Danıştay Kararı 6. Daire 2019/13599 E. 2020/10712 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/13599 E.  ,  2020/10712 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/13599
Karar No : 2020/10712

DAVACI : … Odası
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı/…
VEKİLLERİ : Av. … -Av. …

DAVANIN KONUSU : 01.03.2019 tarih ve 30701 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6.maddesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu düzenlemede jeoloji mühendislerinin görev ve uzmanlık alanına giren bir konuda jeoloji mühendislerine yer verilmediği, bunun eksik ve hukuka aykırı bir düzenleme olduğu, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin eki “Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar”ın 1.3’üncü maddesinde tanımlanan deprem etkilerine karşı tasarımın ancak jeoloji mühendislerince yapılabileceği, jeoloji mühendislerinin kontrol ve yetkisinde olan zemin ve temel etüt çalışmalarının gözetim ve kontrolünün inşaat mühendislerine bırakılmasının mevzuata aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI :
Davacı Odanın bu davayı açmada subjektif dava açma ehliyeti bulunmadığı; dava konusu düzenlemenin depreme dayanıklı yapı tasarımına dair mevzuata dayalı olarak yapıldığı, herhangi bir mesleki disipline kısıtlama getirilmediği, düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ:
Davalı idarenin davacı Odanın subjektif dava açma ehliyeti bulunmadığı iddiası yerinde değildir.
Uyuşmazlığa konu düzenlemede tek bir mühendislik dalının (inşaat mühendisliğinin) öne çıkarıldığı iddiası irdelendiğinde, diğer mühendislik dallarının gözardı edilmediği, jeoloji mühendisliğine dair işlerin inaşaat mühendislerine verilmediği, belli yapıların deprem etkilerine karşı tasarımının gözetim ve kontrolün eilişkin koordinasyon görevinin inşaat mühendislerince yapılmasının idarenin takdir yetkisi içinde bulunduğu, bu hususun imar mevzuatına aykırılık oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Tasarım gözetimi ve kontrolü hizmetine ihtiyaç bulunmadığı ifade edilmiş ise de, bu hizmetin gerekliliğine ilişkin karar verme yetkisi ve takdiri de davalı idarede olduğundan bu iddiaya da itibar edilmemiştir.
Bu durumda, dava konusu düzenlemede imar mevzuatına aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ: Dava, 01.03.2019 tarih ve 30701 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6.maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule yönelik itirazı yerinde görülmemiştir.
01.03.2019 tarih ve 30701 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6.maddesi ile Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57.maddesine eklenen 28. fıkrada “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin eki “Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar”ın 1.3’üncü maddesinde tanımlanan nitelikteki binaların deprem etkilerine karşı tasarımının, Bakanlıktan bu amaçla belge almış inşaat mühendislerinin gözetim ve kontrolünde yapılmış olması zorunludur.” kuralı getirilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 28.maddesinde, “Bu Kanun kapsamındaki mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetine ilişkin harita, plan, etüt, proje ve eklerinin düzenlenmesi ve bunların yerine getirilmesinin; uygulamada bulunulacak alanın, yerleşme merkezinin ve yapının sınıfına, özelliğine ve büyüklük derecesine göre, uzmanlık alanlarına uygun olarak 38’inci maddede belirtilen meslek mensuplarına yaptırılması mecburidir. Müellifler ve uygulamada bulunan meslek mensupları, işlerini bu Kanuna ve ilgili diğer mevzuata uygun olarak gerçekleştirmekten sorumludur.” hükmüne, 38.maddesinde de, “Halihazır harita ve imar planlarının hazırlanması ve bunların uygulanmasının fenni mesuliyetini; uzmanlık, çalışma konuları ve ilgili kanunlarına göre, mühendisler, mimarlar, şehir plancıları deruhte ederler. Yapıların, mimari, statik ve hertürlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek olan fen adamları deruhte ederler.” hükmüne yer verilmiştir.
03.07.2017 tarih ve 30113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57.maddesinin 6.fıkrasının (a) bendinde, “Statik projeye esas teşkil edecek zemin ve temel etüdü raporu; 1) Yer altının dinamik esneklik direnişleri ve yerin dayanımı, taşıma gücü, yer altı suyu varlığı, yer altı yapısı, deprem bölgelenmesi, yer kırıklıklarının hareketleri, oturma, yönünden jeofizik mühendislerince, 2) Sondajlar, arazi çalışmaları, zemin ve kaya mekaniği, laboratuvar deneylerini ihtiva eden zemin-yapı etkileşiminin analizinde kullanılacak temel-zemin, zemin profili ve zemini oluşturan birimlerin fizikî ve mekanik özelliklerini konu alan çalışmalar yönünden jeoloji mühendislerince, 3) Zemin mekaniği, zemin dinamiği ve zemin emniyet gerilmesi hesaplaması gibi çalışmalar yönünden inşaat ve jeoloji mühendislerince, 4) Mühendislik hizmetleri standartlarına uygun, detaylı olarak hazırlanan ve parselin bulunduğu zeminin durumunu bu fıkrada belirtilen çalışmalar ve analizler ile açıklayan, çalışmanın içeriği bakımından ilgili mühendislik disiplinlerine mensup mühendislerce, Bakanlıkça belirlenen formata göre hazırlanan ve imzalanan belgedir.” kuralı yer almaktadır.
18.03.2018 tarih ve 30364 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği eki Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar’ın 1.1.1.maddesinde, bu Yönetmelik hükümlerinin, yeni yapılacak binaların deprem etkisi altında tasarımı ile mevcut binaların değerlendirilmesi ve güçlendirme tasarımı için uygulanacağı, 1.1.2.maddesinde, bu Yönetmelik hükümlerinin, deprem etkisi altında yerinde dökme ve ön üretimli betonarme, çelik, hafif çelik, yığma ve ahşap malzemeden yapılan binaların deprem etkisi altında tasarımı için uygulanacağı, 1.1.5.maddesinde, deprem etkisi altında mevcut binaların değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için özel kuralların Bölüm 15’te tanımlandığı, 1.2.1.maddesinde, bu Yönetmeliğe göre deprem etkisi altında yeni binaların tasarımında ve mevcut binaların değerlendirilmesinde esas alınacak deprem yer hareketi düzeylerinin Bölüm 2’de tanımlandığı, bu deprem yer hareketi düzeylerine karşı gelen deprem etkilerinin, 22/01/2018 tarih ve 2018/11275 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Türkiye Deprem Tehlike Haritaları ile tanımlandığı, 1.2.3.maddesinde, bu Yönetmeliğe göre deprem etkisi altında tasarımı yapılan binaların, malzeme ve işçilik koşulları bakımından Türk Standartları ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Genel Teknik Şartnamesi’ne, 10.07.2013 tarihli ve 28703 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne, 26.06.2009 tarihli ve 27270 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yapı Malzemelerinin Tabi Olacağı Kriterler Hakkında Yönetmelik kurallarına uygun olacağı belirtilmiş, “Özel Konularda Tasarım Gözetimi ve Kontrolü” başlığı altında düzenlenen 1.3.1.1.maddesinde, bu Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin değerlendirme ve tasarım süreçlerinde, özel uzmanlık gerektiren konularda projenin başlangıcından tamamlanmasına kadar ilgili tüm tasarım aşamalarında görev yapacak şekilde, ilgili alanda teorik ve mesleki bilgi ve deneyim sahibi inşaat mühendislerinden “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmeti alınmak zorunda olunduğu, 1.3.1.2.maddesinde ise, bu tür hizmetleri yerine getireceklerin eğitim koşulları, mesleki yeterlilik ve deneyim konuları ve bunların belgelendirilmesi ile hizmetin yürütülmesine ilişkin usul ve esasların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirleneceği, 1.3.2.maddesinde ise, bu Yönetmeliğin uygulanmasında
“(a) Bölüm 2 kapsamında 2.4.1’de belirtilen Sahaya Özel Deprem Tehlikesi Analizlerinin
(b) Bölüm 2 kapsamında 2.5’e göre Zaman Tanım Alanında Deprem Yer Hareketlerinin Tanımlanmasının
(c) Bölüm 2 ve Bölüm 16 kapsamında 2.4.2 ve 16.5’e göre Sahaya Özel Zemin Davranışı Analizlerinin
(d) Bölüm 5 kapsamında 5.6.6’ya göre Çok Modlu İtme Yöntemleri ve 5.7’ye göre Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Hesap Yöntemi İle Deprem Hesabının
(e) Bölüm 13’e göre Yüksek Bina Taşıyıcı Sistemlerinin Deprem Hesabı ve Tasarımının
(f) Bölüm 14’e göre Yalıtımlı Bina Taşıyıcı Sistemlerinin Deprem Hesabı ve Tasarımının
(g) Bölüm 16 kapsamında 16.10’a göre Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Yapı-Kazık-Zemin Etkileşimi Hesaplarının” 1.3.1’de tanımlanan “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmetine tabi olduğu kurallarına yer verilmiştir.
Dava konusu Yönetmelik hükmünde, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin eki “Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar”ın 1.3. maddesinde tanımlanan nitelikteki binalardan söz edilmekle birlikte, “Tanım” başlıklı 1.3.1. Maddesinde tasarım gözetimi ve kontrolü hizmetine tabi yapılarla ilgili bir tanım yapılmadığı, kapsam içindeki binalarla ilgili herhangi bir açıklık getirilmediği, dava konusu Yönetmelik hükmünün içeriğiyle atıfta bulunduğu Esasların söz konusu maddesinin içeriğinin uyumlu olmadığı anlaşıldığından dava konusu Yönetmelik hükmünde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Ayrıca, yeni yapılacak binaların deprem etkisi altındaki tasarımı ile mevcut binaların değerlendirilmesi için inşaat mühendislerinden “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmeti alınması zorunluluğunu getiren Esasların “kapsam” başlıklı 1.3.2. Maddesinde, hangi konuların inşaat mühendisleri tarafından yapılması gereken “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmetine tabi olduğu sayılan konuların arasında, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57.maddesi uyarınca jeoloji mühendislerince yapılması zorunlu olan çalışmaların da bulunduğu anlaşılmakta olup, madde hükmünde jeoloji mühendislerine de yer verilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, bu haliyle de eksik düzenlenen dava konusu Yönetmelik maddesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmelik hükmünün iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
“Karar veren Danıştay Altıncı Daire since duruşma için taraflara önceden bildirilen 11/11/2020 tarihinde, davacı vekili Av. …’un ve davalı idare vekili Av. …’in geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:”

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
01.03.2019 tarih ve 30701 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6.maddesi ile Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57.maddesine “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin eki “Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar”ın 1.3’üncü maddesinde tanımlanan nitelikteki binaların deprem etkilerine karşı tasarımının, Bakanlıktan bu amaçla belge almış inşaat mühendislerinin gözetim ve kontrolünde yapılmış olması zorunludur.” şeklinde 28.fıkra eklenmiştir. Anılan düzenlemenin iptali istenilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 28.maddesinde, “Bu Kanun kapsamındaki mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetine ilişkin harita, plan, etüt, proje ve eklerinin düzenlenmesi ve bunların yerine getirilmesinin; uygulamada bulunulacak alanın, yerleşme merkezinin ve yapının sınıfına, özelliğine ve büyüklük derecesine göre, uzmanlık alanlarına uygun olarak 38’inci maddede belirtilen meslek mensuplarına yaptırılması mecburidir. Müellifler ve uygulamada bulunan meslek mensupları, işlerini bu Kanuna ve ilgili diğer mevzuata uygun olarak gerçekleştirmekten sorumludur.” hükmüne, 38.maddesinde de, “Halihazır harita ve imar planlarının hazırlanması ve bunların uygulanmasının fenni mesuliyetini; uzmanlık, çalışma konuları ve ilgili kanunlarına göre, mühendisler, mimarlar, şehir plancıları deruhte ederler. Yapıların, mimari, statik ve hertürlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek olan fen adamları deruhte ederler.” hükmüne yer verilmiştir.
03.07.2017 tarih ve 30113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57.maddesinin 6.fıkrasının (a) bendinde, “Statik projeye esas teşkil edecek zemin ve temel etüdü raporu; 1) Yer altının dinamik esneklik direnişleri ve yerin dayanımı, taşıma gücü, yer altı suyu varlığı, yer altı yapısı, deprem bölgelenmesi, yer kırıklıklarının hareketleri, oturma, sıvılaşma ve yer kaymalarının boyutları gibi zeminin fizikî özelliklerini belirleyen çalışmalar yönünden jeofizik mühendislerince, 2) Sondajlar, arazi çalışmaları, zemin ve kaya mekaniği, laboratuvar deneylerini ihtiva eden zemin-yapı etkileşiminin analizinde kullanılacak temel-zemin, zemin profili ve zemini oluşturan birimlerin fizikî ve mekanik özelliklerini konu alan çalışmalar yönünden jeoloji mühendislerince, 3) Zemin mekaniği, zemin dinamiği ve zemin emniyet gerilmesi hesaplaması gibi çalışmalar yönünden inşaat ve jeoloji mühendislerince, 4) Mühendislik hizmetleri standartlarına uygun, detaylı olarak hazırlanan ve parselin bulunduğu zeminin durumunu bu fıkrada belirtilen çalışmalar ve analizler ile açıklayan, çalışmanın içeriği bakımından ilgili mühendislik disiplinlerine mensup mühendislerce, Bakanlıkça belirlenen formata göre hazırlanan ve imzalanan belgedir.” kuralı yer almaktadır.
Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 15.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde, “Proje ve uygulama denetçisi inşaat mühendisi, zemin etüdü raporuyla birlikte yapı statiği, betonarme-çelik-ahşap-yığma yapı hesabı, projelerin ve yapının denetimi ile görevlidir.” düzenlemesine, (c) bendinde de, “Uygulama denetçisi inşaat mühendisi, yapı denetimini yapar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
18.03.2018 tarih ve 30364 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği eki Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar’ın 1.1.1.maddesinde, bu Yönetmelik hükümlerinin, yeni yapılacak binaların deprem etkisi altında tasarımı ile mevcut binaların değerlendirilmesi ve güçlendirme tasarımı için uygulanacağı, 1.1.2.maddesinde, bu Yönetmelik hükümlerinin, deprem etkisi altında yerinde dökme ve ön üretimli betonarme, çelik, hafif çelik, yığma ve ahşap malzemeden yapılan binaların deprem etkisi altında tasarımı için uygulanacağı, 1.1.5.maddesinde, deprem etkisi altında mevcut binaların değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için özel kuralların Bölüm 15’te tanımlandığı, 1.2.1.maddesinde, bu Yönetmeliğe göre deprem etkisi altında yeni binaların tasarımında ve mevcut binaların değerlendirilmesinde esas alınacak deprem yer hareketi düzeylerinin Bölüm 2’de tanımlandığı, bu deprem yer hareketi düzeylerine karşı gelen deprem etkilerinin, 22/01/2018 tarih ve 2018/11275 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Türkiye Deprem Tehlike Haritaları ile tanımlandığı, 1.2.3.maddesinde, bu Yönetmeliğe göre deprem etkisi altında tasarımı yapılan binaların, malzeme ve işçilik koşulları bakımından Türk Standartları ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Genel Teknik Şartnamesi’ne, 10.07.2013 tarihli ve 28703 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne, 26.06.2009 tarihli ve 27270 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yapı Malzemelerinin Tabi Olacağı Kriterler Hakkında Yönetmelik kurallarına uygun olacağı, 1.3.1.1.maddesinde de, bu Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin değerlendirme ve tasarım süreçlerinde, özel uzmanlık gerektiren konularda projenin başlangıcından tamamlanmasına kadar ilgili tüm tasarım aşamalarında görev yapacak şekilde, ilgili alanda teorik ve mesleki bilgi ve deneyim sahibi inşaat mühendislerinden “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmeti alınmak zorunda olunduğu, 1.3.1.2.maddesinde ise, bu tür hizmetleri yerine getireceklerin eğitim koşulları, mesleki yeterlilik ve deneyim konuları ve bunların belgelendirilmesi ile hizmetin yürütülmesine ilişkin usul ve esasların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirleneceği, 1.3.2.maddesinde ise, bu Yönetmeliğin uygulanmasında “(a) Bölüm 2 kapsamında 2.4.1’de belirtilen Sahaya Özel Deprem Tehlikesi Analizlerinin
(b) Bölüm 2 kapsamında 2.5’e göre Zaman Tanım Alanında Deprem Yer Hareketlerinin Tanımlanmasının
(c) Bölüm 2 ve Bölüm 16 kapsamında 2.4.2 ve 16.5’e göre Sahaya Özel Zemin Davranışı Analizlerinin
(d) Bölüm 5 kapsamında 5.6.6’ya göre Çok Modlu İtme Yöntemleri ve 5.7’ye göre Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Hesap Yöntemi İle Deprem Hesabının
(e) Bölüm 13’e göre Yüksek Bina Taşıyıcı Sistemlerinin Deprem Hesabı ve Tasarımının
(f) Bölüm 14’e göre Yalıtımlı Bina Taşıyıcı Sistemlerinin Deprem Hesabı ve Tasarımının
(g) Bölüm 16 kapsamında 16.10’a göre Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Yapı-Kazık-Zemin Etkileşimi Hesaplarının” 1.3.1’de tanımlanan “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmetine tabi olduğu kurallarına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinin 2.fıkrasında ise, idari işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verileceği hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Davalı idare, davacı Odanın subjektif dava açma ehliyeti bulunmadığı yönünde itirazda bulunmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 8/6/2000 tarihli, 4577 sayılı Kanunla değişik 2. maddesinde idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davası olarak tanımlanmaktadır.
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan biri olan “dava açma ehliyeti”, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin buna bağlı olarak olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.
Anayasanın Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler arasında yer verdiği “Çevrenin korunması” hususu, hem herkes için “sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını”, hem de “çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek ” ödevini tüm vatandaşlar için “hak ve ödev” olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 2.maddesinde de, “…Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak. Meslek ve menfaatleriyle ilgili işlerde resmi makamlarla işbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve tekliflerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı normları, fenni şartnameleri incelemek ve bunlar hakkındaki görüş ve düşünceleri ilgililere bildirmektir.” birliğin kuruluş amacları arasında sayılmış, 13. maddesinde; “Lüzum görülen yerlerde Birlik Umumi Heyeti karariyle (Türk mühendis ve mimarları odaları) açılabilir.” hükmüne, 14. maddesinde; “Her ihtısas şubesi yalnız bir oda açar. İhtisas ve iştigal mevzuları ayrı olan mühendis ve mimarlar; ancak ihtısas veya iştigal mevzularının taallük ettiği odaya kaydolunurlar.” hükmüne, 19. maddesinde ise; “Odalar, bu kanunun 2 nci maddesinde belirtilen amaç için Birlik Umumi Heyetince kararlaştırılan işlerden yalnız odalarını ilgilendiren kısımlar ile görevlidirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının idari işlemlere karşı kuruluş kanunlarında gösterilen amaçları doğrultusunda dava açma ehliyetleri bulunmaktadır.
Bu bağlamda … Odası; Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57.maddesinde yapılan ve meslek ve menfaatleriyle ilgili yapılan düzenlemelerdeki yasalara ve kamu yararına aykırı gördükleri hususları kendi kuruluş amacı doğrultusunda dava konusu yapma ehliyetine sahiptir.
Bu durumda, davacı Odanın Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57.maddesinde yapılan düzenlemeye karşı dava açma ehliyeti bulunduğu sonucuna varılarak işin esasının incelenmesine geçildi.

Esas Yönünden:
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği Eki Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar’ın yukarıda belirtilen 1.3.2.maddesinde tasarım gözetimi ve kontrolü hizmetine tabi konular tek tek sayıldığından davacının herhangi bir bina tanımlaması yapılmadığı iddiası yerinde görülmemiştir.
Tasarım gözetmenliğinin unvan veya meslek olmadığı ve imar mevzuatında bulunmayan yeni bir meslek veya unvan ihdas edildiği iddiası incelendiğinde, tasarım gözetim ve kontrolü hizmeti fenni mesuliyet hizmetinden farklı olarak proje aşamaları boyunca salt deprem etkisi altında yapılan hesap ve tasarımların uygunluğuna dair bir kontrolü içerdiği, özel uzmanlık gerektiren konularda projenin başlangıcından tamamlanmasına kadar ilgili tüm tasarım aşamalarında görev yapacak şekilde, ilgili alanda teorik ve mesleki bilgi ve deneyim sahibi inşaat mühendislerinden “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmeti alınmak zorunda olunduğu, bu tür hizmetleri yerine getireceklerin eğitim koşulları, mesleki yeterlilik ve deneyim konuları ve bunların belgelendirilmesi ile hizmetin yürütülmesine ilişkin usul ve esasların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirleneceği düzenlendiğinden anılan iddiaya itibar edilmemiştir.
Uyuşmazlığa konu düzenlemede tek bir mühendislik dalının (inşaat mühendisliğinin) öne çıkarıldığı iddiası irdelendiğinde, sahaya özel zemin ve deprem analizleri, doğrusal olmayan hesaplar, yüksek binalar ve deprem yalıtımlı binalar için yapılacak hesaplamaların yapı statiği, yapı hesabı ve projenin denetimi gibi mühendislik işleri kapsamında olduğu, diğer mühendislik dallarının gözardı edilmediği, jeoloji mühendisliğine dair işlerin inaşaat mühendislerine verilmediği, belli yapıların deprem etkilerine karşı tasarımının gözetim ve kontrolün eilişkin koordinasyon görevinin inşaat mühendislerince yapılmasının imar mevzuatına aykırılık oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Tasarım gözetimi ve kontrolü hizmetine ihtiyaç bulunmadığı ifade edilmiş ise de, bu hizmetin gerekliliğine ilişkin karar verme yetkisi ve takdiri de davalı idarede olduğundan bu iddiaya da itibar edilmemiştir.
Bu durumda, dava konusu düzenlemede imar mevzuatına aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı arka sayfada gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı davalar için belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 11/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X):
Dava, 01.03.2019 tarih ve 30701 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6.maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin davacı Odanın sübjektif dava açma ehliyeti bulunmadığına yönelik itirazı yerinde görülmemiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 28.maddesinde, “Bu Kanun kapsamındaki mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetine ilişkin harita, plan, etüt, proje ve eklerinin düzenlenmesi ve bunların yerine getirilmesinin; uygulamada bulunulacak alanın, yerleşme merkezinin ve yapının sınıfına, özelliğine ve büyüklük derecesine göre, uzmanlık alanlarına uygun olarak 38’inci maddede belirtilen meslek mensuplarına yaptırılması mecburidir. Müellifler ve uygulamada bulunan meslek mensupları, işlerini bu Kanuna ve ilgili diğer mevzuata uygun olarak gerçekleştirmekten sorumludur.” hükmüne, 38.maddesinde de, “Halihazır harita ve imar planlarının hazırlanması ve bunların uygulanmasının fenni mesuliyetini; uzmanlık, çalışma konuları ve ilgili kanunlarına göre, mühendisler, mimarlar, şehir plancıları deruhte ederler. Yapıların, mimari, statik ve hertürlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek olan fen adamları deruhte ederler.” hükmüne yer verilmiştir.
Uyuşmazlığa konu Yönetmelik hükmünde, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin eki “Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar”ın 1.3. maddesinde tanımlanan nitelikteki binalardan söz edilmekle birlikte, “Tanım” başlıklı 1.3.1.maddesinde tasarım gözetimi ve kontrolü hizmetine tabi yapılarla ilgili bir tanım yapılmadığı, kapsam içindeki binalarla ilgili herhangi bir açıklık getirilmediği, dava konusu Yönetmelik hükmünün içeriğiyle atıfta bulunduğu Esasların söz konusu maddesinin içeriğinin uyumlu olmadığı anlaşıldığından dava konusu Yönetmelik hükmünde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan, yeni yapılacak binaların deprem etkisi altındaki tasarımı ile mevcut binaların değerlendirilmesi için inşaat mühendislerinden “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmeti alınması zorunluluğunu getiren Esasların “kapsam” başlıklı 1.3.2. Maddesinde, hangi konuların inşaat mühendisleri tarafından yapılması gereken “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmetine tabi olduğu sayılan konuların arasında, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57.maddesi uyarınca jeoloji mühendislerince yapılması zorunlu olan çalışmaların da bulunduğu anlaşılmakta olup, madde hükmünde jeoloji mühendislerine de yer verilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, bu haliyle de eksik düzenlenen dava konusu Yönetmelik maddesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmelik hükmünün iptali gerekirken davanın reddi yolundaki Dairemiz kararına katılmıyorum.