Danıştay Kararı 6. Daire 2019/15384 E. 2022/909 K. 01.02.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/15384 E.  ,  2022/909 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/15384
Karar No : 2022/909

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Endüstriyel Kaplama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN ÖZETİ : İstanbul İli, Büyükçekmece İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, No: … adresinde kek kalıbı, tava, vb. malzemelerin geri kazanımı konusunda faaliyet gösteren işletmenin bahse konu faaliyetinin 25/11/2014 tarihli, 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği EK-II listesinin 5. maddesi kapsamında proje tanıtım dosyası hazırlanması gereken faaliyetler kapsamında değerlendirildiğinden bahisle, söz konusu faaliyet ile ilgili olarak “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınıncaya kadar işletmenin faaliyetinin durdurulmasına ilişkin İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin “Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 4. maddesini birinci fıkrasının (g) bendinde, çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı” seçme eleme kriterlerine tabi projeler hakkında yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmış; “Yönetmeliğe aykırı uygulamaların durdurulması” başlıklı 19. maddesinde, “(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki projelerde; a) “ÇED Olumlu” kararı alınmaksızın başlanan faaliyetler Bakanlıkça, “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmaksızın başlanan faaliyetler ise mahallin en büyük mülki amiri tarafından süre verilmeksizin durdurulur. “ÇED Olumlu” ya da “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça yatırıma ilişkin durdurma kararı kaldırılmaz. “ÇED Olumlu” ya da “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmaz ise, yatırımcı faaliyet alanını eski haline getirmekle yükümlüdür. 2872 sayılı Çevre Kanununun ilgili hükümlerine göre işlem tesis edilir. b) “ÇED Olumlu” kararı ya da “ÇED Gerekli Değildir” kararı verildikten sonra, proje sahibi tarafından nihai ÇED Raporu veya Proje Tanıtım Dosyasında taahhüt edilen hususlara uyulmadığının tespit edilmesi durumunda söz konusu taahhütlere uyulması için projeyle ilgili Bakanlıkça/valilikçe bir defaya mahsus olmak üzere ve bir yılı aşmamak üzere süre verilebilir. Bu süre sonunda taahhüt edilen hususlara uyulmaz ise yatırım durdurulur. Yükümlülükler yerine getirilmedikçe durdurma kararı kaldırılmaz. 2872 sayılı Çevre Kanununun ilgili hükümlerine göre işlem tesis edilir.” hükmüne; aynı Yönetmeliğin “Seçme Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesi”nin yer aldığı Ek-II listesinin 5. maddesinde ise, “5- İnşaat yıkıntı ve hafriyat atıkları hariç olmak üzere günlük kapasitesi 100 ton’un altında olan atıkların kompostlaştırıldığı ve/veya diğer tekniklerle geri kazanıldığı, yakıldığı (Oksitlenme yoluyla yakma, piroliz, gazlaştırma, plazma vb. termal işlemler), düzenli depolandığı ve/veya nihai bertarafının yapıldığı tesisler,” hükmüne; aynı Yönetmeliğin “Geçiş süreci” başlıklı geçici 1. maddesinde “Bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce, ÇED Başvuru Dosyası/Proje Tanıtım Dosyası Valiliğe ya da Bakanlığa sunulmuş projelere bu Yönetmeliğin lehte olan hükümleri ve/veya başvuru tarihinde yürürlükte olan Yönetmelik hükümleri uygulanır.” hükmüne; “Kapsam dışı projeler” başlıklı geçici 2. maddesinde “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin ilk yayım tarihi olan 7/2/1993 tarihinden önce üretime ve/veya işletmeye başladığı belgelenen projeler Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır.” ve “Kanuni kapsam dışı projeler” başlıklı geçici 3. maddesinde ise, “23/6/1997 tarihinden önce kamu yatırım programına alınmış olup, 29/5/2013 tarihi itibariyle üretim veya işletmeye başlamış olan projeler ile bunların gerçekleştirilmesi için zorunlu olan yapı ve tesisler Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; İstanbul İli, Büyükçekmece İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, No: … adresinde kek kalıbı, tava, vb. malzemelerin geri kazanımı konusunda faaliyet gösteren işletmenin bahse konu faaliyetinin, 25/11/2014 tarihli, 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği EK-II listesinin 5. maddesi uyarınca “proje tanıtım dosyası hazırlanması gereken faaliyetler” kapsamında değerlendirildiğinden bahisle, söz konusu faaliyet ile ilgili olarak “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınıncaya kadar işletmenin faaliyetinin durdurulmasına ilişkin İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin tesis edilmesi üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı görülmektedir. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, 1999 yılından itibaren faaliyet gösteren dava konusu işletme hakkında davalı idareye sunulan projenin, davalı idarenin … tarih, … sayılı işlemi ile, anılan tarihte yürürlükte bulunan 17/07/2008 tarih ve 26939 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Yönetmeliği hükümleri uyarınca, ÇED uygulanacak faaliyetler listesi Ek 2’de yer almadığı gerekçesiyle anılan Yönetmelik kapsamı dışında kaldığına ve … tarih, … sayılı davalı idare işlemi ile ilgili mevzuat uyarınca kapasite kullanımı dikkate alınarak çevre iznine tabi olmadığına karar verildiği; öte yandan, işyerine ilişkin daha önce düzenlenen bilirkişi raporuna (davacı tarafından Gebze Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümünde görevli öğretim üyelerine hazırlatılan uzman görüşüne) göre ise, işyerinde, kullanılmış ürünlerin standartlara uygun olarak tekrar kaplanması ve müşterilere iade edilmesi işleminin yapıldığı, bu işlemlerin atık olarak değil müşterilerin ihtiyaçları doğrultusunda ürün iyileştirme olarak gerçekleştirildiği, ayrıca davalı idarece yapılan denetimlerde, söz konusu işyerine ilişkin, mevzaut uyarınca neden “ÇED gerekli değildir” raporu alması gerektiğinin somut ve objektif bir şekilde ortaya konulamadığı, düzenlenen tutanağın sadece fiili durumu tespit ettiği ve ayrıca 1999 yılından beri faaliyetine devam eden davacı için kazanılmış hakkının olduğu, yeni açılacak işletmeler için istenen belgelerin davacıdan istenemeyeceği, dolayısıyla dava konusu işlemde; usul ve mevzuat yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği ve davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusunun da … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararı ile reddedildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta; 06/09/2018 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren davalı idarenin savunma dilekçesinde, dava konusu işlemin 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 19. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca tesis edildiğinin belirtildiği, anılan Yönetmelik hükmü uyarınca, ancak “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmaksızın başlanan faaliyetlerin süre verilmeksizin durdurulabileceği yolunda düzenleme yapıldığı, olayda ise, uyuşmazlık konusu işletmenin 1999 yılında beri faaliyette bulunduğu; davalı idarenin … tarih, … sayılı işlemi ile, anılan tarihte yürürlükte bulunan 17/07/2008 tarih ve 26939 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Yönetmeliği hükümleri uyarınca, ÇED uygulanacak faaliyetler listesi Ek 2’de yer almadığı gerekçesiyle anılan Yönetmelik kapsamı dışında kaldığına karar verildiği; dolayısıyla “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmaksızın başlanan bir faaliyetten söz edilmesinin mümkün olmadığı; bu nedenle anılan Yönetmelik’in 19. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca işletmenin faaliyetinin süre verilmeden durdurulmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık; dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında ise sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik bulunmadığından; temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine 01/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY (X):
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; uyuşmazlığın temelinin, davacı şirketin işletmesinde üretimde kullanılan bazı malzemelerin “atık” niteliğinde olup olmadığı ve faaliyet konusunun “geri kazanım” niteliğinde olup olmadığı hususu olduğu, dava konusu işleme dayanak denetim tutanağı ve şirkete ait dosyanın incelenmesi neticesinde davalı idare tarafından, tesiste endüstriyel boyama (teflon kaplama) ve kek kalıbı, tost tavası üretiminin yanı sıra, farklı tesislerden kullanılmış ve yapışmazlık özelliğini kaybeden tava, kek kalıbı, vb. malzemelerin (tehlikesiz atık) öncelikle eski kaplama ve boyalarından temizlenmesi amacıyla yakma ve kumlama işlemleri sonrası reçine bazlı silikon boya ile boyama kabinlerinde boyanarak sonrasında pişirme, soğutma sonrası sevkiyatının sağlandığı, şekillendirilmiş olarak ara ürün halinde gelen metal parçaların da yüzey temizliği ve metalin genleşmesinin sabitlenmesi amacıyla piroliz fırınlarda yakılması, kumlanması, polimer bazlı veya toz boya uygulanarak pişirme fırınlarında pişirilmesi ve sonrasında soğuyan ürünlerin sevk edildiği; bu doğrultuda uyuşmazlık konusu tesis işleme alınan kullanılmış (çizilmiş ve yapışmazlık özelliğini kaybetmiş) tava, kek kalıpları, vb. malzemenin ilgili tesislerde kullanımına devam etmek amacıyla boya, yağ, vb. durumlardan temizlenmesi (yakılma ve kumlanma) ve sonrasında tekrar boyanarak kullanıma hazır hale getirilmesi faaliyetinin 25/11/2014 tarihli, 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği EK-II listesinin 5. maddesi kapsamında proje tanıtım dosyası hazırlanması gereken faaliyetler kapsamında değerlendirildiği görülmektedir.
Bu durumda; uyuşmazlığın çözümü teknik bilgiyi gerektirdiğinden, davaya konu faaliyet ve bu kapsamda üretimde kullanılan malzemeler ile üretim sırasında kullanıldığı belirtilen kullanım ömrü dolmuş kalıp, tava vb malzemelerin, sektörel açıdan atık kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine, yürütülen faaliyetin tehlikesiz atık geri kazanım faaliyeti olup olmadığına dair bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının faaliyetinin 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin “Seçme-Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesi” başlıklı Ek-II listesinin 5. maddesinde kalıp kalmadığının değerlendirilmesi ve bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair verilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında hukuka uygunluk bulunmadığından, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.