Danıştay Kararı 6. Daire 2019/15133 E. 2020/13179 K. 18.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/15133 E.  ,  2020/13179 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/15133
Karar No : 2020/13179

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı – …
VEKİLİ : H. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının “korunması gerekli kültür varlığı” tescil kaydının kaldırılması talebinin uygun bulunmadığına ilişkin … tarih ve … sayılı İstanbul VI Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararının kaldırılması isteğiyle yapılan itirazın reddine ilişkin … tarih ve … sayılı Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; uyuşmazlığın çözümü amacıyla üç mimar, sanat tarihçisi ve şehir plancısı olan uzmanlardan oluşan bilirkişi heyetiyle yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; dava konusu yapının, 10/12/2003 ve 12/04/2011 tarihli tapu kayıtlarında ahşap yapı olduğu belirtilmesine karşın tek katlı kagir nitelikte bir yapı olduğu, yapının; şömine ve limonluğu olan bir salon ile üç oda, banyo, tuvalet ve mutfaktan oluştuğu, çatı katı olmamakla birlikte çatıya merdivenin ve çatısında su deposunun bulunduğu, ıslak hacimlerin (banyo, mutfak, tuvalet) zemin döşemelerinin dökme mozaik kaplı olduğu, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile “…… ada, … parselle ilgili İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinin … tarih ve … sayılı raporunda belirtilen 10 adet ağaç (2 adet Arizona servisi, 1 adet fıstık çam, 1 adet Primidal karakavak, 6 adet Toros Sediri) ile söz konusu yapının Çamlıca’nın bu yöresinde Cumhuriyet dönemine ait yapı kültürü ve kentsel morfolojiye örnek oluşturulması açısından II. grup kültür varlığı olarak tesciline”; (taşınmaz sahibi) … Holding A.Ş. tarafından İstanbul 6 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğüne yapılan 26/05/2011 tarihli başvurusu ile söz konusu yapıya ilişkin restitüsyon projesinin değerlendirilmesi talebi üzerine, İstanbul VI Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile “…… ada, … parsele ilişkin proje müellifi değişikliği ile restitüsyon projesinin düzeltmelerle uygun olduğuna”; İstanbul 6 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile “….. ada, … parselde yer alan korunması gerekli kültür varlığına ilişkin tescilinin devamına denilen İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 16/01/2007 tarih ve 2210 sayılı kararının devamına”; 18/09/2014 tarih ve 333 sayılı Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından alınan kararı ile de dava konusu ahşap evin 1/1000 ölçekli büyük ve küçük Çamlıca doğal ve kentsel sit alanı koruma amaçlı uygulama imar planında, III. derece doğal sit alanında, “Yönetici Merkez+Tescilli Sivil Mimarlık Yapı” kısmında kalan tescilli taşınmazın, korunması gerekli kültür varlığı tescil kaydının kaldırılması talebinin uygun bulunmadığına ilişkin İstanbul VI numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının geçerli olduğuna ve taşınmaza ilişkin ilgililerince yapılan itirazın reddine karar verildiği dolayısıyla,
-dava konusu parselin doğal ve kentsel sit alanı içinde olması,
-İstanbul’da ender kalan erken Cumhuriyet dönemi yapılarından birisi olması,
-Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan Boğaziçi köprüsüne yakınlığı ile özel bir konumdaki parselin ayrıca hem TEM ve D 100 karayolu bağlantı güzergahında, hem de Anadolu Avrupa yakaları arasında geçiş sağlayan önemli bir aks üzerinde yer alması, bu özel konumu ile kentsel ve mimari önem taşıyor olması nedenleriyle dava konusu parsele ilişkin tescil kararının uygun olduğu, yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir.
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazın Cumhuriyet Dönemi konut mimarisinin önemli bir örneği niteliğine sahip olduğu görüldüğünden, taşınmazın tesciline ilişkin kurul kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki İstanbul’da ender kalan erken Cumhuriyet Dönemi yapılarından olduğu yönündeki değerlendirmenin hatalı ve soyut nitelikte olduğu, nitekim tapu kaydında söz konusu parseldeki yapının “ahşap ev” niteliğinde olduğunun belirtildiği, Üsküdar Belediye Başkanlığının 1993 tarihli yazısında, “parsel üzerindeki ekli resimlerde görülen ahşap yapının eski eser yönünden incelenmesi…” şeklinde Kuruldan görüş talep edildiği, bu yazıya istinaden … tarih ve … Kurul kararı ile tescil edildiği ancak bu Kurul kararı ekinde tescil fişinin düzenlenmediği, yapının yerinde tespiti yapılmadan tesciline karar verildiği, oysaki parsele ilişkin 1958 yılına ait çaplı tasarruf vesikası incelendiğinde, o tarihteki ahşap yapının kontürlerinin göründüğü ve bugün parselde mevcut olan yapının kontürünün farklı ve yerinin daha önde olduğunun anlaşıldığı, kaldı ki çaplı tasarruf vesikasında ahşap ev olduğu belirtilmesine karşın, bugün parselde bulunan yapının yığma, betonarme, kagir olarak inşa edilmiş karma bir yapı olduğu, dolayısıyla mevcut yapının 1948 tarihinden sonra inşa edildiği ve hiçbir şekilde İstanbul’da ender kalan erken Cumhuriyet Dönemi yapılarından olmadığı, ayrıca mevzuat hükümlerine bakıldığında, bir yapının doğal ve kentsel sit alanı içinde olması tescil edilmesi için tek başına yeterli olmadığı, ayrıca bilirkişi raporunda belirtilen hem TEM ve D 100 karayolu bağlantı güzergahında, hem de Anadolu Avrupa yakaları arasında geçiş sağlayan önemli bir aks üzerinde yer alıyor olması hususunun yeterli bir gerekçe olamayacağı, aksi halde bu kısımda bulunan tüm yapıların tescil edilmesinin gerektiği, ayrıca 14/07/2011 tarih ve 3760 sayılı Kurul kararı ile yapının sökülebileceğine karar verildiği, nitelikli bir yapı olsaydı bu kararın verilemeyeceği, dosyaya sunulan uzman raporlarında da söz konusu yapının kültür varlığı niteliğinde olmadığının vurgulandığı, ayrıca 21/07/2014 tarihli Kurul Müdürlüğü yazısında tescil fişinin bulunmadığı belirtilmesine rağmen sonradan tescil fişinin sunulduğu ve tescil fişinde tescil kararının hatalı olarak 03/08/1995 tarihi olduğunun belirtildiği, dolayısıyla tescil fişinin sonradan düzenlendiğinin anlaşıldığı, ayrıca bilirkişi raporunda yapım tekniği, mimari üslup, kullanılan malzeme, mimarlık tarihine olan katkısı, çevreyi hangi özelliği ile etkilediği gibi yönlerden hiçbir incelemenin yapılmadığı, dolayısıyla dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Dava dosyasında bulunan bilgi belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunun ortaya konulduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Üsküdar Belediye Başkanlığının … tarih ve … sayılı yazısı ile İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan “ahşap yapının” eski eser yönünden incelenerek ugulamalara esas görüş verilmesi İstanbul III Numaralı Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan istenilmiştir. (Ayrıca, davacı tarafından sunulan 1950’li yıllara ait tapu kaydı ile 24/06/1992 tarihli tapu kaydında ve çaplı tasarruf vesikasında yapı, ahşap ev olarak belirtilmiştir.)
Anılan yazıya istinaden İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile “…. ada, .. parselle ilgili İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinin … tarih ve … sayılı raporunda belirtilen 10 adet ağaç (2 adet Arizona servisi, 1 adet fıstık çam, 1 adet Primidal karakavak, 6 adet Toros Sediri) ile söz konusu yapının Çamlıca’nın bu yöresinde Cumhuriyet dönemine ait yapı kültürü ve kentsel morfolojiye örnek oluşturulması açısından II. grup kültür varlığı olarak tesciline” karar verilmiştir.
Bu kararın devamında, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yapının rölövesinin; … tarih ve … sayılı karar ile de güncel rölövesinin uygun olduğuna, … tarih ve … sayılı karar ile tescilin devamına, İstanbul VI Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı karar ile restitüsyon projesinin düzeltmelerle uygun olduğuna, … tarih ve … sayılı karar ile restorasyon projesinin uygun bulunduğuna, uygulamadan proje müellifinin sorumlu tutulmasına, yapının sökülebileceğine, mimari açıdan değer taşıyan yapı elemanlarının numaralandırılarak restorasyon çalışmalarında kullanılmak üzere muhafaza edilmesine, yapının sökülmesi sonrasında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksel Kurulunun … tarih ve … sayılı ilke kararının 1-3 yeniden yapma (rekonstrüksiyon) maddesi uyarınca uygulama gerçekleşinceye kadar parselde her türlü inşai ve fiziki müdahalenin yasaklanmasına, yeni bir işlev ile kullanma ve aynı parselde tescilli yapı yerinde veya diğer boş alanlarda başka yeni bir yapılaşmaya izin verilmeyeceğine karar verilmiştir. Söz konusu restorasyon projesi incelendiğinde, yapının statik hasarlarından dolayı güçlendirme ve müdahalelerle restore edilmesinin yapının özgünlüğünü önemli ölçüde bozacağından, yapının restorasyonu yıkılıp yeniden yapılma esaslı olduğu anlaşılmıştır.
Bununla birlikte, ilgilisinin yapı üzerindeki tescil kaydının kaldırılması isteğiyle başvurması üzerine, İstanbul VI Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile tescil kaydının devamına karar verilmiş, bu karara karşı yapılan itiraz ise … tarih ve … sayılı Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu kararı ile reddedilmiştir.
Bunun üzerine, anılan Yüksek Kurul kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları başlıklı 6. maddesinde; “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları şunlardır:
a) Korunması gerekli tabiat varlıkları ile 19. yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlar,
b) Belirlenen tarihten sonra yapılmış olup önem ve özellikleri bakımından Kültür ve Turizm Bakanlığınca korunmalarında gerek görülen taşınmazlar,
c) Sit alanı içinde bulunan taşınmaz kültür varlıkları,
d) Milli tarihimizdeki önemleri sebebiyle zaman kavramı ve tescil söz konusu olmaksızın Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda büyük tarihi olaylara sahne olmuş binalar ve tesbit edilecek alanlar ile Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kullanılmış evler.
Ancak, Koruma Kurullarınca mimari, tarihi, estetik, arkeolojik ve diğer önem ve özellikleri bakımından korunması gerekli bulunmadığı karar altına alınan taşınmazlar, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı sayılmazlar…” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 7. maddesinde ise, Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespiti, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılacağı, yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özelliklerinin dikkate alınacağı, Devletin imkanları göz önünde tutularak, örnek durumda olan ve ait olduğu devrin özelliklerini yansıtan yeteri kadar eserin korunması gerekli kültür varlığı olarak belirleneceği, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunacağı, tespit ve tescil ile ilgili usullerin, esasların ve kıstasların yönetmelikte belirtileceği hükme bağlanmıştır.
10/12/1987 tarih ve 19660 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve tescil işleminin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tespit – Tescili ve Sit alanı ilanı sırasınsa Müktesep Hakların Korunması ile ilgili Yönetmelik’in “Tespitlerde Değerlendirme Kıstasları” başlıklı 4. maddesinde; taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarından korunması gereklilerinin tespitinde göz önünde bulundurulacak hususlar düzenmiş, (b) bendinde; “19. yüzyıl sonundan sonra yapılmış olmasına rağmen önem ve özellikleri bakımından korunmasına gerek görülmesi”, (c) bendinde; “Taşınmazların sit alanı içinde bulunması”, (f) bendinde ise; “Tek yapılar için; taşınmazın sanat değeri, mimari, tarihi, estetik, mahalli, arkeolojik değerler kapsamı içinde; strüktürel, dekoratif, yapısal durum, malzeme, yapım teknolojisi, şekil bakımından özellik arz etmesi…” gerektiği kurala bağlanmıştır.
13/03/2012 tarih ve 28232 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik’in 4. maddesinin 1. fıkrasında sayılan kültür varlıkları arasında yer verilen “evlerden”, anılan fıkranın (b) bendinde; “19. yüzyıl sonrasında yapılmış olmasına rağmen önem ve özellikleri bakımından korunmalarına gerek görülmesi veya bu yapıların ait oldukları dönemin kendine özgü niteliklerini anlatan belge niteliğinde olması ya da var olan bir geleneğin hala sürdüğünün göstergesi olan ve bir bütünün parçası olarak çevreye katkıda bulunan taşınmazlardan olması” ve (c) bendinde; “Tek yapılar için; taşınmazın sanat, mimari, tarihi, estetik, mahalli, dekoratif, simgesel, belgesel, işlevsel, maddi, hatıra, izlenim, özgünlük, teklik, nadirlik, homojenlik, onarılabilirlik değerlerinin yanı sıra, yapısal durum, malzeme, yapım teknolojisi, biçim bakımından özellik göstermesi” şeklindeki tespit ve tescil kriterleri belirlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; 19. yüzyıl sonrasında yapılmış yapıların korunması gerekli kültür varlığı olup olmadığının belirlenebilmesi için önem ve özellikleri bakımından korunmalarına gerek görülmesi veya bu yapıların ait oldukları dönemin kendine özgü niteliklerini anlatan belge niteliğinde olması ya da var olan bir geleneğin hala sürdüğünün göstergesi olan ve bir bütünün parçası olarak çevreye katkıda bulunan taşınmazlardan olması hususlarının yanı sıra sanat, mimari, tarihi, estetik, mahalli, dekoratif, simgesel, belgesel, işlevsel, maddi, hatıra, izlenim, özgünlük, teklik, nadirlik, homojenlik, onarılabilirlik, yapısal durum, malzeme, yapım tekniği, biçim bakımından özellik göstermesi hususları yönünden incelenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda, her ne kadar İdare Mahkemesince; dava konusu parselin doğal ve kentsel sit alanı içinde olması, İstanbul’da ender kalan erken Cumhuriyet dönemi yapılarından birisi olması, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan Boğaziçi köprüsüne yakınlığı ile özel bir konumdaki parselin ayrıca hem TEM ve D 100 karayolu bağlantı güzergahında, hem de Anadolu Avrupa yakaları arasında geçiş sağlayan önemli bir aks üzerinde yer alması, bu özel konumu ile kentsel ve mimari önem taşıyor olması nedenleriyle dava konusu parsele ilişkin tescil kararının uygun olduğu yönündeki bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddine ve İdari Dava Dairesince de istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş ise de, anılan bilirkişi raporunda; dava konusu yapının, İstanbul’da ender kalan erken Cumhuriyet dönemi yapılarından olduğu belirtilmekle birlikte, bu döneme ait yapıların özelliklerinin ortaya konulmadığı gibi, dava konusu yapının; mimari, tarihi, estetik, yapısal durum, malzeme, yapım tekniği gibi hususlar yönünden de incelenmediği ve yapılan değerlendirmelerin soyut ve yüzeysel olduğu dikkate alındığında, söz konusu yapının hangi özellikleri itibarıyla İstanbul’da ender kalan erken Cumhuriyet dönemi yapılarından olduğunun somut ve açık bir biçimde ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, Koruma Bölge Müdürlüğünün 21/07/2014 tarihli yazısında, dava konusu yapıya ait tescil fişinin bulunmadığının, ancak Üsküdar Belediye Başkanlığının … tarih ve … sayılı yazısının ekinde 8 adet fotoğraf örneği bulunduğunun belirtilmesine rağmen, davacı tarafından yapıya ilişkin bilgilerin yer aldığı doğal ve kültürel varlıkları koruma envanterinin sunulduğu dikkate alındığında, dava konusu yapıya ilişkin tescil fişinin bulunup bulunmadığının, söz konusu yazı ekindeki fotoğrafların ve diğer arşiv belgelerinin araştırılarak, Üsküdar Belediye Başkanlığının … tarih ve … sayılı yazısı ile eski eser yönünden inceleme yapılması istenilen ahşap yapı ile tesciline karar verilen yapının aynı yapı olup olmadığının da açıklığa kavuşturulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, yukarıda yer verilen hususlar ile temyiz dilekçesindeki iddialar da dikkate alınarak, dava konusu yapının korunması gerekli kültür varlığı olup olmadığının belirlenebilmesi amacıyla mimar, sanat tarihçisi ve inşaat mühendisi bilirkişiler ile gerekirse başka dallarda da uzmanlar seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle işin esası hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin …. tarih ve E:…., K:… sayılı kararının esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğu ile BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 18/12/2020 tarihinde, kesin olarak karar verildi.

(X) GEREKÇEDE KARŞI OY :
Uyuşmazlık konusu olayda; dava konusu yapının korunması gerekli kültür varlığı olup olmadığının belirlenebilmesi için, önem ve özellikleri bakımından korunmalarına gerek görülmesi veya bu yapıların ait oldukları dönemin kendine özgü niteliklerini anlatan belge niteliğinde olması ya da var olan bir geleneğin hala sürdüğünün göstergesi olan ve bir bütünün parçası olarak çevreye katkıda bulunan taşınmazlardan olması hususlarının yanı sıra sanat, mimari, tarihi, estetik, mahalli, dekoratif, simgesel, belgesel, işlevsel, maddi, hatıra, izlenim, özgünlük, teklik, nadirlik, homojenlik, onarılabilirlik, yapısal durum, malzeme, yapım tekniği, biçim bakımından özellik göstermesi hususları yönünden incelenmesi gerektiği açıktır. Ancak Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bilirkişilerin yapıda soyut ifadelerle dava konusu parselin doğal ve kentsel sit alanı içinde, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan Boğaziçi köprüsüne yakın, özel bir konumda, TEM ve D 100 karayolu bağlantı güzergahında, Anadolu Avrupa yakaları arasında geçiş sağlayan önemli bir aks üzerinde yer almasından hareketle, İstanbul’da ender kalan erken Cumhuriyet dönemi yapılarından birisi olduğundan bahisle, korunması gerekli kültür varlığı niteliğinde olduğu sonucuna varmalarına rağmen, dava dosyasındaki bilgi belgeler ile fotoğraflar incelendiğinde, erken Cumhuriyet dönemine ait özellikleri yansıtan bir belge niteliğinde olmadığı, dolayısıyla yapının özel ve önemli bir konumda bulunmasının tescil için yeterli bir kriter olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda; yapının bugünkü hali ile sanat, mimari, tarihi, estetik, mahalli, dekoratif, simgesel, belgesel, işlevsel, maddi, hatıra, izlenim, özgünlük, teklik, nadirlik, homojenlik, onarılabilirlik değerlerinin yanı sıra, yapısal durum, malzeme, yapım teknolojisi, mimari ve sanat değeri açısından vazgeçilmez özel bir öneminin bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesine karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle anılan kararın bozulması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyoruz.