerin tetkikinden, mezkur taşınmazların hepsinde davacıların tamamının malik olmadığı, davacıların bir kısmının ayrı ayrı hissedar olarak veya müstakil olarak farklı taşınmazların maliki oldukları anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu Cumhurbaşkanlığı kararı Manisa İlinde bulunan, farklı imar adalarında ve farklı parsel sayılı taşınmazların acele kamulaştırılmasına ilişkin olup 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 5. maddesi kapsamında; bir taşınmazda hissedar olan (ya da tek taşınmaz üzerinde bağımsız bölüm sahibi olan) ya da birden çok taşınmazı olan (birden çok taşınmazda aynı şekilde hissedar olanlar) malikler açısından maddi ve hukuki yönden bağlılık bulunmaktadır ve bu halde taşınmaz malikleri (hissedarları) tek bir dilekçe ile tek dava açılabilir.
Ancak, birbirinden farklı taşınmazlarda bağımsız şekilde malik olan (taşınmazda hissedar olmayan) taşınmaz sahipleri açısından 2577 sayılı Kanunun 5. maddesi kapsamında her bir taşınmazın incelemesinin ayrı ayrı yapılması gerekeceğinden ve bu nedenle de maddi ve hukuki anlamda bağlılık hak ve menfaatlerinde iştirak bulunmadığından, her bir taşınmaz için taşınmaz sahipleri veya hissedarları tarafından ayrı ayrı dava dilekçesi düzenlenerek dava açılması gerekmektedir.
Öte yandan yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri yargı mercilerince yapılmaktadır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi; kişisel, meşru ve güncel olması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, davacının menfaatlerini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Bu ilişki, uyuşmazlığın niteliğine göre bazen mülkiyet hakkından, bazen de komşuluk hukukundan doğabilmektedir.
Sonuç olarak; idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan “dava açma ehliyeti” iptal davasına konu idari işlemin niteliğine ve dava açanın hukuken korunması gereken menfaatlerine göre idari yargı yerince değerlendirilmektedir.
Bu itibarla acele kamulaştırma işleminde belirtilen parsellerin maliki olmayan bölge sakinlerinin, parsel maliklerinin taşınmazlarının acele kamulaştırılmasına yönelik işleme karşı dava açma ehliyetleri bulunmamaktadır.
Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 5.maddesinin 2.fıkrası uyarınca aranan davacıların hak veya menfaatte iştirakinin bulunması koşulunun somut olayda gerçekleşmediği görüldüğünden, davaya konu taşınmazlardan her biri için ayrı ayrı o taşınmazda malik veya hissedar olanlar tarafından tek bir dilekçe ile veya birden fazla taşınmazın hepsinde birlikte malik veya hissedar olanların bu taşınmazlar için tek bir dilekçe ile hangi taşınmaza yönelik 20.04.2020 tarih ve 2449 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile alınan acele kamulaştırma kararının iptali isteniyorsa davacıların bu taşınmazda malik olduğunu gösterir tapu belgelerinin eklenmesi suretiyle dava açmakta serbest olmak üzere yeniden dava açılması gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 5. maddesi hükmüne uygun olmayan dava dilekçesinin aynı Kanunun 15. maddesinin 1/d bendi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz gün içinde yeniden dava açılmak üzere reddine,
2. Yeniden verilen dilekçede aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hususunun davacıya duyurulmasına,
3. Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, dava dilekçesi ve eklerinin bir örneğinin davacıya gönderilmesine, 23/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.