Danıştay Kararı 6. Daire 2019/2562 E. 2020/12784 K. 15.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/2562 E.  ,  2020/12784 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/2562
Karar No : 2020/12784

DAVACI : … Birliği
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı – …
VEKİLİ : …, Hukuk Müşaviri – Aynı yerde

DAVANIN KONUSU : 25.01.2017 gün ve 29959 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nin “Tıbbi Atık Üreticileri” başlıklı Ek-1. bölümünün 29. maddesinde yer alan “Eczaneler” ifadesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun hükümleri gereğince hasta tedavi etme yetkisinin sadece hekimlere ait olduğu, 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 37. maddesine göre, eczanelerde hasta kabulünün ve tedavisinin yasaklanmış olup eczanede hastaya müdahalenin ancak acil hallerde mümkün olduğu, fakat böyle acil durumlarda okul, park, ulaşım aracı vb. alanlarda da hastalara müdahale edilebileceği, bu durumda, eczanelerde aşı ve pansuman yapılması, kulak delinmesi vb. işlemler mevzuatla yasaklanmışken, 25.01.2017 gün ve 29959 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan dava konusu Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nde “enfeksiyon yapıcı, patolojik ve kesici-delici atık” olarak tanımlanan tıbbi atıkların eczanelerde bulunmasının ya da üretilmesinin mevzuat gereği mümkün olmadığı, eczanelerde tıbbi atık üretilmesi halinde sorumlu eczacı hakkında adli ve cezai işlemler yapılması gerekirken, sanki eczanelerde tıbbi atık üretimi olağan ve mümkünmüş gibi eczacılardan tıbbi atık toplama parası alınması için düzenleme yapılmasının açıkça hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, dava konusu Yönetmelik’in Ek-1. bölümünün 29. maddesinde yer alan “Eczaneler” ifadesinin iptali istenilmiştir.

DAVALININ SAVUNMASI :
Tıbbi atıkların sadece tedavi sonucu ortaya çıkmadığı, tetkik, teşhis ve aşılama gibi koruyucu sağlık hizmetleri sırasında da tıbbi atık ortaya çıkabileceği, hastaların teşhis ve tedavi hizmetlerinin sadece hekimler tarafından yürütülmediği, laborant, sağlık teknisyeni, hasta bakıcı, hemşire vb. sağlık personeli tarafından yürütülen hizmetler sonucunda da tıbbi atık oluştuğu, 6197 sayılı Kanun’un 37. maddesine göre acil durumlarda eczanelerde ilk tedavi yapılmasının mümkün olduğu, böyle bir durumda tıbbi atık oluşacağı, eczanelerin tıbbi atık üreticisi olmaları ile tıbbi atık üretmemeleri sebebiyle tıbbi atık bertaraf ücreti ödememeleri gerektiği hususlarının da birbirinden farklı konular olduğu, davacının Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na müzekkere yazılarak eczanelerde tıbbi atık üretiminin mümkün olup olmadığının sorulmasını istediği, dava konusu Yönetmelik taslağı ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı’nca verilen görüşler incelendiğinde, başta söz konusu kurum olmak üzere hiçbir kurum tarafından eczanelerin tıbbi atık üreticileri listesinden çıkarılması gerektiği yönünde görüş vermediği, tıbbi atıkların ne şekilde biriktirilmesi, saklanması gerektiğine ilişkin hususların Yönetmelik’in 11 ila 14. maddeleri arasında düzenlendiği, örneğin kesici delici atıkların kesici-delici atık kovasında bulunması, tıbbi atıkların özellikleri ayrıntılı bir şekilde belirlenmiş kırmızı poşetlerde saklanması gerektiği, eczanelerin üretici olarak kabul edilmemesi durumunda bu ekipmanları bulundurmasının da zorunlu olmayacağı, söz konusu atıkların evsel atıklarla birlikte eczaneden uzaklaştırılacağı, dolayısıyla acil bir durum halinde hastaya eczanede müdahale edildiğinde oluşacak tıbbi atıkların güvenli bir şekilde yönetiminden söz edilemeyeceği, dava konusu Yönetmelik ile tıbbi atıklar nedeniyle ortaya çıkabilecek tüm risklerin yönetiminin hedeflendiği, kaldı ki ülkemizde başta grip aşısı gibi aşıların eczanelerde satışının gerçekleştiği ve talep doğrultusunda bu aşıların kişilere eczanelerde vurulduğu, bunun sonucunda hem kullanılmış enjektör (kesici-delici atık), hem de kanlı pamuk (enfeksiyon yapıcı atık) gibi tıbbi atıkların oluştuğu, bunların da tıbbi atık olarak yönetiminin (lisanslı kuruluşlarca yakılmasının ya da sterilizasyosunun sağlanması) gerektiği belirtilerek dava konusu düzenlemenin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Dairemiz kararında belirtilen gerekçeyle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’İN DÜŞÜNCESİ : Dava; 25.1.2017 gün ve 29959 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin Ek-1’inci maddesinin 29’uncu sütununda yer verilen “Eczaneler” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
2872 sayılı Çevre Kanununun 1. maddesinde; Kanunun amacının, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olduğu vurgulanmış, 2. maddesinde; kirletenin, faaliyetleri sırasında veya sonrasında doğrudan veya dolaylı olarak çevre kirliliğine, ekolojik dengenin ve çevrenin bozulmasına neden olan gerçek ve tüzel kişileri ifade edeceği tanımına yer verilmiş, 3. maddesinin (g) bendinde; kirlenme ve bozulmanın önlenmesi, sınırlandırılması, giderilmesi ve çevrenin iyileştirilmesi için yapılan harcamaların kirleten veya bozulmaya neden olan tarafından karşılanacağı, aynı maddenin (ı) bendinde ise; “Bölgesel ve küresel çevre sorunlarının çözümüne yönelik olarak taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalar sonucu ortaya çıkan ulusal hak ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekli teknik, idarî, malî ve hukukî düzenlemelerin Bakanlığın koordinasyonunda yapılacağı, gerçek ve tüzel kişilerin, bu düzenlemeler sonucu ortaya çıkabilecek maliyetleri karşılamakla yükümlü olduğu, 8. maddesinde; her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili Yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmanın yasak olduğu, kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililerin kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirletenin kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlü oldukları, 11. maddesinde; atıkların üretiminin ve zararlarının önlenmesi veya azaltılması ve geri kazanılabilen atıkların kaynağından ayrı toplanmasının esas olduğu, atık yönetim planlarının hazırlanmasına ilişkin esasların, Bakanlıkça çıkarılacak Yönetmelikle düzenleneceği, 12. maddesinin son fıkrasında; denetim, bilgi verme ve bildirim yükümlülüğüne ilişkin usûl ve esasların, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin “Görevler” başlıklı 2. maddesinde; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının; a) Yerleşmeye, çevreye ve yapılaşmaya dair imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak, uygulamaları izlemek ve denetlemek, Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmakla; b) Çevrenin korunması, iyileştirilmesi ile çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik prensip ve politikalar tespit etmek, standart ve ölçütler geliştirmek, programlar hazırlamak; bu çerçevede eğitim, araştırma, projelendirme, eylem planları ve kirlilik haritalarını oluşturmak, bunların uygulama esaslarını tespit etmek ve izlemek, iklim değişikliği ile ilgili iş ve işlemleri yürütmekle; c) Faaliyetleri sonucu alıcı ortamlara katı, sıvı ve gaz halde atık bırakarak kirlilik oluşturan veya oluşturması muhtemel her türlü tesis ve faaliyetin, çevresel etkilerini değerlendirmek; alıcı ortamlar ile ilgili ölçüm ve izleme çalışmalarını yapmak; bahse konu tesis ve faaliyetleri izlemek, izin vermek, denetlemek ve gürültünün kontrol edilmesini sağlamakla görevli olduğu düzenlenmiştir.
644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8. maddesinde ise; Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün; a) Çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü ile ilgili mevzuatı hazırlamak, standart geliştirmek, ölçüm, tespit ve kalite ölçütlerini belirlemek; alıcı ortam özelliklerine göre çevre kirliliği yönünden görüş vermekle; h) Atık ve kimyasalların yönetimine ilişkin hedef, politika ve ölçütleri belirlemekle; i) Atıkların kaynağında en aza indirilmesi, sınıflara ayrılması, toplanması, taşınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, yeniden kullanılması, arıtılması, enerjiye dönüştürülmesi ve nihai depolanması konularında politika ve strateji belirlemek ve mevzuat oluşturmakla görevli olduğu düzenlenmiştir.
25.1.2017 gün ve 29959 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 1’inci maddesinde, Bu Yönetmeliğin amacının, tıbbi atıkların oluşumundan bertarafına kadar; Çevreye ve insan sağlığına zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı bir biçimde alıcı ortama verilmesinin önlenmesine; Çevreye ve insan sağlığına zarar vermeden kaynağında ayrı olarak toplanması, sağlık kuruluşu içinde taşınması, geçici depolanması, tıbbi atık işleme tesisine taşınması ve bertaraf edilmesine,yönelik prensip, politika ve programlar ile hukuki, idari ve teknik esasların belirlenerek uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu; 4’üncü maddesinde, Yönetmelikte geçen Bakanlığın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını; “Tıbbi atık” ibaresinin, enfeksiyon yapıcı atıkları, patolojik atıkları ve kesici-delici atıkları, ifade ettiği; 24’üncü maddesinde, Sağlık kuruluşlarının, ürettikleri atıkların toplanması, taşınması, sterilizasyonu ve bertarafı için gereken harcamaları, bertaraf edene ödemekle yükümlü olduğu, ücretin ödenmemesinin tıbbi atıkların bertarafı için bir engel oluşturmayacağı, tıbbi atık bertaraf ücretinin ödenmemesi durumunda, bu bedelin 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre sağlık kuruluşlarından tahsil edileceği; 32’nci maddesinde ise; Bakanlığın bu Yönetmeliğin yürütülmesine yetkili olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca; atıkların kaynağında en aza indirilmesi, sınıflara ayrılması, toplanması, taşınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, yeniden kullanılması, arıtılması, enerjiye dönüştürülmesi ve nihai depolanması konularında Yönetmelik ve bu Yönetmeliklerin uygulanmasını sağlamak üzere her türlü alt düzenlemeyi yapmaya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkili olup, Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinde tıbbi atık üreticilerinin, ürettikleri atıkların toplanması, taşınması ve bertarafı için gereken harcamaları, bertaraf eden kurum ve kuruluşa ödemekle yükümlü oldukları belirtilmiştir.
Öte yandan, 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun 37’inci maddesinde, “Tabiplerin; eczanelerde hasta kabul etmeleri yasaktır. Ancak kaza ve ani bir tehlikeye uğrayarak eczaneye gelen veya getirilen kimselerin ilk tedavisinin yapılması caizdir.” hükmü gereğince, her zaman eczanelerde acil durumlarda ilk tedavinin yapılması ve bu tedavi nedeniyle tıbbi atık oluşması mümkündür.
Bu itibarla; tıbbi atık üreten veya üretme ihtimali olan kişi, kurum ve kuruluşlar arasında “Eczaneler”e de yer veren düzenlemede, yukarda yer verilen Kanun hükümlerine, sürdürülebilir çevre ilkelerine ve kamu yararına aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, davanın reddi yönünde karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
25/01/2017 gün ve 29959 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nin “Tıbbi Atık Üreticileri” başlıklı Ek-1. bölümünün 29. maddesinde “Eczaneler”, tıbbi atık üreticileri arasında düzenlenmiştir.
Bakılan dava, söz konusu düzenlemenin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun’un amacının, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olduğu vurgulanmış; 8. maddesinde, her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili Yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermenin, depolamanın, taşımanın, uzaklaştırmanın ve benzeri faaliyetlerde bulunmanın yasak olduğu, kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililerin kirlenmeyi önlemekle, kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirletenin kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlü oldukları; 11. maddesinde, atıkların üretiminin ve zararlarının önlenmesi veya azaltılması ve geri kazanılabilen atıkların kaynağından ayrı toplanmasının esas olduğu, atık yönetim planlarının hazırlanmasına ilişkin esasların, Bakanlıkça çıkarılacak Yönetmelikle düzenleneceği; 12. maddesinin son fıkrasında, denetim, bilgi verme ve bildirim yükümlülüğüne ilişkin usûl ve esasların, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 8. maddesinde, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün; a) Çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü ile ilgili mevzuatı hazırlamak, standart geliştirmek, ölçüm, tespit ve kalite ölçütlerini belirlemek; alıcı ortam özelliklerine göre çevre kirliliği yönünden görüş vermekle; h) Atık ve kimyasalların yönetimine ilişkin hedef, politika ve ölçütleri belirlemekle; i) Atıkların kaynağında en aza indirilmesi, sınıflara ayrılması, toplanması, taşınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, yeniden kullanılması, arıtılması, enerjiye dönüştürülmesi ve nihai depolanması konularında politika ve strateji belirlemek ve mevzuat oluşturmakla görevli olduğu düzenlenmiştir.
25.1.2017 gün ve 29959 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nin “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, “Bu Yönetmeliğin amacı, tıbbi atıkların oluşumundan bertarafına kadar; a) Çevreye ve insan sağlığına zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı bir biçimde alıcı ortama verilmesinin önlenmesine, b) Çevreye ve insan sağlığına zarar vermeden kaynağında ayrı olarak toplanması, sağlık kuruluşu içinde taşınması, geçici depolanması, tıbbi atık işleme tesisine taşınması ve bertaraf edilmesine yönelik prensip, politika ve programlar ile hukuki, idari ve teknik esasların belirlenerek uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” düzenlemesine yer verilmiş; “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde ise tıbbi atık, “Enfeksiyon yapıcı atıkları, patolojik atıkları ve kesici-delici atıkları… ifade eder.” olarak; enfeksiyon yapıcı atık, “Enfeksiyon yapıcı etkenleri taşıdığı bilinen veya taşıması muhtemel; başta kan ve kan ürünleri olmak üzere her türlü vücut sıvısı, insan dokuları, organları, anatomik parçaları, otopsi materyali, plasenta, fetus ve diğer patolojik materyali, bu tür materyal ile bulaşmış eldiven, örtü, çarşaf, bandaj, flaster, tamponlar, eküvyon ve benzeri atıkları, karantina altındaki hastaların vücut çıkartılarını, bakteri ve virüs tutucu hava filtrelerini, enfeksiyon yapıcı ajanların laboratuvar kültürlerini ve kültür stoklarını, enfekte hayvanlara ve çıkartılarına temas etmiş her türlü malzemeyi, veterinerlik hizmetlerinden kaynaklanan atıkları,” olarak; patolojik atık, “Cerrahi girişim, otopsi, anatomi veya patoloji çalışması sonucu ortaya çıkan dokuları, organları, vücut parçalarını, vücut sıvılarını ve fetusu” olarak, kesici-delici atık ise, “Enjektör ve diğer tüm tıbbi girişim iğneleri, lanset, kapiller tüp, bisturi, bıçak, serum seti iğnesi, cerrahi sütur iğneleri, biyopsi iğneleri, intraket, kırık cam, ampul, lam-lamel, kırılmış cam tüp ve petri kapları gibi batma, delme, sıyrık ve yaralanmalara neden olabilecek atıkları,” olarak tanımlanmıştır.
6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 1. maddesinin, 1. fıkrasında “Eczacılık; hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan tabii ve sentetik kaynaklı ilaç
hammaddelerinden değişik farmasötik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulması; ilacın analizlerinin yapılması,
farmakolojik etkisinin devamlılığı, emniyeti, etkinliği ve maliyeti bakımından gözetimi; ilaçla ilgili standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına bağlı sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin faaliyetleri yürüten sağlık hizmetidir.
” hükmüne; 37. maddesinde ise, ” Tabiplerin; eczanelerde hasta kabul etmeleri yasaktır. Ancak kaza ve ani bir tehlikeye uğrayarak eczaneye gelen veya getirilen kimselerin ilk tedavisinin yapılması caizdir.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen düzenlemelerin birlikte değerlendirmesinden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, atıkların kaynağında en aza indirilmesi, sınıflara ayrılması, toplanması, taşınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, yeniden kullanılması, arıtılması, enerjiye dönüştürülmesi ve nihai depolanması konularında Yönetmelik ve bu Yönetmeliklerin uygulanmasını sağlamak üzere her türlü alt düzenlemeyi yapmaya görevli ve yetkili olduğu; dava konusu Yönetmelik kapsamında ise, tıbbi atıkların sadece enfeksiyon yapıcı ve patolojik atıklardan oluşmadığı, kesici-delici atıkların da yine “tıbbi atık” olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, 6197 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca, eczacılık, hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan tabii ve sentetik kaynaklı ilaç
hammaddelerinden değişik farmasötik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulmasına ilişkin faaliyetleri de içeren bir sağlık hizmeti olup; salt ilaç hazırlama işlemi sonucunda dahi enjektör, kırık cam, ampul vb. kesici-delici atıkların ortaya çıkabileceği, bu tarz atıkların “tıbbi atık” kapsamında değerlendirilmesi için tedavi amacıyla kullanılmalarının zorunlu olmadığı açıktır. Öte yandan, aynı Kanun’un 37. maddesi uyarınca, kaza veya ani bir tehlikeye uğrama durumlarında hastaya ilk tedavinin eczanelerde yapıldığı durumlarda da yine eczanelerde tıbbi atık oluşması mümkündür.
Bu itibarla, tıbbi atık üreten veya üretme ihtimali olan kişi, kurum ve kuruluşlar arasında “Eczaneler”e de yer veren dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 15/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.