Danıştay Kararı 6. Daire 2019/19471 E. 2020/13663 K. 24.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/19471 E.  ,  2020/13663 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/19471
Karar No : 2020/13663

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı/…
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

DAVALI YANINDA
MÜDAHİLLER : 1- …
VEKİLİ : Av. …
2- …
VEKİLİ : Av. …
3- … İnşaat Tic. A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, … Mahallesi, …. ada, .. parsel sayılı taşınmazda bulunan .. numaralı bağımsız bölüm maliki davacı tarafından; … bölgesinde toplu konut alanı ilan edilen alana ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca … tarih ve … sayılı işlemle onaylanan 1/25.000 ölçekli Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ve bu planlara yapılan itirazın reddine ilişkin kararın, … ada, … parsel sayılı taşınmaz yönünden iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 06/06/2016 tarihli, E:2016/931, K:2016/3635 sayılı bozma kararına uyularak verilen temyize konu kararda, dosyada bulunan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu imar planlarının dayanağını oluşturan İzmir Valiliğinin … tarih ve … sayılı toplu konut sahası belirleme işlemin iptali istemiyle açılan davanın … İdare Mahkemesinin … tarihli E:…, K:…. sayılı kararı ile reddine karar verildiği dikkate alındığında; İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, … bölgesinde yaklaşık 135 ha.lık alanın toplu konut alanı olarak ilan edilmesi üzerine hazırlanan dava konusu 1/25.000, 1/5.000 ve 1/1000 ölçekli imar planı değişikliklerinin; söz konusu bölgede deprem yönetmeliğine göre toplu konut yapılmasında gerekli zemin iyileştirmeleri ve depreme dayanıklı yapı yapılması koşuluyla jeolojik olarak sakınca bulunmadığı, plan değişikliğine konu bölgenin geçmişten gelen eğilimler doğrultusunda toplu konut yapılaşmasına aykırı bir bölge olmaması nedeni ile davaya konu plan değişikliklerinde şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırılık taşımadığı gibi üst ölçekli planlarla kademeli birliktelik ilkesine uygun olduğu, toplu konut alanı olarak ilan edilen bölgenin plana işlenmesi amacını taşımakla birlikte nesnel ve teknik gerekçelere dayandırılmış olduğu, bu çerçevede 2985 sayılı Toplu Konut Kanununun amaç ve kapsamı doğrultusunda verilen görevlerin yerine getirilmesi amacıyla 135 ha.lık alanın toplu konut alanı olarak ilan edilmesi üzerine bölgeye ilişkin olarak ilgili yasanın verdiği görev ve yetkiye dayanarak çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde hazırlanan dava konusu … bölgesi 1/25.000, 1/5.000 ve 1/1000 ölçekli imar planı değişikliklerinde imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine, planlama esasları ile kamu yararına aykırılık görülmediği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Maliki olduğu … ada, … parsel sayılı taşınmazın önünde yer alan … ada, … parsel sayılı taşınmazın, İzmir Büyükşehir Belediyle Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile rekreasyon alanı olarak belirlendiği, bu plana yapılan itirazın reddi üzerine anılan imar planının iptali istemiyle açılan davada … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararı ile iptaline karar verilmesine karşın, alanın yeniden rekreasyon alanı olarak belirlendiği, mahkeme kararı gereğince alanın rekreasyon alanı olarak düzenlenmesinin mümkün olmadığı, tamamı rekreasyon alanı ilan edilen taşınmazın, sahil şeridine ve kıyı kenar çizgisine en yakın parsel olduğu, Gediz Nehri’nin denize ulaştığı Gediz Deltası üzerinde olduğu, Gediz Nehri’nin sağ tarafında oluşan delta bölgesinin ise Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun aldığı karar gereğince kuş cenneti olarak ayrılan koruma alanı olduğu, bu alanın imara açılmasının mümkün olmadığı, imar planında Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik hükümlerinin dikkate alınmadığı, kıyı kenar çizgisi ile belirlenen sahil şeridinin planda gösterilmediği, taşınmazın tamamının üstü kapalı kafe, restoran gibi sabit tesis niteliğinde binaların yapılmasına imkan tanıyan rekreasyon alanı olarak belirlendiği, bataklık ve sazlık niteliğindeki alanın doldurularak imar parseli haline getirilmeye çalışıldığı, planlama sürecinde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan gerekli iznin alınmadığı, dava konusu işlemin planlama ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve davalı idare yanında müdahil … İnşaat San.ve Tic. A.Ş. tarafından, temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Müdahiller … ve … tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazda bulunan 28 numaralı bağımsız bölüm maliki davacı tarafından; … bölgesinde toplu konut alanı ilan edilen alana ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca … tarih ve … sayılı işlemle onaylanan 1/25.000 ölçekli Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ve bu planlara yapılan itirazın reddine ilişkin kararın, … ada, … parsel sayılı taşınmaz yönünden iptalinin istenilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT: Anayasanın 2. maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti, (…) demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmüne, 138. maddesinde, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinde ise, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.” hükmüne yer verilmiştir.

3194 sayılı İmar Kanununun “Tanımlar” başlıklı 5. maddesinde; nazım imar planı; varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla bütün olan plan olarak; uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgilerini ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 3. maddesinde “Revizyon Planı: Her tür ve ölçekteki planın ihtiyaca cevap vermediği veya uygulamasının mümkün olmadığı veya sorun yarattığı durumlar ile üst ölçek plan kararlarına uygunluğun sağlanması amacıyla planın tamamının veya plan ana kararlarını etkileyecek bir kısmının yenilenmesi sonucu elde edilen plandır.”, bu maddenin 6. fıkrasında ise “Plan Değişikliği: Plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, teknik ve sosyal donatı dengesini bozmayacak nitelikte, bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelere dayanan, kamu yararının zorunlu kılması halinde yapılan plan düzenlemeleridir.” şeklinde tanımlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aynı davacı tarafından, dava konusu … ada, … parsel sayılı taşınmazın, dava konusu plan değişiklerinden önce yürürlükte olan ve İzmir Büyükşehir Belediyle Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile rekreasyon alanı olarak belirlenmesi üzerine anılan imar planının iptali istemiyle açılan davada; dava dosyasındaki mevcut bilgi ve belgeler ile mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; üst ölçekli 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı Revizyonunda, kentsel yeşil alan olarak ayrılan dava konusu parsel için alt ölçekli dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planında öngörülen arazi kullanım kararının (rekreasyon alanı) ayrı lejant hükmü olarak belirlenmiş olması nedeniyle dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planında, dava konusu parselin rekreasyon alanı olarak düzenlenmesinin üst ölçekli 1/25000 ölçekli imar planı ile uyarlık göstermediği, dava konusu imar planı ile öngörülen bu arazi kullanım kararları topluca değerlendirildiğinde verilen emsal değeri oranında yeni yapılaşma öngörülmesi ve kıyı şeridinde yapılaşmış bir çevrenin yaratılmakta olduğu, bu yaklaşımın bir yandan kıyı mevzuatının kapsamına ve diğer yandan da kıyı planlaması yaklaşımına uygun olmadığı, dava konusu nazım imar planının sayısal örneği üzerinden yapılan hesaplamalara göre 25697 sayılı yapı adasının yaklaşık olarak 19280 m2 büyüklükte olduğu ve bu büyüklüğün rekreasyon alanlarına ilişkin asgari büyüklük ölçülerine uymadığı, öte yandan bu taşınmaza dava konusu nazım imar planı ile yapılaşma oranı olarak (E=0.03) öngörüldüğü, öngörülen emsal üzerinden yapılaşmanın gerçekleşmesi durumunda sahil şeridinde 580 m2 civarında bir yapının inşa edilmesinin söz konusu olacağı, bu yaklaşımın kıyı mevzuatına ve kıyı planlaması yaklaşımına uygun olmadığı, kamusal kullanıma açık olması gereken kıyının özel kullanımlar yoluyla yapılaşması ve kamuya kapatılması anlamına geldiği, doğal sorunların çözümüne yönelik önlemler ve referans getirmediği gibi plan notlarında bu yönde hükümlere yer verilmediği, jeolojik ve jeoteknik etütlerde ortaya konan zemin sorunları ve su baskını risklerini ortadan kaldıracak önlemler konusunda kısıtlamalar getirmediği sonucuna varılarak … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Bu karar Danıştay Altıncı Dairesinin 25/10/2017 tarihli, E:2012/6664, K:2017/8227 sayılı kararıyla onanmış, Dairemiz kararına karşı yapılan kararın düzeltilmesi istemi ise Dairemizin 14/12/2020 tarihli, E:2018/3131, K:2020/12741 sayılı kararıyla reddedilerek kesinleşmiştir.
Bakılan uyuşmazlıkta ise, yukarıda anılan süreçlerden sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca … tarih ve … sayılı işlemle onaylanan dava konusu 1/25.000 ölçekli Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile dava konusu taşınmaza aynı kullanım kararı olan rekreasyon alanı kullanımı getirildiği, bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, dava konusu taşınmaza getirilen rekreasyon kullanımının hukuka aykırılığı ortaya konularak önceki planın iptaline karar verildiği, önceki uyuşmazlıkta iptal gerekçesi olarak gösterilen plan kullanımına uyuşmazlığa konu imar planlarında da yer verildiği ve bu suretle yargı kararlarının gereklerinin yerine getirilmediği görülmüştür.
Bu durumda, dava konusu … tarih ve … sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kararında, yukarıda aktarımı yapılan yargı kararlarında belirtilen hukuka aykırılıkların devam ettiği ve kararlarda belirtilen gerekçelerin gereği gibi yerine getirilmediği belirlendiğinden, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uygunluk bulunmamıştır.
Bu itibarla, temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 24/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.