Danıştay Kararı 6. Daire 2020/10220 E. 2020/11446 K. 24.11.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/10220 E.  ,  2020/11446 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/10220
Karar No : 2020/11446

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği

KARŞI TARAF (DAVACILAR) :
1- … 7- … 13- …
2- … 8- … 14- …
3- … 9- …. 15- …
4- … 10- … 16- …
5- … 11- … 17- …
6- … 12- …

VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Rize İli, İkizdere İlçesi, … Köyünde, … Tarım Turizm İnşaat Yatırım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılması planlanan “RN:201801792 (ER:3377868) Numaralı Mermer (Bazalt) Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi (100.000 m3/yıl-24,91 ha) projesi ile ilgili olarak Rize Valiliği Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir” kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; davacılardan; … ile … yönünden, davanın açıldığı tarih itibarıyla dava konusu proje alanı veya proje etki alanında ikamet etmedikleri gibi, bu alanlarda taşınmazlarının da bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemin tesis edilmesi ile kişisel, güncel ve meşru bir menfaatlerinin ihlal edildiğinden söz edilemeyeceğinden, bakılan davayı açma ehliyetlerinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer davacılar yönünden ise, uyuşmazlığa konu projeye esas çevresel etki değerlendirmesine konu faaliyet alanı 24,91 ha olarak belirlenmişse de, dosyada bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen işletme ruhsatında ruhsat alanının 92,43 ha olarak belirlendiği anlaşıldığından, Yönetmelik maddesinde belirtilen 25 hektarlık sınırdan daha büyük bir alanı kapsadığı anlaşılan faaliyet konusunun, ÇED sürecine tabi olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, işletme ruhsat alanı 92,43 ha olan dava konusu proje için, ÇED Yönetmeliğine ekli EK-1 Çevresel Etki Değerlendirmesi Uygulanacak Projeler Listesi kapsamında ÇED raporu hazırlanarak işlem yapılması gerekirken, ÇED alanı 25 ha’dan küçük gösterilmek suretiyle ÇED gerekli olmadığı yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, … ile … yönünden davanın ehliyet yönünden reddi, diğer davacılar yönünden ise hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından Mahkeme kararının iptale ilişkin kısmı ile ilgili olarak, proje hakkında ilgili tüm kurumların görüşlerinin alındığı, projenin tüm detaylarıyla incelenmesi amacıyla bir üniversite raporunun hazırlanmasının gerekli görüldüğü, bunun üzerine, Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Maden Mühendisliği Bölümü tarafından, “Kullanılması Gerekli Patlayıcı Madde İhtiyacı ve Patlatma Sonucu Oluşması Muhtemel Çevresel Etkiler (Yer Titreşimi (Sarsıntı), Yer Titreşim Genliği, Hava Şoku (Gürültü) ve Taş Savrulması)” ile “En Yakın Yerleşim Birimleri Dikkate Alınarak Belirlenmesine” yönelik olarak “Bilimsel ve Teknik Araştırma Raporu” hazırlandığı ve bu raporda, belirtilen uygun çalışma koşulları ile çevreye herhangi bir olumsuz etkinin olmayacağı yönünde karar verildiği, dolayısıyla kurum görüşleriyle üniversite raporunun dikkate alınarak, proje tanıtım dosyasında muhtemel çevresel etkilere karşı alınacak tedbirler, çevresel etkilerin önlenmesi veya çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi bakımından yeterli görüldüğünden, dava konusu “ÇED Gerekli Değildir” kararının verildiği, ÇED Yönetmeliğinde 19/04/2019 tarihinde yapılan son değişiklikle birlikte, projenin ÇED sürecine tabi olup olmayacağı belirlenirken arazi yüzeyinin esas alınması gerektiği açıkça düzenlenmiş olup, ruhsat alanının esas alınacağına dair herhangi bir düzenlemenin mevcut olmadığı, bu nedenle dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu, Mahkeme kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : ÇED alanının 24,91 ha olarak belirlenmesiyle ÇED sürecinden muaf tutulmanın amaçlandığı, nitekim Mahkeme kararında da bu hususun vurgulandığı, Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Rize İli, İkizdere İlçesi, … Köyünde, … Tarım Turizm İnşaat Yatırım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından RN:201801792 (ER:3377868) numaralı sahada, yılda 100.000 m3 tüvenan mermer üretiminin planlanması üzerine, proje tanıtım dosyası hazırlanarak, davalı idareye sunulmuştur.
Davalı idare tarafından, proje tanıtım dosyası hakkında ilgili kurumların görüşlerinin alınması neticesinde, projeyle ilgili … tarih ve … sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ÇED Yönetmeliği’nin Ek-1 listesinin “Madencilik Projeleri” başlıklı 27. maddesinin (a) bendi; “25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler” şeklinde düzenlenmiş iken, 26/05/2017 günlü, 30077 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 13. maddesi ile EK-1 listesinin “Madencilik Projeleri” başlıklı 27. maddesinin (a) bendi; “Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 14/12/2017 günlü, E:2017/2082 ve 28/02/2018 günlü, E:2017/1907 sayılı kararlarıyla yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmiş, bu kararlara karşı yapılan itirazlar ise, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 07/05/2018 günlü, YD İtiraz No:2018/177 sayılı ve 19/12/2018 günlü, YD İtiraz No:2018/581 sayılı kararlarıyla reddedilmiştir.
Söz konusu yargı kararının uygulanması amacıyla 14/06/2018 günlü, 30451 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 1. maddesi ile; 25/11/2014 tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-1 listesinin 27 nci maddesinin (a) bendi, “25 hektar ve üzeri çalışma alanında (Kazı ve döküm alanı dâhil) planlanan açık işletmeler veya bu işletmelere ait “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan projelere ilave olarak planlanan alan artışları” şeklinde değiştirilmiştir.
Anılan değişikliğin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 26/12/2018 günlü, E:2018/3536 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı idare tarafından itiraz edilmesi üzerine ise, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/04/2019 günlü, YD İtiraz No: 2019/575 sayılı kararı ile itirazın kabulüne, yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin Daire kararının kaldırılmasına ve dava konusu Yönetmelik kuralına yönelik yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir.
Diğer taraftan Danıştay Ondördüncü Dairesinin 26/12/2018 günlü, E:2018/3536 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne yönelik kararının gereğinin yerine getirilmesi amacıyla 19/04/2019 tarih ve 30750 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 1. maddesi ile; 25/11/2014 tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-1 listesinin 27 nci maddesinin (a) bendi, “25 hektar ve üzeri arazi yüzeyinde (Kazı ve döküm alanı dahil) planlanan açık işletmeler”şeklinde değiştirilmiştir.
21/09/2017 günlü, 30187 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Maden Yönetmeliği’nin “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasında; “aa) İşletme izni: Bir madenin işletmeye alınabilmesi için ruhsat sahasında belirli bir alanda, belirli bir süreyle verilen Ek-16’da yer alan belgeyi, cc) İşletme ruhsatı: Belirli bir alanda, belirli bir süreyle maden işletme faaliyetlerinin yürütülebilmesi için verilen Ek-15’te yer alan yetki belgesini, jj) Maden işletme faaliyetleri: Üretime yönelik hazırlık çalışmaları ve üretim yapılması için gerekli faaliyetleri, kk) Maden işletme projesi: Rezervi üç boyutlu olarak belirlenen bir maden yatağındaki madenin, bir termin planı dahilinde, teknolojik ve ekonomik olarak işletilmesi ile çevresel önlemleri alarak madenin kapanma sonrası rehabilitasyon planlamasını içeren Ek-14’de yer alan temel ve detay mühendislik projesini, mm) Madencilik faaliyetleri: Madenlerin aranması, üretime yönelik hazırlık çalışmaları, üretilmesi, sevkiyatı, cevher hazırlama ve zenginleştirme, atıkların bertarafı, ruhsat sahasındaki stoklama/depolama işlemleri, maden işletmelerinin kapatılması ve çevre ile uyumlu hale getirilmesi ile ilgili tüm faaliyetler ve bu faaliyetlere yönelik tesislerin yapılmasını” ifade edeceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda verilen Madencilik Yönetmeliğindeki düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; işletme ruhsatının, belli bir alanda yapılacak madencilik faaliyetinin belli bir süre ile yürütülebilmesi için gerekli genel bir izin niteliğinde olduğu, aktif olarak fiilen madencilik faaliyeti gerçekleştirilen alandan daha geniş bir alanı ifade ettiği, bir madenin işletmeye alınabilmesi için gerekli olan işletme izninin ise, işletme ruhsatı verilen sahada fiilen işletilen belli bir alanı kapsadığı, maden işletme projesinin ise; fiilen faaliyet gösterilen alana ilişkin olarak hazırlandığı, belirtilen hukuki duruma göre, işletme ruhsatının genel bir izin niteliği taşımasına karşın, bu izne dayanılarak projelerin fiilen gerçeklestirilmesinin işletme iznine bağlı olduğu ve ancak işletme aşamasında proje bazında çevresel etki değerlendirmesinin gerekeceği, başka bir anlatımla, çevresel etki değerlendirmesi yapılırken, ÇED Yönetmeliğinin yukarıda yer verilen ilgili maddelerinde “yüzey alanı” ifadesine karşılık gelen alanın, madencilik faaliyetinin fiilen gerçekleştirileceği, faaliyet konusu maden işletme projesinin kapsadığı alan olan ”işletme izni verilen alan” şeklinde değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu olayda, her ne kadar İdare Mahkemesince; projenin gerçekleştirileceği alana ilişkin olarak düzenlenen maden işletme ruhsatının 92,43 ha’lık bir alana ilişkin olması karşısında, ÇED Yönetmeliği’ne ekli EK-I kapsamında 25 hektarlık sınırdan daha büyük bir alanı kapsadığı anlaşılan faaliyet konusunun, ÇED sürecine tabi olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ise de, yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında, ruhsat alanı 25 hektardan büyük olsa dahi, yüzey alanı 25 hektardan küçük olan dava konusu projenin, çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olup olmadığının belirlenmesi için anılan Yönetmeliğin Seçme Eleme Kriterlerinin yer aldığı Ek-IV bölümündeki unsurlar yönünden işin esasının incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden, tarafların iddiaları, projenin nitelikleri ve uygulanacağı yerin özellikleri ile proje tanıtım dosyasını hazırlayan uzmanlar dikkate alınmak suretiyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 267. maddesiyle bilirkişi sayısı konusundaki sınırlamanın kaldırıldığı gözetilerek, aralarında başta çevre mühendisi, maden mühendisi, jeoloji mühendisi, orman mühendisi olmak üzere, gerekirse başka dallarda da uzmanlar seçilerek oluşturulacak bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması ve projenin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi suretiyle, düzenlenecek rapor dikkate alınarak, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, İdare Mahkemesi kararının, temyiz edilen iptale ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen ehliyet yönünden reddine, kısmen dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyiz edilen iptale ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 24/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.