Danıştay Kararı 6. Daire 2019/16206 E. 2022/947 K. 01.02.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/16206 E.  ,  2022/947 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/16206
Karar No : 2022/947

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret A.Ş.

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı – ANKARA
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Muğla İli, Milas İlçesi, … Mahallesi, … numaralı adreste bulunan işletmede yapılan denetimde, mevzuatta öngörülen usul ve esaslara, yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak atık toplama, taşıma, geçici ve ara depolama yapma, geri kazanım, geri dönüşüm, tekrar kullanım veya bertaraf faaliyetlerinin gerçekleştirildiğinin tespit edildiğinden bahisle, 2872 sayılı Çevre Kanununun 20. maddesinin 1. fıkrasının (r) bendi ile 2. fıkrası uyarınca 175.053,00-TL para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü idari yaptırım kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü teknik elemanları tarafından yapılan denetimde, ambalaj atığı toplama, ayırma, geri kazanım, geri dönüşüm tesisi olarak faaliyet göstermekte olan davacı şirketin, atıkları tesiste depoladığı, kırma parçalama sonrası ısıl işlem uygulayarak granül haline getirdiği, yapım aşamasında granülden kaynaklı koku oluşumuna sebebiyet verdiği, tesisin dışında bir takım plastik parçaların, atıkların dağınık vaziyette olduğu gibi hususlar tespit edilmiştir. Dava dosyasında yer alan fotoğraflardan, atıkların gelişigüzel bir vaziyette oldukları anlaşılmakta olup; görüntüler göz önünde bulundurulduğunda, çevrenin kirletildiği hususunda kanaate varılmaktadır.
Dolayısıyla davacı şirket tarafından, 2872 sayılı Çevre Kanununun 8. maddesinde yer alan kirletme yasağına aykırı olarak atıkları çevreye zarar verecek şekilde depoladığı ve benzeri faaliyette bulunduğu, yine Atık Yönetimi Yönetmeliğinin “Genel İlkeler” başlıklı 5. maddesinin (ç) bendinde yer alan, koku yoluyla rahatsızlığa neden olmayacak, doğal çevrenin olumsuz etkilenmesini önleyecek ve böylece çevre ve insan sağlığına zarar vermeyecek yöntem ve işlemlerin kullanılması ilkesine aykırı faaliyette bulunulduğu açıktır.
Bu durumda, 2872 sayılı Çevre Kanununun “İdari nitelikteki cezalar” başlıklı 20. maddesinin 1/r bendinde belirtilen ”Bu kanunda ve yönetmeliklerde öngörülen usul ve esaslara, yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak atık toplayan, taşıyan, geçici ve ara depolama yapan, geri kazanan, geri dönüşüm sağlayan, tekrar kullanan veya bertaraf edenlere 24.000 Türk Lirası, ithal edenlere 60.000 Türk Lirası idari para cezası verileceği” ve (r) bendinde öngörülen idarî para cezasının işletmelere üç katı olarak uygulanacağı hükmüne istinaden, 28/12/2017 tarih ve 30284 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2872 Sayılı Çevre Kanunu Uyarınca Verilecek İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ ekine göre Kanunda 24.000,00-TL olarak öngörülen para cezasının ilgili yılda 58.351,00-TL olarak uygulanacağı düzenlemesi doğrultusunda, davacı şirketin 175.053,00 (58.351,00 TL x 3) TL para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, koku şikayeti ile ilgili olarak Koku Oluşturan Emisyonların Kontrolü Hakkında Yönetmelikte belirtildiği gibi herhangi bir ölçüm yapılmadan verilen para cezasının anılan Yönetmeliğe aykırı olduğu, ambalaj atıklarının çevreye atılması ile ilgili olarak kimden kaynaklandığı tespit edilmeksizin para cezasının verilmesinin hukuka aykırı olduğu, ayrıca denetim tutanağı ile tespit edilen hususların çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz bir etkisinin olup olmadığının ortaya konulduktan sonra para cezası verilmesi gerekirken, bu hususlara riayet edilmeden verilen para cezasının iptaline karar verilmesi gerektiğinden, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin hukuka uygun tesis edildiği, dolayısıyla temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği” şeklinde değiştirildiğinden, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı şirketin Muğla İli, Milas İlçesi, … Mahallesi, … numaralı adreste ambalaj atığı geri kazanım, ambalaj atığı toplama ve ayırma, tehlikesiz atık geri kazanım konularında faaliyet gösterdiği, şikayet üzerine 06/09/2017 tarihinde yapılan denetimde; tesiste ısıl işlem uygulanması esnasında etrafa kötü koku yayıldığının, tesisten kaynaklı çuval, plastik, naylon kırpıntılarının, filtre tozlarının vb. atıkların tesisin etrafında dağınık vaziyette olduğunun tespit edilerek tutanak altına alındığı, Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ile, kötü koku sorununun giderilmesi ve atıkların toplanması amacıyla davacı şirkete 15 gün süre verildiği, davacı şirket tarafından 09/10/2017 tarihinde olumsuzlukların giderildiğine dair cevap verildiği, ancak yeniden yapılan şikayet üzerine, 21/03/2018 tarihinde yerinde yapılan denetimde, atıkların tesiste depolandığı, kırma parçalama sonrası ısıl işlem uygulanarak granül haline getirildiği, yapım aşamasında granülden kaynaklı bir miktar kokunun bulunduğu, tesisin dışında rüzgardan kaynaklı bir takım plastik parçaların yol boyunca dağıldığı, ayrıca tesis girişinde ambalaj atıklarının istiflendiği, dolayısıyla davacı şirketin çevreyi kirletmeye devam ettiği tespitlerine yer verilerek tutanak altına alınmıştır.
Davalı idare tarafından, 21/03/2018 tarihli denetim tutanağı esas alınarak, … tarih ve … sayılı idari yaptırım kararı ile 2872 sayılı Çevre Kanununun 20. maddesinin 1. fıkrasının (r) bendi ile 2. fıkrası uyarınca 175.053,00-TL para cezasının verilmiş, idari yaptırım kararının 13/06/2018 tarihinde tebliği üzerine, davacı şirket tarafından 20/06/2018 ve 22/06/2018 tarihlerinde bu idari yaptırım kararına itiraz edilmiş, Çevre Kanununda idari yaptırım kararına karşı itiraz yolu öngörülmediğinden bahisle, itirazı reddedilmiştir.
Bunun üzerine, anılan idari yaptırım kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde; dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, bu sürelerin, idari uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı, 11. maddesinde ise, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükme bağlanmıştır.
2872 sayılı Çevre Kanununun 25. maddesinin 2. fıkrasında ise, “İdari yaptırım kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde idare mahkemesinde dava açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda açıkca belirtilen genel dava açma süresine tabi olan idari işlemler hakkında idari dava açılmadan önce anılan Kanunun 11. maddesi uyarınca idareye başvurma olanağı bulunmakta ise de, özel kanunlarında öngörülen dava açma süresine yönelik olarak kanunda yer almayan bir düzenlemenin yorum yoluyla uygulanmasına olanak bulunmadığı sonucuna varılmış olup, 2872 sayılı Çevre Kanununun 25. maddesinin 2. fıkrasında, 2577 sayılı Kanundan farklı olarak özel dava açma süresi düzenlendiğinden, dava konusu işlemin tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içinde dava açılması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından 20/06/2018 ve 22/06/2018 tarihli dilekçeler ile dava konusu işlemin geri alınması isteğiyle yapılan başvuruların reddine ilişkin işlemlerin tebliği üzerine bakılmakta olan dava açılmış ise de, özel kanunlarında öngörülen dava açma süresine yönelik olarak kanunda yer almayan bir düzenlemenin yorum yoluyla uygulanmasına olanak bulunmadığı dikkate alındığında, 2577 sayılı Kanunun 11. maddesine dayanılarak, işlemin geri alınması talebi ile idareye başvurulması ve bu suretle yasal dava açma süresinin durdurulmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, tebliğ mazbatasının incelenmesinden; dava konusu idari yaptırım kararının bildirimine ilişkin … tarih ve E…. sayılı işlemin 13/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği (ki dava dilekçesinde de tebliğ tarihi olarak 13/06/2018 tarihinin belirtildiği) ve gerek idari yaptırım kararında, gerekse bildirim işleminde 30 günlük dava açma süresinin gösterildiği dikkate alındığında, 13/06/2018 tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde ve en geç 13/07/2018 tarihine kadar dava açılması gerekirken, bu tarih geçirildikten sonra 26/07/2018 tarihinde açılan davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, işin esasının incelenmesi suretiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine, İdare Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle verilen temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 01/02/2022 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 11. maddesinde ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı kuralı yer almış, 2872 sayılı Çevre Kanununun 25. maddesinin ikinci fıkrasında, idarî yaptırım kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde idare mahkemesinde dava açılabileceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda aktarılan Kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; 2872 sayılı Kanunda özel dava açma süresi düzenlenmiş ise de; özel kanunlarında ayrı dava açma süresi gösterilen durumlarda idari itiraz yoluna gidilmesini engelleyici bir hüküm bulunmadığı, nitekim dava açmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması için idari başvuru imkanı veren 2577 sayılı Kanunun 11. maddesinde de, özel dava açma süresi öngörülen hallerde bu maddenin uygulanmayacağına yönelik herhangi bir kısıtlayıcı hüküm bulunmadığı gibi Kanun maddesinin lafzından da böyle bir sonuca ulaşmaya imkan olmadığı, kaldı ki varılacak böyle bir sonucun, kanunda açıkça yer verilmeyen bir kısıtlama ihdas edilmek suretiyle dava hakkının ve hak arama özgürlüğünün zedelenmesine yol açabileceği sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, 2872 sayılı Çevre Kanununun 20. maddesinin 1. fıkrasının (r) bendi ile 2. fıkrası uyarınca 175.053,00-TL para cezası verildiğinin bildirimine ilişkin … tarih ve E…. sayılı işlemin davacı şirkete 13/06/2018 tarihinde tebliği üzerine, davacı şirket tarafından 20/06/2018 ve 22/06/2018 tarihlerinde bu idari yaptırım kararına itiraz edildiği, itirazın reddine ilişkin kararların da dava dilekçesinde 12/07/2018 ve 16/07/2018 tarihlerinde tebliğ edildiği belirtilerek, davanın 26/07/2018 tarihinde yasal süresi içerisinde açılmış olduğu dikkate alındığında, işin esasının incelenerek karar verilmesi gerektiği oyu ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.