Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2019/13675 E. , 2022/12015 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/13675
Karar No : 2022/12015
DAVACI : … Odaları Birliği
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı/ANKARA
VEKİLİ : Av. …
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : … Federasyonu
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : 02.03.2019 tarihli, 30702 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli” ibaresinin, 6. maddesinin ikinci fıkrasının, 7. maddesinin üçüncü, dördüncü, beşinci ve dokuzuncu fıkralarının, 8. maddesinin dördüncü fıkrasının, 9. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin, Geçici 1. maddesinin ve Yönetmeliğin ekinde yer alan “Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye verilecek Taahhütname Örneği”nin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Dava konusu Yönetmelik çıkarılırken kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından görüş alınması gerekirken alınmadığı, tekniker ve teknik öğretmenlerin şantiye şefi olmasının bilimsel ve teknik esaslara, uzmanlık alanlarına ve üst hukuk normu olan İmar Kanununa aykırı olduğu, mimar ve mühendislerin mesleki olarak denetlendiği, ancak bu denetimin tekniker ve teknik öğretmen için söz konusu olmadığı, bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğu, tekniker ve teknik öğretmenlerin şantiye şefliği üstlenebilecekleri kriterlerin belirsiz olduğu, şantiye şefliğinin birden çok yapıda aynı anda çalışmaya uygun olmayıp tam gün çalıma ve süreklilik arz eden bir iş olduğu, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa aykırı düzenlemeler getirildiği, mesleki faaliyette bulunabilmenin şartının kişinin taahhüdüne bırakılmasının mesleki denetimi zayıflattığından kamu zararına sebep olabileceği, 01.01.2012 tarihinden öncesine ilişkin getirilen geçici madde hükmünün belirlilik ve hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı, davanın süresinde açılmadığı, davacıdan görüş istendiği, mülga “Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları ile Şantiye Şefleri ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelik” hükümleri ile aynı yönde düzenlemeler yapıldığı, yapılan düzenlemelerin 3194 sayılı Kanuna uygun olduğu, yapı ruhsatı alındıktan sonraki faaliyetlere ilişkin olduğundan şantiye şefliğinin, tekniker ve teknik öğretmenlerce yapılabileceği, tekniker ve teknik öğretmenlerin şantiye şefliği üstlenebilecekleri kriterlerin mülga Yönetmelikte de olduğu haliyle korunduğu, İş Sağlığı ve Güvenliğine aykırı hükümler içermediği, mesleki faaliyette bulunabilmenin şartının kişinin taahhüdüne bırakılmasına ilişkin düzenlemenin daha önce dava konusu edildiği ve mahkemece hukuka aykırı olmadığına hükmedildiği, geçici madde hükmünün Yönetmeliğin uygulama tarihi dikkate alınarak düzenlendiği, dava konusu Yönetmelik hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 6. maddesinin ikinci fıkrası ile 7. maddesinin dokuzuncu fıkrasının birlikte incelenmesinden,
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinde, yönetmeliğin plân, fen, sanat, sağlık, çevre şartlarına ve standartlara uygun yapı inşa edilmesine yönelik yapım faaliyet ve süreçlerinin takibini sağlamak üzere, şantiye şefi çalıştırılması mecburi yapılara ve yapım işlerinde görev alan şantiye şeflerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarıldığı, 3. maddesinde, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 28 inci maddesinin sekizinci fıkrası, 42 nci ve 44 üncü maddelerine dayanılarak çıkarıldığı belirtilmiş, uyuşmazlığa konu 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, “Şantiye şefi: Konusuna ve niteliğine göre yapım işlerini yapı müteahhidi adına yöneterek uygulayan, mühendis, mimar veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli,”, 6. maddesinin ikinci fıkrasında, “Şantiye şefinin;
a) Mimar, inşaat mühendisi, makine mühendisi veya elektrik mühendisi,
b) Yükseköğrenim kurumunca elektrik mühendisliğine eşdeğerliği bulunduğu kabul edilen elektrik-elektronik mühendisi,
c) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen mesleklere ilişkin inşaat, makine, elektrik, yapı denetim teknikeri veya bunlara ilişkin teknik öğretmen, olması şarttır.”, 7.maddesinin 9.fıkrasında, “Yedinci ve sekizinci fıkralardaki yapılar hariç olmak üzere, Bakanlıkça belirlenen mimarlık ve mühendislik hizmetlerine esas yapı sınıflarından birinci, ikinci ve üçüncü sınıf yapılardan, bodrumları ile birlikte toplam beş katı ve yapı inşaat alanı 2.000 metrekareyi geçmeyenlerde teknik öğretmenler, 1.500 metrekareyi geçmeyenlerde ise teknikerler meslek alanlarına uygun olarak şantiye şefliğini üstlenebilir.” düzenlemeleri yer almıştır.
3194 sayılı Kanunun 09/12/2009 günlü, 5940 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişik 28. maddesinin 5. fıkrasında; “Fenni mesuller, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı kullanma izin belgesini imzalamak mecburiyetindedir. Yapıya ilişkin bilgiler, ilgili idarece, etüt ve proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapı müteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar veya mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik kayıtlarına işlenmek üzere bildirilir.”, 8.fıkrasında “Yapı müteahhidi ve şantiye şefi; yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte bu Kanuna, ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüd ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmek, neden olduğu mevzuata aykırılığı gidermek mecburiyetindedir.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun 38. maddesinin 2. fıkrasında, “Yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına göre mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek olan fen adamları deruhte eder.” hükmü yer almaktadır.
İmar Kanununun 28. maddesinin gerekçesinden, kanun koyucunun beşinci fıkra ile, yapının denetim sorumluluğunu üstlenen fenni mesullere, yapının tamamlanmasını tespit bakımından, ayrıntılı tüm belge, mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye verme ve yapı kullanma izin belgesini imzalama zorunluluğunu getirdiği, yapılan bu düzenlemeyle, TS 10970 Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardı ile uyum sağlandığı, ayrıca etüt ve proje müellifleri, fenni mesuller, yapı müteahhidi ve şantiye şefi mimar ve mühendislerin görev aldığı yapılara ilişkin bilgilerin, bu kişilerin üyesi olduğu meslek odasına gönderilecek bilgilerin güncel şeklide otokontrolünün hedeflendiği, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izninin Ulusal Adres Veri Tabanına dayalı olarak elektronik ortamda düzenlemesi aşamasında meslek odaları, Bakanlık ve Ulusal Adres Veri Tabanı arasında link oluşturulması ve sonucunda sürecin kısaltılmasını amaçladığı anlaşılmaktadır.
3194 sayılı Kanunun 44. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, “Her türlü inşaat ve tesisat dahil yapım işlerine dair yapı müteahhitlerinin yetki belgelendirilmesi işlemlerine; yapı müteahhitlerinin iş gruplarına, ihtisaslaşmalarına ve yüklenilecek işin büyüklüğüne göre sınıflandırılmasına ve bunların sahip olmaları gereken asgari eğitim, iş tecrübesi, teknik donanımı ve kapasitesi, mali durumu, idari yapısı ve personel şartları ile niteliklerine; yapı müteahhitlerinin faaliyetlerinin denetlenmesine, kayıtlarının tutulmasına ve değerlendirilmesine; mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecburi ve yapı müteahhidi olmaksızın da yapılması mümkün olan yapılara; şantiye şeflerine, yapım ve denetim işlerinde istihdam edilecek fen adamlarına ve yetki belgeli ustalara ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar, Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin görüşleri alınarak, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı Kanunun 28. maddesinin 5. fıkrasında yapıya ilişkin bilgilerin ilgili meslek odasına bildirilmesi esası getirilmiş, bu fıkrada meslek odası bulunan meslek gruplarına yer verildiği için sadece mimar ve mühendis olan şantiye şeflerine yer verilmiş, anılan Kanunun 44. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde ise, ” mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecburi ve yapı müteahhidi olmaksızın da yapılması mümkün olan yapılar ile şantiye şefleri” ne ilişkin hususların yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüştür.
Bu hükümden mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması zorunlu ancak yapı müteahhidi olmaksızın da yapılması mümkün olan yapılara ilişkin ve şantiye şeflerine ilişkin yönetmelikler yapılabileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Buradan mimar ve mühendis ünvanlı şantiye şefi çalıştırılması zorunlu olmayan yapılardaki şantiye şeflerine ilişkin düzenleme yapılacağı çıkarılamaz.
3194 sayılı İmar Kanununun 09.12.2009 günlü, 5940 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişik 28. maddesinin 5. ve 8. fıkralarında şantiye şefinin mimar veya mühendis olması gerektiğine ve şantiye şefinin görev tanımında mimar ve mühendisliğe işaret edilmiş, böylece, 3194 sayılı İmar Kanununda şantiye şefinin açıkça mimar ve mühendis olacağı vurgulanmıştır.
Öte yandan, Kanunun 38. maddesinde sayılan mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları dışında kalan fen adamlarının yetki, görev ve sorumluluklarını belirlemek üzere çıkartılan belediye ve mücavir alan sınırlan ile bu sınırlar dışında görev yapacak 38. maddede sayılan mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları dışında kalan fen adamlarına ilişkin “İmar Kanununun 38 İnci Maddesinde Sayılan Mühendisler, Mimarlar Ve Şehir Plancıları Dışında Kalan Fen Adamlarının Yetkî, Görev Ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik”in 4.maddesinde, fen adamları, “Yapı, Elektrik Tesisatçılığı, Sıhhi Tesisat ve Isıtma, Makina, Yapı Ressamlığı, Harita Kadastro, Tapu Kadastro ve benzeri alanlarda mesleki ve teknik öğretim veren okullardan diploma ve kurs belgesi alarak, yapıların mimari, statik ve tesisat planlarının, projelerinin, resim ve hesaplarının hazırlanması ve uygulanmasında ve halihazır harita ve kadastro işlerinde görev alan elemanlar” olarak tanımlanmış, 5.maddesinde, “I.Grup” fen adamlarının, Teknik Eğitim Fakültesi mezunları, Mülga, Teknik Öğretmen Okulu, Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu ve Yüksek Teknik Öğretmen Okulu mezunları, Mülga, Yüksek Tekniker Okulu mezunları, Yukarıda yazılı okullara muadil tahsil verdikleri Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığınca tesbit edilecek yurt içi ve dışı okullardan mezun olanlar; “II. Grup” fen adamlarının, Meslek Yüksek Okulu mezunları, Mülga, Tekniker Okulu mezunları, Mülga, Îstanbul Teknik Okulunun Fen Memurluğu okulu mezunları, Teknik Lise mezunları, Mülga; Teknisyen Okulu mezunları, Mülga, Harita Ahzi Tersim Mektebi ve Harita Umum Müdürlüğü Harita Mektebinden mezun olanlar, Mülga, Yapı Kalfa Okulları ve Yapı Kalfası Sınıfı, Mülga, İstanbul Sanayi Mektebinin İnşaat Bölümü, Mülga, Fen Tatbikat Okulu İstihkam ve Demiryolu Bölümü, Yukarda yazılı okullara muadil tahsil verdikleri Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığınca tesbit edilecek yurt içi ve dışı okullardan mezun olanlar olduğu belirtilmiştir.
Bu fen adamlarının inşaat işlerindeki yetki ve görevleri,
“I. Grup:
a) Mimari, Statik, plan proje, resim ve hesaplarının hazırlanması ve bunların uygulanması ile ilgili fennimesuliyeti mühendis ve mimarlar tarafından deruhte edilen her türlü yapıların kendi uzmanlık dallarında iştigal etmek üzere tatbikatına yetkilidir.
b) Yapının bulunduğu yer, belediye ve mücavir alan sınırlan içinde belediyece; belediye teşkilatı olmayan yerlerde ise, aynı il sınırlan içerisindeki en yakın belediye ve mücavir alan sınırlan içinde, yükleneceği mesuliyeti deruhte edebilecek mesafede ilgili idarece ihtisas ve iştigal konularına göre, faaliyet icra eden serbest mimar ve mühendis bulunmadığı tevsik edildiği takdirde ve sürece her türlü yapıların;
1) Mimari, statik, plan proje, resim ve hesaplan ihtisas ve iştigal mevzularına göne mimar ve mühendisler tarafından tanzim edilmiş, bodrumları ile birlikte 5 katı ve bütün katların inşaat sahaları toplamı 1000 m2’yi geçmeyen 6 metreye kadar serbest açıklıkta (6 metre dahil) en çok 4 metre kat yüksekliğinde ve döşemeleri en çok metrekareye 500 kg. hareketli yüke mütehammil olan yapıların fenni mesuliyetini deruhte ederek tatbikatım yapmaya,
2) Bodrumları ile birlikte 3 katı ve bütün katların inşaat sahaları toplamı 300 m2’yi geçmeyen, 4 metreye kadar serbest açıklıkta (4 metre dahil) en çok 3 metre yüksekliğinde ve döşemeleri en çok metrekareye 250 kg. hareketli yüke mütehammil olan basit yığma plan, proje, resim ve hesaplarını yapmaya, yetkilidirler.
c) Mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanması ve bunların uygulanması ile ilgili fen mesuliyeti mühendis ve mimarlar tarafından deruhte edilen her türlü yapıların yapılmasında, öğrenim alanlarına göre, kontrol yardımcısı ve şantiye mühendis yardımcısı görevlerini deruhte etmeye yetkilidir.
II. Grup:
a) İlâve tadiller hariç her türlü yapıların tamirini yapmaya,
b) Her türlü yapıların sürveyanlık hizmetlerini görmeye,
c) Mimari, statik, plân – proje, resim ve hesapları ihtisas ve iştigal mevzularına göre mimar ve mühendisler tarafından tanzim ve fenni mesuliyetleri deruhte edilmiş, bodrumları ile birlikte 5 katı ve bütün katların inşaat sahaları toplamı 1000 m2 ‘yi geçmeyen 6 metreye kadar serbest açıklıkta (6 metre dahil) ençok 4 metre kat yüksekliğinde ve döşemeleri ençok metrekareye 500 kg. hareketli yüke mütehammil olanların tatbikatını yapmaya,
d) Yapının bulunduğu yer, belediye ve mücavir alan sınırlan içinde belediyece; belediye teşkilatı olmayan yerlerde ise, aynı il sınırları içersindeki en yakın belediye ve mücavir alan sınırları içinde, yükleneceği mesuliyeti deruhte edebilecek mesafede ilgili idarece ihtisas ve iştigal konularına göre, faaliyet icra eden serbest mimar ve mühendis bulunmadığı tevsik edildiği takdirde ve sürece her türlü yapıların; bodrumları ile birlikte 3 katı ve bütün katların inşaat sahaları toplamı 300 metrekareyi geçmeyen, 4 metreye kadar serbest açıklıkta (4 metre dahil) ençok 3 metre kat yüksekliğinde ve döşemeleri ençok metrekareye 250 kg. hareketli yüke mütehammil olan basit yığma binaların, plan, proje, resim ve hesaplarını yapmaya, fenni mesuliyetini deruhte etmeye ve tatbikatını yapmaya,
e) Mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanması ve bunların uygulanması ile ilgili fenni mesuliyeti mühendis ve mimarlar tarafından deruhte edilen her türlü yapıların yapılmasında, öğrenim alanlarına göre, kontrol yardımcısı ve şantiye mühendis yardımcısı görevlerini deruhte etmeye, yetkilidirler.” şeklinde belirlenmiştir.
3194 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan bu Yönetmelik hükmünde de tekniker ve teknik öğretmenin şantiye şefliği yardımcısı olarak görev alabilecekleri düzenlenmiştir. Yapı ruhsatına tabi her türlü yapıyı kanuna, ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüd ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmek ve yıkmak görevini yerine getirmek görevin mimar ve mühendislerce yapılması gerekmektedir.
Bu durumda, şantiye şefliği görevi ancak mimar ve mühendislerce üstlenilebileceğinden Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin uyuşmazlığa konu anılan maddelerinde teknik öğretmen ve teknikerlerin bazı durumlarda şantiye şefliği üstlenebileceğine ilişkin düzenlemelerde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin 7. maddesinin üçüncü, dördüncü, beşinci fıkralarının incelenmesinden,
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 7.maddesinin üçüncü fıkrasında, “Şantiye şefi, aynı anda en fazla beş ayrı yapım işinin şantiye şefliğini üstlenebilir.”, dördüncü fıkrasında, “Mimar veya mühendis unvanlı şantiye şeflerinin aynı anda üstleneceği farklı yapım işlerinin tamamının yapı inşaat alanı toplamı 30.000 metrekareyi geçemez. Ancak yapım işinin tek ruhsata bağlı veya toplu yapı niteliğinde olması halinde yapı inşaat alanı sınırı uygulanmaz. Şantiye şefi tarafından böyle bir yapım işinde görev üstlenilmesi durumunda aynı anda başka bir yapım işinin şantiye şefliği üstlenilemez.” ve beşinci fıkrasında “Şantiye şeflerinin aynı anda üstelenebilecekleri işlerin sayı ve alan sınırları hesaplanırken, yapı kullanma izin belgesi düzenlenmemiş olanlar hesaba dâhil edilir.” düzenlemeleri yer almıştır.
Davacı, şantiye şefinin görev ve sorumlulukları açısından aynı zamanda işveren vekili olduğu, iş organizasyonu ve inşaat yönetimi açısından beş ayrı yerdeki inşaatta görev yapmasının olanaklı olmadığı, tam gün istihdama göre düzenleme yapılması gerekirken aynı ilde olsa dahi beş ayrı inşaatta görev yapmasının şantiye şefliğinden beklenen görevin amacı ile uyuşmadığı öne sürülmektedir.
Davacı tarafından, Yönetmeliğin 6.maddesine göre şantiye şefi, işin konusu, niteliği, büyüklüğü, imalatın özel ihtisas gerektirip gerektirmediği de gözetilerek belirlenecek olmakla birlikte şantiye şefinin görev ve sorumlulukları açısından aynı zamanda işveren vekili olduğu, yapı üretimi veya mimarlık mühendislik hizmeti gerektiren herhangi bir imalatın plan, proje, resim ve hesaplarına, fen ve sanat kurallarına, işçi sağlığı ve iş güvenliği esaslarına uygun davranma yükümlülüğünün bulunduğu, iş organizasyonu ve inşaat yönetimi açısından beş ayrı yerdeki inşaatta görev yapmasının olanaklı olmadığı, tam gün istihdama göre düzenleme yapılması gerekirken aynı ilde olsa dahi beş ayrı inşaatta görev yapmasının kendisinden beklenen görev ve sorumlulukları yerine getirmek açısından uygun olmadığı, yapım işinin sürekliliğinin sağlanmasının önüne geçildiği, Yönetmeliğin mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefinin aynı anda üslenebileceği işlerin toplamı 30.000 m2’yi geçemez şeklinde üst sınır konulmasının olumlu bir düzenleme olduğu, ancak bu sınır içerisinde ve aynı ilde olmak koşuluyla dahi olsa (en fazla) beş ayrı yapının şantiye şefliğini üstlenebilme hakkının tanınmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 8. maddesinin dördüncü fıkrasının incelenmesinden,
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Şantiye şefi görev aldığı yapım işinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemin aldırılması yetkisine sahiptir. Bu yetkinin yapı müteahhidi tarafından kullandırılmaması halinde şantiye şefi sorumlu tutulamaz.” hükmü yer almıştır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, iş güvenliği uzmanını; iş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yetkilendirilen, iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip, çalışma hayatını denetleyen müfettişler, mühendislik veya mimarlık eğitimi veren fakültelerin mezunları ile teknik elemanlar olarak tanımlamakta, 6. maddesinde, mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işverenin çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin görevlendireceği, çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamının veya bir kısmının ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebileceği, ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisinin üstlenebileceğini öngörmektedir.
Yönetmeliğin 8. maddesinin 4. fıkrası ise, şantiye şefini, yapı müteahhidi adına, yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan inşaat ve iş organizasyonunu sağlamakla görevlendirirken, ona mevzuatın öngördüğü her türlü tedbiri alma, uygulama ve uygulatma sorumluluğunu da yüklemektedir.
Buna göre, şantiye şefi olan mimar veya mühendisin, görev ve sorumluluğunu aldığı ağır ve tehlikeli iş olan inşaat ve tesisat işlerinin önem ve özelliğine uygun olarak, aynı zamanda iş güvenliği uzmanlığını da haiz olması, işyerinde her türlü tedbiri alma, uygulama ve uygulatma konusunda üstlendiği sorumluluğu sağlıklı şekilde yerine getirebilmesine de olanak sağlayacağından, Yönetmelikle yapılan bu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 9. maddenin birinci fıkrasının (c) bendi ile Yönetmelik’in ekinde yer alan “Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneği”nin incelenmesinden,
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 1. maddesinde, “Türkiye sınırları içinde meslek ve sanatlarını icraya kanunen yetkili olup da mesleki faaliyette bulunan yüksek mühendis, yüksek mimar, mühendis ve mimarları teşkilatı içinde toplayan tüzel kişiliğe sahip Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği kurulmuştur.” hükmü yer almış, 33. maddesinin 1. fıkrasında da, “Türkiye’de mühendislik ve mimarlık meslekleri mensupları mesleklerinin icrasını iktiza ettiren işlerle meşgul olabilmeleri ve mesleki tedrisat yapabilmeleri için ihtisasına uygun bir odaya kaydolunmak ve azalık vasfını muhafaza etmek mecburiyetindedirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57.maddesinin 18.fıkrası ile 24.fıkraları arasında, “Proje müellifliği ve yapım işlerinin denetimine dair fenni mesuliyet üstlenen mimarların ve mühendislerin, 27/1/1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu uyarınca, ilgili meslek odasına kayıtlı olmaları, büro tescillerini yaptırmaları gerekir. İlgili meslek odaları, hakkında süreli veya süresiz kısıtlılığı bulunan veya üyeliği sona eren üyelerini derhal elektronik ortamda ve yazı ile merkez yapı denetim komisyonu ile bütün ilgili yerlere ve kuruluşlara bildirir. İdare yapı ruhsatı düzenleme aşamasında her proje için, proje müelliflerinden, fenni mesullerden ve fen adamlarından, şantiye şefleri ile yapı müteahhitlerinden mevzuata aykırı uygulama sebebiyle süreli veya süresiz olarak mesleki faaliyet haklarının kısıtlı olmadığına ilişkin Ek-1 ve Ek-8’de yer alan sicil durum taahhütnamesini ister. Gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu tespit edilen mimar ve mühendislerin işlemleri tazmin ve hukuki sorumluluğu kendilerine ait olmak üzere iptal edilir ve bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulur. Etüt ve projeler; idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dâhil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez. Vize veya onay yaptırılmaması ve benzeri nedenlerle müellifler veya bunlara ait kuruluşların büro tescilleri iptal edilemez veya yenilenmesi hiçbir şekilde geciktirilemez. Müelliflerden bu hükmü ortadan kaldıracak şekilde taahhütname talep edilemez. Etüt ve projeler ilgili idarelerce ruhsat eki olduğuna dair kayıtla mühürlenir ve onaylanır. Kanunun 38 inci maddesinde sayılan mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları dışında kalan fen adamlarının proje hazırlamaya ilişkin yetki, görev ve sorumlulukları saklıdır. Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli olup, bu kurum ve kuruluşlara ait projeleri yapan ve 17/6/1938 tarihli ve 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun uyarınca mühendislik ve mimarlık hizmeti verme ehliyetine sahip mimar ve mühendisler, meslek odasına kayıt ve büro tescili hakkındaki yükümlülüklere tabi değildir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıdaki mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, mimar ve mühendislerin, Türkiye sınırları içerisinde meslek ve sanatlarını icra edebilmeleri için mesleğine uygun meslek odasına kayıtlı olmaları ve her yıl büro tescillerini yenilemeleri gerektiği hususunun tartışmasız olduğu, Mülga Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57. maddesi kapsamında ilgili meslek odalarının proje müellifliği ve yapım işlerinin denetimine dair fenni mesuliyet üstlenen meslek mensupları hakkında süreli veya süresiz kısıtlılık hali veya üyeliğin sona erdiğine ilişkin bilgileri derhal elektronik ortam üzerinde merkez yapı denetim komisyonu ile bütün ilgili yerlere ve kuruluşlara bildirilmesi yükümlülüğünün getirilmiş olmasıyla da, proje müellifliği ve yapım işlerinin denetimine dair fenni mesuliyet alan mühendisler ve mimarların kayıtlı oldukları odalarca tutulan (mevzuata aykırı uygulama sebebiyle süreli veya süresiz olarak mesleki faaliyetten kısıtlanıp kısıtlanmamaları durumları) bilgilere ulaşım ve paylaşım konusunda herhangi bir aksaklığın önüne geçilmesinin sağlandığı görülmektedir.
Buradaki asıl amaç sorumluluk alacak olan meslek mensuplarının oda üyesi olup olmadığı ile mesleki açıdan kısıtlı olup olmadığının tespiti olup, yeni düzenlemenin de bu amacı gerçekleştirebilecek içerikte olduğu görülmektedir.
Öte yandan, Türkiye’de mühendislik ve mimarlık mesleğini yürütebilmek için meslek mensuplarının uygun meslek odalarına kayıtlı olmaları ve her yıl büro tescillerini yenilemeleri gerektiğinden ve bunun aksine davrananların mesleklerini ve sanatlarını icra edebilmeleri mümkün olmadığından, meslek mensubunun, üyesi olduğu meslek odasından aldığı sicil durum belgesi yerine aynı işleve sahip ve aynı zamanda meslek mensubunun kişisel sorumluluğunu arttıran “…ilgili meslek odasına üyeliğinin devam ettiğine dair taahhütnamesi ile mesleki kısıtlılığının olmadığına dair taahhütnamesinin…” verilmesinin uygun görülmesinde yarattığı sonuçlar itibarıyla bir farklılık bulunmamaktadır.
Bu itibarla yapılan düzenlemeyle meslek mensubu ile üyesi olduğu meslek odası arasındaki bağa bir müdahale söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu değişiklikler çerçevesinde, dava konusu değişiklik ile getirilen “taahhütname” ibarelerine ilişkin düzenlemede mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, 03.04.2012 tarihli, 28253 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57. maddesinde dava konusu düzenlemeye paralel hükümler getirilmiş olup, buna karşı TMMOB Mimarlar Odası tarafından açılan davanın Danıştay Altıncı Dairesinin 20.06.2017 tarihli, E:2012/3162, K:2017/5054 sayılı kararıyla reddine karar verilmiş bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 03/04/2019 tarihli, E:2017/3708, K:2019/1486 sayılı kararıyla onanmıştır.
Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinin incelenmesinden,
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin Geçici 1.maddesinde, “1/1/2012 tarihinden önce şantiye şefliği üstlenilmiş işler, şantiye şefinin yapı inşaat alanı ve iş sayılarına ilişkin sınırlama hesaplarında dikkate alınmaz.” kuralı yer almıştır.
Bilindiği üzere geçici maddeler geçiş hükümlerini düzenlerler. Yeni kabul edilen bir kural uygulamaya başlayıncaya veya yürürlüğe girinceye kadar geçecek süre içinde yapılacak işlemler ya da uyulacak ilke ve kurallar ile yürürlükten kaldırılan kuraldan doğan hakların korunmasına ilişkin hususlar geçici maddelerle düzenlenir. Geçici maddenin iki amacı olabilir: Bunlardan birincisi, geçmişteki bir uygulamayı geçici bir süreliğine kaldırmak ve bu dönem için yeni bir kuralın geçerli olmasını sağlamak, ikincisi, geçiş dönemlerinde, yeni dönem ile eski dönem arasında uyumu sağlamak.
Geçici maddeler, genellikle geçiş dönemlerine ilişkin işlemlerin uygulama yöntemini ve kapsamını gösteren ayrık hükümleri içerirler (AYMK. 18.07.2001, E: 2001/360, K: 2001/105). Kuralın yürürlüğe girmesiyle ortaya çıkan hukuki durumun yol açabileceği beklenmedik sonuçların doğması da geçici madde düzenlemesiyle önlenir.
Uyuşmazlığa konu Yönetmeliğin 02.03.2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlandığı ve yayım tarihinden itibaren üç ay sonra yürürlüğe gireceği göz önünde bulundurulduğunda, 01.01.2012 tarihinden önce şantiye şefliği üstlenilmiş işlerin şantiye şefinin yapı inşaat alanı ve iş sayılarına ilişkin sınırlama hesaplarında dikkate alınmamasına ilişkin geçici maddenin amacı bu görevi üstlenenlerin kısıtlama hesabından olumsuz etkilenmelerini önlemektir. Şantiye şefi olarak görev alanların, kısıtlamanın getirildiği ilk tarih itibariyle sorumlu tutulmasının hukuki öngörülebilirlik ve güvenilirlik ilkeleri gereği dava konusu düzenlemenin hukuka aykırılık taşımadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli” ibaresinin, 6. maddesinin ikinci fıkrasının, 7. maddesinin üçüncü, dördüncü, beşinci ve dokucuncu fıkralarının iptaline, 8. maddesinin dördüncü fıkrası, 9. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi, Geçici 1. maddesi ve ekinde yer alan “Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneği” yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …’NUN DÜŞÜNCESİ: Dava, 02/03/2019 tarih ve 30702 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik”in 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli” ibaresinin, 6. maddesinin ikinci fıkrasının, 7. maddesinin üçüncü, dördüncü, beşinci ve dokucuncu fıkralarının, 8. maddesinin dördüncü fıkrasının, 9. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin, Geçici 1. maddesinin ve Yönetmeliğin ekinde yer alan “Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneği”nin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule yönelik itirazı yerinde görülmemiştir.
Anayasa’nın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükme bağlanmıştır.
Yasa koyucu düzenleyeceği konularda genel prensipleri belirler ve bunun uygulanmasını, yürütmeye, bir başka ifadeyle idarelere bırakır. Bu asli düzenleme yetkisinin Yasama organına ait olmasının doğal bir sonucudur. Ancak, idarelerin düzenleyici işlem yapma yetkisi yasama organının çizdiği sınırlar içinde, başta Anayasa olmak üzere, Kanun, Tüzük gibi üst hukuk normlarına aykırı olmamak kayıt ve şartına bağlı olarak gerçekleşebilir.
Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşları, görev alanlarına ilişkin olarak tüzük ve yönetmelik dışında, kılavuz, yönerge, tebliğ, genelge gibi çeşitli adlar altında da düzenleme yapabilmektedirler. Ancak bu düzenlemeler arasında uyulması gereken “normlar hiyerarşisi” kuramına göre hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Bu nitelikleri gereği, dayandıkları üst hukuk normlarına aykırı hüküm ihtiva etmeleri mümkün değildir.
Normlar hiyerarşisine göre kanundan sonra gelen tüzük, yönetmelik, genelge,talimat gibi düzenlemelerin ancak kanunda verilmiş olan hakkın kullanılmasının açıklanması ile ilgili olacağı, bu metinlerde kanun ile verilmiş olan hakkı genişletici veya daraltıcı mahiyette hükümlere yer verilemeyeceği hukukun genel ilkelerindendir.
İdarenin düzenleyici idari işlem tesis etme yetkisinin “Yasama yetkisinin devredilmezliği” ilkesinin bir sonucu olarak ikincil nitelikte bir kural koyma yetkisi olduğu göz önüne alındığında; söz konusu yetkinin kanunların çizdiği çerçeve içinde kalması ve kanunlara uygun olarak kullanması zorunludur.
3194 sayılı Kanununun 09/12/2009 günlü, 5940 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişik 28. maddesinin 5. fıkrasında; “Fenni mesuller, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı kullanma izin belgesini imzalamak mecburiyetindedir. Yapıya ilişkin bilgiler, ilgili idarece, etüt ve proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapı müteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar veya mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik kayıtlarına işlenmek üzere bildirilir.”, 8.fıkrasında “Yapı müteahhidi ve şantiye şefi; yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte bu Kanuna, ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüd ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmek, neden olduğu mevzuata aykırılığı gidermek mecburiyetindedir.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 38.maddesinin 2. fıkrasında, “Yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına göre mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek olan fen adamları deruhte eder.” hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı Kanunun 44.maddesinin 1.fıkrasının (e) bendinde, “Her türlü inşaat ve tesisat dahil yapım işlerine dair yapı müteahhitlerinin yetki belgelendirilmesi işlemlerine; yapı müteahhitlerinin iş gruplarına, ihtisaslaşmalarına ve yüklenilecek işin büyüklüğüne göre sınıflandırılmasına ve bunların sahip olmaları gereken asgari eğitim, iş tecrübesi, teknik donanımı ve kapasitesi, mali durumu, idari yapısı ve personel şartları ile niteliklerine; yapı müteahhitlerinin faaliyetlerinin denetlenmesine, kayıtlarının tutulmasına ve değerlendirilmesine; mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecburi ve yapı müteahhidi olmaksızın da yapılması mümkün olan yapılara; şantiye şeflerine, yapım ve denetim işlerinde istihdam edilecek fen adamlarına ve yetki belgeli ustalara ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar, Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin görüşleri alınarak, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı Kanunun 28. maddesinin 5. fıkrasında yapıya ilişkin bilgilerin ilgili meslek odasına bildirilmesi esası getirilmiş, bu fıkrada meslek odası bulunan meslek gruplarına yer verildiği için sadece mimar ve mühendis olan şantiye şeflerine yer verilmiş, anılan Kanunun 44. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde ise, ” mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecburi ve yapı müteahhidi olmaksızın da yapılması mümkün olan yapılar ile şantiye şefleri” ne ilişkin hususların yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüştür.
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin plân, fen, sanat, sağlık, çevre şartlarına ve standartlara uygun yapı inşa edilmesine yönelik yapım faaliyet ve süreçlerinin takibini sağlamak üzere, şantiye şefi çalıştırılması mecburi yapılara ve yapım işlerinde görev alan şantiye şeflerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 28 inci maddesinin sekizinci fıkrası, 42 nci ve 44 üncü maddelerine dayanılarak çıkarılmıştır. Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, “Şantiye şefi: Konusuna ve niteliğine göre yapım işlerini yapı müteahhidi adına yöneterek uygulayan, mühendis, mimar veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli,”, 6. maddesinin 2. fıkrasında; “Şantiye şefinin;
a) Mimar, inşaat mühendisi, makine mühendisi veya elektrik mühendisi,
b) Yükseköğrenim kurumunca elektrik mühendisliğine eşdeğerliği bulunduğu kabul edilen elektrik-elektronik mühendisi,
c) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen mesleklere ilişkin inşaat, makine, elektrik, yapı denetim teknikeri veya bunlara ilişkin teknik öğretmen, olması şarttır.”, düzenlemeleri yer almıştır.
3194 sayılı Yasa uyarınca şantiye şefinin mutlaka “mimar” veya “mühendis” olması gerekmediği gibi Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 9. maddesinin 2. fıkrasın da “şantiye şefi”nin mimar ve mühendis olma zorunluluğunun bulunmadığı göz önüne alındığında anılan kurallarda hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 7.maddesinin 3. fıkrasında, “Şantiye şefi, aynı anda en fazla beş ayrı yapım işinin şantiye şefliğini üstlenebilir.”, 4. fıkrasında, “Mimar veya mühendis unvanlı şantiye şeflerinin aynı anda üstleneceği farklı yapım işlerinin tamamının yapı inşaat alanı toplamı 30.000 metrekareyi geçemez. Ancak yapım işinin tek ruhsata bağlı veya toplu yapı niteliğinde olması halinde yapı inşaat alanı sınırı uygulanmaz. Şantiye şefi tarafından böyle bir yapım işinde görev üstlenilmesi durumunda aynı anda başka bir yapım işinin şantiye şefliği üstlenilemez.” ve 5. fıkrasında “Şantiye şeflerinin aynı anda üstelenebilecekleri işlerin sayı ve alan sınırları hesaplanırken, yapı kullanma izin belgesi düzenlenmemiş olanlar hesaba dâhil edilir.” düzenlemeleri yer almıştır.
Yönetmelikte, şantiye şefinin aynı anda üslenebileceği işlerin toplamına konulan üst sınırı mimar veya mühendis olmak şartına bağlanmak, bu sınır içerisinde ve aynı ilde olmak koşuluyla en fazla kaç yapının şantiye şefliğini üstlenebileceği hususunda sınırlama getirilmek suretiyle, şantiye şefi olarak farklı sınıf ve kapsamda bulunan yapılara yönelik olarak eşit düzeyde şantiye şefliği görevi üstlenilebilmesine yönelik bir düzenleme yoluyla iş verimliliği sağlama adil bir denge kurmanın amaçlandığı sonucuna ulaşıldığından kuralda hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin, “Şantiye şeflerinin çalışma usulü” başlıklı 7. maddesinin 7 . fıkrasında; “Spor tesisleri, sinema, tiyatro, konser salonu, kongre merkezi, müze, eğitim kurumu, yurt, sağlık tesisi, haberleşme ve ulaşım tesisleri, itfaiye, karakol, kışla, cezaevi, enerji üretim ve dağıtım tesisleri, kuleler, hangar yapıları ile Bakanlıkça belirlenen mimarlık hizmetlerine esas yapı sınıflarından dokuzuncu fıkrada sayılanların dışındaki yapılarda ve kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan veya yaptırılan yapılarda, 6 ncı maddenin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sayılan unvanlarda şantiye şefi bulundurulması zorunludur.” kuralı getirilmiş, 8. fıkrasında; “Palplanş, kazık, zemin ankrajı, deprem yalıtımı ve benzeri temel sistemleri ve iksa yapıları ile kazı işlerinde, jet-grout, zemin sıkıştırma ve benzeri zemin iyileştirme işlerinde, yıkım işlerinde, kayadan oyma depo işlerinde, ayaklı su depoları işlerinde, deprem yalıtımlı bina işlerinde, ardgermeli-öngermeli yapı elemanı içeren bina işlerinde münhasıran inşaat mühendisi unvanlı şantiye şefi bulundurulması zorunludur.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan kurallarda sayma suretiyle özellik içeren hangi tür yapıların hangi unvandaki şantiye şefleri tarafından yapılabileceği, yapı statiği, yapı hesabı ve projenin denetimi gibi mühendislik hizmeti ağırlıkta olan işlerde şantiye şefi olarak özellikle ve müstakilen inşaat mühendislerinin görevlendirildiği görülmektedir.
Aynı maddenin davaya konu 9. fıkrasında; Yedinci ve sekizinci fıkralardaki yapılar hariç olmak üzere, Bakanlıkça belirlenen mimarlık ve mühendislik hizmetlerine esas yapı sınıflarından birinci, ikinci ve üçüncü sınıf yapılardan, bodrumları ile birlikte toplam beş katı ve yapı inşaat alanı 2.000 metrekareyi geçmeyenlerde teknik öğretmenler, 1.500 metrekareyi geçmeyenlerde ise teknikerler meslek alanlarına uygun olarak şantiye şefliğini üstlenebilir.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan kuralda da meslek disiplini olarak teknikerler ve teknik öğretmenlere yönelik düzenleme yapılarak binanın toplam kat sayısı, inşaat alanı ve yapı türleri sınırlandırılarak nispeten küçük ölçekli, az katlı ve deprem açısından daha az riskli binaların tekniker ve teknik öğretmenlerin şantiye şefliği yapabileceğine yönelik düzenleme getirilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinin dördüncü fıkrasında “Şantiye şefi görev aldığı yapım işinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemin aldırılması yetkisine sahiptir. Bu yetkinin yapı müteahhidi tarafından kullandırılmaması halinde şantiye şefi sorumlu tutulamaz.” hükmü yer almıştır.
Yapı müteahhidi adına, yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan inşaat ve iş organizasyonunu sağlamakla görevlendirilen şantiye şefinin görev ve sorumluluğunu aldığı inşaat ve tesisat işlerinin önem ve özelliğine uygun olarak, aynı zamanda iş güvenliği uzmanlığına haiz olması, işyerinde mevzuatın öngördüğü her türlü tedbiri alma, uygulama ve uygulatma sorumluluğunu da yüklenmesini öngören düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmelik’in 9. maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde, “Mimar ve mühendis şantiye şeflerinden ilgili idaresince, yapı ruhsatı düzenleme aşamasında, süreli veya süresiz olarak meslekî faaliyet haklarından kısıtlı olmadığına dair Ek-1’de yer alan Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneğini ister.” kuralı getirilmiş, Yönetmelik’in ekinde de “Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneği” ne yer verilmiştir.
Mimar ve mühendislerin, Türkiye sınırları içerisinde meslek ve sanatlarını icra edebilmeleri için mesleğine uygun meslek odasına kayıtlı olmaları ve her yıl büro tescillerini yenilemeleri gerektiği 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununda düzenlenmiş, bununla paralel olarak ilgili meslek odalarının proje müellifliği ve yapım işlerinin denetimine dair fenni mesuliyet üstlenen meslek mensupları hakkında süreli veya süresiz kısıtlılık hali veya üyeliğin sona erdiğine ilişkin bilgileri derhal elektronik ortam üzerinde merkez yapı denetim komisyonu ile bütün ilgili yerlere ve kuruluşlara bildirilmesi yolundaki yükümlülük de Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde yer almıştır. Bu doğrultuda proje müellifliği ve yapım işlerinin denetimine dair fenni mesuliyet alan mühendisler ve mimarların oda üyesi olup olmadığı, mesleki açıdan kısıtlı olup olmadıklarının belirlenmesi açısından kayıtlı oldukları odalarca tutulan bilgilere ulaşım ve paylaşım konusunda aksaklığın önlenmesi amacıyla öngörüldüğü anlaşılan davaya konu kural ile getirilen düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin Geçici 1.maddesinde, “1/1/2012 tarihinden önce şantiye şefliği üstlenilmiş işler, şantiye şefinin yapı inşaat alanı ve iş sayılarına ilişkin sınırlama hesaplarında dikkate alınmaz.” kuralı yer almıştır.
Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesi için zorunlu koşullardandır. Yapılan düzenlemelerde istikrar, belirlilik ve öngörülebilirlik göz önünde bulundurularak hukuki güvenlik sağlanır. Devlet açık ve belirgin hukuk kurallarını yürürlüğe koyarak bunları uyguladığı zaman hukuk güvenliği sağlanır.
Haklı beklenti, yönetimin ister bir düzenleyici işlem, ister bir taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmeleridir.
İdareler, kendi görev alanlarını ilgilendiren yasa ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, her zaman yönetmelik, tebliğ, genelge çıkarabilme ve bu düzenlemelerle, değişen koşullar dikkate alınarak, daha önceki düzenlemeler ile doğmuş olan objektif hukuki durumları, ileriye yönelik olarak yürürlükten kaldırma yetkisine sahip bulunmaktadırlar. Ancak idareler, bu konudaki yetkilerini kullanırken önceki düzenlemeler kapsamında kişilerin kazanılmış haklarını ve haklı beklentilerini korumak zorundadırlar. Bu durum, hukuk güvenliğinin ve hukuki istikrarın sağlanması açısından vazgeçilmez niteliktedir.
Dolayısıyla, idarece düzenleme yapılırken, düzenlemeden etkilenen bireylerin durumu titizlikle ele alınmalı, yeni kabul edilen bir kural uygulamaya başlayıncaya veya yürürlüğe girinceye kadar geçecek süre içinde yapılacak işlemler ya da uyulacak ilke ve kurallar ile yürürlükten kaldırılan kuraldan doğan hakların korunmasına ilişkin hususlar geçici maddelerle düzenlenmelidir.
02.03.2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan uyuşmazlık konusu yönetmeliğin yayım tarihinden itibaren üç ay sonra yürürlüğe gireceği, 01.01.2012 tarihinden önce şantiye şefliği üstlenilmiş işlerin şantiye şefinin yapı inşaat alanı ve iş sayılarına ilişkin sınırlama hesaplarında dikkate alınmamasına ilişkin geçici madde öngörülerek bu görevi üstlenenlerin kısıtlama hesabından olumsuz etkilenmelerini önlendiği anlaşıldığından dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle 02/03/2019 tarih ve 30702 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik”in davaya konu kurallarına karşı açılan davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 29.10.2021 tarihli ve 31643 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 85 sayılı Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi ile 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2. maddesi ile de aynı Kararnamenin 97. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Çevre ve Şehircilik” ibaresinin “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği” şeklinde değiştirildiği görüldüğünden, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının davalı olarak belirlenmesi suretiyle işin gereği görüşüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan, “Şantiye şefi: Konusuna ve niteliğine göre yapım işlerini yapı müteahhidi adına yöneterek uygulayan, mühendis, mimar veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli,”, 6. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, “Şantiye şefinin;
a) Mimar, inşaat mühendisi, makine mühendisi veya elektrik mühendisi,
b) Yükseköğrenim kurumunca elektrik mühendisliğine eşdeğerliği bulunduğu kabul edilen elektrik-elektronik mühendisi,
c) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen mesleklere ilişkin inşaat, makine, elektrik, yapı denetim teknikeri veya bunlara ilişkin teknik öğretmen, olması şarttır.”, 7. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, “Şantiye şefi aynı anda en fazla beş ayrı yapım işinin şantiye şefliğini üstlenebilir.”, dördüncü fıkrasında yer alan, “Mimar veya mühendis unvanlı şantiye şeflerinin aynı anda üstleneceği farklı yapım işlerinin tamamının yapı inşaat alanı toplamı 30.000 metrekareyi geçemez. Ancak yapım işinin tek ruhsata bağlı veya toplu yapı niteliğinde olması halinde yapı inşaat alanı sınırı uygulanmaz. Şantiye şefi tarafından böyle bir yapım işinde görev üstlenilmesi durumunda aynı anda başka bir yapım işinin şantiye şefliği üstlenilemez.”, beşinci fıkrasında yer alan, “Şantiye şeflerinin aynı anda üstelenebilecekleri işlerin sayı ve alan sınırları hesaplanırken, yapı kullanma izin belgesi düzenlenmemiş olanlar hesaba dâhil edilir.”, dokucuncu fıkrasında yer alan, “Yedinci ve sekizinci fıkralardaki yapılar hariç olmak üzere, Bakanlıkça belirlenen mimarlık ve mühendislik hizmetlerine esas yapı sınıflarından birinci, ikinci ve üçüncü sınıf yapılardan, bodrumları ile birlikte toplam beş katı ve yapı inşaat alanı 2.000 metrekareyi geçmeyenlerde teknik öğretmenler, 1.500 metrekareyi geçmeyenlerde ise teknikerler meslek alanlarına uygun olarak şantiye şefliğini üstlenebilir.”, 8. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan, “Şantiye şefi görev aldığı yapım işinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemin aldırılması yetkisine sahiptir. Bu yetkinin yapı müteahhidi tarafından kullandırılmaması halinde şantiye şefi sorumlu tutulamaz.”, 9. maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan, “Mimar ve mühendis şantiye şeflerinden ilgili idaresince, yapı ruhsatı düzenleme aşamasında, süreli veya süresiz olarak meslekî faaliyet haklarından kısıtlı olmadığına dair Ek-1’de yer alan Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneğini ister.”, Geçici 1. maddesinde yer alan, “1/1/2012 tarihinden önce şantiye şefliği üstlenilmiş işler, şantiye şefinin yapı inşaat alanı ve iş sayılarına ilişkin sınırlama hesaplarında dikkate alınmaz.” düzenlemelerinin ve Yönetmeliğin ekinde yer alan “Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneği”nin 02.03.2019 tarihli, 30702 sayılı Resmi Gazetede yayımlanması üzerine dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 09/12/2009 tarihli, 5940 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişik 28. maddesinin 5. fıkrasında; “Fenni mesuller, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı kullanma izin belgesini imzalamak mecburiyetindedir. Yapıya ilişkin bilgiler, ilgili idarece, etüt ve proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapı müteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar veya mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik kayıtlarına işlenmek üzere bildirilir.”, 8. fıkrasında “Yapı müteahhidi ve şantiye şefi; yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte bu Kanuna, ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüd ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmek, neden olduğu mevzuata aykırılığı gidermek mecburiyetindedir.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 38. maddesinin 2. fıkrasında, “Yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına göre mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek olan fen adamları deruhte eder.” hükmü yer almaktadır.
İmar Kanununun 28. maddesinin gerekçesinden, kanun koyucunun beşinci fıkra ile, yapının denetim sorumluluğunu üstlenen fenni mesullere, yapının tamamlanmasını tespit bakımından, ayrıntılı tüm belge, mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye verme ve yapı kullanma izin belgesini imzalama zorunluluğunu getirdiği, yapılan bu düzenlemeyle, TS 10970 Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardı ile uyum sağlandığı, ayrıca etüt ve proje müellifleri, fenni mesuller, yapı müteahhidi ve şantiye şefi mimar ve mühendislerin görev aldığı yapılara ilişkin bilgilerin, bu kişilerin üyesi olduğu meslek odasına gönderilecek bilgilerin güncel şeklide otokontrolünün hedeflendiği, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izninin Ulusal Adres Veri Tabanına dayalı olarak elektronik ortamda düzenlemesi aşamasında meslek odaları, Bakanlık ve Ulusal Adres Veri Tabanı arasında link oluşturulması ve sonucunda sürecin kısaltılmasını amaçladığı anlaşılmaktadır.
3194 sayılı Kanunun 44. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, “Her türlü inşaat ve tesisat dahil yapım işlerine dair yapı müteahhitlerinin yetki belgelendirilmesi işlemlerine; yapı müteahhitlerinin iş gruplarına, ihtisaslaşmalarına ve yüklenilecek işin büyüklüğüne göre sınıflandırılmasına ve bunların sahip olmaları gereken asgari eğitim, iş tecrübesi, teknik donanımı ve kapasitesi, mali durumu, idari yapısı ve personel şartları ile niteliklerine; yapı müteahhitlerinin faaliyetlerinin denetlenmesine, kayıtlarının tutulmasına ve değerlendirilmesine; mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecburi ve yapı müteahhidi olmaksızın da yapılması mümkün olan yapılara; şantiye şeflerine, yapım ve denetim işlerinde istihdam edilecek fen adamlarına ve yetki belgeli ustalara ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar, Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin görüşleri alınarak, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı Kanunun 28. maddesinin 5. fıkrasında yapıya ilişkin bilgilerin ilgili meslek odasına bildirilmesi esası getirilmiş, bu fıkrada meslek odası bulunan meslek gruplarına yer verildiği için sadece mimar ve mühendis olan şantiye şeflerine yer verilmiş, anılan Kanunun 44. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde ise, ” mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecburi ve yapı müteahhidi olmaksızın da yapılması mümkün olan yapılar ile şantiye şefleri” ne ilişkin hususların yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüştür.
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinde, yönetmeliğin plân, fen, sanat, sağlık, çevre şartlarına ve standartlara uygun yapı inşa edilmesine yönelik yapım faaliyet ve süreçlerinin takibini sağlamak üzere, şantiye şefi çalıştırılması mecburi yapılara ve yapım işlerinde görev alan şantiye şeflerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarıldığı belirtilmiştir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, iş güvenliği uzmanını; iş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yetkilendirilen, iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip, çalışma hayatını denetleyen müfettişler, mühendislik veya mimarlık eğitimi veren fakültelerin mezunları ile teknik elemanlar olarak tanımlamakta, 6. maddesinde, mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işverenin çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin görevlendireceği, çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamının veya bir kısmının ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebileceği, ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisinin üstlenebileceğini öngörmektedir.
Yönetmeliğin 8. maddesinin 4. fıkrası ise, şantiye şefini, yapı müteahhidi adına, yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan inşaat ve iş organizasyonunu sağlamakla görevlendirirken, ona mevzuatın öngördüğü her türlü tedbiri alma, uygulama ve uygulatma sorumluluğunu da yüklemektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul bakımından;
Dava konusu Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik, 02.03.2019 tarihli, 30702 sayılı Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra altmış gün içinde 29.04.2019 tarihinde, Danıştay Yazı İşleri Müdürlüğü kayıtlarına giren dilekçe ile açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08.03.1979 tarihli, E:1971/1, K:1979/1 sayılı kararında, Türk Mühendis ve Mimar Odalarının, tüzel kişiliği haiz birlikler gibi hak ve yetkilerinin bulunduğu gerekçesiyle davacı ve davalı olarak taraf ve dava ehliyetleri bulunduğuna karar verilmiş, 521 sayılı Danıştay Kanununun 69. ve 70. maddelerinde yer alan “ilgililer” ibaresinin gerçek ve tüzel kişilerden daha kapsamlı olduğu vurgulanmış, aynı ibare 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. ve 11. maddelerinde de yer almıştır.
Meslek odalarının faaliyet alanına giren konularda oda mensuplarının hak ve çıkarlarını korumak amacıyla hukuka aykırı olarak tesis edildiği sonucuna ulaşılan işlemlere karşı dava açılabileceğinde kuşku bulunmamaktadır.
TMMOB, yasalara, planlama ve şehircilik ilkelerine aykırı imar uygulamalarını kendi kuruluş amacı doğrultusunda dava konusu yapma ehliyetine sahiptir. Öte yandan, 3194 sayılı Kanunun 44. maddesi uyarınca yönetmelikler çıkarılırken TMMOB’dan görüş alınması gerektiği düzenlenmiştir. Bu sebeple, dava konusu Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğe karşı davacı Odanın dava açma ehliyetine sahip olduğu sonucuna ulaşıldığından, davalı idarenin ehliyet itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas bakımından;
Davacı tarafından, 3194 sayılı Kanunun 44. maddesi gereği Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden (TMMOB) görüş alınması gerektiği, ancak dava konusu Yönetmelik ile ilgili olarak görüşlerinin alınmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı tarafından 18.07.2019 tarihinde Danıştay Genel Yazı İşleri Müdürlüğü kayıtlarına giren savunma dilekçesinin ekleri arasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarihli, … sayılı yazısı ile “Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik” için Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden görüş istendiği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin … tarihli, … sayılı yazısı ile görüş için on gün ek süre talep edildiği görülmüştür. Bu durumda, Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 02.03.2019 tarihli, 30702 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı dikkate alındığında TMMOB’un kendisinden görüş istenmediği iddiasına itibar edilmemiştir.
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 6. maddesinin ikinci fıkrasının birlikte incelenmesinden,
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, “Şantiye şefi: Konusuna ve niteliğine göre yapım işlerini yapı müteahhidi adına yöneterek uygulayan, mühendis, mimar veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli,”, 6. maddesinin ikinci fıkrasında “Şantiye şefinin;
a) Mimar, inşaat mühendisi, makine mühendisi veya elektrik mühendisi,
b) Yükseköğrenim kurumunca elektrik mühendisliğine eşdeğerliği bulunduğu kabul edilen elektrik-elektronik mühendisi,
c) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen mesleklere ilişkin inşaat, makine, elektrik, yapı denetim teknikeri veya bunlara ilişkin teknik öğretmen, olması şarttır.”, düzenlemeleri yer almıştır.
Davacı tarafından, teknik öğretmen ve teknikerlere de yer verilen şantiye şefinin tanımının bilimsel ve teknik esaslara, uzmanlık alanlarına ve üst hukuk normlarına aykırı olduğu, şantiye şefliğinin yapı üretimi veya mimarlık mühendislik hizmeti gerektiren herhangi bir imalatın plan, proje, resim ve hesaplarına, fen ve sanat kurallarına, işçi sağlığı ve iş güvenliği esaslarına, genel şantiye organizasyonu işlerine dair teknik mevzuata uygun yürütülmesi görevi olduğu, şantiye şefliğinin yalnızca inşa işini yönetmekten ibaret olmadığı, şantiye şefinin yapının statik, elektrik, makine ve mimari projelere uygun inşa edilmesinden sorumlu olduğu, bu işi üstlenenlerin gereken eğitim ve formasyona sahip olması gerektiği, mimari ve statik proje okumanın ve anlamanın mimarlık/mühendislik lisans eğitimi sonucu elde edilen bir özellik olduğu, teknik öğretmenliğin lise seviyesinde mesleki teknik eğitim alanın öğretmenliğe yönelik olduğu, meslek yüksek okulu mezunu teknikerlerin ise mühendis ile usta arasında ara eleman olarak görev yaptığı ve yalnızca temel eğitim aldıklarından şantiye şefliği için gereken formasyona sahip olmadıkları iddia edilmektedir.
Davalı tarafından, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun E:2011/1389, K:2014/2027 sayılı kararıyla şantiye şefinin yalnızca mimar ve mühendis olması zorunluluğunun bulunmadığına ilişkin karar verildiği, 4708 sayılı Yasa ve bu kapsamdaki düzenlemelerde de şantiye şefliğinin aynı şekilde düzenlendiği, şantiye şefinin yapıda organizasyonu sağlamakla görevli olduğu, düzenlemenin hukuka aykırılık taşımadığı savunulmaktadır.
Şantiye şefliğinin bu işi üstlenecek personel yönünden incelemesi gerekmektedir.
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinde, yönetmeliğin plân, fen, sanat, sağlık, çevre şartlarına ve standartlara uygun yapı inşa edilmesine yönelik yapım faaliyet ve süreçlerinin takibini sağlamak üzere, şantiye şefi çalıştırılması mecburi yapılara ve yapım işlerinde görev alan şantiye şeflerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarıldığı, 3. maddesinde, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 28 inci maddesinin sekizinci fıkrası, 42 nci ve 44 üncü maddelerine dayanılarak çıkarıldığı belirtilmiştir.
3194 sayılı Kanunun 09/12/2009 günlü, 5940 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişik 28. maddesinin 5. fıkrasında; “Fenni mesuller, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı kullanma izin belgesini imzalamak mecburiyetindedir. Yapıya ilişkin bilgiler, ilgili idarece, etüt ve proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapı müteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar veya mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik kayıtlarına işlenmek üzere bildirilir.” ve 8. fıkrasında “Yapı müteahhidi ve şantiye şefi; yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte bu Kanuna, ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüd ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmek, neden olduğu mevzuata aykırılığı gidermek mecburiyetindedir.” kuralı yer almaktadır.
Aynı Kanunun 38. maddesinin 2. fıkrasında, “Yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına göre mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek olan fen adamları deruhte eder.” hükmü yer almaktadır. Bu kanun hükmüyle fenni mesuliyetin mimar ve mühendisler dışındaki fen adamlarınca yerine getirilebileceği, “İmar Kanunu’nun 38. maddesinde sayılan Mühendisler, Mimarlar ve Şehir Plancıları Dışında Kalan Fen Adamlarının Yetki, Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik” ile de mimar ve mühendisler dışındaki fen adamları arasında teknik öğretmen ve teknikerlerin düzenlendiği dikkate alındığında yapıların mimari, statik ve her türlü plan, projeye uygun olarak uygulanmasını sağlama görevi olan şantiye şefliğinin de bir fenni mesuliyet olduğu ve “Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde belirlenen görev ve yetkileri ile sınırlı olmak üzere sorumluluk alabilecekleri inşaatlarda yapım işlerini yapı müteahhidi adına yöneterek uygulayan teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personel niteliğinde şantiye şefi bulundurulmasında ve şantiye şefinin teknik öğretmen veya teknikler diplomasına sahip teknik personeli kapsayacak şekilde tanımlanabilineceği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, 3194 sayılı Yasanın yukarıda anılan hükümlerinden şantiye şefinin mutlaka “mimar” veya “mühendis” olması gerekmediğinden, davacının aksi yöndeki iddiasının hukuki dayanağının bulunmadığı görülmüştür.
Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 7. maddesi ile değiştirilen Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 9. maddesinin 2. fıkrası yönünden de “şantiye şefi”nin mimar ve mühendis olma zorunluluğu bulunmadığı göz önüne alındığında “Yapım işleri yürütülen şantiyede, mühendis veya mimar diplomasına sahip olmak üzere bir şantiye şefinin bulundurulması mecburidir.” hükmünün kaldırılmasında da hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin 7. maddesinin üçüncü, dördüncü, beşinci fıkralarının incelenmesinden,
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Şantiye şefi, aynı anda en fazla beş ayrı yapım işinin şantiye şefliğini üstlenebilir.”, dördüncü fıkrasında, “Mimar veya mühendis unvanlı şantiye şeflerinin aynı anda üstleneceği farklı yapım işlerinin tamamının yapı inşaat alanı toplamı 30.000 metrekareyi geçemez. Ancak yapım işinin tek ruhsata bağlı veya toplu yapı niteliğinde olması halinde yapı inşaat alanı sınırı uygulanmaz. Şantiye şefi tarafından böyle bir yapım işinde görev üstlenilmesi durumunda aynı anda başka bir yapım işinin şantiye şefliği üstlenilemez.” ve beşinci fıkrasında “Şantiye şeflerinin aynı anda üstelenebilecekleri işlerin sayı ve alan sınırları hesaplanırken, yapı kullanma izin belgesi düzenlenmemiş olanlar hesaba dâhil edilir.” düzenlemeleri yer almıştır.
Davacı tarafından, şantiye şefinin görev ve sorumlulukları açısından aynı zamanda işveren vekili olduğu, iş organizasyonu ve inşaat yönetimi açısından beş ayrı yerdeki inşaatta görev yapmasının olanaklı olmadığı, tam gün istihdama göre düzenleme yapılması gerekirken aynı ilde olsa dahi beş ayrı inşaatta görev yapmasının şantiye şefliğinden beklenen görevin amacı ile uyuşmadığını öne sürülmektedir.
Davalı idarenin savunmasında, mülga yönetmelikteki düzenlemenin korunduğu, bu yönetmeliğin benzer hükmünün mahkemece hukuka aykırı bulunmadığı görüşüne yer verilmektedir.
Yönetmeliğin 6. maddesine göre şantiye şefliği, yapım işinin konusu, niteliği, büyüklüğü, imalatın özel ihtisas gerektirip gerektirmediği de gözetilerek belirlenecektir.
Yönetmelikte, mimar veya mühendis olmak şartıyla şantiye şefinin aynı anda üslenebileceği işlerin toplamının 30.000 m2’yi geçemeyeceği şeklinde üst sınır konulmuş olup; bu sınır içerisinde ve aynı ilde olmak koşuluyla en fazla beş ayrı yapının şantiye şefliğini üstlenebilme hakkı tanınmıştır. Yapı kullanma izni düzenlenmemiş yapılar bu hesaba dahil edilmiştir. Yönetmelik çerçevesinde şantiye şefi olarak farklı sınıf ve kapsamda bulunan yapılara yönelik olarak eşit düzeyde şantiye şefliği görevi üstlenilebilmesine yönelik bu düzenleme adil bir denge kurmayı amaçladığından anılan düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 7. maddesinin 9. fıkrasının incelenmesinden,
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinin 9. fıkrasında, ” Yedinci ve sekizinci fıkralardaki yapılar hariç olmak üzere, Bakanlıkça belirlenen mimarlık ve mühendislik hizmetlerine esas yapı sınıflarından birinci, ikinci ve üçüncü sınıf yapılardan, bodrumları ile birlikte toplam beş katı ve yapı inşaat alanı 2.000 metrekareyi geçmeyenlerde teknik öğretmenler, 1.500 metrekareyi geçmeyenlerde ise teknikerler meslek alanlarına uygun olarak şantiye şefliğini üstlenebilir.” düzenlemesi yer almıştır.
Davacı tarafından, teknik öğretmen ve teknikerlerin yalnızca temel eğitim aldıklarından şantiye şefliği için gereken formasyona sahip olmadıkları iddia edilmektedir.
Davalı tarafından, şantiye şefinin yalnızca mimar ve mühendis olması zorunluluğunun bulunmadığı savunulmaktadır.
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 12. maddesine istinaden çıkarılan Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde yer alan “şantiye şefi” tanımı da, 4708 sayılı Kanunun “a) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27 nci maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar,
b) Bodrum katı dışında en çok iki katlı ve yapı inşaat alanı toplam 200 metrekareyi
geçmeyen müstakil yapılar,
c) Entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapı ve tesisler,
d) Köy yerleşik alanlarında, belediye ve mücavir alan sınırları içinde olmayan iskân dışı alanlarda ve nüfusu 5000’in altında olan belediyelerin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bodrum katı ve çatı arası dışında en çok iki katlı ve yalnızca bir bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen konut yapıları ile bunların kömürlük, otopark, depo gibi müştemilatı, hariç olmak üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak yapıların denetimini kapsar. Ruhsata tabi olup, bu Kanun hükümlerine tabi olmayan yapılarda denetime yönelik fennî mesuliyet 3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı ve 28 inci maddelerine göre mimar ve mühendislerce üstlenilir. Birden fazla müstakil yapının bulunduğu parsellerde, bütün yapıların toplam yapı inşaat alanının 200 metrekareyi geçmesi hâlinde de bu Kanun uygulanır.” uygulanacağı kapsam sınırları dahilinde değerlendirilmelidir. Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin sınırları Kanunda gösterilmiş olup Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği kapsamında yapılan “şantiye şefi” tanımının da Kanunun kapsamı dahilinde değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Ancak, 3194 sayılı Kanunun 44. maddesi uyarınca çıkarılan dava konusu “Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik”, genel bir yönetmelik olup İmar Kanununun kapsamı dahilindeki tüm yapılar için geçerli olacak bir “şantiye şefi” tanımı ve kriteri getirmektedir.
Yönetmelik, İmar Kanunun 2. maddesi gereği belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapıları kapsamaktadır. Lakin, şantiye şefliği, herhangi bir imalatın plan, proje, resim ve hesaplarına, fen ve sanat kurallarına, işçi sağlığı ve iş güvenliği esaslarına, genel şantiye organizasyonu işlerine dair teknik mevzuata uygun yürütülmesi görevi ve şantiye şefinin yapının statik, elektrik, makine ve mimari projelere uygun inşa edilmesinden sorumlu olduğu dikkate alınmalıdır.
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinin 7. fıkrasında; “Spor tesisleri, sinema, tiyatro, konser salonu, kongre merkezi, müze, eğitim kurumu, yurt, sağlık tesisi, haberleşme ve ulaşım tesisleri, itfaiye, karakol, kışla, cezaevi, enerji üretim ve dağıtım tesisleri, kuleler, hangar yapıları ile Bakanlıkça belirlenen mimarlık hizmetlerine esas yapı sınıflarından dokuzuncu fıkrada sayılanların dışındaki yapılarda ve kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan veya yaptırılan yapılarda, 6 ncı maddenin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sayılan unvanlarda şantiye şefi bulundurulması zorunludur.” ve 8. fıkrasında, “Palplanş, kazık, zemin ankrajı, deprem yalıtımı ve benzeri temel sistemleri ve iksa yapıları ile kazı işlerinde, jet-grout, zemin sıkıştırma ve benzeri zemin iyileştirme işlerinde, yıkım işlerinde, kayadan oyma depo işlerinde, ayaklı su depoları işlerinde, deprem yalıtımlı bina işlerinde, ardgermeli-öngermeli yapı elemanı içeren bina işlerinde münhasıran inşaat mühendisi unvanlı şantiye şefi bulundurulması zorunludur.” ve 9. fıkrasında yer alan “Yedinci ve sekizinci fıkralardaki yapılar hariç olmak üzere, Bakanlıkça belirlenen mimarlık ve mühendislik hizmetlerine esas yapı sınıflarından birinci, ikinci ve üçüncü sınıf yapılardan, bodrumları ile birlikte toplam beş katı ve yapı inşaat alanı 2.000 metrekareyi geçmeyenlerde teknik öğretmenler, 1.500 metrekareyi geçmeyenlerde ise teknikerler meslek alanlarına uygun olarak şantiye şefliğini üstlenebilir.” hükmünün değerlendirilebilmesi için atıf yaptığı 7. fıkranın, 8.fıkranın ve yapı sınıflarının belirlendiği “Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2020 yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ”in incelenmesi gerekir. “Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2020 yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ”de tekniker ve teknik öğretmenin şantiye şefi olarak görev alabileceği yapı sınıfları;
“YAPININ MİMARLIK HİZMETLERİNE ESAS OLAN
I. SINIF YAPILAR
A GRUBU YAPILAR
1- Kâgir veya betonarme ihata duvarı (3,00 m yüksekliğe kadar)
2- Basit kümes ve basit tarım yapıları
3- Plastik örtülü seralar
4- Mevcut yapılar arası bağlantı- geçiş yapıları
5- Geçici kullanımı olan küçük yapılar
6- Kalıcı kullanımı olan yardımcı yapılar
7- Gölgelikler-çardaklar
8- Üstü kapalı yanları açık dinlenme, oyun ve gösteri alanları
9- Depo amaçlı kayadan oyma yapılar
10- Bu gruptakilere benzer yapılar.
B GRUBU YAPILAR
1- Cam örtülü seralar
2- Basit padok, büyük ve küçük baş hayvan ağılları
3- Kâgir ve betonarme su depoları
4- İş yeri depoları
5- Bu gruptakilere benzer yapılar.
II. SINIF YAPILAR
A GRUBU YAPILAR
1- Kuleler, ayaklı su depoları
2- Palplanj ve ankrajlı perde ve istinat duvarları
3- Kayıkhane
4- Bu gruptakilere benzer yapılar.
B GRUBU YAPILAR
1- Şişirme (Pnömatik) yapılar
2- Tek katlı ofisler, dükkân ve basit atölyeler
3- Semt sahaları, küçük semt parkları, çocuk oyun alanları ve eklentileri
4- Tarımsal endüstri yapıları (Tek katlı, prefabrik beton, betonarme veya çelik depo ve atölyeler, tesisat ağırlıklı ağıllar, fidan yetiştirme ve bekletme tesisleri)
5- Yat bakım ve onarım atölyeleri, çekek yerleri
6- Jeoloji, botanik ve tema parkları
7- Mezbahalar
8- Bu gruptakilere benzer yapılar.
C GRUBU YAPILAR
1- Hangar yapıları (Küçük uçaklar, helikopterler, tarım uçakları park ve bakım onarım yeri)
2- Sanayi yapıları (Tek katlı, bodrum ve asma katı da olabilen)
3- Bu gruptakilere benzer yapılar.
III. SINIF YAPILAR
A GRUBU YAPILAR
1- Okul ve mahalle spor tesisleri (Temel eğitim okullarının veya işletme
ve tesislerin spor salonları, jimnastik salonları, semt salonları)
2- Katlı garajlar
3- Ticari amaçlı binalar (Üç kata kadar üç kat dâhil – asansörsüz- 3/7/2017 tarihli ve 30113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 34 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre asansör yeri bırakılacak)
4- Alışveriş merkezleri (Semt pazarları, küçük ve büyük hal binaları, marketler ve benzeri)
5- Basımevleri, matbaalar
6- Soğuk hava depoları
7- Konutlar (Üç kata kadar- üç kat dâhil- asansörsüz – 3/7/2017 tarihli ve 30113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 34 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre asansör yeri bırakılacak)
8- Akaryakıt ve gaz istasyonları
9- Kampingler
10- Küçük sanayi tesisleri (Donanımlı atölyeler, imalathane, dökümhane)
11- Semt postaneleri
12- Kreş ve gündüz bakımevleri, hobi ve oyun salonları
13- Bu gruptakilere benzer yapılar.
B GRUBU YAPILAR
1- Entegre tarımsal endüstri yapıları, büyük çiftlik yapıları
2- Gençlik merkezleri, halk evleri
3- Lokanta, kafeterya ve yemekhaneler
4- Temel eğitim okulları
5- Küçük kitaplık ve benzeri kültür tesisleri
6- Jandarma ve emniyet karakol binaları
7- Sağlık ocakları, kamu sağlık dispanserleri
8- Ticari amaçlı binalar (Yapı yüksekliği 21,50 m’ye kadar olan)
9- 150 kişiye kadar cezaevleri
10- Fuarlar
11- Sergi salonları
12- Konutlar (Yapı yüksekliği 21,50 m’den az yapılar)
13- Marinalar
14- Gece kulübü, diskotekler
15- Misafirhaneler, Pansiyonlar
16- Bu gruptakilere benzer yapılar.” olarak görülmektedir.
Yukarıda yer verilen 3194 sayılı Kanunun 28. maddesinin 5. fıkrasında; yapıya ilişkin bilgilerin ilgili meslek odasına bildirilmesi esası getirilmiş, bu fıkrada meslek odası bulunan meslek gruplarına yer verildiği için sadece mimar ve mühendis olan şantiye şeflerine yer verilmiştir. Anılan Kanun’un 44. maddesinin (I) numaralı fıkrasının (e) bendinde de; “mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecburi olan yapılar”da şantiye şeflerine ilişkin hususların yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüştür. Dolayısıyla mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecbur olmayan yapılar ve burada çalıştırılacak şantiye şefleri de yönetmelikte düzenlenmiştir.
3194 sayılı Kanun’un 28., 42. ve 44. maddelerine dayanılarak çıkartılan dava konusu Yönetmelik uyarınca; yapılar sınıflandırılarak büyüklüklerine göre teknik öğretmen veya teknikerlerin de şantiye şefi olarak görev yapabilecekleri öngörülmüştür.
Dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasında hangi meslek mensuplarının şantiye şefliği üstlenebileceği belirlenirken, 7. maddesinin 7, 8 ve 9. fıkralarında ise hangi meslek disiplininin hangi tür yapılarda görev alabileceği belirlenmiştir. Buna göre 7. maddenin 7. fıkrasında sayma yoluyla (spor tesisi, sinema, tiyatro…) özellik arz eden birtakım binaların şantiye şefliğinin mimar ve mühendisler tarafından yapılacağı ifade edilmiş, aynı şekilde 8. fıkra ile müstakilen inşaat mühendislerine özel işler, 9. fıkrada ise teknikerler ve teknik öğretmenler için düzenleme yapılmıştır.
Bu kriterler belirlenirken bilimsel veriler ve yapı statiğinin temel kuralları gözetilmiştir. Şöyle ki yapı statiğini ve güvenliğini etkileyen ana unsurlar; deprem gibi afet risklerinin yanı sıra taşıyıcı sistemlerin karmaşıklığı, yapı yüksekliği, yapının kullanım amacı gibi parametrelerdir. Nitekim Yönetmeliğin 6. maddesinin üçüncü fıkrasında “Şantiye şefliğinin üstlenilmesinde; yapım işinin konusu, niteliği, büyüklüğü, özel ihtisas gerektirip gerektirmediği ve ilgili imalatların oranı dikkate alınır.” denilerek buna işaret edilmiştir. Bu prensibe paralel olarak 7. maddenin 7. fıkrasında; büyük yapılar önceliklendirilmiş, 8. fıkrasında; yapı türlerinin özel ihtisas gerektirmesi gözetilmiş, 9. fıkrasında ise; binanın toplam kat sayısı, inşaat alanı ve yapı türleri sınırlandırılarak nispeten küçük ölçekli, az katlı ve deprem açısından daha az riskli binalar sayılmıştır.
Yine, dava konusu Yönetmeliğin, 7. maddesinin 7. fıkrasında; kamu kurumlarınca yaptırılan tüm binaların aynı hükme tabi olduğu belirtilmiştir ki, buna göre resmi kamu inşaatlarında yanlızca mimar ve mühendislerin şantiye şefliği yapabileceği açıktır. Dolayısıyla, davacının, yeterli mesleki formasyona ve teknik bilgiye sahip olmayan teknik öğretmen ve teknikerlerin büyük ölçekli yapılarda şantiye şefliği yapacağı yönündeki iddiasının isabetli olmadığı açıktır. Kaldı ki 7. maddenin 8. fıkrasında getirilen beş kat sınırı ve toplam yapı inşaat alanı (teknikerler için 1.500 m2; teknik öğretmenler için 2.000 m2) kısıtlaması, sadece özel sektöre ait yapıların “yapım teknolojisi basit ve deprem riski düşük” nitelikte olan bir bölümünde (I, II ve III sınıf yapılar) bu meslek mensuplarının (almış oldukları mesleki eğitimler dahilinde gerekli yetkinliği haiz olduklarından) görev alabilmesine imkan sağlamaktadır.
Bu durumda, tekniker ve teknik öğretmenlerin şantiye şefliği yapabileceği (Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ) I. ve II. sınıf yapılar incelendiğinde, bunların büyük oranda basit nitelikte yapılar olduğu, III. sınıf yapılardan kamu kurumlarınca yaptırılan resmi binalar, spor tesisi, okul, emniyet, cezaevi ile yurt niteliğindekiler de kapsam dışı tutulduğuna göre tekniker ve teknik öğretmenlerin şantiye şefliği yapabileceği ağırlıklı yapı grubunun III-A-8 ve III-B-12 numaralı konutlar ile III-B-8 numaralı ticari amaçlı binalar olduğu göz önünde bulundurulduğunda, buna uygun düzenleme getiren anılan fıkrada hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 8. maddesinin dördüncü fıkrasının incelenmesinden,
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Şantiye şefi görev aldığı yapım işinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemin aldırılması yetkisine sahiptir. Bu yetkinin yapı müteahhidi tarafından kullandırılmaması halinde şantiye şefi sorumlu tutulamaz.” hükmü yer almıştır.
Davacı tarafından, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca iş yerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin Bakanlıkça belgelendirilen iş güvenliği uzmanlarınca yürütüldüğü, Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinin dördüncü fıkrası hükmü ile herhangi bir şart aranmaksızın söz konusu tedbirlerin şantiye şeflerince alınacağının düzenlendiği, tehlike riski yüksek iş yerlerinde çalışanların sağlığının korunması için gereken tedbirlerin işveren/yapı müteahhidinden bağımsız kişilerce alınması gerektiği, bu düzenlemenin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata, hizmet gerekleri ve kamu yararına aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Davalı tarafından, işveren vekili olarak hareket eden şantiye şefinin de yapı yerinde iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli takipleri yapmasının, gerekli hallerde yazılı bildirimlerde bulunmasının hizmetin gereği olduğu, getirilen bu düzenleme ile iş yerinde iş güvenliği ile can ve mal güvenliğinin en üst düzeyde sağlanmasının amaçlandığı savunulmaktadır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, iş güvenliği uzmanını; iş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yetkilendirilen, iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip, çalışma hayatını denetleyen müfettişler, mühendislik veya mimarlık eğitimi veren fakültelerin mezunları ile teknik elemanlar olarak tanımlamakta, 6. maddesinde, mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işverenin çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin görevlendireceği, çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamının veya bir kısmının ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebileceği, ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisinin üstlenebileceğini öngörmektedir.
Yönetmeliğin 8. maddesinin 4. fıkrası ise, şantiye şefini, yapı müteahhidi adına, yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan inşaat ve iş organizasyonunu sağlamakla görevlendirirken, ona mevzuatın öngördüğü her türlü tedbiri alma, uygulama ve uygulatma sorumluluğunu da yüklemektedir.
Buna göre, şantiye şefi olan mimar veya mühendisin, görev ve sorumluluğunu aldığı ağır ve tehlikeli iş olan inşaat ve tesisat işlerinin önem ve özelliğine uygun olarak, aynı zamanda iş güvenliği uzmanlığını da haiz olması, işyerinde her türlü tedbiri alma, uygulama ve uygulatma konusunda üstlendiği sorumluluğu sağlıklı şekilde yerine getirebilmesine de olanak sağlayacağından, Yönetmelikle yapılan bu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 9. maddenin birinci fıkrasının (c) bendi ile ekinde yer alan “Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneği”nin incelenmesinden,
Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, “Mimar ve mühendis şantiye şeflerinden ilgili idaresince, yapı ruhsatı düzenleme aşamasında, süreli veya süresiz olarak meslekî faaliyet haklarından kısıtlı olmadığına dair Ek-1’de yer alan Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneğini ister.” düzenlemesi yer almıştır.
Davacı tarafından, mühendis ve mimarların mesleki faaliyette bulunabilmek için gerekli şartları taşıyıp taşımadığına ilişkin belirlemenin meslek mensubunun taahhüdüne bırakıldığı, meslek mensubunun meslek odası kaydının ve mesleki kısıtlamasının bulunup bulunmadığının ancak ilgili meslek odasınca düzenlenecek belgelerle ortaya konulabileceği, bu düzenleme ile meslek odalarının varlık gerekçelerinin ortaya kaldırılmaya çalışıldığı ileri sürülmüştür.
Davalı tarafından, bu düzenlemenin, Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik ile getirilen idarenin, hizmetleri yerine getirirken başvuru sahibinden istediği bilgi ve belgelerle ilgili düzenlemelerin beyan esas alınacak şekilde hazırlanacağı ve gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar ya da belge verenler hakkında yasal işlem yapılacağı hususunda başvuru sahiplerinin bilgilendirilmesi gerektiği kuralına uygun olduğu savunulmuştur.
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 1. maddesinde, “Türkiye sınırları içinde meslek ve sanatlarını icraya kanunen yetkili olup da mesleki faaliyette bulunan yüksek mühendis, yüksek mimar, mühendis ve mimarları teşkilatı içinde toplayan tüzel kişiliğe sahip Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği kurulmuştur.” hükmü yer almış, 33. maddesinin 1. fıkrasında da, “Türkiye’de mühendislik ve mimarlık meslekleri mensupları mesleklerinin icrasını iktiza ettiren işlerle meşgul olabilmeleri ve mesleki tedrisat yapabilmeleri için ihtisasına uygun bir odaya kaydolunmak ve azalık vasfını muhafaza etmek mecburiyetindedirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57. maddesinin 18. fıkrası ile 24. fıkraları arasında, “Proje müellifliği ve yapım işlerinin denetimine dair fenni mesuliyet üstlenen mimarların ve mühendislerin, 27/1/1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu uyarınca, ilgili meslek odasına kayıtlı olmaları, büro tescillerini yaptırmaları gerekir. İlgili meslek odaları, hakkında süreli veya süresiz kısıtlılığı bulunan veya üyeliği sona eren üyelerini derhal elektronik ortamda ve yazı ile merkez yapı denetim komisyonu ile bütün ilgili yerlere ve kuruluşlara bildirir. İdare yapı ruhsatı düzenleme aşamasında her proje için, proje müelliflerinden, fenni mesullerden ve fen adamlarından, şantiye şefleri ile yapı müteahhitlerinden mevzuata aykırı uygulama sebebiyle süreli veya süresiz olarak mesleki faaliyet haklarının kısıtlı olmadığına ilişkin Ek-1 ve Ek-8’de yer alan sicil durum taahhütnamesini ister. Gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu tespit edilen mimar ve mühendislerin işlemleri tazmin ve hukuki sorumluluğu kendilerine ait olmak üzere iptal edilir ve bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulur. Etüt ve projeler; idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dâhil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez. Vize veya onay yaptırılmaması ve benzeri nedenlerle müellifler veya bunlara ait kuruluşların büro tescilleri iptal edilemez veya yenilenmesi hiçbir şekilde geciktirilemez. Müelliflerden bu hükmü ortadan kaldıracak şekilde taahhütname talep edilemez. Etüt ve projeler ilgili idarelerce ruhsat eki olduğuna dair kayıtla mühürlenir ve onaylanır. Kanunun 38 inci maddesinde sayılan mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları dışında kalan fen adamlarının proje hazırlamaya ilişkin yetki, görev ve sorumlulukları saklıdır. Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli olup, bu kurum ve kuruluşlara ait projeleri yapan ve 17/6/1938 tarihli ve 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun uyarınca mühendislik ve mimarlık hizmeti verme ehliyetine sahip mimar ve mühendisler, meslek odasına kayıt ve büro tescili hakkındaki yükümlülüklere tabi değildir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıdaki mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, mimar ve mühendislerin, Türkiye sınırları içerisinde meslek ve sanatlarını icra edebilmeleri için mesleğine uygun meslek odasına kayıtlı olmaları ve her yıl büro tescillerini yenilemeleri gerektiği hususunun tartışmasız olduğu, Mülga Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57. maddesi kapsamında ilgili meslek odalarının proje müellifliği ve yapım işlerinin denetimine dair fenni mesuliyet üstlenen meslek mensupları hakkında süreli veya süresiz kısıtlılık hali veya üyeliğin sona erdiğine ilişkin bilgileri derhal elektronik ortam üzerinde merkez yapı denetim komisyonu ile bütün ilgili yerlere ve kuruluşlara bildirilmesi yükümlülüğünün getirilmiş olmasıyla da, proje müellifliği ve yapım işlerinin denetimine dair fenni mesuliyet alan mühendisler ve mimarların kayıtlı oldukları odalarca tutulan (mevzuata aykırı uygulama sebebiyle süreli veya süresiz olarak mesleki faaliyetten kısıtlanıp kısıtlanmamaları durumları) bilgilere ulaşım ve paylaşım konusunda herhangi bir aksaklığın önüne geçilmesinin sağlandığı görülmektedir.
Buradaki asıl amaç sorumluluk alacak olan meslek mensuplarının oda üyesi olup olmadığı ile mesleki açıdan kısıtlı olup olmadığının tespiti olup, yeni düzenlemenin de bu amacı gerçekleştirebilecek içerikte olduğu görülmektedir.
Öte yandan, Türkiye’de mühendislik ve mimarlık mesleğini yürütebilmek için meslek mensuplarının uygun meslek odalarına kayıtlı olmaları ve her yıl büro tescillerini yenilemeleri gerektiğinden ve bunun aksine davrananların mesleklerini ve sanatlarını icra edebilmeleri mümkün olmadığından, meslek mensubunun, üyesi olduğu meslek odasından aldığı sicil durum belgesi yerine aynı işleve sahip ve aynı zamanda meslek mensubunun kişisel sorumluluğunu arttıran “…ilgili meslek odasına üyeliğinin devam ettiğine dair taahhütnamesi ile mesleki kısıtlılığının olmadığına dair taahhütnamesinin…” verilmesinin uygun görülmesinde yarattığı sonuçlar itibarıyla bir farklılık bulunmamaktadır.
Bu itibarla yapılan düzenlemeyle meslek mensubu ile üyesi olduğu meslek odası arasındaki bağa bir müdahale söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu değişiklikler çerçevesinde, dava konusu değişiklik ile getirilen “taahhütname” ibarelerine ilişkin düzenlemede mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, 03.04.2012 tarihli, 28253 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57. maddesinde dava konusu düzenlemeye paralel hükümler getirilmiş olup, buna karşı TMMOB Mimarlar Odası tarafından açılan davanın Danıştay Altıncı Dairesinin 20.06.2017 tarihli, E:2012/3162, K:2017/5054 sayılı kararıyla reddine karar verilmiş bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 03/04/2019 tarihli, E:2017/3708, K:2019/1486 sayılı kararıyla onanmıştır.
Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinin incelenmesinden,
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinde, “1/1/2012 tarihinden önce şantiye şefliği üstlenilmiş işler, şantiye şefinin yapı inşaat alanı ve iş sayılarına ilişkin sınırlama hesaplarında dikkate alınmaz.” kuralı yer almıştır.
Davacı tarafından, 01.01.2012 tarihinden önce yapılan yapılara muafiyet tanınmasına yönelik bir gerekliliğin bulunmadığı, bu düzenlemenin belirlilik ve hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Davalı tarafından, Yönetmeliğin uygulama tarihi olan 01.01.2012 tarihinden önce düzenlenen ruhsatlardaki şantiye şefliği ile ilgili verilerin kazanılmış hak olarak değerlendirilerek, şantiye şeflerinin iş sayısı ve metrekare sınırında dikkate alınmadığı savunulmuştur.
Bilindiği üzere geçici maddeler geçiş hükümlerini düzenlerler. Yeni kabul edilen bir kural uygulamaya başlayıncaya veya yürürlüğe girinceye kadar geçecek süre içinde yapılacak işlemler ya da uyulacak ilke ve kurallar ile yürürlükten kaldırılan kuraldan doğan hakların korunmasına ilişkin hususlar geçici maddelerle düzenlenir. Geçici maddenin iki amacı olabilir: Bunlardan birincisi, geçmişteki bir uygulamayı geçici bir süreliğine kaldırmak ve bu dönem için yeni bir kuralın geçerli olmasını sağlamak, ikincisi, geçiş dönemlerinde, yeni dönem ile eski dönem arasında uyumu sağlamak.
Yürürlüğe girecek mevzuat bakımından geçici maddeler getirilmesi, düzenleme yapılan alanda hukuki eylem ve işlemlerle muhattap olan şahıslar bakımından hukuki öngörülebilirlik ilkesinin gerçekleştirilebilmesi, diğer bir deyişle, hukuk devleti ilkesinin gereği gibi yerine getirilmesi bakımından önem arz etmektedir.
Geçici maddeler, genellikle geçiş dönemlerine ilişkin işlemlerin uygulama yöntemini ve kapsamını gösteren ayrık hükümleri içerirler (AYMK. 18.07.2001, E: 2001/360, K: 2001/105). Kuralın yürürlüğe girmesiyle ortaya çıkan hukuki durumun yol açabileceği beklenmedik sonuçların doğması da geçici madde düzenlemesiyle önlenir.
Uyuşmazlığa konu Yönetmeliğin 02.03.2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlandığı ve yayım tarihinden itibaren üç ay sonra yürürlüğe gireceği göz önünde bulundurulduğunda, 01.01.2012 tarihinden önce şantiye şefliği üstlenilmiş işlerin şantiye şefinin yapı inşaat alanı ve iş sayılarına ilişkin sınırlama hesaplarında dikkate alınmamasına ilişkin geçici maddenin amacı bu görevi üstlenenlerin kısıtlama hesabından olumsuz etkilenmelerini önlemektir. Şantiye şefi olarak görev alanların, kısıtlamanın getirildiği ilk tarih itibariyle sorumlu tutulmasının hukuki öngörülebilirlik ve güvenilirlik ilkeleri gereği dava konusu düzenlemenin hukuka aykırılık taşımadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı yanında müdahil tarafından yapılan … TL yargılama giderinin davacıdan alınarak müdahile verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya ve davalı yanında müdahile iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinin üçüncü, dördüncü, beşinci fıkraları, 8. maddesinin dördüncü fıkrası, 9. maddenin birinci fıkrasının (c) bendi, Geçici 1. maddesi ve Yönetmeliğin ekinde yer alan “Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneği” yönünden oybirliğiyle, 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli” ibaresi, 6. maddesinin ikinci fıkrası ve 7. maddesinin dokuzuncu fıkrası yönünden oyçokluğuyla 26/12/2022 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY : Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 6. maddesinin ikinci fıkrası ile 7. maddesinin dokuzuncu fıkrasının birlikte incelenmesinden,
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinde, yönetmeliğin plân, fen, sanat, sağlık, çevre şartlarına ve standartlara uygun yapı inşa edilmesine yönelik yapım faaliyet ve süreçlerinin takibini sağlamak üzere, şantiye şefi çalıştırılması mecburi yapılara ve yapım işlerinde görev alan şantiye şeflerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarıldığı, 3. maddesinde, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 28 inci maddesinin sekizinci fıkrası, 42 nci ve 44 üncü maddelerine dayanılarak çıkarıldığı belirtilmiş, uyuşmazlığa konu 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, “Şantiye şefi: Konusuna ve niteliğine göre yapım işlerini yapı müteahhidi adına yöneterek uygulayan, mühendis, mimar veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli,”, 6. maddesinin ikinci fıkrasında, “Şantiye şefinin;
a) Mimar, inşaat mühendisi, makine mühendisi veya elektrik mühendisi,
b) Yükseköğrenim kurumunca elektrik mühendisliğine eşdeğerliği bulunduğu kabul edilen elektrik-elektronik mühendisi,
c) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen mesleklere ilişkin inşaat, makine, elektrik, yapı denetim teknikeri veya bunlara ilişkin teknik öğretmen, olması şarttır.”, 7.maddesinin 9.fıkrasında, “Yedinci ve sekizinci fıkralardaki yapılar hariç olmak üzere, Bakanlıkça belirlenen mimarlık ve mühendislik hizmetlerine esas yapı sınıflarından birinci, ikinci ve üçüncü sınıf yapılardan, bodrumları ile birlikte toplam beş katı ve yapı inşaat alanı 2.000 metrekareyi geçmeyenlerde teknik öğretmenler, 1.500 metrekareyi geçmeyenlerde ise teknikerler meslek alanlarına uygun olarak şantiye şefliğini üstlenebilir.” düzenlemeleri yer almıştır.
3194 sayılı Kanunun 09/12/2009 günlü, 5940 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişik 28. maddesinin 5. fıkrasında; “Fenni mesuller, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı kullanma izin belgesini imzalamak mecburiyetindedir. Yapıya ilişkin bilgiler, ilgili idarece, etüt ve proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapı müteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar veya mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik kayıtlarına işlenmek üzere bildirilir.”, 8.fıkrasında “Yapı müteahhidi ve şantiye şefi; yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte bu Kanuna, ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüd ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmek, neden olduğu mevzuata aykırılığı gidermek mecburiyetindedir.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun 38. maddesinin 2. fıkrasında, “Yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına göre mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek olan fen adamları deruhte eder.” hükmü yer almaktadır.
İmar Kanununun 28. maddesinin gerekçesinden, kanun koyucunun beşinci fıkra ile, yapının denetim sorumluluğunu üstlenen fenni mesullere, yapının tamamlanmasını tespit bakımından, ayrıntılı tüm belge, mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye verme ve yapı kullanma izin belgesini imzalama zorunluluğunu getirdiği, yapılan bu düzenlemeyle, TS 10970 Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardı ile uyum sağlandığı, ayrıca etüt ve proje müellifleri, fenni mesuller, yapı müteahhidi ve şantiye şefi mimar ve mühendislerin görev aldığı yapılara ilişkin bilgilerin, bu kişilerin üyesi olduğu meslek odasına gönderilecek bilgilerin güncel şeklide otokontrolünün hedeflendiği, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izninin Ulusal Adres Veri Tabanına dayalı olarak elektronik ortamda düzenlemesi aşamasında meslek odaları, Bakanlık ve Ulusal Adres Veri Tabanı arasında link oluşturulması ve sonucunda sürecin kısaltılmasını amaçladığı anlaşılmaktadır.
3194 sayılı Kanunun 44. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, “Her türlü inşaat ve tesisat dahil yapım işlerine dair yapı müteahhitlerinin yetki belgelendirilmesi işlemlerine; yapı müteahhitlerinin iş gruplarına, ihtisaslaşmalarına ve yüklenilecek işin büyüklüğüne göre sınıflandırılmasına ve bunların sahip olmaları gereken asgari eğitim, iş tecrübesi, teknik donanımı ve kapasitesi, mali durumu, idari yapısı ve personel şartları ile niteliklerine; yapı müteahhitlerinin faaliyetlerinin denetlenmesine, kayıtlarının tutulmasına ve değerlendirilmesine; mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecburi ve yapı müteahhidi olmaksızın da yapılması mümkün olan yapılara; şantiye şeflerine, yapım ve denetim işlerinde istihdam edilecek fen adamlarına ve yetki belgeli ustalara ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar, Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin görüşleri alınarak, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı Kanunun 28. maddesinin 5. fıkrasında yapıya ilişkin bilgilerin ilgili meslek odasına bildirilmesi esası getirilmiş, bu fıkrada meslek odası bulunan meslek gruplarına yer verildiği için sadece mimar ve mühendis olan şantiye şeflerine yer verilmiş, anılan Kanunun 44. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde ise, ” mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecburi ve yapı müteahhidi olmaksızın da yapılması mümkün olan yapılar ile şantiye şefleri” ne ilişkin hususların yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüştür.
Bu hükümden mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması zorunlu ancak yapı müteahhidi olmaksızın da yapılması mümkün olan yapılara ilişkin ve şantiye şeflerine ilişkin yönetmelikler yapılabileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Buradan mimar ve mühendis ünvanlı şantiye şefi çalıştırılması zorunlu olmayan yapılardaki şantiye şeflerine ilişkin düzenleme yapılacağı çıkarılamaz.
3194 sayılı İmar Kanununun 09.12.2009 günlü, 5940 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişik 28. maddesinin 5. ve 8. fıkralarında şantiye şefinin mimar veya mühendis olması gerektiğine ve şantiye şefinin görev tanımında mimar ve mühendisliğe işaret edilmiş, böylece, 3194 sayılı İmar Kanununda şantiye şefinin açıkça mimar ve mühendis olacağı vurgulanmıştır.
Öte yandan, Kanunun 38. maddesinde sayılan mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları dışında kalan fen adamlarının yetki, görev ve sorumluluklarını belirlemek üzere çıkartılan belediye ve mücavir alan sınırlan ile bu sınırlar dışında görev yapacak 38. maddede sayılan mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları dışında kalan fen adamlarına ilişkin “İmar Kanununun 38 İnci Maddesinde Sayılan Mühendisler, Mimarlar Ve Şehir Plancıları Dışında Kalan Fen Adamlarının Yetkî, Görev Ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik”in 4.maddesinde, fen adamları, “Yapı, Elektrik Tesisatçılığı, Sıhhi Tesisat ve Isıtma, Makina, Yapı Ressamlığı, Harita Kadastro, Tapu Kadastro ve benzeri alanlarda mesleki ve teknik öğretim veren okullardan diploma ve kurs belgesi alarak, yapıların mimari, statik ve tesisat planlarının, projelerinin, resim ve hesaplarının hazırlanması ve uygulanmasında ve halihazır harita ve kadastro işlerinde görev alan elemanlar” olarak tanımlanmış, 5.maddesinde, “I.Grup” fen adamlarının, Teknik Eğitim Fakültesi mezunları, Mülga, Teknik Öğretmen Okulu, Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu ve Yüksek Teknik Öğretmen Okulu mezunları, Mülga, Yüksek Tekniker Okulu mezunları, Yukarıda yazılı okullara muadil tahsil verdikleri Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığınca tesbit edilecek yurt içi ve dışı okullardan mezun olanlar; “II. Grup” fen adamlarının, Meslek Yüksek Okulu mezunları, Mülga, Tekniker Okulu mezunları, Mülga, Îstanbul Teknik Okulunun Fen Memurluğu okulu mezunları, Teknik Lise mezunları, Mülga; Teknisyen Okulu mezunları, Mülga, Harita Ahzi Tersim Mektebi ve Harita Umum Müdürlüğü Harita Mektebinden mezun olanlar, Mülga, Yapı Kalfa Okulları ve Yapı Kalfası Sınıfı, Mülga, İstanbul Sanayi Mektebinin İnşaat Bölümü, Mülga, Fen Tatbikat Okulu İstihkam ve Demiryolu Bölümü, Yukarda yazılı okullara muadil tahsil verdikleri Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığınca tesbit edilecek yurt içi ve dışı okullardan mezun olanlar olduğu belirtilmiştir.
Bu fen adamlarının inşaat işlerindeki yetki ve görevleri,
“I. Grup:
a) Mimari, Statik, plan proje, resim ve hesaplarının hazırlanması ve bunların uygulanması ile ilgili fennimesuliyeti mühendis ve mimarlar tarafından deruhte edilen her türlü yapıların kendi uzmanlık dallarında iştigal etmek üzere tatbikatına yetkilidir.
b) Yapının bulunduğu yer, belediye ve mücavir alan sınırlan içinde belediyece; belediye teşkilatı olmayan yerlerde ise, aynı il sınırlan içerisindeki en yakın belediye ve mücavir alan sınırlan içinde, yükleneceği mesuliyeti deruhte edebilecek mesafede ilgili idarece ihtisas ve iştigal konularına göre, faaliyet icra eden serbest mimar ve mühendis bulunmadığı tevsik edildiği takdirde ve sürece her türlü yapıların;
1) Mimari, statik, plan proje, resim ve hesaplan ihtisas ve iştigal mevzularına göne mimar ve mühendisler tarafından tanzim edilmiş, bodrumları ile birlikte 5 katı ve bütün katların inşaat sahaları toplamı 1000 m2’yi geçmeyen 6 metreye kadar serbest açıklıkta (6 metre dahil) en çok 4 metre kat yüksekliğinde ve döşemeleri en çok metrekareye 500 kg. hareketli yüke mütehammil olan yapıların fenni mesuliyetini deruhte ederek tatbikatım yapmaya,
2) Bodrumları ile birlikte 3 katı ve bütün katların inşaat sahaları toplamı 300 m2’yi geçmeyen, 4 metreye kadar serbest açıklıkta (4 metre dahil) en çok 3 metre yüksekliğinde ve döşemeleri en çok metrekareye 250 kg. hareketli yüke mütehammil olan basit yığma plan, proje, resim ve hesaplarını yapmaya, yetkilidirler.
c) Mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanması ve bunların uygulanması ile ilgili fen mesuliyeti mühendis ve mimarlar tarafından deruhte edilen her türlü yapıların yapılmasında, öğrenim alanlarına göre, kontrol yardımcısı ve şantiye mühendis yardımcısı görevlerini deruhte etmeye yetkilidir.
II. Grup:
a) İlâve tadiller hariç her türlü yapıların tamirini yapmaya,
b) Her türlü yapıların sürveyanlık hizmetlerini görmeye,
c) Mimari, statik, plân – proje, resim ve hesapları ihtisas ve iştigal mevzularına göre mimar ve mühendisler tarafından tanzim ve fenni mesuliyetleri deruhte edilmiş, bodrumları ile birlikte 5 katı ve bütün katların inşaat sahaları toplamı 1000 m2 ‘yi geçmeyen 6 metreye kadar serbest açıklıkta (6 metre dahil) ençok 4 metre kat yüksekliğinde ve döşemeleri ençok metrekareye 500 kg. hareketli yüke mütehammil olanların tatbikatını yapmaya,
d) Yapının bulunduğu yer, belediye ve mücavir alan sınırlan içinde belediyece; belediye teşkilatı olmayan yerlerde ise, aynı il sınırları içersindeki en yakın belediye ve mücavir alan sınırları içinde, yükleneceği mesuliyeti deruhte edebilecek mesafede ilgili idarece ihtisas ve iştigal konularına göre, faaliyet icra eden serbest mimar ve mühendis bulunmadığı tevsik edildiği takdirde ve sürece her türlü yapıların; bodrumları ile birlikte 3 katı ve bütün katların inşaat sahaları toplamı 300 metrekareyi geçmeyen, 4 metreye kadar serbest açıklıkta (4 metre dahil) ençok 3 metre kat yüksekliğinde ve döşemeleri ençok metrekareye 250 kg. hareketli yüke mütehammil olan basit yığma binaların, plan, proje, resim ve hesaplarını yapmaya, fenni mesuliyetini deruhte etmeye ve tatbikatını yapmaya,
e) Mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanması ve bunların uygulanması ile ilgili fenni mesuliyeti mühendis ve mimarlar tarafından deruhte edilen her türlü yapıların yapılmasında, öğrenim alanlarına göre, kontrol yardımcısı ve şantiye mühendis yardımcısı görevlerini deruhte etmeye, yetkilidirler.” şeklinde belirlenmiştir.
3194 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan bu Yönetmelik hükmünde de tekniker ve teknik öğretmenin şantiye şefliği yardımcısı olarak görev alabilecekleri düzenlenmiştir. Yapı ruhsatına tabi her türlü yapıyı kanuna, ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüd ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmek ve yıkmak görevini yerine getirmek görevin mimar ve mühendislerce yapılması gerekmektedir.
Bu durumda, şantiye şefliği görevi ancak mimar ve mühendislerce üstlenilebileceğinden Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin uyuşmazlığa konu anılan maddelerinde teknik öğretmen ve teknikerlerin bazı durumlarda şantiye şefliği üstlenebileceğine ilişkin düzenlemelerde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli” ibaresinin, 6. maddesinin ikinci fıkrasının ve 7. maddesinin 9. fıkrasının iptaline karar verilmesi gerektiği oyuyla kararın bu kısmına katılmıyorum.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/13675
Karar No : 2022/12015
KATILMA KARARI
Davacı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği vekili Av. … tarafından, 02.03.2019 tarihli, 30702 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli” ibaresinin, 6. maddesinin ikinci fıkrasının, 7. maddesinin üçüncü, dördüncü, beşinci ve dokuzuncu fıkralarının, 8. maddesinin dördüncü fıkrasının, 9. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin, Geçici 1. maddesinin ve ekinde yer alan “Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneği”nin iptali istemiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına karşı açılan davada, Tekniker Dernekleri Federasyonu vekili Av. Hakan Özcan Tiryaki tarafından verilen ve 20.11.2020 tarihinde kayda giren, davalı idare yanında davaya katılma istemini içeren başvuru incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinde, üçüncü kişilerin davaya katılması konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde de, “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, takibat sona erinceye kadar, feri’ i müdahil olarak davada yer alabilir.” hükmü yer almıştır.
Davaya katılma isteminde bulunan Tekniker Dernekleri Federasyonunun, üyelerinin, Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin dava konusu maddeleriyle şantiye şefi olarak görev almalarına imkan tanınması nedeniyle davanın sonucuyla yakından ilgili olduğu anlaşıldığından, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uyarınca davalı idare yanında davaya katılma isteminin kabulüne, 26/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/13675
Karar No : 2022/12015
MÜDAHALE İSTEMİNİN REDDİNE DAİR KARAR
Davacı … Birliği vekili Av. … tarafından, 02.03.2019 tarihli, 30702 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli” ibaresinin, 6. maddesinin ikinci fıkrasının, 7. maddesinin üçüncü, dördüncü, beşinci ve dokuzuncu fıkralarının, 8. maddesinin dördüncü fıkrasının, 9. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin, Geçici 1. maddesinin ve ekinde yer alan “Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneği”nin iptali istemiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına karşı açılan davada, Telekominikasyon Teknikerleri Derneği vekili Av. Hakan Özcan Tiryaki tarafından verilen ve 05.03.2021 tarihinde kayda giren, davalı idare yanında davaya katılma istemini içeren başvuru incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinde, üçüncü kişilerin davaya katılması konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde de, “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, takibat sona erinceye kadar, feri’ i müdahil olarak davada yer alabilir.” hükmü yer almıştır.
Dava dosyasının ve müdahale dilekçesinin incelenmesinden, 2577 sayılı Kanunun 31. maddesi ile atıf yapılan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde müdahale istemi için öngörülen koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından, Telekominikasyon Teknikerleri Derneği’nin davalı yanında davaya katılma isteminin reddine, 26/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/13675
Karar No : 2022/12015
MÜDAHALE İSTEMİNİN REDDİNE DAİR KARAR
Davacı … Odaları Birliği vekili Av. … Yılmaz tarafından, 02.03.2019 tarihli, 30702 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli” ibaresinin, 6. maddesinin ikinci fıkrasının, 7. maddesinin üçüncü, dördüncü, beşinci ve dokuzuncu fıkralarının, 8. maddesinin dördüncü fıkrasının, 9. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin, Geçici 1. maddesinin ve ekinde yer alan “Şantiye Şefleri Tarafından İlgili İdareye Verilecek Taahhütname Örneği”nin iptali istemiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına karşı açılan davada, … tarafından verilen ve 09.11.2020 tarihinde kayda giren, davaya katılma istemini içeren başvuru incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinde, üçüncü kişilerin davaya katılması konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde de, “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, takibat sona erinceye kadar, feri’ i müdahil olarak davada yer alabilir.” hükmü yer almıştır.
Dava dosyasının ve müdahale dilekçesinin incelenmesinden, 2577 sayılı Kanunun 31. maddesi ile atıf yapılan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde müdahale istemi için öngörülen koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından, …’ın davaya katılma isteminin reddine, 26/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.