Danıştay Kararı 6. Daire 2019/17753 E. 2020/10730 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/17753 E.  ,  2020/10730 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/17753
Karar No : 2020/10730

DAVACI: … Odası (Şubesi)
VEKİLİ: Av…
DAVALILAR: 1- …
2-… Bakanlığı … Başkanlığı

İSTEMİN KONUSU : … ili, … ilçesi, … Mahallesi, eski … ada, … ve … ile … ada, … parsel sayılı taşınmazlara (yeni … ada …, … ada … ve … ada … sayılı parseller) ilişkin Cumhurbaşkanlığının 16.04.2019 tarihli, 933 sayılı kararıyla onaylanan 17/04/2019 tarih ve 30748 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI: Uyuşmazlığa konu taşınmazlara ilişkin önceki imar planlarının iptali yolundaki kesinleşmiş yargı kararlarındaki hukuka aykırılıkların giderilmediği, dava konusu işlemin imar mevzuatına, planlama ilkelerine, yargı kararlarına aykırı olduğu, bölgede artan taşıt ve yaya yoğunluğunun ulaşım ve otopark sorunlarına yol açacağı, bilimsel, teknik ve nesnel gerekçelere dayanılarak değişiklik yapılmadığı, plan ana kararlarının, sürekliilğinin, bütünlüğünün ve sosyal donatı dengesinin bozulduğu ileri sürmektedir.

DAVALILARIN SAVUNMASI : Davanın süresinde açılmadığı, idarenin … tarihli … sayılı kararı ile onaylanan çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planı değişikliklerine askı süresi içinde yapılan itirazların değerlendirilmesi üzerine, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında dava konusu edilen değişikliklerin yapıldığı, aynı taşınmazlara ilişkin daha önce kabul edilen imar planı değişikliklerinin Danıştay Altıncı Dairesince iptaline karar verilmesi üzerine, iptal kararı doğrultusunda plansız konumda kalan taşınmazlara ilişkin ilgili kurumların görüşleri alınması suretiyle hukuka uygun işlem tesis edildiği, alanın %65’nin donatı alanı, kalan kısmının ise ticaret kullanımına ayrıldığı, çevre-imar bütünlüğü bozulmayacak şekilde tesis edilen dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu imar planı değişikliklerinin çevre ve imar bütünlüğünü bozmadığından söz edilebilmesine hukuken olanak bulunmadığı, … tarihli … sayılı, … tarihli, … sayılı, … tarihli, … sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarının iptal edilme gerekçelerinin uyuşmazlığa konu imar planında yine dikkate alınmadığı, mahkeme kararlarının uygulanmadığı anlaşıldığından dava konusu imar planı değişikliklerinde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ :
Dava, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, eski … ada … ve … ile … ada … sayılı parsellere (yeni … ada … sayılı, … ada, … sayılı ve … ada, … sayılı parseller) ilişkin Cumhurbaşkanlığının 16.04.2019 tarihli, 933 sayılı kararıyla onaylanan ve 17/04/2019 tarih ve 30748 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, imar planında “Resmi Tesis Alanı” kullanımına ayrılmış olan … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … sayılı parseller ile, … ada, … sayılı parsel sayılı taşınmazın “Ticaret Alanı” olarak belirlenmesine ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin Danıştay Altıncı Dairesinin 20.10.2008 günlü, E:2008/7573, K:2008/6820 sayılı kararı ile iptal edildiği, bu kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca da onandığı; aynı parsellere ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararıyla onaylanan 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davada da, Danıştay Altıncı Dairesinin 28.11.2011 tarihli, E:2009/11141, K:2011/4799 sayılı kararı ile önceki iptal kararının gerekleri yerine getirilmeyerek dava konusu parsellerde gelişme konut alanları, E:2,00 ve hmax: serbest koşullu ticaret alanlarının öngörüldüğü, dava konusu işlemde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı gerekçeleriyle iptaline karar verildiği, bu kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 01/12/2014 günlü, E:2012/846, K:2014/4567 sayılı ile onandığı; Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarihli, … sayılı kararı ile yapılan plan değişiklikleri ile anılan parsellerin “Metropoliten Aktivite Merkezi (Emsal: 2,00; Hmax: Serbest), Belediye Hizmet Alanı (Emsal: 1,00; Hmax: Serbest), Park, Açık Bölgesel Otopark Alanı” olarak belirlenmesi üzerine anılan imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılan davalarda sırasıyla Danıştay Altıncı Dairesinin 14.03.2018 tarihli, E:2014/5514, K:2018/2208 sayılı, 30.05.2018 tarihli, E:2013/556, K:2018/5267 sayılı, 30.05.2018 tarihli, E:2013/1205, K:2018/2206 sayılı kararlarıyla dava konusu imar planının iptaline karar verildiği, bu kararların temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun sırasıyla 14.11.2018 tarihli, E:2018/3472, K:2018/4713 sayılı, 13.03.2019 tarihli, E:2019/278, K:2019/1064 sayılı, 14.11.2018 tarihli, E:2018/3541, K:2018/4714 sayılı kararlarıyla onandığı, Cumhurbaşkanlığının dava konusu 16.04.2019 tarihli, 933 sayılı kararıyla taşınmazların “ticaret”(Emsal:2,00; Yençok:Serbest), “belediye hizmet alanı (Emsal: 1,00; Yençok:)5 kat)”, “park” ve “otopark alanı” olarak belirlenmesine ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarihli, … sayılı kararına karşı Danıştay Altıncı Dairesinin E:2014/5514 sayılı esaına kayıtlı olarak açılan davada dava konusu imar planı değişikliklerinin şehircilik ilkeleri, planlama esaslarına uygun olup olmadığınnın tespiti amacıyla yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; söz konusu plan değişikliği, müdahele ölçeği bakamından şehirclik ilkelerine aykırı bulunmamakla birlikte palanlama sürecindeki ölçek ilişkileri bakımından bütünsellikten uzak bir planlama yaklaşımının ürünü olduğu, plan değişikliğine konu olan alanın, diğer alan kullanımları ile birlikte (park, belediye hizmet alanı ve otopark) 1/5000 Nazım İmar Planında ‘İzmir Büyükkent Bütünü Metropolitan Merkezi’, 1/1000 Uygulama İmar Planında ise ‘metropoliten aktivite merkezi’ olarak tanımlanmasına karşın, gerek 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği’nde, gerek 1/25.000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Değişikliği’nde öngörülen alt-merkez işlevinin gerektirdiği üst-ölcek kurgusu ve (merkezler kademelenmesi bağlamında) kapsamlı bakış açısı geliştirmediği, plan değişikliklerinde 2. ve 3. Derece Merkez olarak adlandırılan ve semt-kent birimi ticaret merkezi niteliğinde dönüştürülmesi öngörülen alanın kentsel yol sistemi içerisinde (işlevsel kademesi gereği) en az kent içi toplayıcı yollardan servis alması beklenirken, semt ve mahalle içi toplayıcı yol örüntüsü içerisinde kaldığı, buna karşın var olan yol sistemi üzerine herhangi bir iyileştirici müdahale kararının ortaya konulmadığı ve bu nedenle öngörülen merkez dönüşümünün gerçekleşmesi durumunda ciddi erişim sorunlarının yaşanacağı, alanın özelleştirme öncesindeki özgün kullanımının plan müellifleri tarafından herhangi bir şekilde göz önünde bulundurulmadığı; bu yönüyle tarihsel açıdan oldukça özgün bir arazi kullanımına sahip dava konusu alan için standartlaşan ticaret dönüşümü dışında alternatif dönüşüm senaryolarının irdelenmediği, bu yönüyle dava konusu plan değişikliği kamu kaynaklarının etkin ve verimi değerlendirilmesi ilkesi bağlamında potansiyelinin altında bir yaratıcı stratejik düzeye sahip olduğu, oldukça yüksek bir yapı yüzey yoğunluğuna sahip İzmir kentsel dokusu içerisinde yer aldığı saptamasıyla, dava konusu alanın açık alan olarak taşıdığı değer göz önünde bulundurulmadan yapılaşmaya açıldığı, bu yönüyle alan bütünündeki açık-kapalı alan ilişkilerini ve dengesini denetleme kaygısı taşımayan bir fiziki planlama ve kentsel tasarım yaklaşımının söz konusu plan değişiklikleriyle ortaya konduğunun saptandığı belirtildiği, Danıştay Altıncı Dairesinin 14.03.2018 tarihli, E:2014/5514, K:2018/2208 sayılı kararıyla işlem tarihinde yürürlükte olan Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelikte yer alan kullanım kararları ve davanın devamı sırasında yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği yönünden yapılan incelemede, 1/25000, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarına ilişkin “metropolitan aktivite merkezi” şeklinde bir kullanıma yer verilmemiş olduğu, dava konusu imar planlarında bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı, “belediye hizmet alanı” fonksiyonuna ilişkin olarak 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yönünden yapılan incelemede, söz konusu belediye hizmet alanında hangi kullanımların öngörüldüğünün belirtilmediği, plan paftalarında “İzmir Büyükşehir Belediyesi” şeklinde ifadenin eklendiği görülmekle birlikte; anılan fonksiyonun davaya konu parselde karşılanma zorunluluğunun ortaya konulmadığı ve söz konusu belediye hizmet alanındaki kesin kullanım türünün belirlenmediği, bu başlık altında tek bir lejantta farklı donatıların yer alabileceği mevzuatta öngörüldüğünden, uygulama imar planında bu yönüyle de, şehircilik ilkelerine, kamu yararına ve hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu imar planlarının iptaline karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 14.11.2018 tarihli, E:2018/3472, K:2018/4713 sayılı kararıyla, dava konusu imar planları hazırlanırken, anılan plan değişiklikleri ile öngörülen alt merkezin diğer merkezlerle olan ilişkisinin nasıl sağlanacağı, kentin ulaşım ağı ile nasıl bütünleştirileceği, kentsel merkez alanı sisteminin, yeşil alan örüntüsü, yaya erişimi ve ulaşım altyapısına etkisi, getirilen kullanım kararları sonucunda taşınmaza erişim sağlayan yol bağlantılarının ve toplu taşıma hizmetlerinin yeterli olup olmayacağı, oluşacak ek ulaşım talebi ile trafik baskısının oluşup oluşmayacağı, oluşur ise buna yönelik alternatif ya da çözüm önerilerinin neler olabileceğine yönelik hususların ortaya konabilmesi amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlardan veri, görüş ve öneriler elde edilerek gerekli analiz, etüt, araştırma ve çalışmaların yapılması, bu hususların da plan açıklama raporunda ölçeğine göre yeterince detaylı bir biçimde ortaya konulması gerektiği halde, bu gerekliliğin davalı idarelerce yerine getirilmediği, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planındaki kullanım kararlarının konumları ve birbiriyle ilişkileri değerlendirildiğinde, yayalar açısından en fazla kullanılabilir açık alan olan park alanının, 7 metrelik yaya yollarının doğrudan erişimine olanak sağlanmaksızın, planlama alanının ön cephesinden en uzak mesafesindeki imar adasında planlandığı, belediye hizmet alanını iki yönüyle çevreleyen 7 metrelik yaya yollarının ticaret alanına hizmet edebilecek bir yönelime sahip olmadığı anlaşıldığından, söz konusu uygulama imar planında bu yönüyle planlama esaslarına uyarlık görülmediği, alanda belirlenen “belediye hizmet alanı” fonksiyonuna ilişkin olarak 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı yönünden yapılan incelemede, plan paftalarında belediye hizmet alanı olarak belirlenen kısma (İzmir Büyükşehir Belediyesi) şeklinde ifadenin eklendiği görülmekle birlikte; anılan fonksiyonun davaya konu parselde karşılanma zorunluluğunun ortaya konulmadığı ve söz konusu belediye hizmet alanı fonksiyonunun kesin kullanım türünün belirlenmediği, oysa bu başlık altında tek bir lejantta farklı donatıların yer alabileceği yukarıda yer verilen mevzuat ile öngörüldüğünden, uygulama imar planında bu yönüyle de, planlama ilkelerine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle onanmıştır.
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler, aynı alana ilişkin daha önce yapılan plan değişiklikleri sonucu verilen yargı kararları ile anılan bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu imar planı değişikliklerinde yargı kararlarının dikkate alınmadığı, belediye hizmet alanı fonksiyonunun kesin kullanım türünün belirlenmediği, çevre ve imar bütünlüğüne uygun olmadığı, yargı kararlarının uygulanmadığı anlaşıldığından, mevzuata, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesi gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Daire since, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
… İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazlar ile … ada, … parsel sayılı taşınmaz ilk olarak 26.06.1995 tarihli “3. Etap Genel Revizyon İmar Planı”nda “tekel deneme istasyonu” kullanımına ayrılmış iken; Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarihli, … sayılı kararıyla onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleriyle “ticaret alanı” olarak belirlenmiş, Danıştay Altıncı Dairesinin 20.10.2008 tarihli, E:2008/7573, K:2008/6820 sayılı kararı ile “resmi tesis alanı” olarak ayrılan taşınmazların, ticaret alanı olarak belirlenmesi nedeniyle yapı yoğunluğunun arttırıldığı, artan yapı yoğunluğunun gerektirdiği donatı alanının ayrılmadığı ve kaldırılan bir donatı alanının eşdeğer bir alanda karşılanması gerektiğine ilişkin mevzuat hükmünün yerine getirilmediği, ayrıca ilgili idarelerin görüşlerinin biçimsel olarak alındığı, imar planı değişikliklerinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı gerekçesiyle anılan imar planlarının iptaline karar verilmiş, bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 08.05.2013 tarihli, E:2009/679, K:2013/1855 sayılı kararıyla onanmıştır.
Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarihli, … sayılı kararıyla onaylanan 1/25.000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planında aynı taşınmazların gelişme konut alanı (E:2,00 ve Hmax: serbest) ve ticaret alanı olarak belirlenmesi üzerine, açılan davada Danıştay Altıncı Dairesinin 28.11.2011 tarihli, E:2009/11141, K:2011/4799 sayılı kararı ile alana ilişkin daha önce verilen iptal kararının gereklerinin yerine getirilmediği, parsel ölçeğinde imar planı kararlarıyla bölgesel ölçekli bir plan değişikliğinin amaçlandığı ve üst ölçekli planlarda öngörülmemiş olan yeni bir çekim noktasının oluşturulduğu, çevre kullanımlarıyla kurulması gereken ilişkinin dikkate alınmadığı, 3194 sayılı İmar Kanununun Ek 3. maddesinde öngörülenin aksine çevre imar bütünlüğünün bozulduğu sonucuna ulaşıldığından dava konusu imar planı değişikliklerinin iptaline karar verilmiş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 01.12.2014 tarihli, E:2012/846 K:2014/4567 sayılı kararı ile 3194 sayılı İmar Kanununun 8. maddesi uyarınca askıya çıkarılmayan ve itiraz süreci de işletilmeyen dava konusu imar planlarında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle anılan karar onanmış, kararın düzeltilmesi istemi de Kurulun 17.03.2016 tarihli, E:2015/2406, K:2016/938 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Özelleştirme Yüksek Kurulunun 06.02.2012 tarihli, 2012/20 sayılı kararı ile taşınmazların “metropoliten aktivite merkezi (Emsal: 2,00; Hmax: Serbest), belediye hizmet alanı (Emsal: 1,00; Hmax: Serbest), park, açık bölgesel otopark alanı” olarak belirlenmesine ilişkin 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri yapılmış, anılan imar planlarına askı süresi içinde yapılan itirazlar kısmen kabul edilerek 30.07.2012 tarihli, 2012/114 sayılı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği onaylanmış, anılan imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılan davalarda sırasıyla Danıştay Altıncı Dairesinin 14.03.2018 tarihli, E:2014/5514, K:2018/2208 sayılı, 30.05.2018 tarihli, E:2013/556, K:2018/5267 sayılı, 30.05.2018 tarihli, E:2013/1205, K:2018/2206 sayılı kararlarıyla iptal kararları verilmiş, bu kararların temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun sırasıyla 14.11.2018 tarihli, E:2018/3472, K:2018/4713 sayılı, 13.03.2019 tarihli, E:2019/278, K:2019/1064 sayılı, 14.11.2018 tarihli, E:2018/3541, K:2018/4714 sayılı kararlarıyla anılan kararlar onanmıştır.
Son olarak, Cumhurbaşkanlığının 16.04.2019 tarihli, 933 sayılı kararıyla taşınmazların “ticaret (Emsal:2,00; Yençok:Serbest)”, “belediye hizmet alanı (Emsal: 1,00; Yençok:)5 kat)”, “park” ve “otopark alanı” olarak belirlenmesine ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin yapıldığı, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde nazım imar planı; varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parça-larının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 9. maddesinin 2. fıkrasında: “Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş, (Belediye) alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir.” hükmü; Ek 3. Maddesinde ise: “Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (…) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler.” hükmü yer almıştır.
Yukarıda yer verilen düzenlemeler uyarınca, özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerde ilgili kuruluşlardan gerekli görüş alınmak suretiyle her ölçekteki imar planı değişiklikleri yapmak Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yetkisi dahilinde olmakla beraber; bu plan ve plan değişikliklerinin çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde yapılması gerektiği açıktır.
İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanması gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul yönünden;
Süre itirazına ilişkin olarak, dava konusu işlemin 16.04.2019 tarihli, 933 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla onandığı, 17/04/2019 tarih ve 30748 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı, 27.05.2019- 25.06.2019 tarihleri arasında askıda ilan edildiği, 3194 sayılı Kanunun 8.maddesi ve 2577 sayılı Kanunun 7.maddesi ile 20/A maddesi birlikte değerlendirildiğinde imar planı değişikliğinin askıda ilanından itibaren otuz gün içinde(son günü 25.07.2019, adli tatile rastladığından) 03.09.2019 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmamaktadır.
Esas yönünden;
Dava konusu işlemden önce yürürlükte bulunan Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarihli, … sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların “metropoliten aktivite merkezi (Emsal: 2,00; Hmax: Serbest), belediye hizmet alanı (Emsal: 1,00; Hmax: Serbest), park, açık bölgesel otopark alanı” olarak belirlenmesine ilişkin 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesince E:2014/5514 sayılı dosyasında yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda şu tespitlere yer verilmiştir:
-Söz konusu plan değişikliğinin 1/25.000 İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planındaki konumuna bakıldığında planla öngörülen ya da var olan 2. ve 3. derece alt merkezlerden farklı olarak merkez-kent birimi merkezi olarak önerilen ticaret alanı açısından kentin ulaşım ağı ile bütünleşik bir ilişki kurmadığı, planda MİA dışında yer alan tüm merkez oluşumlarının kent içerisindeki ana dağıtıcı ya da semt-içi toplayıcı yollar üzerinde yer aldığı, mekansal dağılım bakımından söz konusu merkezi oluşumun (çevreyolunun içinde kalan) kentin güney-doğu bölümünde var olan bir gereksinime yanıt verme potansiyeli olduğu, buna karşın bu potansiyelin, gereken erişilebilirlik koşulları sağlanmadan, dolayısıyla bu alt-merkezin MİA ve diğer merkezlerle olan ilişkisi sağlanmadan mekansallaştırıldığı;
– Dava konusu plan değişikliğinin, alanın dönüşümünde göz önünde bulundurulması beklenen üst-ölçek yapısal kararlardan yoksun olarak saptandığı, 1/1000 ölçekli uygulama imar plan değişikliğinin, 1/25.000 ölçekli nazım imar planı ve 1/5.000 ölçekli nazım imar planı değişikliklerindeki karşılığı, yalnızca alt-ölçekteki düzenlemenin üst-ölçekteki plan paftalarında konumlandırılması şeklinde olduğu, bir kent alt-parçasının dönüşümünün üst ölçekli plan şeması içerisinde yalnızca gösterilmiş olmasının, bütünsel ve kapsamlı planlama yaklaşımı açısından yeterli kabul edilemeyeceği, dava konusu plan değişikliği ile ortaya çıkan yeni kentsel merkez alan sistemi, yeşil alan örüntüsü ya da yaya erişimi ve ulaşım altyapısına yönelik hiçbir öngörüye yer verilmemiş olduğu;
– Dava konusu plan değişikliği ile, hem inşaat emsalinin (mevcut duruma göre) arttırılması, hem de buradaki metropoliten aktivite merkezi kararı nedeniyle oluşacak yeni ticaret ve iş alanlarının yaratacağı ciddi ilave yolculuk ve bundan kaynaklanacak trafiğin söz konusu olduğu, taşınmaza erişim sağlayan yol bağlantılarının ve toplu taşıma hizmetlerinin yeterli olup olmayacağının irdelenmediği;
– Plan değişiklikleri ile önerilen merkezi alan gelişiminin, alanın içinde bulunduğu semt ve mahallenin ötesinde bir etki alanına sahip olacağı, öngörülen ticari gelişim uygulamaya geçtiğinde yalnızca semt sakini ve mahalle halkının değil; yakın semt ve mahallelerde yaşayan nüfusun da merkezden yararlanacağı, bununla birlikte bilirkişi heyetinin yerinde yapmış olduğu incelemeler ve sonrasında yaptığı analiz sonucu davaya konu plan değişiklikleri ile geliştirilmesi öngörülen alana, alanı kentin diğer bölgeleri ile bağlayacak nitelikte bir kentiçi toplayıcı yol ile değil; semt ve mahalle içerisine servis sağlayan kademe bir dağıtıcı yol ile erişebildiğinin saptandığı, oluşacak ek ulaşım talebi sonucunda söz konusu cadde üzerinde (Uğur Mumcu Caddesi) ciddi bir trafik baskısının ortaya çıkacağı ve bunun cadde üzerindeki yaşamı olumsuz etkileyeceği, bu bağlamda, bugünkü haliyle alana komşu, ilçenin önde gelen ticaret eksenleri ve alışveriş merkezleri olarak çalışan iki ana caddesi niteliğindeki Menderes Caddesi ve Forbes Caddesi ile öneri ticaret alanı arasında herhangi bir güçlendirilmiş bağlantının söz konusu planlar ile önerilmediği,
– Planlama alanı içinde üç farklı kentsel alan kullanımını mekansal olarak bir araya getiren 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği incelendiğinde, önerilen ada-parsel kompozisyonunun ortak mekan, kullanılabilir kentsel açık alan yaratma potansiyeli taşımadığı, belediye hizmet alanını iki yönüyle çevreleyen 7 metrelik yaya yollarının ticaret alanına hizmet edebilecek bir yönelime sahip olmadığı, yayalar açısından en fazla kullanılabilir açık alan olan parkın ise, söz konusu yaya yollarının doğrudan erişimine olanak tanımaksızın planlama alanının ön cephesinden en uzak mesafedeki imar adasında tahsis edildiği.”
Danıştay Altıncı Dairesinin 14.03.2018 tarihli, E:2014/5514, K:2018/2208 sayılı kararıyla işlem tarihinde yürürlükte olan Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelikte yer alan kullanım kararları ve davanın devamı sırasında yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği yönünden yapılan incelemede, 1/25000, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarına ilişkin “metropolitan aktivite merkezi” şeklinde bir kullanıma yer verilmemiş olduğu, dava konusu imar planlarında bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı, “belediye hizmet alanı” fonksiyonuna ilişkin olarak 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yönünden yapılan incelemede, söz konusu belediye hizmet alanında hangi kullanımların öngörüldüğünün belirtilmediği, plan paftalarında “İzmir Büyükşehir Belediyesi” şeklinde ifadenin eklendiği görülmekle birlikte; anılan fonksiyonun davaya konu parselde karşılanma zorunluluğunun ortaya konulmadığı ve söz konusu belediye hizmet alanındaki kesin kullanım türünün belirlenmediği, bu başlık altında tek bir lejantta farklı donatıların yer alabileceği mevzuatta öngörüldüğünden, uygulama imar planında bu yönüyle de, şehircilik ilkelerine, kamu yararına ve hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu imar planlarının iptaline karar verilmiş, bu kararın temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 14.11.2018 tarihli, E:2018/3472, K:2018/4713 sayılı kararıyla, mevzuat hükümleri uyarınca, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerle ilgili kuruluşlardan gerekli görüş alınmak suretiyle her ölçekteki imar planı değişiklikleri yapma yetkisinin bulunduğu, ancak bu plan ve plan değişikliklerinin çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde yapılması gerektiği, Danıştay Altıncı Dairesince E:2014/5514 sayılı dosyasında yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapordaki tespitler ile dosyada bulunan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden; dava konusu imar planları hazırlanırken, anılan plan değişikliği ile öngörülen alt merkezin diğer merkezlerle olan ilişkisinin nasıl sağlanacağı, kentin ulaşım ağı ile nasıl bütünleştirileceği, kentsel merkez alanı sisteminin, yeşil alan örüntüsü, yaya erişimi ve ulaşım altyapısına etkisi, getirilen kullanım kararları sonucunda taşınmaza erişim sağlayan yol bağlantılarının ve toplu taşıma hizmetlerinin yeterli olup olmayacağı, oluşacak ek ulaşım talebi ile trafik baskısının oluşup oluşmayacağı, oluşur ise buna yönelik alternatif ya da çözüm önerilerinin neler olabileceğine yönelik hususların ortaya konabilmesi amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlardan veri, görüş ve öneriler elde edilerek gerekli analiz, etüt, araştırma ve çalışmaların yapılması, bu hususların da plan açıklama raporunda ölçeğine göre yeterince detaylı bir biçimde ortaya konulması gerektiği halde, bu gerekliliğin davalı idarelerce yerine getirilmediği, bu tespitlerin yanı sıra, 1/1000 ölçekli uygulama imar planındaki kullanım kararlarının konumları ve birbiriyle ilişkileri değerlendirildiğinde, yayalar açısından en fazla kullanılabilir açık alan olan park alanının, 7 metrelik yaya yollarının doğrudan erişimine olanak sağlanmaksızın, planlama alanının ön cephesinden en uzak mesafesindeki imar adasında planlandığı, belediye hizmet alanını iki yönüyle çevreleyen 7 metrelik yaya yollarının ticaret alanına hizmet edebilecek bir yönelime sahip olmadığı anlaşıldığından, söz konusu uygulama imar planında bu yönüyle planlama esaslarına uyarlık görülmediği gerekçesiyle onanmıştır.
Dava konusu alanda belirlenen “belediye hizmet alanı” fonksiyonuna ilişkin olarak 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yönünden yapılan incelemede, önceki imar planı değişikliklerinde olduğu gibi plan paftalarında belediye hizmet alanı olarak belirlenen kısma “İzmir Büyükşehir Belediyesi” ve “Buca Belediye Başkanlığı” şeklinde ifadenin eklendiği görülmekle birlikte; anılan fonksiyonun davaya konu parselde karşılanma zorunluluğunun ortaya konulmadığı ve söz konusu belediye hizmet alanı fonksiyonunun kesin kullanım türünün belirlenmediği, oysa bu başlık altında tek bir lejantta farklı donatıların yer alabileceği yukarıda yer verilen mevzuat ile öngörüldüğünden, uygulama imar planında planlama ilkelerine uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yukarıda yer verilen hususlar göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu imar planı değişikliklerinin bu haliyle çevre ve imar bütünlüğünü bozmadığından söz edilebilmesine hukuken olanak bulunmadığı, iptaline karar verilen … tarihli … sayılı, … tarihli, … sayılı, … tarihli, … sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarının yukarıda anılan iptal edilme gerekçelerinin uyuşmazlığa konu imar planında yine dikkate alınmadığı, mahkeme kararlarının uygulanmadığı anlaşıldığından dava konusu imar planı değişikliklerinde mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu işlemin İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … -TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … -TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 11/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X) : Dava, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, eski… ada, … ve … ile … ada, … parsel sayılı taşınmazlara (yeni … ada …, … ada … ve … ada … sayılı parseller) ilişkin Cumhurbaşkanlığının 16.04.2019 tarihli, 933 sayılı kararıyla onaylanan 17/04/2019 tarih ve 30748 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu imar planlarının onaylı paftalarının incelenmesinden, bu planlarla, uyuşmazlık konusu taşınmazlara, “park”, “otopark alanı”, “ticaret”(Emsal:2,00; Yençok:Serbest) ve “belediye hizmet alanı(Emsal: 1,00; Yençok:5 kat)” yapılaşma koşulları ile kullanım kararlarının getirilmiş olduğu görülmektedir.
Olayda, dava konusu imar planları ile uyuşmazlık konusu taşınmazlar için getirilen kullanım kararları ve yapılaşma koşullarının 3194 sayılı Kanunun 9.maddesi, 2. fıkrasında öngörülen kural gereğince çevre imar bütünlüğüne ve ayrıca planlama ilkelerine uygunluk bakımından inceleme ve değerlendirme yapılarak yürütmenin durdurulması isteminin karara bağlanması gerekmektedir.
Daire kararında Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarihli, … sayılı kararı ile taşınmazların “metropoliten aktivite merkezi (Emsal: 2,00; Hmax: Serbest), belediye hizmet alanı (Emsal: 1,00; Hmax: Serbest), park, açık bölgesel otopark alanı” olarak belirlenmesine ilişkin 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerin iptali istemiyle açılan davada yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda yer alan tesbit ve görüşler esas alınmak suretiyle yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmiş ise de, dava konusu edilen planlarla getirilen kullanım kararlarının 2019 tarihli planla getirilenlerle birebir aynı olmadığı gözetildiğinde yerinde yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenecek bilirkişi raporunun alınmasından sonra karar verilmesi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.