Danıştay Kararı 6. Daire 2019/15772 E. 2022/11804 K. 22.12.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/15772 E.  ,  2022/11804 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/15772
Karar No : 2022/11804

KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE BULUNANLAR
(DAVALI) : I- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
II- (DAVALI YANINDA MÜDAHİLLER)
1- … 2 – …
3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI İDARE YANINDA DİĞER
MÜDAHİLLER : 1- … 2- …
3- … 4- …
5- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
DAVACI YANINDA MÜDAHİL : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının onanmasına dair Danıştay Altıncı Dairesinin 08/01/2019 tarih ve E:2017/1815, K:2019/85 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzmir İli, Urla İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, …, … ve … parsel sayılı taşınmazlara yönelik İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla onaylanan 1/25.000 ölçekli İzmir Çevre Düzeni Planının iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazlar 3. derece doğal sit alanında yer almakla birlikte anılan parselleri çevreleyen ve 1. derece doğal sit olan alanın ekolojik olarak bütünlük arz ettiği, davaya konu taşınmazların çevresinden bağımsız olarak değerlendirilmesinin mevcut doğal yapının bütünlüğünü ve sürekliliğini kesintiye uğratabileceği, bununla birlikte, 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planında tercihli kullanım alanı kararı öngörülmüş olmasının anılan parsellerin mutlak suretle yapılaşmaya açılacağı anlamına gelmeyeceği, söz konusu planın notlarında mevzuata uygun olarak hazırlanmış mevzi imar planları çerçevesinde uygulamanın devam edebileceğinin belirtildiği, dolayısıyla yapılaşmanın önünü açabilecek alt ölçekli planların doğal yapının bütünlüğü açısından önem arz ettiği, uyuşmazlığa konu alanları kapsayan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planlarının ise yalnızca şehir plancısı tarafından hazırlandığı, doğal sit konusunda bir uzmanın katılımı ile hazırlanmadığı, plan açıklama raporunun dava konusu alanın genel dokusuna ilişkin değerlendirme içermediği, alanda yapılaşmaya gidilmesi durumunda doğal sit alanına etkileri yönünden değerlendirme içermediği gibi plandaki yapılaşma koşulları ve plan kararlarına ilişkin değerlendirmede de bulunmadığı, koruma amacı ile hazırlanmamış olduğu anlaşılan planların onaylandığı tarihteki yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, 1. derece doğal sit alanı ile çevrelenen ve 3. derece doğal sit alanı olan uyuşmazlığa konu taşınmazlar için yapılaşmanın önünün açılması niteliğinde tercihli kullanım alanı kararı getiren dava konusu 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planının anılan taşınmazlara ilişkin kısmı yönünden şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davalının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Altıncı Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule uygun bulunmuş ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI: Davalı ve davalı yanında müdahiller tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istemlerinin kabul edilerek kaldırılması ve İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, üye …’in davacının söz konusu taşınmazlarla bir ilgisinin (mülkiyet, zilyetlik, irtifak hakkı vs.) bulunmadığı gibi taşınmazların yer aldığı … Mahallesinde veya bağlı olduğu Urla İlçesinde taşınmazının da olmadığı, dava dilekçesi içeriğinde uyuşmazlık konusu imar planına karşı vatandaşlık veya hemşehrilik hukuku kapsamında değerlendirilebilecek, planın geneline yönelik hukuken kabul edilebilir somut hiç bir iddia, itiraz ve talebinin de olmaması karşısında, söz konusu çevre düzeni planının iptalini istemekte meşru, kişisel ve güncel bir menfaati bulunmadığıdan, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği karşı oyu ile işin esasına geçilerek gereği görüşüldü:
6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 103. maddesinin b) bendi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi yürürlükten kaldırılmış ise de; anılan Yasanın 27. maddesiyle 2577 sayılı Yasaya eklenen Geçici 8. maddenin 1. fıkrasındaki “Bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3 üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır.” kuralı uyarınca, bu maddeye göre kararın düzeltilmesi yolundaki istemin incelemesine geçilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre kararın düzeltilmesi istemi yerinde görüldüğünden Dairemizin 08/01/2019 tarih ve E:2017/1815, K:2019/85 sayılı kararı kaldırılarak işin esası incelendi:

İLGİLİ MEVZUAT:
5393 sayılı Belediye Kanununun “Meclisin görev ve yetkileri” “başlıklı 18.maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, “Belediyenin imar plânlarını görüşmek ve onaylamak, büyükşehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni plânını kabul etmek. (Ek cümle: 1/7/2006-5538/29 md.) Belediye sınırları il sınırı olan Büyükşehir Belediyelerinde il çevre düzeni planı ilgili Büyükşehir Belediyeleri tarafından yapılır veya yaptırılır ve doğrudan Belediye Meclisi tarafından onaylanır.” kuralı yer almaktadır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun “Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 3. maddesinde “tabiat varlıkları”, “jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli, yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan değerlerdir.” şeklinde; “sit”, “Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlardır.” şeklinde; “doğal sit” ise, “jeolojik devirlere ait olup, ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere sahip yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır.” şeklinde tanımlanmış, Ek-4. maddesinin birinci fıkrasında, “Taşınır tabiat varlıkları hariç tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları ile ilgili olarak bu Kanunda öngörülen iş, işlem ve kararlar bakımından görevli ve yetkili bakanlık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır.” hükmüne, üçüncü fıkrasında, “Bu Kanunda Koruma Yüksek Kurulunca alınması öngörülen kararlar, tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları bakımından Koruma Merkez Komisyonunca, koruma bölge kurullarınca alınması öngörülen kararlar koruma bölge komisyonlarınca alınır ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayıyla yürürlüğe konulur.” hükmüne, dördüncü fıkrasında, “Bu Kanunda ve diğer mevzuatta tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları bakımından Koruma Yüksek Kuruluna ve koruma bölge kurullarına yapılan atıflar ilgisine göre Koruma Merkez Komisyonuna ve koruma bölge komisyonlarına yapılmış sayılır ve ilgili maddelerde geçen Koruma Yüksek Kurulundan Koruma Merkez Komisyonu ve koruma bölge kurullarından koruma bölge komisyonları anlaşılır.” hükmüne yer verilmiştir.
04/07/2011 tarih ve 27984 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin “Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü” başlıklı 7.maddesinin 1.fıkrasında, a) Yerleşme, yapılaşma ve arazi kullanımına yön veren, her tür ve ölçekte fiziki planlara ve uygulamalara esas teşkil eden üst ölçekli mekânsal strateji planlarını ve çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak hazırlamak, hazırlatmak, onaylamak ve uygulamanın bu stratejilere göre yürütülmesini sağlamak Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında sayılmış, aynı maddenin 3.fıkrasında, “Birinci fıkranın (a) bendinde belirtilen ulusal ve bölgesel nitelikteki fiziki planları Bakanlık yapar, yaptırır ve onaylar. Büyükşehir belediyeleri sınırları içerisindeki çevre düzeni planlarını büyükşehir belediyeleri, büyükşehir olmayan illerde ise Bakanlık yapar, yaptırır ve onaylar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü” başlıklı 13/A maddesinde, “(1)Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görevleri arasında:
c) Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanların kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirlemek ve her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, onaylamak, uygulamak veya uygulanmasını sağlamak.
ç) Tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler ile koruma statüsü bulunan diğer alanların çakıştığı yerlerde koruma ve kullanma esaslarını ilgili bakanlıkların görüşünü alarak belirlemek ve bu alanların kısmen veya tamamen hangi idarelerce yönetileceğine karar vermek, her tür ve ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak ve onaylamak(…)” Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun “Tanımlar” başlıklı 5.maddesinde, Çevre düzeni planı; (Değişik:29/11/2018-7153/10 md.) varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve stratejilerine uygun olarak yerleşim, gelişme alanları ve sektörlere ilişkin alt ölçek planlarını yönlendiren genel arazi kullanım kararları çerçevesinde ilke ve kriterleri belirleyen, bölge, havza veya il bütününde hazırlanan, plan hükümleri ve raporuyla bir bütün olan plan, şeklinde tanımlanmıştır.
14.06.2014 tarih ve 29030 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin “Tanımlar” başlıklı 4.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinde, “Çevre düzeni planı: Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan plan şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Yönetmeliğin “Plan ilke ve esasları” başlıklı 19.maddesinin 2.fıkrasında, “Çevre düzeni planlarının hazırlanması sürecinde, planlama alanı sınırları kapsamında aşağıda genel başlıklar halinde belirtilen konular ile diğer konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veriler elde edilir; bu veriler kapsamında analiz,etüt ve araştırmalar yapılır: a) Sınırlar b) İdari ve bölgesel yapı c) Fiziksel ve doğal yapı ç) Sit ve diğer koruma alanları, hassas alanlar, doğal karakteri korunacak alanlar d) Ekonomik yapı e) Sektörel gelişmeler ve istihdam f) Demografik ve toplumsal yapı g) Kentsel ve kırsal yerleşme alanları ve arazi kullanımı ğ) Altyapı sistemleri h) Yeşil ve açık alan kullanımları ı) Ulaşım sistemleri i) Afete maruz ve riskli alanlar j) Askerialanlar,askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri k) Planlama alanına yönelik bölgesel ölçekli kamu projeleri ve yatırım kararları l) Her tür ve ölçekteki plan, program ve stratejiler m) Göller, barajlar,akarsular, taşkın alanları, yeraltı ve yüzeyselsu kaynakları ve benzeri hidrolojik, hidrojeolojik alanlar n) Çevre sorunları ve etkilenen alanlar.” düzenlemesine, “Revizyon ve değişiklikler” “başlıklı 20.maddesinin 2.fıkrasında ise, “Çevre düzeni planıana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğü bozmayacak nitelikte, plan değişikliği yapılabilir. Çevre düzeni planı değişikliklerinde; a) Kamu yatırımlarına, b) Çevrenin korunmasına, c) Çevre kirliliğinin önlenmesine, ç) Planın uygulanmasında karşılaşılan güçlükler ve maddi hataların giderilmesine, d) Değişen verilere bağlı olarak planın güncellenmesine, dair yeterli, geçerli ve gerekçeleri açık olan, altyapı etkilerini değerlendiren raporu içeren teklif ve talepler; idarece planın temel hedef, ilke, strateji ve politikaları kapsamında teknik ve yasalçerçevede değerlendirmeye alınarak sonuçlandırılır.
” düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Çevre düzeni planı kararlarının, kurumlardan ve arazi çalışmalarından elde edilen veriler, nüfus projeksiyonları ve yerel idarelerin imar planları, bölgesel yatırım kararları, koruma statülü alanlar, ulaşım ağları gibi plana girdi sağlayan veriler değerlendirilerek nüfus projeksiyonlarına göre, yerleşim alanları, tarım alanları, sit alanları, orman alanları, meralar, jeolojik açıdan sakıncalı alanlar gibi bölgesel nitelikte genel arazi kullanım kararlarının sınırları alt ölçekli imar planları ile netleştirilmek üzere plan bütünlüğü göz önünde bulundurularak oluşturulması gerekmektedir.
Çevre düzeni planlarının leke plan olmaları nedeniyle uygulama imar planları gibi değerlendirilmeyeceği gerektiğinde şüphe bulunmamaktadır. Yukarıda belirtilen hususlar ışığında, çevre düzeni planları, bölgesel nitelikte genel arazi kullanım kararları getirmekte olup stratejik bir plan olması sebebiyle sadece fiziki kullanım kararları içermemektedir. Dolayısıyla, çevre düzeni planında belirlenen arazi kullanım kararları, niteliği itibarıyla çevre kirliliğinin oluşmadan önce önlenebilmesi ve sağlıklı çevrenin oluşturulmasına yönelik hedef, ilke, strateji ve politikaları sağlayacak plan kararları olup bu yönüyle söz konusu plana dayanılarak yapılacak 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarında öngörülen ve parsel bazında fiziki kullanım durumunu belirleyen arazi kullanım kararlarından farklılık arz ettiği kuşkusuzdur.
1/25.000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planının “Tarım Alanları” başlıklı 4.11.1 sayılı plan notunda, “Toprak özelliklerinin farklı türlerde tarımsal üretim için uygun olduğu belirlenen ve günümüzde tarımsal üretimin gerçekleştiği, sahip olduğu nitelikleriyle korunması ve tarımsal amaçlı kullanılması uygun bulunan alanlardır.” düzenlemesine, “Doğal sit alanları” başlıklı 4.15.1.1. sayılı plan notunda, “Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır.” düzenlemesine, “Genel hükümler” başlığı altında 6.22 sayılı plan notunda, “Bu planın onayından sonra kullanım kararı değişikliği gerektirmeyen hallerde bu planda değişikliğe gerek kalmaksızın her türlü sınır, sit alanı, orman ve yapı yasağı getirilmiş alanlarda olabilecek idari ve yasal değişiliklerde yeni sınırlar geçerli olacaktır.” düzenlemesine, “Özel hükümler” ana başlığı altında “Sit alanlarına özel hükümler” başlıklı 7.36.1. sayılı plan notunda, “2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve ilgili yönetmelikler, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun ilke kararları ile ilgili Koruma Kurullarının kararlarına göre uygulama yapılacaktır.” düzenlemesine, 7.36.2. Sayılı plan notunda, “Bu planın onayından önce belirlenmiş sit alanlarında, bu planın arazi kullanım kararlarına ve plan notlarına uygun olanların alt ölçekli koruma amaçlı imar planları ve yapılaşma koşulları geçerlidir.” düzenlemesine, 7.36.3. Sayılı plan notunda, “Bu planın onayından sonra belirlenecek sit alanları ile, sınır ve derece değişiklikleri yapılacak sit alanlarında, sit alanı sınırları bu plana işlenecek ve arazi kullanım kararları KTVKYK’nun ilgili ilke kararlarına uygun olmak kaydıyla 1/25000 ölçekli çevre düzeni planında belirlenecektir. Bu alanlardaki yapılaşma koşulları 1/25000 ölçekli çevre düzeni planındaki yapılaşma koşullarına uygun olmak üzere ve koruma kurullarının uygun görüşünü almak koşuluyla alt ölçekli planlarda belirlenecektir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu açıklamalar muvacehesinde, parsel bazında kararların üretilmediği İzmir ilinin bütününü kapsayan davaya konu 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planında doğal sit alanlarıyla ilgili asıl yetkili kurumun Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü olduğu açık olup çevre düzeni planı hazırlanırken de plana veri olarak anılan kararların esas alındığı, kurumlardan elde edilen veriler doğrultusunda 3.derece doğal sit alanı niteliğindeki davacılara ait taşınmazın da aralarında bulunduğu koruma statüsü bulunan alanların leke şeklinde gösterilebileceği, bu statüdeki alanların kesin sınırları belirtilmek suretiyle ayrıştırılmasının ise alt ölçekli imar planlarıyla sağlanacağı açıktır.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinde yer verildiği üzere, il ölçeğinde çevre düzeni planını onaylama konusunda davalı idare yetkili olup 3. derece doğal sit alanı kapsamında olan davacılara ait taşınmazın özel statüsü gereği parsele plan ile getirilmek istenen kullanım kararının koruma ilkelerine uygun olup olmadığı noktasında planın onay işleminin usulüne uygun olarak tamamlanabilmesi için Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonuna çevre düzeni planı değişikliğinin gönderilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacılara ait taşınmazın 3. derece doğal sit alanı niteliğinde olduğu gözetilmeksizin Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonuna gönderilmeden onaylanan davaya konu çevre düzeni planı değişikliğinde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca esasta oybirliği, usulde ve gerekçede oyçokluğuyla yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 22/12/2022 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY (X): Dava, İzmir İli, Urla İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … , … ve … parsel sayılı taşınmazlara yönelik İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla onaylanan 1/25.000 ölçekli İzmir Çevre Düzeni Planının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesi sonucunda, dava konusu 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planının anılan taşınmazlara ilişkin kısmı yönünden şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar Danıştay Altıncı Dairesinin 08/01/2019 tarih ve E:2017/1815, K:2019/85 sayılı kararıyla onanmış, davalı idare vekili tarafından anılan kararın düzeltilerek İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
5393 sayılı Belediye Kanununun “Meclisin görev ve yetkileri” “başlıklı 18.maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, “Belediyenin imar plânlarını görüşmek ve onaylamak, büyükşehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni plânını kabul etmek. (Ek cümle: 1/7/2006-5538/29 md.) Belediye sınırları il sınırı olan Büyükşehir Belediyelerinde il çevre düzeni planı ilgili Büyükşehir Belediyeleri tarafından yapılır veya yaptırılır ve doğrudan Belediye Meclisi tarafından onaylanır.” kuralı yer almaktadır.
04/07/2011 tarih ve 27984 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin “Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü” başlıklı 7.maddesinin 1.fıkrasında, a) Yerleşme, yapılaşma ve arazi kullanımına yön veren, her tür ve ölçekte fiziki planlara ve uygulamalara esas teşkil eden üst ölçekli mekânsal strateji planlarını ve çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak hazırlamak, hazırlatmak, onaylamak ve uygulamanın bu stratejilere göre yürütülmesini sağlamak Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında sayılmış, aynı maddenin 3.fıkrasında, “Birinci fıkranın (a) bendinde belirtilen ulusal ve bölgesel nitelikteki fiziki planları Bakanlık yapar, yaptırır ve onaylar. Büyükşehir belediyeleri sınırları içerisindeki çevre düzeni planlarını büyükşehir belediyeleri, büyükşehir olmayan illerde ise Bakanlık yapar, yaptırır ve onaylar.” hükmüne, “Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü” başlıklı 13/A maddesinde, “(1)Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görevleri arasında:
c) Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanların kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirlemek ve her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, onaylamak, uygulamak veya uygulanmasını sağlamak.
ç) Tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler ile koruma statüsü bulunan diğer alanların çakıştığı yerlerde koruma ve kullanma esaslarını ilgili bakanlıkların görüşünü alarak belirlemek ve bu alanların kısmen veya tamamen hangi idarelerce yönetileceğine karar vermek, her tür ve ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak ve onaylamak(…)” Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, il ölçeğinde kabul edilen çevre düzeni planı yapımında ve bu planlarda yapılan değişikliklerde belediyelerin yetkili olduğu, doğal sit alanı gibi korunması gerekli alanların bu plan kapsamında yer alması durumunda ise söz konusu planların niteliğinin bütün bir ili kapsayan çevre düzeni planı olduğu göz önüne alındığında belediye meclisince uygun bulunması üzerine Bakanlığa gönderilerek Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonunun uygun görüşünün alınması sonrasında belediyece onaylanarak yürürlüğe girebileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, doğal sit alanı niteliğinde olan davaya konu taşınmazlara ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının plan onama yetkisinin Belediyenin plan yapım yetkisini ortadan kaldırmadığı, ancak dava konusu çevre düzeni planının söz konusu taşınmazların 3.derece doğal sit alanı olduğu gözetilerek Bakanlığa gönderilmesi ve uygun görüşün alınması gerekirken bu usul işletilmeden davalı idarece onaylanan çevre düzeni planının yapım sürecinde şekil bakımından hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.